Aral Denizi Havzasında Su Sorunları

Dr. Seyfi KILIÇ, ORSAM Su Araştırmaları Programı Hidropolitik Danışmanı, seyfikilic@orsam.org.tr
Aral Denizi’ne dökülen iki ana nehir sistemi bulunmaktadır. Bunlardan ilki Tacikistan, Özbekistan ve Kazakistan topraklarından akan 2220 km uzunluğundaki Sri Derya nehridir. Bu nehir, Tien Şan dağlarından doğan Narih ve Kara derya nehirlerinin birleşmesi sonucu Fergana Vadisi’nde ortaya çıkmaktadır. İkinci nehir ise 2580 km uzunluğundaki Amu Derya nehridir. Bu nehir Özbekistan’ın güneydoğu bölgesine yakın olan, Tacikistan’ın güneybatı sınırında yer alan Pamir dağlarından doğan Panj ve Vakiş nehirlerinin birleşmesi ile oluşur.   Amu Derya nehri sulama suyu kaynağı olarak kullanılmaktadır. Ancak Amu Derya sularının aşırı kullanımı Aral Denizi’nin beslenmesini engellemektedir. Karakum kanalı Amu Derya nehrinden Türkmenistan’da Aşgabat’a kadar 800 km boyunca su taşımaktadır.
Özbekistan’ın büyük bir kısmı Orta Asya’daki bu iki büyük nehrin arasında yer almaktadır. Kabaca paralel bir şekilde akan bu iki nehir Özbekistan’ın sınırları dışında doğudan kaynaklanmakta ve Özbekistan ile Kazakistan arasında yer alan bir tuz gölü olan Aral Denizi’ne doğru akmaktadır. Ancak 1960 gibi erken bir tarihte bile Aral Denizi yüzölçümü olarak eski halinin yarısını kaybetmiş ve iki parçaya bölünmüştür.
Sovyet döneminde söz konusu su kaynakları, aşağı kıyıdaş ülkelerin artan nüfusunu beslemek ve özellikle Sovyet ekonomisini desteklemek amacıyla tarımsal üretimde kullanılmak üzere yoğun bir baraj ve sulama sistemi tarafından kullanılmıştır. Barajlar sulamanın yanı sıra elektrik üretmek amacıyla da kullanılmıştır. Sovyet zamanında, aşağı kıyıdaşlar, kış aylarında yukarı kıyıdaşlara doğalgaz ve kömür sağlayarak, baraj sularını kullanmadan enerji üretmelerine imkân vermekteydiler. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra ise, Orta Asya ülkeleri arasındaki su ve enerji paylaşım anlaşmaları ortadan kalkmış ve daha önceleri bütünleşik bir şekilde yürütülen bölgesel su ve enerji altyapısı çökmüştür. Aşrı kullanım ve kötü su yönetimi ile beraber tarımsal verim azalmış ve Aral Denizi’nin su seviyesi hızla düşmüştür. Bunun sonucunda da Aral Denizi’nin çevresindeki alanlarda, özellikle Özbekistan’ın Karakalpakistan bölgesinde büyük gelir kayıpları yaşanmıştır. Bukhara, Navoi, Horezm ve Karakalpakistan bölgelerinde nüfusun üçte biri uygun kalitede olmayan su kullanmak zorunda kalmıştır.
Karakalpakistan ve Horezm bölgelerinde üst üste gelen iki kurak yılın ardından durum daha da kötüleşmiştir. Kuraklık ekonomisi tarıma dayalı olan bu bölgelerde 2,5 milyon insanı etkilemiş ve 2000-2001 yılları arasında ürün düşüşleri yaşanmıştır.
Su sorunlarının ortaya çıkmasıyla bir tarafta Tacikistan ve Kırgızistan diğer yanda Özbekistan olmak üzere ülkeler arası ilişkiler bozulmaya başlamıştır. Orta Asya’daki en fakir eski Sovyet Cumhuriyetlerinden olan Tacikistan, net bir elektrik ihracatçısı olmasını sağlayacak olan bir baraj inşa etmek üzere harekete geçmiştir. Rogun Barajı, dev bir Sovyet hidroelektrik santrali olarak planlanmış, ancak 1990’ların başında Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra Tacikistan’ın içine düştüğü iç savaş ortamı dolayısıyla inşası durdurulmuştur. Özbekistan ise iki ülke arasındaki gerginlikten sonra Tacikistan’a doğalgaz sevkiyatını durdurmuştur. Diğer yandan iki ülkenin enerjiden kültürel sorunlara kadar birçok konuda gergin ilişkilere sahip olduğu da belirtilmelidir. Bitirildiğinde 3600 MW gücünde olacak olan Rogun Barajı dar bir vadide inşa edilecektir. Bu rakam Tacikistan’ın ihtiyacını karşılamanın yanı sıra, Afganistan ve Pakistan başta olmak üzere diğer komşularına elektrik satma olanağı da sağlayacaktır. Sovyet zamanında başlanan ilk çalışmalar 1993 yılında oluşan bir sel ile yıkılmış ancak vadinin her iki yamacında bulunan dağların içindeki tüneller sağlam kalmıştır. Barajın toplam maliyetinin 2,2 milyar dolar olacağı hesaplanmaktadır. Ancak bu rakam projenin önünde bir engel olarak durmaktadır. Rogun Barajı şu anda Orta Asya’da inşası düşünülen, Kırgızistan’daki Kambarata I ve II Barajları da dahil olmak üzere en büyük barajdır. Avrasya Kalkınma Bankası verilerine göre, Tacikistan ve Kırgızistan’da inşası planlanan hidrolik faaliyetlerin toplam 11.360 MW enerji üretecek ve 10,2 milyar dolara mal olacaktır.
Barajlar akımın yüksek olduğu mevsimlerde sel tehlikesini önleyip su depolayarak suyun tarım için gerekli olduğu yaz mevsiminde mansaba suyu bırakmak amacıyla kullanılabilir. Ancak Kırgızistan’da soğuk kış aylarında enerjiye ihtiyaç duyulduğu için uygulama tam ters olarak işlemektedir. Kış aylarında aşağı kıyıdaşlarda sellere neden olan fazla su bırakımı ve sulama ihtiyacının olduğu yaz aylarında düşük su bırakımı. Yeni depolama kapasitelerinin oluşturulması ve etkin bir su yönetimi mevsimsel kullanımlar arasındaki gerilimi azaltarak, su ve enerji krizlerinin oluşturduğu riskleri ortadan kaldırabilir. Bu gerginlikten kaçınmak için, aynı nehir sistemi içinde sıralı baraj yapımı gerekmektedir. Bu inşa sistemi suyun yüksek rezervuardan elektrik üretimi bırakılmasını ve aşağıdaki rezervuarda yaz aylarındaki sulama ihtiyacı için depolanmasını sağlayabilir. Rogun Barajı örneğinde, mansapta bulunan Nurek Barajı bu işlevi görebilirken Kambarata Barajı için Toktugul Barajı uygundur. Bu öneri Orta Asya bölgesi için uygun olmakla birlikte ülkeler arasında güven tesis edilmesine ihtiyaç bulunmaktadır.
Yaz mevsiminde su yokluğu, kışın ise elektrik yokluğu insani ve ekonomik birtakım zorluklar ortaya çıkarmakla birlikte bu krizin sınırları aşan bir çatışmaya dönüşme ihtimali bulunmaktadır. 2008 yılında Reuters ajansı, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan ve Özbekistan arasındaki yıllık su müzakerelerinin, Kırgızistan teklifi olan 1,2 milyar metreküp su bırakılması önerisinin aşağı kıyıdaş olarak Kırgızistan’ın reddetmesi nedeniyle kesildiğini bildirmiştir. Açık olan şey, potansiyel bir bölgesel su sıkıntısının ne gibi sonuçlar doğuracağının değerlendirilmesi ve böyle bir duruma acil bir karşılığı içeren önlemin bulunmamasıdır.
Sonuç olarak önümüzdeki yıllarda Orta Asya’da bir su ve enerji krizinin ortaya çıkması muhtemeldir. Bölge hükümetleri ve uluslar arası topluluk bu krizin ekonomik, insani ve siyasi sonuçlarına hızla cevap vermek zorundadır.
Aral Denizi Havzası su sorunları için bazı önerilerde bulunmak mümkündür:   -Amu Derya nehrinin su arzı ile ilgili veriler değişiklik göstermektedir. Bir sonuca ulaşmak için, su arzına ilişkin tüm veriler havza ülkelerince ortaya açık bir şekilde konmalıdır.   -Orta Asya’daki su ve enerji sorunu ve etkilerini inceleyen, ilgili tüm taraflarca kabul gören bir uzman değerlendirmesi bir an önce yapılmalıdır.   -Orta Asya ülkeleri tarafından, bu değerlendirmelerin sonuçlarına dayanan 2000-2001 yıllarındaki kuraklık zamanındakinden daha kapsamlı olmak üzere acil durum planları hazırlanmalıdır.   -Bölgedeki uzun dönemli enerji ve su dengesi değişen iklim koşulları göz önüne alınarak tekrar değerlendirilmelidir.   -Nehir havzası ülkeleri, su sorunu diğer sorunları ile birlikte ele alarak tartışmalıdırlar. Bu müzakere tekniği su sorunu için faydalı sonuçlar doğurabilir. Aşağı kıyıdaşlar, yukarı kıyıdaşlar olan, Kırgızistan ve Tacikistan’a, bu kapsamda kış aylarında enerji sağlarken, aşağı kıyıdaşlar membada bulunan barajları düzenli su akışı için kullanabilirler.   -Havza ülkeleri, kendi siyasi gündemlerini zorlayabilecek olan üçüncü tarafların konuya dahil olmasından kaçınmalıdırlar.