Fetih Ordusu’nun İdlib Harekatı ve Olası Sonuçları

Ömer Behram Özdemir, Arş.Gör. Sakarya Üniversitesi Ortadoğu Araştırmaları Merkezi
Mart 2013’te Rakka’nın muhalif silahlı gruplar tarafından Esad güçlerinin elinden alınmasından 2 yıl sonra Mart 2015’te İdlib şehir merkezi muhalif güçlerce rejim güçlerinin elinden alınan ikinci önemli vilayet merkezi olmuştur. IŞİD’in Suriye içerisinde muhalif güçlere karşı ilerlemeler kaydettiği ve Esad rejiminin kazanan bir konumda olduğuna dair yorumların –ki 2014 özelinde bu yorumlar oldukça yanıltıcı ve yanlıştır-  arttığı 2014’ün ardından 2015’in bir vilayet merkezinin el değiştirmesi ile başlaması Suriye savaş sahasına dair soruların tekrar gündeme gelmesine yol açmıştır.İdlib’in savaşın tarafları için önemi nedir? İdlib’i ele geçiren unsurlar hangi profile sahiptir? Kısa ve orta vadede İdlib’in el değiştirmesi ışığında neler beklenebilir?

Suriye’nin kuzeybatı kesiminde Lazkiye ve Halep vilayetleri ile birlikte Türkiye’ye de komşu olan İdlib vilayeti Suriye’deki savaşın ilk yılından itibaren muhalif unsurlar ile rejim güçlerinin sürekli çatışma alanı haline gelmiştir. Vilayetin kuzey kesiminde bulunan Harem ve güneyinde bulunan Maarat Numan beldeleri muhalif grupların hakimiyetindeki bölgelerdi. Buna karşın İdlib şehir merkezi ise Mart 2015’e kadar rejim güçlerinin kontrolünde kalmıştır.Peki nasıl oldu da İdlib şehir merkezi aniden muhaliflerin eline geçti. Ya da bu hadise o kadar “ani” veya “sürpriz” bir gelişme miydi?

IŞİD’in İdlib’den Çıkarılması, Muhalifler Arasındaki Sürtüşmeler ve Rejimin Idlib Kırsalındaki Yenilgileri
2014 yılı İdlibsavaş sahasında dengeleri değiştiren bir yıl olmuştur. 2014 ilk günleriyle beraber Suriye’nin kuzeyinde IŞİD ile muhtelif muhalif unsurların arasında patlak veren çatışmaların yoğunluğu neredeyse bölgesel bir savaş şiddetinde yaşanmıştır. Sadece muhalif unsurların 6 ayda 5.000’den fazla kayıp verdiği tahmin edilen bu çatışma döneminde IŞİD güçleri Deirezzor kırsalı ve Rakka şehir merkezinden diğer muhalif unsurları çıkarmışlardır. Buna karşılık muhalif güçler ise Halep’in batısı, İdlib kırsalı ve Lazkiye’deki IŞİD unsurlarını bölgeden çıkartmışlardır.IŞİD’inİdlib kırsalından çıkarılması muhalif cephe açısından bir iç tehdit unsurunun ortadan kaldırılması ve olası ittifakların önünün açılması manasına gelmiştir.
Muhalif unsurların IŞİD’i bölgeden çıkartmasının ardından bu kez yoğunluğu daha düşük bir muhalifler arası rekabet İdlib’in kuzey bölgelerinde kendini gösterdi. ABD destekli Cemal Maruf komutasındaki Suriye Devrimciler Cephesi (SDC) ile Suriye el-Kaide’si olan Nusra Cephesi bölgede bir hakimiyet yarışına giriştiler. SDC lideri Maruf Nusra Cephesi lideri Cevlani’ye “haricilik” ve “İran ve rejim adına iş yapma” gibi suçlamalarla saldırırken Nusra Cephesi ise SDC’nin bölgede “İslami hareketlerin güçlenmesine karşın ABD tarafından fonlanan bir maşa” olduğunu ileri sürmekteydi.Nusra Cephesi ile SDC arasındaki gerginlik 2014’ün son aylarında çatışmaya dönüşmüştür. Ekim ayının son haftasında başlayan çatışmalar birkaç hafta içinde sonuçlanmış ve Nusra Cephesi,SDC’nin Cebel Zaviye bölgesindeki etkisini kırarak SDC kontrolündeki mevzi ve köyleri ele geçirmiştir. Mücahitler Ordusu, Feylak Şam, İslami Cephe grupları ve ÖSO unsurlarının arabuluculuk çabaları, bu çatışmaların yoğunluğunun ve dolayısıyla taraflar açısından askeri kayıplarının düşük kalmasını sağlamıştır.Bununla beraber,Nusra Cephesi’nin SDC’nin mevzilerini ve silahlarını ele geçirmesi,İdlib’in kuzeyinde ciddi bir Nusra Cephesi hakimiyeti manasına gelmiştir.

Aynı dönemde Nusra Cephesiİdlib şehir merkezine ilk büyük saldırıyı gerçekleştirmiştir. Ekim ayının son günlerinde gerçekleşen bu saldırı rejim güçlerince püskürtülmüş olsa da Nusra Cephesi’nin şehrin iç kısımlarına hızla sızması ve rejime ait iki binayı ele geçirmesi rejimin savunma hattının zayıflığını gözler önüne sermiştir. Hizbullah ve İran destekli Şii milislerin Lazkiye ve Hama kırsalındaki mevzilerde bulunması İdlib’in sadece Esad unsurları tarafından savunulması manasına gelmekteydi ki gerek disiplin gerekse de taze güç açısından sıkıntı yaşayan ordu birlikleri, muhalifler için arzu edilen bir düşman profiline sahiptiler. Muhalif unsurlar rejimin bu durumundan faydalanarak 2014 Aralık ayında İdlib kırsalında bulunan Hamidiye ve Vadi el-Deyf askeri üslerine binlerce savaşçının katıldığı büyük bir saldırı başlatarak rejimin İdlib müdafaasının önemli mevzilerinden olan bu üsleri ele geçirmiştir. Söz konusu harekâttaNusra Cephesi ve Ahrar’u Şam gruplarının yanında ÖSO unsurları ve Feylak Şam grubu da yer almıştır.

Fetih Ordusu Yapılanması ve İdlib Operasyonu
Rejim güçlerinin 2014’ün son aylarında yoğunlaşan Halep’teki saldırılarını püskürten muhalifler Halep’te rejim güçlerine karşı başlattıkları ortak operasyonların bir benzerini İdlib’de gerçekleştirmek için harekete geçtiler. Mart ayının son haftasında muhaliflerin Fetih Ordusu adı altında İdlib’i “özgürleştirmek” amacıyla büyük bir operasyona girişecekleri haberleri duyulmaya başlanmıştır. Halep’te 2014 Aralık ayında çoğunluğu Liva Tevhid üyeleri olmak üzere İslami Cephe unsurları, Mücahitler Ordusu, Nureddin Zengi Tugayları ve Asala ve Tenmiye grupları “Şam Cephesi” altında birleşerek rejimin Halep şehir merkezindeki muhalif bölgeleri kuşatma altına almasına karşı bir birlik hamlesinde bulunurlar. Şam Cephesi hamlesi rejimin ilerleyişinin durdurulması ve Handarat, Hardatnin ve Rityan cephelerinde muhaliflerin tutunmasında önemli rol oynamıştır. İdlib’de ise kapsam olarak Şam Cephesi hamlesinden daha fazla unsuru içeren Fetih Ordusu hamlesi gelmiştir. Fetih Ordusu, kısaca yedi muhalif unsurun tek bir komuta altında tek bir saldırı planıyla İdlib operasyonunu gerçekleştiren askeri yapıdır. Bu ortak yapı, katılımcıları tarafından saldırının tüm planlamasının yanında (zamanlama, saldırı yoğunluğu, cepheler… vb.) operasyon sonrası İdlib’in yönetimi ve olası yeni operasyonlar hususunda da etkili olmayı planlayan bir yapı olarak lanse edilmektedir. İslami Cephe’nin kuzey Suriye’deki en güçlü unsuru olan ve yakın zamanda Sukur’u Şam ile birleşerek daha da güçlenen Ahrar’u Şam grubu, Fetih Ordusu’nun en büyük paydaşı durumundadır. Ahrar’u Şam’dan sonra Nusra Cephesi ve ÖSO-İhvan çizgisine yakınlığıyla bilinen Feylak Şam grubu da Fetih Ordusu’nun büyük paydaşları arasında yer almıştır. Bu üç grubun haricinde Kafkas kökenli savaşçı unsurlarıyla bilinen Cund’ül Aksa, Ecnad Şam ile Ceyş’elSünne ve Liva’ülHakk gibi ufak çaplı İslamcı gruplar da Fetih Ordusu yapılanmasının parçası olmuştur.

Nusra Cephesi’nin yoğun olarak yer aldığı İdlib’in kuzey kırsalından saldırılarla eş zamanlı olarak Ahrar’u Şam önderliğinde doğu İdlib’den başlayan muhalif unsurların saldırıları zayıflamış rejim unsurlarının savunma hatlarının hızla çökmesi sonucunu doğurmuştur. Binniş semti, Mehrab meydanı ve İdlib sanayi sitesi gibi şehrin merkezine çıkan mevkiler Fetih Ordusu unsurları tarafından ele geçirilmiştir. 28 Mart günü muhalif güçler İdlib şehir merkezinin muhalif güçlerinin eline geçtiğini ilan etmiştir. Böylece 23 Mart’ta başlayan 25 Mart itibariyle şehrin hemen dışında yoğunlaşan İdlibharekâtıbeşinci günün sonunda muhalif güçlerin şehir merkezini ele geçirmesiyle sonuçlanmıştır.

Tarafların Bir Sonraki Hamleleri ve Olası Sonuçlar
İdlib her ne kadar bölgeye yakın Halep ve Hama şehirleri gibi büyük bir şehir olmasa da rejimin İdlib şehir merkezini kaybetmesi psikolojik açıdan rejim cephesi için önemli bir yara sayılmalıdır. İran destekli milislerin ve Hizbullah’ın ciddi varlığının olmadığı cephelerde Suriye Ordusu ve Ulusal Savunma Güçleri milislerinin (şebbiha) hem IŞİD’e hem muhaliflere karşı askeri yenilgiler yaşaması Suriye Ordusu’nun rejimin kendi tabanında dahi sorgulanır hale gelmesine yol açacaktır. Halep’te şehir merkezini kuşatabilmek için oldukça fazla efor harcayan ve büyük kayıplar veren rejim unsurları öte yandan yoğun şekilde Dera’da çoğunluğu ÖSO unsuru olan muhaliflerle savaşmaktadır. Askeri olarak insan kaynağında sıkıntılar yaşadığı rapor edilen ve oldukça sıkı askere alma düzenlemeleri uygulayan Baas yönetimi için İdlib’i geri almak adına gerçekleştirilecek kapsamlı bir operasyon zamansız bir yük olarak görülebilir. Halep ve Dera’da yoğun çatışmalar yaşanırken, Hama kırsalında muhaliflerin saldırı olasılığı güçlüyken Şam yönetiminin tüm gücüyle İdlib’e kısa zaman içinde saldırması pek olası görülmemektedir. Bununla birlikte İdlib şehir merkezine düzenlenecek hava saldırılarının zaten göçlerle nüfusu azalan İdlib’den daha fazla göçe yola açabileceği ve bu göçlerin önemli kısmının Türkiye sınırına yeni bir mülteci akını olarak yansıması ihtimalini gözden kaçırmamak gerekmektedir.

Muhalif cephede ise rejim güçlerine karşı ortak komuta ve operasyonların başarı ihtimalinin ne denli yüksek olduğu gerçek bir sınavla test edilmiş oldu. Bu durum zaten son 1 yıldır Suriyeli muhalif unsurların dönem dönem uyguladığı ortak operasyon odası kurma manevrasının ortak ordular, ortak büyük harekatlar şeklinde evrilmesine yol açabilir. Halep’te ve İdlib’te ortak yapıların rejim unsurlarına karşı daha dirençli yapılar haline gelmesi Şam ve Dera bölgelerinde de benzer yapıları görmemize yol açabilir. Kaldı ki Şam’ın Guta bölgesinde son zamanlarda kurulan ortak operasyon odaları, böylesi bir tecrübeye yavaş yavaş Şam muhaliflerinin de alıştığı şeklinde yorumlanabilir.

Muhalif unsurlar açısından İdlibharekâtının bir diğer getirisi dış destek olabilir. Parçalı yapılarından dolayı eleştirilen Suriyeli muhaliflerin birlik halinde elde ettikleri bu askeri başarı,Baas karşıtı hareketleri destekleme eğiliminde olan dış aktörleri cesaretlendirecektir. Lakin Fetih Ordusu’nun içerisinde Suriye el-Kaidesi olan Nusra Cephesi’nin de bulunuyor oluşu, Fetih Ordusu yapılanmasına yapılacak yardımların kısıtlı olması ve bu birliğe tereddütle yaklaşılması sonucunu doğurabilir. Diğer bir ifadeyle, Nusra Cephesi’nin muhaliflerin kontrolündeki İdlib şehrindeki faaliyetlerinin,diğer muhalif grupların elde edeceği dış desteği etkileme ihtimali bulunmaktadır. Bu açıdan bakıldığında İdlib’de kurulması planlanan yeni idari yapıda Ahrar’u Şam’ın 9 üyesine karşın Nusra Cephesi’nin 4 üyeye sahip olacağına dair iddialar daİdlib’in geleceğine dair fikir vermesi açısından bir kenara not edilmelidir.