Mısır’da Müslüman Kardeşlerin Geleceği

Nebahat Tanrıverdi O Yaşar, ORSAM Ortadoğu Uzman Yrd.
Mısır’da 2 Eylül 2013 tarihinde 3 Temmuz darbesi ile görevinden uzaklaştırılan Devlet Başkanı Muhammed Mursi, 14 İhvan lideri ile birlikte 5 Aralık 2012'de Cumhurbaşkanlığı Sarayı önünde anayasa taslağını protesto eden göstericileri öldürmeye kışkırtmak" suçlamasıyla ceza mahkemesine sevk edildi.(1) Ceza mahkemesine sevk edilenler ise Müslüman Kardeşler Teşkilatının ve teşkilatın siyasi ayağı olan Hürriyet ve Adalet Partisi’nin önde gelen liderleridir. Henüz duruşma tarihi belli olmasa da 3 Temmuz darbesinin ve tutuklama dalgalarının ardından bu karar ile yargılama sürecine başlanmış oldu.
 
Yargılama sürecinin başlamasının yanı sıra bir süredir Mısır kamuoyunu meşgul eden Müslüman Kardeşler Teşkilatı’nın lağvedilmesine dair tartışma El Ahbar’ın 6 Eylül tarihli haberi ile hız kazandı. Gazete, Mısır Sosyal Dayanışma Bakanlığı sözcüsü Hani Mahana Müslüman Kardeşler Teşkilatı’nın lağvedilmesine yönelik bakanların karar aldığını ancak resmi açıklamanın önümüzdeki hafta yapılacağını belirtmiştir.(2) Ancak gün içinde haberi yalanlayan açıklamalar da yapılmıştır. Ağustos ayında geçici hükümetin Müslüman Kardeşler Teşkilatı’nın feshedilmesini gözden geçirdiklerini açıklayan Mısır Başbakanlık Sözcüsü Şerif Şevki’nin El Ahbar’ın haberini reddederek bu yönde bir karar alınmadığını ifade ettiği de iddia edilmiştir.(3)
 
Öncelikle lağvedilme tartışmalarının odağında bulunan Müslüman Kardeşler Teşkilatı’nın Mart 2013’de yasal olarak sivil toplum örgütü statüsüne kavuştuğunu belirtmekte fayda var. Ülkede yıllardır tanınmayan ve bu nedenle de yasal statüye sahip olmayan hareket, sadece birkaç aydır devlet tarafından bir sivil toplum kuruluşu olarak tanınıyor. Mart’tan bugüne kadar geçen süre içerisinde de teşkilatın tamamı Müslüman Kardeşler Derneği adı altında yeniden yapılanamamıştır. Müslüman Kardeşler Derneği’nin kapatılmasına yönelik alınacak karar aslında henüz başlamış bir sürecin sona ermesine de neden olacaktır.
 
Bir yandan bu yargılama sürecinin diğer yandan da Müslüman Kardeşler Derneği’nin olası feshedilmesi kararı ise hem Müslüman Kardeşler Teşkilatı’nın hem de Hürriyet ve Adalet Partisi’nin geleceği ve varlığı üzerinde önemli etkileri olacaktır. Bu etkilerin ne olacağına yönelik üç senaryo ön plana çıkmaktadır.
 
İlk ve yaygın olarak dile getirilen senaryo, darbenin Müslüman Kardeşler Teşkilatı’nı ülkede tamamen silmeyi hedef aldığı iddiasına dayanarak Mısır rejiminin Müslüman Kardeşler Teşkilatının ve Hürriyet ve Adalet Partisi’nin sosyal, ekonomik ve siyasi alandaki faaliyetlerini bitirmeye çalıştıklarını öngörmektedir. Yargılama sürecinin hem teşkilattaki hem de Hürriyet ve Adalet Partisi’ndeki liderlerini kapsaması bu yöndeki iddiaları güçlendirmektedir. Müslüman Kardeşler Derneği’nin olası kapatılma kararı da gelecek günlerde özellikle Müslüman Kardeşler Teşkilatına yönelik devam eden operasyonun devam edeceğini göstermektedir.
 
İkinci ihtimal ise rejimin Mübarek öncesi dönemde uyguladığı politikalara geri dönmesini içeren senaryodur. Rejimin eski politikalara dönmesi ise İhvan’a siyaset alanının kısıtlanması ve sosyal- ekonomik alanlarda gösterdiği faaliyetlerine izin verilmesi ancak Hürriyet ve Adalet Partisi’nin kapatılması anlamına gelmektedir.
 
Son ihtimal ise rejimin sosyal ve ekonomik alanlarda faaliyetlerinin kısıtlanması/sona erdirilmesi ve sadece sınırları rejim tarafından belirlenmiş bir alanda siyasi faaliyetlerine müsaade etmelerini içermektedir. Bu ihtimalde öne çıkan husus hareket ve parti içerisindeki eski jenerasyonun tasfiyesidir. Diğer önemli husus ise teşkilatın ekonomik ve sosyal alanda faaliyet gösteren ve sosyal tabanından aldığı desteği güçlendiren tüm kurum ve kuruluşlarının tavsiyesi/kamulaştırılmasıdır. Böylece orta vadede normalleşmeye ihtiyaç duyan rejim, ihtiyaçlarını karşılayacak suni bir serbestlik alanı (Hürriyet ve Adalet Partisi’nin muhalefette kaldığı bir parlamento) sağlamayı hem de otoriter rejim kendini konsolide etmeyi amaçlayacaktır.
 
Rejimin özellikle de askeri elitlerin Müslüman Kardeşler Teşkilatı’nın doğrudan sosyal ve ekonomik faaliyetlerini hedef almaya başladıklarını iddia etmek yanlış olmayacaktır. 3 Temmuz darbesinden bu güne kadar geçen süre içerisinde Müslüman Kardeşler Teşkilatının tüm mal varlıkları ve ekonomik faaliyetleri dondurulmuştur. Öte yandan Müslüman Kardeşler Teşkilatı’nın çoğu ekonomik faaliyetleri 2011 öncesi dönemde uygulanan yasaklardan ötürü isimler üzerinden yürütülmekteydi. Rejim bu nedenle teşkilat liderlerinin de ekonomik varlıklarını dondurmuştur. Müslüman Kardeşler Teşkilatı’nın ve liderlerinin ekonomik faaliyetleri ekseriyetle ticari alanda yoğunlaştığı için rejim açısından kolay bir hedef olarak görülmekte. Hâlihazırda Mısır medyası tarafından Müslüman Kardeşlerin ve liderlerinin ekonomik faaliyetleri hedef de gösterilmektedir.(4)
 
Müslüman Kardeşlerin sosyal alandaki faaliyetleri ise hareketin neredeyse temelini oluşturuyor. İlk kurulduğu yıllardan itibaren ülkenin çeşitli yerlerinde okul, hastane, yetimhane, bakımevleri gibi sosyal merkezlere sahip olmasının yanı sıra sosyal yardımlaşma programları da yürütmektedir. IRIN’ın verilerine göre Müslüman Kardeşler Teşkilatı Mısır’da 22 hastane ve ülkenin her yerinde pek çok okula ve eğitim merkezine sahiptir.(5) Bu kuruluşlar genellikle ekonomik olarak zor durumda olan alt gruplara hizmet sağlamakta ve yardım etmekteler. Şimdilik bu kuruluşlara yönelik bir operasyon başlatılmamış olsa da önümüzdeki günlerde gittikçe kutuplaşan Mısır’da rejim bu yönde adımlar atma potansiyelini taşımaktadır. Rejimin bu yöndeki kararı ise bu hizmetleri alan zor durumdaki Mısırlılar tarafından hoş karşılanmayacaktır. Bu nedenle de ortaya çıkacak tepkiyi azaltmak için rejim bu kuruluşların kamulaştırılıp devlet kontrolü altına alınmasını tercih edebilir. Ancak bu ihtimalde bile bu kuruluşlarda çalışan binlerce gönüllünün geleceği belirsizdir. Her halükarda rejimin özellikle Müslüman Kardeşlerin sosyal faaliyetlerini durdurmak konusundaki olası adımları önünde ciddi engeller bulunmaktadır. Ancak Mısır’da son iki ayda yaşananlar rejimin sert adımlar konusundaki tavrını ortaya koyar niteliktedir.
 
Siyasi alanın Müslüman Kardeşlere kapatılmasına yönelik atılacak adımlar ise hem uluslararası hem de iç siyasetteki normalleşmenin önünde çok ciddi engeller oluşturacaktır. Kısa vadede rejim içerde ve dışarıda siyasi krizi yönetme konusunda başarılı olabilir ancak orta ve uzun vadede normalleşmeye ihtiyaç duyacaktır. Bu nedenle de siyasi alanın Müslüman Kardeşlere kapatılması rejimi daha da zor durumda bırakacak niteliktedir.
 
Sonuç itibari ile rejimin Müslüman Kardeşlerin ekonomik, sosyal ve siyasal alanın dışına itilmesine yönelik atacağı her adımın önünde ciddi engeller bulunmaktadır ve bu yönde atılacak her adımın maliyeti yüksek olacaktır. Öte yandan rejimin bu yöndeki politikaları Müslüman Kardeşlerin yeraltına çekilmesine neden olabileceği ve radikalleşmeyi de beraberinde getireceği sıkça dile getirilmektedir.
(1) Mursi ceza mahkemesine sevk edildi, Ntvmsnbc, http://www.ntvmsnbc.com/id/25463889/
(2) Egypt government to dissolve Muslim Brotherhood NGO, CBC, http://www.cbc.ca/news/world/story/2013/09/06/wrd-egypt-government-muslim-brotherhood-dissolve.html
(3) 'No decision' in Egypt on dissolving Muslim Brotherhood, BBC, http://www.bbc.co.uk/news/world-middle-east-23985622#TWEET880775
(4) Örneğin Ahram’daki yayınlar dikkat çekicidir. Örnek için bakınız: The Brotherhood's abluted capitalism, Ahram, http://weekly.ahram.org.eg/2012/1120/op2.htm
(5) EGYPT: Social programmes bolster appeal of Muslim Brotherhood, IRIN, http://www.irinnews.org/report/26150/