Irak Kürtleri Yeniden Çatışır mı?

Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde (IKBY) Ocak ayının başında Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin (KYB) güvenlik gücünün Süleymaniye’nin Germiyan bölgesinde Kürdistan Demokrat Partisi’ne (KDP) yakın bir aşiret liderinin Ekber Hacı Rüstem isimli oğlunu suç işlediği gerekçesiyle tutuklamasının ardından KDP güvenlik güçleri Erbil’de Peşrew Veysi isimli bir KYB üyesini tutuklayarak misilleme yaptı. Erbil Asayişi direktörü Tarık Nuri’nin Rüstem serbest bırakılmadığı sürece KYB üyesinin tutuklu kalacağını belirtmesinin ardından Başbakan Neçirvan Barzani’nin çağrısıyla tutuklular salıverilse de KDP ve KYB’nin kendi kontrol ettiği bölgelerde partili üyelerin sık sık tutuklanması 1994-1998 yılları arasında yaşanan kanlı iç savaş sürecini anımsatmaktadır. Peki, iki parti arasında 2017’deki Kerkük kriziyle büyüyen ayrışmanın Irak cumhurbaşkanlığı seçiminde derinleşmesi ve 30 Eylül 2018’deki bölgesel seçimlerin üzerinden üç ay geçmesine rağmen hükümetin kurulamaması ve hükümet kurma senaryolarında KYB’nin muhalefete itilme ihtimali ikili arasında çatışmaya yol açar mı?

Rekabetin Kısa Özeti
1975 yılında Celal Talabani’nin KDP’den ayrılarak Şam’da KYB’yi kurmasının akabinde bölgede başlayan iki başat partinin çatışmalı ilişkisi Irak Kürtlerinin kaderi haline geldi. 1992’de yapılan seçimlerde KDP’nin yüzde 50,8; KYB’nin yüzde 49,2 alması yeni Kürt hükümetinde iki partinin gücünü eşitlese de 1994’de başlayan iç savaşta çok sayıda insan hayatını kaybetti. KDP lideri Mesut Barzani, Eylül 1996’da KYB’yi Erbil’den çıkarmak için Enfal saldırılarıyla binlerce Kürdü katleden Saddam Hüseyin’den destek almıştı. KYB’nin kalesi Süleymaniye’yi de ele geçiren Barzani Erbil’deki parlamento binasında KDP yanlısı bir hükümet ilan etmişti. Çok geçmeden Süleymaniye’yi geri alan KYB de Süleymaniye merkezli bir hükümet ilan ettiğini açıklamıştı. Eylül 1998’de Washington’da güç paylaşımı anlaşması imzalayan Talabani ve Barzani, bölgedeki iki başlı yönetimi de tescil etmiş oldu. Zira, Erbil ve çevresini Barzani ailesinin öncülük ettiği KDP, Süleymaniye bölgesini Talabani ailesinin domine ettiği KYB, neredeyse bütün üst düzey hükümet pozisyonlarına kendi aile mensupları ve partililerini atadığı gibi petrol zengini bölgenin tüm kaynaklarını da kendi aralarında bölerek oldukça yozlaşmış bir sistem kurdu.

ABD işgaliyle Saddam rejiminin yıkılmasının ardından 2005 Anayasası’nda Irak içerisinde federal bir bölge olarak tanımlanan IKBY içişlerinde bağımsız, kendi parlamentosu ve başkanı olacak şekilde yasal bir statü kazandı. 2005 Nisan’ında Celal Talabani’nin Irak Cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından KDP lideri Mesut Barzani’nin bölge başkanı olması ikili rekabeti kısa süreliğine dengeledi. 2006 yılında KDP ile KYB arasında ayrı bakanlıkların birleştirilmesi, seçimlere ortak girilmesi ve hükümet ile diğer idari birimlerin müşterek bir şekilde yürütülmesini amaçlayan stratejik anlaşma imzalandı. Anlaşmanın 2016 yılında siyasi ve ekonomik gerekçelerle sona ermesi gerilimi yeniden tetikledi.

Ayrışmada Kerkük Etkisi
Dış politikaları dahi zaman zaman çatışan, farklı istihbarat kurumları, ticari ajandaları ve ayrı yönetimler altındaki yaklaşık 150 bin Peşmerge gücüne sahip iki partinin siyasi ve askeri ayrışması, Barzani’nin 25 Eylül 2017’de bağımsızlık referandumuna gitme konusundaki ısrarıyla derinleşti. KYB’nin referandum konusundaki ikircikli tutumu ve 16 Ekim’de KYB’li bir valinin yönettiği ve Bağdat ile tartışmalı toprakların içinde olan petrol zengini Kerkük’ün KYB peşmergelerinin çekilmesi sonrası Irak ordusu ve Haşdi Şaabi güçleri tarafından ele geçirilmesi iki parti arasındaki çatışmaları su yüzüne çıkardı. KDP lideri Barzani, Celal Talabani’nin büyük oğlu Bafel Talabani dahil olmak üzere bazı KYB liderlerini Kerkük’ten KYB peşmergelerini çekip KDP’yi yalnız bırakmakla suçlayarak kentin ele geçirilmesine göz yumduklarını iddia ederken; KYB’li yetkililer, Barzani’yi gücü tek elde toplamaya çalışmakla suçlamıştır.

Kerkük, KDP ile KYB arasındaki gerilimin en büyük nedenlerinden biri olmaya devam etmektedir. Ekim 2017’de Kerkük ve tartışmalı bölgelerin büyük bir kısmının kontrolünün Irak ordusuna geçmesiyle KYB’li Vali Necmeddin Kerim’in kenti terk etmesinin ardından Irak Başbakanı Haydar el-Abadi, Kerim'in yardımcısı olan Arap asıllı Rakan Said Ali Cuburi'yi vekâleten vali olarak atamıştı. KDP yeni vali seçimi için Kerkük’teki tarafların anlaşması ve durumun normalleşmesi için bağımsız bir Kürdün vali seçilmesini talep ederken, 12 Mayıs 2018'de yapılan genel seçimlerde altı sandalye kazanan KYB, valinin kendi partilerinden seçilmesi gerektiğini düşünmektedir. Nitekim KYB Sözcüsü Sadi Ahmed Pire’nin “Partimizden biri Kerkük valisi olacak. Bu bizim hakkımızdır. Çünkü Kerkük'te 12 milletvekilli seçiliyor, biz Kerkük'te 6 Milletvekili çıkardık” sözleri bölgede gerilimin tırmanacağına işaret etmektedir. Her ne kadar 16 Ekim sonrası kentte ofislerini kapatan KDP bir daha Kerkük’e dönmeyeceğini açıklasa da bir yılı aşkın bir sürenin ardından kente geri dönme sinyalleri vermektedir. KYB’nin Kerkük'te bir yıldan uzun süredir kenti Irak güçleri kontrol ettiği için asmadığı IKBY bayraklarını parti binalarına tekrar asmasının muhtemel motivasyonu KDP’nin kente dönme ihtimali olabilir. Başbakan Adil Abdulmehdi Kerkük’ün IKBY toprağı olmaması gerekçesiyle KYB’nin bu adımını anayasaya aykırı olarak tanımlarken, Haşdi Şaabi’nin en büyük fraksiyonlarından Hadi el-Amiri’nin liderlik ettiği Bedir Tugayları “Kerkük'te olup bitenleri yakından takip ediyoruz. KYB'nin 16 Ekim'den ders alması gerekirdi" yönündeki açıklamasının ardından KYB’nin astığı bayrağı geri indirmek zorunda kaldığı görülmüştür.

Berham Salih Gerilimi
12 Mayıs Irak seçimlerine farklı listelerde giren KYB ve KDP arasındaki gerilim, geçtiğimiz Ekim ayındaki Irak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de gün yüzüne çıktı. 2005 sonrası Irak Cumhurbaşkanı teamül gereği Kürtlerden; bölgesel Kürt siyaseti gereğince de KYB’den seçilirken KDP, KYB'nin adayı Berham Salih'i desteklemeyi reddederek Fuad Hüseyin'i aday gösterdi. Seçimden sonra Barzani’nin Kerkük krizinde suçladığı Talabani’nin yeğeni Aras Cengi’nin Cumhurbaşkanı Salih’e danışman olarak atandığı yönünde iddialar ortaya atılmıştı. Nitekim seçimin ardından Salih’in Erbil’e gelmesini istemediğini açıklayan Barzani’nin geçtiğimiz Kasım’da yaptığı Bağdat ziyaretinin Salih’in İtalya ziyaretiyle kesişmesinin tesadüf olmadığı tartışıldı.

12 Mayıs seçimlerinin üzerinden neredeyse sekiz ay geçmesine rağmen hala İçişleri, Adalet ve Savunma gibi stratejik alanlara bakan seçilemediği merkezi hükümet kurma sürecinde de iki parti derin bir ayrışma yaşamaktadır. Yeni Başbakan Abdulmehdi’nin İçişleri Bakanı adayı Haşdi Şaabi lideri Falih Feyyad’a Şii lider Mukteda es-Sadr’ın başında olduğu seçimlerde birinci olan Sairun, eski Başbakan Haydar el-Abadi’nin Nasır Koalisyonu ve KYB karşı çıkarken, İran’a yakınlığıyla bilinen eski Başbakan Nuri el-Maliki, Bedir Tugayları, seçimlerde ikinci olan Fetih Listesi’nin lideri Hadi el-Amiri ve KDP destek vermektedir. Hatta geçtiğimiz günlerde Erbil’e giden Fayyad’ın KDP lideri Barzani ile görüşmesi bunun bir işareti olarak görülmüştü. KYB’nin Adalet Bakanlığı için adayının listeye alınmamasıyla KYB, bakan seçimlerinin yapıldığı parlamento oturumlarını boykot etti. Irak kabinesinde bir KYB’linin olmasını istemeyen Mesut Barzani’nin Bağdat ziyareti sonrasında bu kararın alındığı iddia edilmektedir.

IKBY’de Hükümet Kurma İhtimalleri
12 Mayıs Irak genel seçimlerinde Bağdat merkezli siyaset yürüten birçok partiden daha iyi bir sonuç alan KDP’nin 30 Eylül 2018’deki bölgesel seçimlerde 45 sandalyeyle KYB’nin iki katından fazla milletvekili elde etmesi Barzani’nin Talabani ailesine karşı elini oldukça güçlendirdi. KYB’nin Berham Salih’te ısrarının KDP’nin bölgesel seçimlerden sonra hükümet ortağı arayışını etkileyeceğini bilen Celal Talabani’nin eşi Hero Talabani seçim sonrası uzlaşı çağrıları yapmıştı. Nitekim Mesut Barzani’nin Kerkük krizinden dolayı suçladığı bazı KYB liderleriyle görüşmek istemediği ve Bafel Talabani’nin Barzani ile görüşmeyi reddettiği yönündeki iddialar da görüşmeleri tıkayan bir neden olarak değerlendirilebilir. Hükümet kurma çalışmaları bağlamında KYB ve Goran ile görüşen KDP’nin ilk etapta KYB’nin dışarıda kalacağı ihtimalleri ele alması seçimlerin üzerinden üç ay geçmesine rağmen ilerleme sağlanamadı. Kerkük krizinin ardından Barzani’nin görevi bırakmasıyla yetkileri dağıtılan bölgesel başkanlık için Başbakan Neçirvan Barzani’nin, başbakan içinse KDP istihbaratının başında bulunan Mesrur Barzani’nin açıklanması ilişkileri geren bir diğer faktör olarak ortaya çıkmaktadır. Nitekim başbakanlığın KDP’ye verilmesi halinde KYB parlamento başkanlığı talep edilmektedir. KDP parlamento başkanlığını Goran’a vermeyi düşünürken, Goran’ın hükümete katılmak için başbakan yardımcılığı makamını ön şart olarak koştuğu bilinmektedir.

Celal Talabani’nin Ekim 2017’de vefatından sonra hala resmi bir lider seçemeyen KYB’nin fiili olarak Talabani'nin eşi Hero Talabani ve oğulları tarafından yönetilmesi ve parti içi kliklerin ayrı güç mücadelesi vermesi parti içinde sorunlar çıkmasına neden olmaktadır Özellikle de kendisine sadık, iyi eğitimli ve donanımlı bir silahlı gruba başkanlık eden Bafel Talabani’nin parti kararlarında etkili olması hem KDP hem de KYB içindeki bazı liderler ile ilişkilere zarar vermektedir. Bu yüzden yeni IKBY hükümetinde KYB’nin kendi içindeki gruplar güçlü pozisyonlar elde etmek istemektedir. Örneğin, partinin önde gelenlerinden Kosret Resul’un kendi kanadı ve oğlu için güçlü pozisyonlar talep ettiği bilinmektedir. Öte yandan KDP içindeki ayrışmalar da hükümetin kurulmasını geciktirmektedir. Mesrur Barzani yeni kabinenin tamamlanması konusunda aceleci davranırken, Neçirvan Barzani bölge başkanlığını garantilemek için sürecin ağır işlemesinden yana görünmektedir.

Uluslararası Şeffaflık Örgütü’ne göre dünyanın en yolsuz siyasal sistemlerinden biri olan IKBY nüfusunun neredeyse yarısı 20’li yaşlardadır. IKBY‘deki yüz elli bin üniversite öğrencisinin önemli kısmı iki geleneksel partiyi yolsuzluk, nepotizm ve otoriteryenizmin kaynağı olarak nitelendirilmektedir. Sayıları giderek artan eğitimli ve patronaj ilişkilere bulaşmayan orta-alt sınıf genç nüfusun değişim taleplerinin sonucu olarak KYB’nin reformcu kanadının öncüleri arasında yer alan ve Celal Talabani’nin yardımcılığını yapmış Noşirvan Mustafa tarafından 2009 yılında kurulan Goran ve referandum sürecinde bulduğu destekle siyasi bir harekete dönüşen Şahsuvar Abdulvahid’in kurduğu Yeni Nesil Hareketi gibi partilerin Süleymaniye’de popülerleşmeleri KYB’nin oylarını ciddi biçimde böldü. Hatırlanacağı üzere 12 Mayıs seçimlerinin ardından muhaliflerin kalesi Süleymaniye’de hile yapıldığını ileri süren Goran’ın genel merkezinin KYB’li silahlı gruplar tarafından saldırıya uğraması ciddi siyasi ve ekonomik patronaj ağına sahip geleneksel partilerin iktidarlarını korumak için güç kullanmaktan çekinmeyeceklerini göstermişti. Nitekim KYB’nin üst düzey isimlerinden Molla Bahtiyar’ın "Sadece bir sandalye kazansak bile, biz KYB'yiz. Silahlıyız." ifadeleri iktidarın başka gruplarla paylaşılması halinde olacakların işareti olarak görülmektedir. Ayrıca, Ağustos 2015’te Barzani’nin başkanlık sürecinin iki yıl uzatılması kararını illegal olarak tanımlayan koalisyon ortağı Goran’ın günlerce süren ve şiddete varan sokak protestolarını desteklemesinin ardından Goranlı bakanların ve Parlamento Başkanı’nın Erbil’e girişi yasaklanmış, parlamento askıya alınmıştı.

Kötü bir iç savaş tecrübesi yaşayan KDP ve KYB ilişkileri Kerkük krizinde en gergin seviyelere çıkmasına rağmen çatışmaya dönüşmedi. Cumhurbaşkanlığı seçimiyle derinleşen gerilim 30 Eylül seçimleri sonrası hükümet kurma çalışmalarıyla önemli bir boyut kazandı. Hükümetin gecikmesi ve KDP ile KYB’nin yeni kabinede postları paylaşma konusunda bir anlaşmaya varamaması çatışma dinamiklerini güçlendireceği gibi bölgenin yönetimsel açıdan ikiye ayrılmasıyla dahi sonuçlanabilir. Ayrı peşmerge güçleri ve istihbarat servisleri olan iki partinin karşı karşıya gelmesi kazanımlarının önemli bir kısmının kaybına yol açacağından, taraflar çatışmayı göze alamayabilir. Her ne kadar KDP’nin bazı önde gelenleri Kerkük krizi ve Irak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra KYB ile ortaklık temelinde hükümet kurulamayacağını ve hükümetteki paylaşımın sandalye sayısına oranla yapılacağını belirtse de yeni partilerin güçlenmesiyle iktidarlarının daha fazla sorgulanacağının farkında olan KDP ve KYB’nin yeni hükümette birlikte hareket edeceği söylenebilir. Nitekim Kasım’dan beridir devam eden hükümet görüşmelerinde herhangi bir mesafe kat edilemese de 14 Ocak’ta Erbil’de bir araya gelen KDP ve KYB’li yetkililerin hem iki parti arasındaki ilişkileri hem de Bağdat ile ilişkilerini geliştirme, hükümet kurma çalışmalarına odaklanma ve Kerkük meselesi için ortak bir komite kurma konusunda anlaştı. Kosrat Resul’un başkanlık ettiği KYB heyetinde Mesut Barzani’nin Kerkük krizinde suçladığı Bafel Talabani ve KYB Antiterör Güçleri Sorumlusu Lahur Talabani’nin olması ilişkilerin normalleşmeye başladığı şeklinde yorumlanabilir. Özellikle de Mesut Barzani’nin her defasında bölgede bir daha kardeş katlinin (birakujî) yaşanmayacağını belirtmesi ve Bafel Talabani’nin geçtiğimiz Ekim’de bir röportajında “Kürtler arasında başka bir çatışma olmayacak” demesi yeni bir çatışmanın maliyetinin hesap edildiğini göstermektedir.