Çin ve Türkmenistan’ın Enerji İlişkileri

Doç. Dr. Canat Momınkulov, ORSAM Avrasya danışmanı Al-Farabi Kazak Ulusal Üniversitesi
Türkmenistan-Çin Doğal Gaz Borusu projesi sadece Türkmenistan veya Çin’in ekonomisi açısından değil Orta Asya ve Rusya açısından çok önemli sonuçları da beraberinde getirmiştir. Doğu Asya’nın enerji geleceği bakımından da bu boru sistemi büyük jeopolitik değişimlerin delilidir. Çin ve Orta Asya ülkeleri enerji, nakliyat ve altyapı alanlarında daha yakın işbirliği ve bütünleşme sürecine girmiştir. Şu anda uzmanlar arasında sık sık tartışılan Trans-Hazar ve Nabucco projelerinin gerçekleştirilmesi önümüzdeki yıllarda olumlu çözüme kavuşacağa benziyor. Ama biz bu yazımızda sadece Rusya ve Çin’in Türkmenistana yönelik enerji politikalarını ele aldık.
 
Türkmenistan sahip olduğu doğal zenginlikleri ve jeoekonomik avantajlarıyla, son beş-on yıl içerisinde çok önemli siyasi bir oyuncuya dönüşmüştür. Türkmenistan Orta Asya’nın Kazakistan’dan sonra hızlı gelişmekte olan ülkesidir. Türkmenistan’ın GDP büyüklüğü 45 milyar dolara ulaşmıştır. Türkmenistan’ın GDP’sinin `’ı doğal gaz ihracatından oluşmaktadır. Türkmenistan’ın büyük sayılabilecek doğal kaynaklarının bulunması Avrupa, Çin, ABD, Rusya, İran, Türkiye, Pakistan, Hindistan gibi dünyanın bütün büyük güçlerinin dikkatini çekmiş ve küresel enerji politikasının en önemli parçasını oluşturmuştur.  
 
Doğal gaz yatakları açısından Türkmenistan Rusya, İran ve Katar’dan sonra 4. Sıradadır. Türkmenistan gazının özellikle, Çin ve Avrupa için stratejik önem arzettiği bellidir. Çünkü GazProm şirketi şimdiye kadar Avrupa ülkelerine doğal gaz sağlaması; gelişmiş Avrupa’nın geri kalmış Rusya’nın gazına bağlı kalmasına neden olmuştur. Avrupa, Rusya gazından bağımsız olmak ve dolayısıyla, Rusya’nın dünya enerji politikasındaki etkisini azaltmak için Nabucco, Trans-Hazar gibi projeleri gerçekleştirmenin imkanlarını aramakta ve bu anlamda Türkmenistan doğal gaz yataklarının Hazar bölgesinden Avrupa’ya ulaştırılması konusunda ciddi arayışlar içersindedir.
 
BP şirketine göre Türkmenistan 24,5 trilyon metre küp doğal gaz yataklarına sahiptir. Rusya ve Çin gibi enerji politikası aktörleri çoktan Türkmenistan gazına göz dikmişlerdir. Çin 1990’lı yıllardan başlayarak doğal zenginliklere sahip Orta Asya ülkelerinin enerji sağlama konusundaki potansiyelini detaylı şekilde inceleleyerek bölgeye girmek için gerekli hesaplarını yapmıştır. Daha doğrusu, Çin bölgeye girmenin en uygun zamanını beklemekteydi. Çin, Rusya’nın Türkmenistan’da hata yapması ve ilişkiler dengesinin bozulması durumunda hazır olmalıydı. Ayrıca Türkmenistan’ın tarafsızlık politikasının gereği ülkenin enerji ihracatı konusunda sırf Rusya’ya bağlı kalması yanlış çözüm sayıldı. Aslında bu politikanın temelinde pragmatizm yatmaktaydı.   
 
Bağımsızlık döneminde Türkmenistan’ın doğal gaz çıkarma sistemi Rusya şirketlerinin yürüttüğü politikaya bağlıydı. Doğal gaz kaynaklarının ithal etme hatları Rusya üzerinden geçmekteydi ve tamamen GazProm’un sürdürdüğü enerji politikasına bağlıydı. Saparmurat Niyazov döneminde temelleri atılan büyük projeler ve açılan yeni gaz yatakları sayesinde Türkmenistan hızlı bir şekilde makroekonomik kalkınma sürecine girdi. Ülkenin doğal gaz kaynaklarının Kazakistan-Rusya-Ukrayna üzerinden Avrupa’ya satılmasından elde edilen gelirler başkent Aşkabat’ın inşa edilmesi için harcandı. Ayrıca 2006 yılında Cumhurbaşkanı Niyazov Çin’deki meslektaşı Hu Jintao ile görüşerek 2013 yılından itibaren 30 sene boyunca Çin’e her sene 40 milyar metre küp doğal gaz tedarik etme konusunda gerekli belgeleri imzalamıştır. Çünkü Niyazov Rusya’nın nüfuzunu aza indirmek için yürüttüğü politikası enerji kaynakları ihracatı hatlarının çeşitlendirilmesine dayanmaktaydı. Berdimuhamedov döneminde de bu enerji ve dış politikaya devam edilmiştir.  
 
2000’li yılların ortalarında Türkmenistan’ın doğal gaz ihracatı 45 milyar doları aşmış ve bunların çoğu Rusya gaz boru hatlarından geçmekteydi. Geri kalanı da İran ve Ukrayna aracılığıyla Avrupa piyasalarına ulaştırılmaktaydı. Türkmenistan 1997 yılında İran ile anlaşarak Türkmenistan’ın batısında İran’ın doğusununa her sene sekiz milyar metre küp doğal gaz ulaştırmak amacıyla Korpeje-Kordkuy boru hattını açmıştır. 2010 yılında da Türkmenistan’ın Dovletabad gaz yataklarından İran’a 12-14 milyar metre küp doğal gaz ihraç etme konusunda anlaşmaya imza atılmıştır. 2003 yılında Türkmenistan GazProm’la birlikte Türkmen gazının Rusya üzerinden nakledilmesine dair otuz yıllık bir anlaşmaya imza atmıştır. 2007 yılında Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan ve Rusya liderleri Türkmen gazının Rusya üzerinden Avrupa’ya ulaştırılması, Hazar denizi kıyısında yeni boru hattının inşa edilmesi, ihraç edilen gaz miktarının sözkonusu ülkelerin de katılımıyla arttırılması üzerine anlaşmaya varmışlardı.
 
Rusya 2000’li yılların sonlarında Türkmenistan, Özbekistan ve Kazakistan doğal gazının her bin metre küpünü yaklaşık üçyüz dolara satın alarak Avrupa’ya dört yüz dolara satıyordu. Ama küresel ekonomik krizinden dolayı Avrupa ekonomisinin yavaşlaması sonucunda üretim ve doğal enerjiye olan talep düşmüştür. GazProm Türkmenistan’a yeni fiyat teklifi yapmıştır. Yeni fiyat 220-240 dolardı. Moskova, küçük devlet sayılan Türkmenistan’a baskı yapacaktı ve yaptı da. Olumlu cevap alamayan GazProm 2009 sonunda Orta Asya-Merkez boru hattını aniden kapatarak doğal gaz akımını kesmiştir. Bu durum borularda patlamanın meydana gelmesine ve gaz akımının durdurulmasına neden olmuştur. Her iki taraf da karşı tarafı suçlamaktaydı. Böylece, Rusya ve Türkmenistan ilişkileri bağımsızlık tarihindeki en soğuk anları yaşamaktaydı, ve kaza sonucunda meydana gelen hasarlardan dolayı Rusya Türkmenistan’dan her sene satın aldığı 45 milyar metre küp gazın yerine sadece 11 milyar doğal gaz almaya kararlıydı. Bu durum Türkmenistan ekonomisine en olumsuz şekilde etki etmiştir, çünkü ülke bu sekiz ay süren siyasal krizde her ay bir milyar dolar kaybetmekteydi. Türkmenistan bu zor dönemde dış piyasalara sadece 36.4 milyar metre küp doğal gaz ihraç edebilmekteydi.  Yani, Türkmenistan doğal gaz ihracatından ancak dört milyar dolar kadar gelir elde etmekteydi.  
 
Çin’in Türkmenistan enerji piyasasını işgal etmesini şöyle anlatabiliriz. İlk önce gelecek on yıl içerisinde Çin’in özellikle doğal gaza olan ihtiyacı her sene gibi büyük bir hızla artacağı tahmin edilmektedir. Türkmenistan GazProm’la kriz döneminde bile Güney Yolotan (diğer ismi Galkınış) doğal gaz yataklarının işlenmesiyle ilgili çalışmalarına devam etmekteydi. Güney Yolotan yaklaşık 13-20 milyar metre küp doğal gaz kaynaklarını içerir. Demek, Türkmenistan’ın bütün doğal gaz yataklarının yarısından çoğu bu bölgede konsantre edilmiştir. Diğer en büyük doğal gaz yataklarından birisi Yaşlar’da 1.5-5 milyar metre küp gaz bulunmaktadır.
 
2007 yılında Türkmenistan yetkileri Çin’le doğal gaz sanayisi ve satımı konusunda ön anlaşmaya varmışlardı. 2009 yılında da Çin ve Türkmenistan Güney Yolotan doğal gaz kaynaklarının işlenmesiyle ilgili anlaşma yapmıştır. Proje için gerekli 4 milyar doları Çin Kalkınma Bankası Türkmenistan’a kredi olarak vermiştir. Türkmenistan ise ilerideki 30 sene boyunca Çin’e 40 milyar metre küp doğal gaz ihracatını yapmakla sorumlu olacaktı. Sonraki yıllarda bu rakam 2015 yılına kadar 50, hatta 65 milyar metre küp olması kararı alınmıştır. 2011 yılında Çin Güney Yolotan doğal gaz projesinin ikinci kısmının inşası için Türkmenistan’a ek olarak 4 milyar kredi daha vermiştir. Kredi on senelik bir süre ve ihraç edilen doğal gaz karşılığı verilmiştir. Doğal kaynaklar karşılığı kredi verme (yumuşak kredi) politikası Çin’in bölgede en çok kullandığı finans metotlardan biridir.
 
Orta Asya–Çin Gas Boru Hattı Türkmenistan’da başlayarak Özbekistan ve Kazakistan üzerinden Çin’in Doğu Türkestan bölgesine bağlanır. Hattın uzunluğu yaklaşık 2000 kilometredir. Bu boru hatları Trans-Asia Gas Pipeline ismini de taşır. Bu boru da mevcut farklı hatlarla İç Çin’deki bölgelerine ulaştırılır. 2011 tarihinde Türkmenistan-Çin boru hattıyla Türkmenistan Çin’e 25 milyar metre küp, Özbekistan ise 5 milyar metre küp doğal gaz tedarik etmiştir. 2012 yılında Çin yaklaşık 42 milyar metre küp doğal gaz ithalatına muhtaçtı. Türkmenistan 2016 yılında Çin’e yaklaşık 45 milyar, 2020 yılında da 50 milyar metre küp doğal gaz ihraç etmeyi planlıyor. 2020 yılında ise Türkmenistan yaklaşık toplam 100 milyar metre küp doğal gaz ihraç edecektir. Bütün bu rakamlar Türkmenistan’ın ileride etkili siyasal ve ekonomik güce dönüşmesini sağlayacaktır.  
 
Netice itibarıyla, Çin Orta Asya’nın doğal gaz sektörüne aktif bir şekilde girerek Rusya’nın bölgedeki hegemonik pozisyonunu ciddi şekilde zayıflatmıştır. Bununla birlikte Türkmenistan ekonomik çıkarları ve kalkınması adına Olumlu Tarafsızlık prensibini ihmal etmeye mecbur olmuştur. Ama Türkmenistan doğal gazının her bin metre küpünü Çin’e 200 milyar dolara satmaya mecbur kalmıştır. Diğer yandan da Aşkabat Rusya’ya olan lojistik bağımlılığını aza indirebilmiştir. Şu anda CNPC, Sinopec, CNOOC, Huawei Technologies gibi Çin’li şirketler Türkmenistan’ın doğal gaz ve petrol çıkarma ve işlenmesi, telekomünikasyon, nakliyat, lojistik, altyapı inşaatı, yatırım alanlarında çalışmaktadır. Aşkabat doğal kaynakları ihracatının çeşitlendirilmesinde çözümü Avrupa’da veya Rusya’da değil, Çin’de bulmuştur. Böylece Türkmenistan yüksek hızla gelişmekte olan Çin ekonomisinin ihtiyaç olduğu doğal gaz ihracatında büyük röl üstlenmiştir.
 
Türkmenistan artık Doğu (Çin’e giden Trans-Asya hattı), Batı (Avrupa’ya giden Trans-Hazar veya Nabucco hattı gibi), Kuzey (Rusya) ve Güney’e (İran’a giden Güney hattı veya Hindistan’a giden TAPİ projesi) enerji nakletmekle ilgili bütün projelere katılmak isteğini ifade etmektedir. Tabii, bütün bu projelerin aynı anda veya yakın gelecekte tam olarak gerçekleştirilmesi henüz mümkün olmayabilir ama Aşkabat’ın hırs ve tutkusu buna işaret etmektedir. Türkmenistan’ın enerji ihracatı konusunda Rusya’dan vazgeçerek Çin’le yakınlaşması sadece doğal enerji satımıyla ile ilgili değil, aynı zamanda bu jeopolitik bir manevradır, jeoekonomik bir seçimdir, ticari bir çözümdür.