Körfez Gündemi: 20-26 Ağustos 2018

Körfez-Türkiye İlişkileri
Rus Sberbank’a satılan Denizbank, geçtiğimiz yıl BAE bankalarından olan Emirates NBD ile 3.2 milyar dolarlık anlaşma sonucu BAE bankasına satılmıştı. Fakat, satış işleminin gerçekleşmesi için gereken onaylar BDDK, SPK ve Rekabet kurumu ve Almanya ile Moskova tarafından henüz verilmedi. Son dönemlerde izole edilen Katar ile ilişkileri gergin olan BAE’ye banka satışının durdurulduğu söylentileri gerçeği yansıtmadığı ve kurumların inisiyatif almakta yavaş kaldığından anlaşmanın beklediği belirtiliyor.
Rakka’nın yeniden yapılandırılması bağlamında, “istikrar projeleri” adı altında ABD tarafından terör örgütü PYD/YPG tarafından oluşturulan “Suriye Demokratik Güçleri”ne verilecek olan 230 milyon dolar iptal edildi. Donald Trump, “ABD yıllık olarak Suriye’nin yapılandırılması için ödediği anlamsız 230 milyon dolarlık ödemeyi iptal etti. ABD yerine Suudi Arabistan ve Ortadoğu’daki diğer zengin ülkeler ödeme yapmaya başlayacak” açıklamasıyla durumu özetledi. Yeni plan bağlamında PKK’nın Suriye kolu olan PYD/YPG’ye Suudi Arabistan tarafından 100 milyon dolar ve Birleşik Arap Emirlikleri tarafından da 50 milyon dolar ödeme taahhüt edildi.
20 Ağustos’ta, TCMB ve Katar Merkez Bankası arasında Doha’da “İkili Para Takası” anlaşması imzalandı. Geçtiğimiz günlerde Türkiye’yi ziyaret eden Katar Emiri Tamim bin Hamad Al-Thani, Türkiye’ye 15 milyar dolarlık yatırım taahhüdünde bulunmuştu. İkili Para Takası anlaşması ise bu yatırım taahhüdünün hayata geçirilmesinin ilk aşaması olarak görülüyor. Anlaşma ile birlikte iki ülke arasında yerel paraların kullanımı ile yapılacak olan ticaretin pürüzsüz hale getirilmesi hedefleniyor.
Türkiye ile Katar arasında ilişkiler gelişmeye devam ediyor. İki ülke arasında 5.2 milyar dolarlık enerji anlaşması imzalandı. Anlaşma şartları dahilinde, Trakya’da kimyasal bir tesis ve bir doğalgaz kombine çevrim santrali kurulacak. Kırklareli ve Karaman’da inşaatına başlanmış olan tesislerin, ülkenin enerji ihtiyacının %5’ine karşılık geleceği bildirildi.

Körfez’de İkili İlişkiler
Katar Ambargosu'nun sosyal ve insani maliyeti artıyor. 21 Ağustos’ta, bir yıldan fazla bir süredir devam eden Katar Krizi ile ilgili son bir gelişme yaşandı. Bahreyn İçişleri Bakanlığı, Katar vatandaşlarına yeni vize verilmeyeceğini açıkladı. Halihazırda Bahreyn vizesi bulunan ve Bahreyn’de çalışmalarına devam eden Katar vatandaşı öğrenciler bu karardan etkilenmeyecek. Bu kararın Katar’ın “düşmanca tavırları” sebebiyle alındığını vurgulayan bakanlık, detay vermedi. Normal şartlar altında sadece vatandaşı oldukları ülkelerin kimlik kartları ile Körfez İşbirliği Konseyi üye devletlerin ülkelerinde seyahat edebilebilirken, Katar’a karşı vize uygulaması Bahreyn tarafından Ekim ayında getirilmişti. Bu karardan dört gün sonra 25 Ağustos’ta, Bahreyn İçişleri Bakanlığı, Bahreyn ve Katar vatandaşlarının oluşturduğu ortak ailelerin üyelerine, çeşitli koşullara bağlı olarak vize verilebileceğini açıkladı. Koşullar arasında “parasal hareketlerin izlenmesi” de yer alıyor.
Katar ve İran arasında deniz ticareti ve deniz taşımacılığında işbirliği artıyor. Gelişmeyle iligi bilgilerin dayandırıldığı İran’lı yetkili Katar’a uygulanan ablukadan önce Suudi Arabistan ve BAE’nin Katar açısından deniz taşımacılığı ve ticareti bakımından çok daha önemli bir ülke haline geldiğini vurguluyor.
21 Ağustos’ta Birleşik Arap Emirlikleri Abu Dabi Veliaht Prensi Muhammed bin Zayid ve ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, ABD ve BAE ikili ilişkileri ile bölgesel ve uluslararası konularda görüş alışverişinde bulundular. Özellikle Rex Tillerson’ın yerine Mike Pompeo’nun göreve gelmesinden sonra Körfez ülkelerinin liderleri ile yapılan telefon diplomasisinde bir artış olduğunu söylemek uygun olur.
22 Ağustos’ta yayınlanan habere göre, Hizbullah’a yakın bir Lübnanlı milletvekili, Muhammed bin Salman’ın, Beşar Esad’a Hizbullah ve İran ile ilişkisini kesmesi karşılığında kendisine para yardımı yapılacağı ve görevde kalmasının Suudi Arabistan için sorun olmayacağı fikrini önerdiği iddia edildi.

Körfez Ekonomisi
22 Ağustos’ta Reuters’ın yaptığı habere göre, Kuveyt Petrol Bakanı, OPEC ve petrol ihraç eden diğer ülkelerin ham petrol üretimlerinin gözlemlenmesini sağlayacak bir mekanizma üzerinde anlaşacaklarını beklediğini vurguladı. Bu yıl bitmeden Cezayir’de bir toplantıda OPEC ve OPEC dışı ülkelerin üretimlerinin gözden geçirileceği ve önümüzdeki yıl geçerli olmak üzere ham petrol üretimini denetleyip/gözlemleyecek bir mekanizmanın harekete geçirilebileceğini söyledi. Suudi Arabistan başkanlığında Cezayir, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri, Venezüella ve OPEC dışı Umman ve Rusya’yı içeren komite 23 Eylül’de Cezayir’de toplanacak.
23 Ağustos’ta, Suudi Arabistan’ın petrol şirketi ARAMCO’nun hisse senetlerini halka arz etmeyi durdurduğu ve bunun üzerine, Suudi Arabistan devlet fonunun uluslararası bankalardan 12 milyar dolar krediye başvuracağı Financial Times tarafından iddia edilmişti. Ardından aynı gün içinde Suudi Enerji Bakanı “koşullar uygun hale geldiğinde bu işlem gerçekleşecektir” açıklamasını yaparak ARAMCO hisselerinin halka arz edilmesinin durdurulduğu haberini yalanladı. ARAMCO ile ilgili son dönemde yaşanan bir diğer önemli husus ise, petrol devi Aramco, ülkede kendisine özel petrol ve gaz arama faaliyetlerini süresiz olarak yapmasına olanak veren bir anlaşmadan vazgeçerek, sadece önümüzdeki 40 yıla kadar bu faaliyetlere devam etmeyi taahhüt etti.
24 Ağustos’ta, Uluslararası Para Fonu (IMF), 2030 Vizyonu çerçevesince yapılan reformların ve geçen yıldan bu yana artan petrol fiyatlarının Suudi Arabistan’ın mali ve dış dengelerini olumlu anlamda etkilediğini ve aynı zamanda artan petrol fiyatlarının hem fırsatlar hem de mali reformlar açısından bir risk taşıyabileceğini belirtti. Suudi Arabistan, ABD’nin İran ile yapılan nükleer anlaşmadan çekilmesini olumlu karşılamıştı. Çünkü, İran ne kadar ham petrol ihraç edemezse, alıcılar Suudi Arabistan’dan petrol ithal etmek zorunda kalacak. Bu bağlamda Çin ve Hindistan’ın petrol ithalatı, Suudi Arabistan ve İran arasındaki ekonomik savaşın önemli konusu.