Libya'da Yeni Başbakan Yeni Dönem

Nebahat Tanrıverdi O, ORSAM Ortadoğu Uzman Yardımcısı
Libya siyasi hayatı pazartesi seçilen yeni Başbakanı Abdel Rahim El Keyib ile yeni bir sayfa açmaya çalışıyor. Ancak yeni başbakanın önünde çözülmesi gereken pek çok ciddi sorun bulunmakta. Ülke ekonomisinin onarılmasından, siyasi yapıların yeniden inşasına kadar Libya’nın yeniden yapılandırılmasına dair hususların dışında, Ulusal Geçiş Konsey’ine yöneltilen savaş suçları ve iç savaş zamanı ele geçirilen silah depolarındaki silahların bölgesel teröre güç kazandırması olasılığı gibi sorunlarla da karşı karşıya bulunmaktadır. Bu zorlu sorunlar Libya’daki yeni yönetim üzerinde şüphesiz yoğun bir baskı oluşturmaktadır. Bu durumun yanı sıra Kaddafi sonrası dönemde liderlik sorununun yaşanacağı düşünülmekteydi. Ancak yeni Başbakan ile olası bir liderlik krizinin aşıldığı görülmektedir. Oldukça tartışılan bir isim olan Mustafa Abdul Celil’in yeni Başbakan Abdel Rahim El Keyib’e destek vererek kendini geri çekmesinde, şahsına ve sekiz ay süren iç savaşta Ulusal Geçiş Konseyi’ne bağlı milislere yönelik suçlamaların etkili olduğu düşünülebilir.
 
Elektrik mühendisi olan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nde bir süre çalışan yeni Başbakan Abdel Rahim El Keyib, akademisyen ve iş adamı yönleri ile tanınmaktadır. Sekiz aylık iç savaş boyunca Ulusal Geçiş Konseyi’ne finansal destek sağlayan El Keyib, bu güne kadar ön plana çıkmamıştır. Pazartesi günü Ulusal Geçiş Konseyi içinde yapılan oylamada 51 oyun 26’sını alarak Libya’nın Başbakanı olarak seçilmiştir. Konseye sunduğu programda istikrar, güvenlik, askeri düzenlemeler ve Libyalıları asgari ihtiyaçlarının karşılanması gibi hususlar yer almaktadır. Bu vaatlerin gerçekleştirilmesi hem El Keyib için hem de yeni iktidar için zorlu bir dönem olacağa benzemektedir.
 
Öte yandan Abdel Rahim El Keyib’in Başbakan olarak seçildiği gün, NATO’nun 31 Mart’tan itibaren uyguladığı misyonu resmen sona ermiştir. 31 Ekim tarihinde Trablus’u ziyaret eden Rasmussen, burada görüşmeler gerçekleştirmiş ve NATO’nun resmi kararını açıklamıştır. Böylece uçuşa yasak bölge ve deniz blokajı uygulamaları sona ermiş ve ülke güvenliği tamamen yeni iktidara devredilmiştir. Özellikle bundan sonraki dönem, yeni iktidar için zorlu bir sınav olacaktır.
 
Öncelikle sekiz aylık iç savaş sürecince Libya ordusunun silah depoları ele geçirilmiş ve çoğunlukla kontrolsüz bir şekilde yağmalanmıştır. Ulusal Geçiş Konseyi’ne bağlı farklı aşiret ve gruplara ait silahlı devrim milislerinin üzerinde etkili bir merkezi kontrolün olmadığı zaten bilinmekteydi. Şimdi merkezi yönetimin, bu milis güçlerin elinde bulunan silahları toplaması gerekmektedir. Aksi takdirde iç güvenlik ve gene bu bağlamda bölgesel istikrar pek çok sorunla karşı karşıya kalacaktır. Ülkedeki silahlı grupların silahsızlandırılması, ordu üzerinde devlet tekelinin yeniden kurulması için en önemli aşamayı teşkil etmektedir. Ancak silahlı grupların tasfiye edilmesi ve/ veya merkeze bağlanması oldukça sıkıntılı bir süreç olagelmiştir. Libya’daki yeni iktidarın bu husustaki başarısı, ülkenin geleceğinin tayininde belirleyici olacaktır.
 
Ülkedeki silahlı grupların silahsızlandırılması ve devrim milislerinin merkeze bağlanıp ulusal ordunun yeniden kurulması gibi amaçların yanı sıra, Başbakan Abdel Rahim El Keyib ve yeni iktidar öte yandan bölgesel terör konusundaki uyarılarla da muhatap olmaktadırlar. Özellikle yukarı da bahsi geçen ordu depolarının ele geçirilmesi ile pek çok ağır silah ve askeri envanter kayıt dışı bir şekilde grupların eline geçmiştir. Bu silah ve envanterlerin El Kaide ve Afrika’daki terör ve silahlı örgütlere geçme ihtimali bulunmaktadır.  Ortadoğu ve Afrika’da terörün artmasını sağlayabilecek bu durum ile baş edilmesi gerektiğine yönelik uyarılar başta NATO olmak üzere pek çok aktörden gelmektedir. Ancak Ulusal Geçiş Konseyi’nin silahların geçişini bu güne kadar kontrol edip etmediği de oldukça muğlaktır. Bu silahların ne kadarının ülke dışına çıktığının bilinmemesinin yanı sıra bundan sonraki süreçte yeni iktidarın silahları toplama ve ülke dışına akışını durdurmaya muktedir olup olmadığı da aynı derecede belirsizdir.
 
Kaddafi sonrası dönemde ortaya çıkan bir başka mesele ise ülke ekonomisinin yeniden yapılandırılması ve Libya’nın petrol arzına geri döndürülebilmesidir. Ancak Libya’da petrol arz çıkarım, işletim ve dağıtımında Kaddafi döneminde imzalanan anlaşmalar üzerinde değişiklik yapılıp yapılmayacağı da belirsizlikler listesindeki varlığını korumaktadır. Ülkedeki en büyük yatırımcı İtalyan ENI şirketi, Trablus’un Ulusal Geçiş Konseyi kontrolüne geçtiği günün hemen ertesinde çalışmalarına yeniden başlayacaklarını açıklamışlardı. Ancak petrol arzının yeniden sağlanması hem güvenlik ile yakından alakalıdır hem de petrol anlaşmalarının son durumunun kesinlik kazanması gerekmektedir. Şimdilik 2011 sonuna kadar Libya’nın petrol arz akışına geri dönmesi beklenilmemektedir. Bu yorumun da iyimserlik derecesini zaman gösterecektir.
 
Libya Başbakanı El Keyib oldukça zorlu bir görevi devralmıştır. Üstlendiği sorumluklarında göstereceği başarı hem Libya hem de bölge açısından pek çok açıdan hayati önem taşımaktadır. Ancak El Keyib’in ülkede son sekiz ayda otonom hale gelen aşiretler ve siyasal gruplar üzerinde ne kadar etkili olacağını ise ancak zaman gösterebilecek.