Kadın Günü Vesilesiyle İran’da Kadın Meselesine Kısa Bir Bakış

Pınar Arıkan ORSAM Danışmanı, Ortadoğu Teknik Üniversitesi
20 Nisan günü İran’da Kadın Günü olarak kutlandı. 8 Mart Uluslararası Dünya Kadınlar Gününün yanında İran’da geleneksel olarak Hz. Fatma’nın doğum günü Kadın Günü olarak kutlanmakta. Evlatların annelerini aradıkları, eşlerin hanımlarına hediyeler aldıkları bu günün kutlamalarına bu yıl İran Dini Lideri Ayetullah Hamenei ile Cumhurbaşkanı Ruhani’nin açıklamaları damgasını vurdu.
 
Yorumcular tarafından muhafazakar ve reformcu söylemlerin çekişmesi olarak anlaşılan iki liderin açıklamaları, aslında İran İslam Cumhuriyeti’nin kuruluşundan beri tartışılmakta olan kadın meselesine bakışta iki farklı paradigmayı temsil ediyordu. Bunlar yeni-gelenekselci ve İslamcı/modernist paradigmalardır. Yeni-gelenekselci bakış, kadın meselesinin geleneksel ataerkil yorumunu yumuşatmak çabasındadır. Geleneksel ataerkil yorumlar kadın haklarından ve cinsiyet eşitliğinden bahsetmediği gibi kadının yerinin ev, erkeğin ise toplum olduğuna dair katı bir ayrım yapmaktadırlar. Buna karşı çıkan yeni-gelenekselci düşünce, ‘cinsiyet eşitliği’ni Batılı bir kavram olduğundan dolayı reddetmekle birlikte, ‘cinsiyet tamamlayıcılığı’ kavramını ortaya atmaktadır. Buna göre kadın ve erkek yaratılış itibariyle eşittir, ancak toplumda farklı rolleri vardır. Kadın ve erkeğin farklı rollerinin olması ise kadının erkeğe tabi olduğu veya aralarında eşitlik bulunmadığı anlamına gelmez. Bu görüş, hadis yerine Kur’an’ı referans almakta ve çalışmalarını bilimsel olarak da kanıtlama çabasıyla Batıda yapılmış olan çalışmalara referans vermektedir.
 
Yeni-gelenekselci bakışa eleştiri olarak ortaya çıkan İslamcı/modernist düşünceye göre Müslüman toplumlarda cinsiyet eşitliği uygulanmalıdır ve cinsiyet eşitliği ile İslam arasında hiçbir zıtlık yoktur. Şeriatın dinamik yorumunu yapan bu görüş, Kur’an’da insanoğlunun kadın ve erkek ayrımı olmaksızın eşit olduğunu, ancak zaman içinde erkekler tarafından yapılan yorumların Kur’an’da beyan edilen cinsiyet eşitliğini yıktığını iddia etmektedir. İslamcı/modernistlere göre kadın ve erkek arasındaki eşitsizlik, tabii yaratılışlarındaki farkların bir sonucu değil, İslam toplumunda zaman içinde toplumsal olarak inşa edilen bir durumdur. Modern öncüllerle yola çıkan bu görüşü İslami yapan ise düşüncelerini içtihat gibi geleneğin içinden gelen bir araçla ortaya koymalarıdır. Bu düşünceye göre kadınlar pasif bireyler değil aksine Müslüman toplumda özerkliğe ve seçme hakkına sahip aktif bireylerdir.
 
İran Kadın Günü vesilesiyle 19 Nisan’da kendisini ziyaret eden Seçkin Kadınlar Cemiyeti (Jamiyat-e Banouvan-e Farhikhte) ile yaptığı görüşmede Ayetullah Hamenei’in, yeni-gelenekselci paradigma çerçevesinde kadınlara seslendiğini görmekteyiz. Batılı kavramlara olan eleştiriyi dillendiren Hamanei, kadın meselesinde hata yapmamak için zihni Batının yanlış, klişe ve kemikleşmiş sözlerinden arındırmak gerektiğini söylemiştir. Bir yandan Batı düşüncesinden de haberdar olmak gerektiğinin altını çizerken, öte yandan bu düşüncenin otorite kabul edilmemesi gerektiğini vurgulamıştır. Kadın meselesinin aile kavramından ayrı düşünülmesinin anlam kargaşasına neden olacağını ifade eden Hamenei, kadının aile içindeki huzurunun birincil önemde olduğunu ve kadın istihdamının önem sırasında ikinci geldiğini belirtmiştir. Hamenei’ye göre kadın meselesine sağlıklı, mantıklı, doğru ve faydalı bakabilmenin yolu meslek ve cinsiyet eşitliği gibi konularda Batı düşüncesinden tamamen uzaklaşmakla mümkündür. Eşitliğin her zaman adalet anlamına gelmediğini ifade eden Hamenei, adaletin her zaman hak olduğunu eşitliğin ise bazen hak bazen batıl olduğunu belirtmiştir.(1)
 
Cumhurbaşkanı Ruhani’nin 20 Nisan’da İran Kadın Günü için yaptığı açıklaması ise İslamcı/modernist paradigmanın izlerini taşımaktadır. Ruhani, kadın ve erkek arasında hukuki ve toplumsal eşitliği vurgulamak için kadının toplumdaki varlığından ve yüceltilmesinden duyulan korkuyu İslam’a, dine ve Kur’an’a  dayandırmamak gerektiğini söylemiştir. Nitekim İslami prensiplere göre erkeğin birinci, kadının ise ikinci cins olmadığına işaret etmiştir. Kadının emniyetinin sadece evle sınırlı olmadığını, aksine toplumda ve sokakta da emniyetlerinin temin edilmesini gerektiğini belirtmiştir. Kadınlar için fırsat eşitliği, kişi dokunulmazlığı ve sosyal haklarda eşitlik gerekliliklerine vurgu yaparak halen İran’da kadın hakları ve cinsiyet meseleleri konusunda pek çok eksiklik olduğunu söylemiştir.(2)
 
İran medeni hukukunun evlenme, boşanma, velayet, miras gibi konularda kadına erkekten daha az hak tanıması, kadının çalışma ve ülke dışına seyahatinin eşinin veya kendisinden sorumlu bir erkeğin iznine tabii olması gibi uygulamalar İran’da kadın hakları savunucuları tarafından eleştirilmektedir. Ancak ataerkil devlet yapılanması şeriatın içinden dahi yapılsa yeni yorumları kabul etmeye ve günün koşullarına göre bu yasaları değiştirmeye direnmektedir. Siyasi haklar dahilinde seçme ve seçilme hakkına sahip olan kadının kanunun bir yorumuna dayanılarak cumhurbaşkanı olma hakkından men edilmesi de bir tartışma konusudur. Üniversitenin pek çok bölümünün meslek olarak kadına uygun olmadığı gerekçesiyle kız öğrencilerin buralarda okumaktan men edilmesi yine son yılların kadın hakları konusundaki önemli tartışma konularındandır. Nitekim, bu yıl Kadın Günü vesilesiyle kadınlarla yaptığı görüşmede Ayetullah Hamenei, adaleti tesis etmek için kadının tabiatına uygun olmayan mesleklerin onlara dayatılmaması gerektiğini ifade etmiştir. Bütün bu kararları alan kurum ve mercilerde kadınların ne kadar temsil edildiği ise göz ardı edilmektedir.
 
Kadının toplumsal yerine dair muhafazakar görüşü temsil eden Ayetullah Hamenei’nin sözlerine karşılık Cumhurbaşkanı Ruhani’nin reformcu açıklamaları, İran’da kadın meselesinin Hatemi hükümetinden sonra yeniden siyasal gündeme taşındığını göstermektedir. Nitekim geçtiğimiz Haziran ayında yapılan seçimlerde kadın hakları konusunda iyileştirme sözü veren Ruhani’den bu yönde daha fazla adım atması beklenmektedir. Ancak İran Rehberinin ve Cumhurbaşkanının açıklamalarını İslam Cumhuriyeti’nin kadın meselesine bakışında 1990lı yıllardan bugüne kadar mücadele içinde olan iki paradigmanın ışığında değerlendirdiğimizde konunun derin kökleri olduğu ve değişimin kolay gerçekleşmeyeceği görülmektedir.
 
(1) http://www.khabaronline.ir/detail/350227/Politics/1064
(2) http://www.bbc.co.uk/persian/iran/2014/04/140407_l45_rouhani_women.shtml