Analiz

Irak’ın Dış Politikada Denge Arayışı

Irak 2020’nin yaz aylarında dış politika açısından oldukça hareketli günler geçirmiştir. Önce İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, 19 Temmuz’da Irak’ı ziyaret etmiş; hemen ardından Irak Başbakanı Mustafa el-Kazımi 21 Temmuz’da İran’a giderek yoğun bir diplomasi trafiği başlatmıştır. Her ne kadar Kazımi, mayıs ayında göreve gelmesinin ardından ilk yurt dışı ziyaretini 20 Temmuz’da Suudi Arabistan’a yapmayı planlasa da Suudi Arabistan Kralı Muhammed Bin Selman’ın rahatsızlanması üzerine ziyaret iptal edilmiş ve böylece Kazımi ilk yurt dışı ziyaretini İran’a gerçekleştirmiştir. Ayrıca Irak ve İran arasındaki görüşme trafiğinin hemen sonrasında, Irak ile ABD arasında 11 Haziran’da başlatılan stratejik diyalog görüşmelerinin ikinci halkası 19-20 Ağustos’ta Washington’da gerçekleştirilmiş; Kazımi 20 Ağustos’ta ABD Başkanı Donald Trump ile bir araya gelmiştir. Kazımi’nin ABD ziyareti sırasında Irak Başbakanlığı tarafından Ürdün’ün başkenti Amman’da 25 Ağustos’ta Irak, Ürdün ve Mısır arasında üçlü bir zirve yapılacağı açıklanmış ayrıca Suudi Arabistan Kralı Muhammed Bin Selman da Kazımi ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirmiştir. Kazımi, ABD ziyaretinin ardından beklendiği üzere 25 Ağustos’ta Ürdün’e giderek Ürdün Kralı Abdullah ile bir görüşme yaparken Irak, Ürdün ve Mısır arasındaki üçlü zirve de gerçekleştirilmiştir. Bu zirvenin hemen ardından 27 Ağustos’ta Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Farhan da kalabalık bir heyetle Bağdat’ı ziyaret etmiş ve Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ahmed es-Sahaf’ın, ikili ilişkilerin güçlendirilmesi için olumlu bir görüşme yaptıklarını ifade ederek, Kazımi ile Amman’da gerçekleştirilen üçlü zirve ve Kazımi’nin ABD ziyaretini değerlendirdiklerini de özellikle vurgulaması dikkat çekmiştir. Ayrıca bu süreçte Haşdi Şaabi Heyeti Başkanı Falih Feyyad da Suriye’ye giderek Beşar Esad’la bir görüşme yapmıştır.

ABD ve İran arasındaki mücadelede sıkışıp kalan Irak’ın yeni bir denge ve dış politika arayışı içerisinde olduğunu söylemek mümkündür. Coğrafi konumu ve sosyal yapısıyla Ortadoğu’nun önemli ülkelerinden biri olan Irak’ın bölgesel denklemden de net bir biçimde etkilendiğini ifade etmek yanlış olmayacaktır. Bu noktada Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve İsrail ilişkilerinin “normalleşme”ye başladığı ve ABD’nin İran karşıtlığı nedeniyle bölge ülkelerini taraf tutmaya ittiği bir dönemde Kazımi diplomasi girişimleriyle Irak’ın problemlerini bir nebze de olsa çözme arayışındadır.  Kazımi, her ne kadar Amman ziyaretinden sonra yaptığı açıklamada, “Irak’ı eksen politikasından çıkarmak halkımızın yararına olacaktır” ifadesiyle ülkesinin dengeli bir dış politika oluşturmak istediğini gösterse de Ortadoğu’daki güçlü bölgesel denklem Irak’ı denge arayışında zorlayabilecek niteliktedir. Bu noktada Irak’ın kısa sürede yaşadığı diplomasi trafiği, Irak’ın dış politikada kurmaya çalıştığı dengenin zorluğunu ortaya koymaktadır.