Irak’ta Çatışmaların Odak Noktası: Kerkük

Haziran 2014’te Irak-Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) Musul’u işgal etmesinin ardından ortaya çıkan süreçte, Kerkük’te yaşanan gelişmeler hem IŞİD’le mücadele döneminde hem de IŞİD sonrası süreç açısından Kerkük’ü Irak gündeminin ana konusu haline getirmektedir. Zira 2003 sonrası Kerkük üzerindeki tartışmalarınIŞİD’e rağmen bugün de devam ettiği görülmektedir. Kerkük’te 2003 sonrası ortaya çıkan etnik, mezhepsel ve siyasi çekişmeler son bulmazken, son dönemde bu çekişme ve hatta çatışmaların arttığı görülmektedir. Bununla birlikte, bu çekişme ve çatışma süreci içerisinde IŞİD’le birlikte yeni aktör ve yeni dinamiklerin ortaya çıkması, Kerkük meselesini daha da karmaşık bir hale getirmektedir. Buradan hareketle,2003 sonrasında Kerkük meselesinin Irak’taki genel siyasi durumu ve güvenlik durumunu etkilediği ve Kerkük’teki çatışma dinamiklerinin genel politikaya yansıma ihtimali dikkate alındığında, Kerkük’teki çatışma dinamiklerinin Irak’ın geleceğinde önemli bir rol oynayacağını söylemek mümkündür. Bu nedenle Kerkük’teki mücadele ve çekişmenin analiz edilerek çatışma olasılıklarının değerlendirilmesi önemlidir.
 
Etnik ve Mezhep Temelli Çatışma
Bilindiği gibi Kerkük’te etnik olarak bakıldığında Türkmen, Kürt ve Arap olmak üzere üç ana etnik grup yaşamaktadır. Bunun dışında Kerkük’te Sünniler çoğunluk olarak yaşarken, azımsanmayacak bir Şii nüfustan da bahsetmekolasıdır. Şii nüfusun büyük bölümünü Türkmenlerin oluşturmasına rağmen, Türkmenlerin etnik kimliklerini daha ön planda tuttuklarını söylemek mümkündür. Öte yandan Şii Türkmenlerin mezhepsel kimliğini belirginleştirmeye başlayan nedenleri şöyle sıralamak mümkündür: IŞİD’in Irak’ta etkinlik kazanması ve Sünniliğe vurgu yaparak hareket etmesi, IŞİD’in Şiilere yönelik yaptığı katliama varan uygulamalar, Irak’taki en büyük Şii dini merci Ayetullah Ali El-Sistani’nin fetvası sonrasında ortaya çıkan ve milis gruplar ile gönüllü kişilerin de içerisinde yer aldığı ve İran’ın doğrudan etkisi altında bulunan ‘HaşdiŞaabi (Halk/Millet Yığınları-Gönüllü Birlikler)’ oluşumunun etkin bir aktöre dönmesi. Ancak mevcut durum itibariyle Türkmenler arasında mezhepsel bir ayrım olduğunu söylemek mümkün değildir. Bu nedenle Kerkük’teki çatışmanın temel dinamiğini etnik kimliklerin oluşturduğu söylenebilir. Özellikle son dönemde Kürtler ve Türkmenler arasında etnik tansiyonun yükseldiği görülmektedir. IŞİD’in Musul’u işgal etmesinin ardından Kerkük çevresinde de etkinlik kazanması ve bazı bölgeleri ele geçirmesi ve sonrasında Kerkük’teki güvenliği sağlamak amacıyla Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) tarafından Kerkük’e peşmergelerin gönderilmesi, Kerkük’teki Kürt baskısını arttıracağı endişesiyle Türkmenlerin büyük bölümünün tepkisine yol açmıştır. Bu durum, zaten Kerkük’teki var olan Kürt-Türkmen gerilimini tırmandırmıştır. Özellikle Kürtler, Kerkük’teki ağırlıklarını kullanarak, Kerkük Kalesi’ne Kürt bayrağının asılması, şehirdeki Türkmen bayraklarının indirilmesi, Türkmen kuruluşları önünde Kürt bayrakları ve silahlarla yapılan Nevruz kutlamaları gibi Kerkük’te provokasyona yol açabilecek eylemlerde bulunmuştur. Son olarak, Kerkük Üniversitesi Rektörlüğü görevi sona eren Kürt asıllı bir öğretim üyesinin yerine Türkmen asıllı Abbas Taki’nin atanması sonrasında buna karşı çıkan Kürtler, Kerkük Üniversitesi’nde olaylar çıkarmış, rektörlüğe baskın düzenlemiş ve Abbas Taki’yi istifaya zorlamışlardır. Nitekim Abbas Taki istifa etmek zorunda kalmış ve yerine vekili Kürt asıllı Salam Hoşnav getirilmiştir. Öte yandan Kerkük İl Meclisi’indeki Türkmen üyeler, Kerkük İl Meclisi Başkan Vekili Rabwar Talabani’nin, Kerkük İl Meclisi’nin haftalık olağan toplantısında “Kerkük İl Meclisi, ABD Kongresi tarafından Kürtlerin doğrudan silahlandırılmasını destekliyor” açıklamasının yapmasının ardından, Kerkük İl Meclisi’ndeki Türkmen üyeler, toplantıdan çekilerek boykot kararı almıştır. Bu olaylar sonrası Kerkük’te Kürtler ve Türkmenler arasında gerginlik tepe noktaya ulaşmıştır. Ayrıca Kerkük Valisi Necmettin Kerim’in Kerkük’ün statüsüne ilişkin Kürtlerin lehine tek taraflı adımlar atması da dikkat çekmektedir. Bu tutumun devam etmesi durumunda Kerkük’te Türkmen-Kürt gerginliğinin bir çatışmaya dönüşme ihtimali göz ardı edilmemelidir. Bununla birlikte mevcut durum itibariyle daha çok Türkmenler ve Kürtler arasındaki gerginlik göze çarpsa da Kürtler ve Araplar arasında da sıkıntılar olduğu bilinmektedir. Özellikle peşmergelerinIŞİD’le mücadele kapsamında Sünni Arapların yaşadığı bölgelerde etkinlik kazanması, Kerkük’te Kürt ve Araplar arasındaki gerginliğin de fitilini ateşleyebilir.
 
IKBY ve Merkezi Hükümet Çekişmesi
Kerkük, Irak merkezi hükümet ve IKBY arasındaki en tartışmalı konuların başında gelmektedir. 2003 sonrası dönemde Kerkük’ün statüsüne ilişkin anayasal ve hukuki çalışmalar yapılmış olsa da bir sonuç alınabilmiş değildir. Ancak IKBY ve Kürt partiler her geçen gün Kerkük üzerindeki baskılarını arttırmıştır. Özellikle IŞİD’in ortaya çıkışı sonrasında Irak’ın kuzeyindeki siyasi ve askeri etkinliğini neredeyse tamamen kaybeden Irak merkezi hükümetinin karşısında, IKBY ve Kürt partiler pozisyonunu giderek güçlendirmekte, Kerkük’teki siyasi ve askeri varlığını arttırmaktadır. Nitekim IŞİD’in Musul ve diğer bölgelerdeki operasyonlarının ardından, Kerkük’teki güvenliğin yerel polis ve peşmergelerle birlikte sağlanması sonrasında Kürt partiler ve IKBY Kerkük’teki en etkili güç haline gelmiştir. Ayrıca Kerkük çevresinde IŞİD’le mücadelede peşmergelerin uluslararası koalisyonun desteğiyle başarı sağlamış olması da Kürtlerin Kerkük’teki etkinliğini pekiştirmiştir. Bu süreçte Kürtler ve özellikle Kerkük’ün Kürt asıllı valisi Necmettin Kerim, Kerkük’te tek taraflı ve merkezi hükümetten bağımsız kararlar alarak ve uygulayarak, Kürtlerin siyasi etkinliğini arttırmaktadır. Diğer taraftan, merkezi hükümetse IŞİD’le mücadele ve Irak iç siyasetindeki istikrarsızlık nedeniyle, Kerkük konusunda etkili adımlar atabilmiş değildir. Hatta Irak merkezi hükümeti,IŞİD’le mücadele kapsamında HaşdiŞaabi güçlerini Kerkük’e de göndermek istemiş, ancak Kerkük Valisi Necmettin Kerim’in karşı çıkması nedeniyle geri adım atmak zorunda kalmıştır. Öte yandan Kerkük’ün çevresinde IŞİD’le mücadele kapsamında etkin bir pozisyon sergileyen HaşdiŞaabi ve içerisinde Şii milisler ile peşmergeler arasında Kerkük’ün Tazehurmatu, Dakuk, Molla Abdullah, Mektep Halit gibi ilçe ve köyleri üzerindeki hâkimiyet mücadelesinin ortaya çıkması işten bile değildir. Zira zaman zaman HaşdiŞaabi güçleri ve peşmergeler arasında Kerkük çevresinde gerginlikler yaşandığı bilinmektedir. Bu gerginliğin bir çatışmaya dönmesi durumunda, çatışmanın Kerkük’ün merkezine sıçrama olasılığı göz ardı edilmemelidir. Mevcut durum itibariyle IKBY ve Kürt partiler, Kerkük üzerinde avantajlı bir konum elde etmiş olsalar bile, IŞİD’ın Irak’tan çıkarılması ya da tehdidin kontrol altına alınması durumda, IKBY ve Irak merkezi hükümetinin Kerkük’te yeniden karşı karşıya geleceğini söylemek mümkündür.
 
KDP-KYB Çekişmesi
Kürt partilerle diğer gruplar arasında ciddi problemler olsa da Kerkük’teki siyasi çekişmenin bir diğer boyutunu da KDP ve KYB çekişmesi oluşturmaktadır.IKBY’nin yönetimi konusunda KDP ve KYB arasında bir anlaşma olsa da 2013’te yapılan seçimlerde ve daha sonrasında hükümet kurma sürecinde iki parti arasında anlaşmazlıklar yaşandığı görülmüştür. Mesut Barzani liderliğindeki KDP ve Celal Talabani liderliğindeki KYB arasındaki Kerkük üzerindeki mücadele çatışma riskini beraberinde getirmektedir. Kürt partiler açısından bakıldığında Kerkük, KYB’nin ana etkinlik alanı olarak karşımıza çıkmaktadır. Tarihsel olarak da bakıldığında Talabani tekkesinin merkezi olan Kerkük’te, 2003 sonrasında KYB büyük bir etkinlik sağlamış, IKBY yönetiminde neredeyse tekil güç haline gelen KDP, KYB’nin bu gücünü kıramamıştır.ÖzellikleKYB’nin etkili liderlerindenNecmettin Kerim’in 2011’de Kerkük Valisi olmasının ardından, KYB’nin Kerkük’te etki alanını genişlettiği ve pekiştirdiği görülmektedir. KDP ve KYB arasındaki mücadelenin 30 Nisan 2014 seçimleri öncesinde zaman zaman çatışmaya dönüştüğü de görülmüştür. KYB, Kerkük ve Süleymaniye’yi KDP’nin etki alanı dışında bırakmaya çalışırken, KDP özellikle Kerkük üzerinde KYB’nin etkisini kırmak ve Kerkük’te etkinlik sağlamaya yönelik bir tutum izlemektedir. Son dönemde mevcut siyasi ve güvenlik boşluğundan yararlanan KYB ve Necmettin Kerim’in Kerkük’ün özel statülü bir vilayet olmasına yönelik söylemleri dikkat çekmekte, hatta Kerkük ve Süleymaniye’nin bir arada IKBY içerisinde ayrı bir federe bölge olmasına yönelik çalışmalar yapıldığı söylenmektedir. KDP, iktidarının ve gücünün devamlılığı açısında petrol zengini Kerkük’ü bir zorunluluk olarak görürken, KYB de KDP’ninIKBY’deki gücünü dengelemek ve baskısını kırmak için Kerkük’teki gücünü korumaya çalışmaktadır. Nitekim Kerkük Valisi Necmettin Kerim’in yaptığı bir açıklamada, Bağdat hükümetinin Kerkük’e altı aydır bütçe göndermediğini öne sürerek, Kerkük’ün özel statüye kavuşması gerektiğine vurgu yapmasından sonra, KDP Başkanlık Konsey Başkanı Salih Delo bu açıklamaya tepki göstererek, böyle bir durum olursa bunu gerekirse silahlı güç kullanarak durduracaklarını açıklamıştır. Bu çekişme Kerkük üzerinde KDP ve KYB arasında olası bir çatışma dinamiğini ortaya çıkarmaktadır. KDP ve KYB arasında özerklik üzerinden devam eden çekişmede, 2003’ten bu yana Kerkük için özel statü konusunda olumlu bir tavır benimseyen Türkmenler ve Sünni Arapların da özerklik yönünde pozisyon alabileceği dikkate alındığında, KDP ve KYB çekişmesinin Kerkük’te genel bir çatışmaya dönüşme olasılığı akılda tutulmalıdır.

Bu yazı “Irak’ta Çatışmaların Odak Noktası: Kerkük” başlığıyla Ortadoğu Analiz Dergisi'nde yayınlanmıştır.