Afrika'da El Kaide Alarmı

Nebahat Tanrıverdi O Yaşar, ORSAM Ortadoğu Uzman Yrd.
Mağrip El Kaidesi son yıllarda Kuzey Afrika başta olmak üzere Afrika’daki faaliyetlerini yoğunlaştırmıştır. Özellikle yabancıların rehin alınması ve kaçırılması ile ön plana çıkan Mağrip El Kaidesi 2008 yılında BM yetkilisinin Nijerya’da kaçırması ile gündeme gelmişti. En son Mali’de Cezayirli diplomatı kaçıran El Kaide’nin Mali’deki son gelişmelerin de ana aktörü olduğu bilinmektedir. Eylül ayında Libya’da ABD Büyükelçisi Chris Stevens ile birlikte üç ABD yetkilisinin öldürülmesinin ardında da Mağrip El Kaidesi olduğuna yönelik ciddi kanılar bulunmaktadır. Mayıs ayında Bingazi’de gerçekleşen saldırılarılar Ebu Yahya El Libi’nin Pakistan’da öldürülmesinin ardından gerçekleştirilmişti. Mayıs ayında Bingazi’deki Kızıl Haç Ofisi ve daha sonra da Birleşmiş Milletler konvoyuna ve ABD misyonuna da çeşitli saldırılar düzenlenmiş ve gözler El Kaide başta olmak üzere radikal gruplara dönmüştü. Kızıl Haç Ofisine yönelik saldırının Ömer Abdul Rahman Tugayları tarafından üstlenilmesi ve grubun bu eylemi El Kaide’nin şu an ki lideri olan Ayman el Zevahiri’nin yaptığı intikam çağrısının ardından gerçekleşmesi, özellikle Magrib El Kaidesi’nin son bir yılda daha aktif hale geldiği yönündeki söylenti ve korkular ile birlikte Libya’daki gelişmelerin okunmasında dikkate alınması gerekmektedir. Öte yandan Libya'da El Kaide üyelerine dönük ABD operasyonları hem milis güçlerince hem de siyasi aktörler tarafından ciddi tepkiler görmüş ve hatta bu gerilim Libya Başbakanının İçişlerine bağlı milis güçlerince tutuklanmasına kadar varmıştır.    Tüm bu gelişmeler, Kaddafi sonrası Libya’da Al Kaide’nin giderek güç kazandığı ve faaliyetlerini arttırdığını göstermektedir. AFRICOM’un başındaki isim olan ve Libya’da gerçekleştirilen koalisyon operasyonun başında bulunan Carter Ham’ın yaptığı açıklamalar da aynı yöndedir. Ham, Libya’da El Kaide’ye bağlı hücrelerin faaliyet gösterdiklerine ve güçlendiklerine yönelik güçlü göstergeler olduğunu söylemekte ve Mağrip El Kaidesi’ni en zengin ve en iyi fonlanan El Kaide bağlantılı örgüt olduğunu iddia etmektedir.(1)   Tahmini 125.000 Libyalının silahlandığı Libya’da, silahsızlanmaya yönelik yürütülen programların başarılı olmaması, güçlü merkezi bir yönetimin henüz kurulamamış olması etkin kontrolü sağlayacak askeri yapının ve bürokratik kurumların tesis edilememesi El Kaide’nin Libya’yı “güvenli sığınak” olarak görmesini sağlamaktadır. Devletin tamamen çöktüğü ve federalizm tartışmalarının güçlü bir şekilde devam ettiği, güvenliğin yerel aşiretler tarafından sağlandığı ülkede El Kaide için eğitim kampları kurması, silah temin etmesi ve bağlantı oluşturması için uygun bir zemin bulunmaktadır. Öte yandan El Kaide’nin hedefi olarak gösterilebilecek “küresel İslami devlet” kurma amacı radikal İslamcı grupların etkinlik kazandığı Libya’da toplumsal olarak kolay bir şekilde karşılık bulabilecek konumdadır.   Öte yandan iç savaş boyunca muharebe deneyimi kazanmış silahlı milislerin ülkedeki varlığı, El Kaide için önemli bir insan kaynağı potansiyeli taşımaktadır. Eski bir Guantanama tutuklusu olan Sufyan bin Kumu’nun liderliğindeki Ensar El Şeria ülkedeki faaliyetlerini hızla arttırmakta, güçlü bir medya propagandası yürütmektedir. Sufyan bin Kumu sert söylemleri, Batı ve Amerika karşıtı duruşu ile göze çarpmaktadır. Ensar El Şeria şu ana kadar açık bir şekilde El Kaide ile bağlantılı olduğunu ilan etmese de örgütün söylem, siyasi duruş ve amaçları El Kaide ile paraleldir.(2) ABD Konsolosluğu’na gerçekleştirilen saldırılarda adı geçen Ömer Abdul Rahman Tugayları da ülkede aktif bir örgüttür. Libya’da pek çok milis örgüt bulunduğu için uzun bir liste oluşturmak da mümkün ancak verilen her iki örnekte de ülkede güçlü ve aktif Cihatçı grupların var olduğu görülmektedir.   Öte yandan Mağrip El Kaidesinin etki alanı sadece Libya ile sınırlı değildir. Özellikle 2011 ve sonrasında ülkedeki mevcut istikrarsızlık, Libya’yı önemli bir merkez haline getirmeye başlamıştır ve Mali, Nijerya gibi yakın sınırdaş ülkelere doğru genişleme eğilimi göstermektedir. Mali’de merkezi iktidarın ülkenin bir kısmındaki kontrolünü kaybetmesi ve başlayan iç savaşta Mağrip El Kaidesi ile Tuareglerin işbirliğinin rolü önemlidir. Libya’dan bu ülkelere silah geçişinin gerçekleştiği bilinmektedir. Benzer şekilde Sahra-altı Afrika ülkelerinde silahlı milislerin eylemlerinde gözle görülür biçimde bir artış yaşanmaktadır. Libya’dan kaçan Çat, Nijerya ve Mali vatandaşlarının ülkelerine geri dönmek zorunda kalması toplumsal yapının sarsılmasına neden olmuştur. Yabancı işçilerin hem işsizlik sorununa çare olduğu hem de ekonomik bir kaynak haline geldiği bu ülkelerde Libya sınırından akan silahlar da siyasal ve güvenlik alanlarında istikrarsızlığın kapısını aralamıştır. Bu nedenle Mağrip El Kaidesi hem Sahra-altı ülkelerinde hem de Libya ve Cezayir gibi Kuzey Afrika ülkelerinde uygun bir ortam bulmuştur.   El Kaide Arap Baharı’nın bölge açısından yarattığı dinamikleri kullanmaya çalışmakta ve kısmen de başarılı olmaktadır. El Kaide’nin bu bölgeyi yeni bir güvenli sığınak haline getirmeyi başardığı gözlenmektedir. ABD’nin AFRICOM bünyesinde bölgeye askeri uzmanlarını göndermesi, finansal krizde bazı savunma harcamalarında kısıtlamaya gidilmesine rağmen AFRICOM'un bu kesintilerden muaf tutulması ve İngiltere, Fransa ve İtalya’nın sınır güvenliğinin sağlanması için ülkeye güvenlik şirketlerini göndermesi hem Mağrip El Kaidesi’nin ciddi bir sorun olarak algılandığını göstermekte hem de bölgede gelecek yabancı askeri yoğunlaşma sinyallerini vermektedir.   (1) Libya Al Qaeda Threat Growing, U.S. Military Officials Say, http://www.huffingtonpost.com/2012/09/12/libya-al-qaeda_n_1878412.html   (2) http://www.youtube.com/watch?v=8Dd9EaZQDoM; Ansar al-Sharia Benghazi strength on display , http://www.youtube.com/watch?v=oBmfUpOdSF4; Ansar Sharia Benghazi in massaprotest voor Sharia http://www.youtube.com/watch?v=kkcgD0kzjQU;