Mısır’da Sıfır Toplamlı Oyun

Nebahat Tanrıverdi O Yaşar, ORSAM Ortadoğu Uzman Yrd.
Mısır Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanı Abdulfettah es-Sisi, 24 Temmuz Çarşamba günü Mısır halkına bu Cuma, yani 26 Temmuz’da “şiddete ve teröre karşı” sokağa çıkmaları çağrısında bulundu. Ordunun terörle mücadele gibi bir konuda halkın desteğini almaya çalışması Mısır’ın yakın zamanda terörle mücadeleden öte gelişmelere gebe olduğunu gösteriyor. Üç hafta önce yapılan darbenin en önemli dayanağı Tahrir’deki kalabalıktı. Benzer bir şekilde Mısır Ordusu sokaktan alınan güçle bu sefer Müslüman Kardeşler Hareketine ve Hürriyet ve Adalet Partisi’ne karşı daha sert bir operasyon düzenlemeyi hedefliyor. Öte yandan Müslüman Kardeşler ise bu çağrıya darbe-karşıtı devam edeceklerini açıklayarak cevap verdi.
 
Darbenin gerçekleştiği 3 Temmuz’dan bugüne kadar geçen üç haftalık süreç içerisinde Mısır’da tansiyon düşmedi, aksine artarak devam etti. 3 Haziran sonrasında Müslüman Kardeşler Hareketi ile Hürriyet ve Adalet Partisi’nin pek çok orta ve üst düzey yetkilisinin tutuklanması ve mal varlıklarının dondurulması, Mursi’nin serbest bırakılarak görevine geri dönmesi taleplerinde bulunan darbe karşıtı gösterileri durdurmamıştır. Hürriyet ve Adalet Partisi, ordunun empoze ettiği yol haritası konusunda uzlaşı göstermediği gibi görüşmelere katılmayı da reddetmeye devam etmiştir. Müslüman Kardeşlerin üç haftadır gösterilerine ara vermeden devam etmesini, görüşmelere başlamadan elini güçlendirmeye çalıştığı şeklinde yorumlayan yaygın bir görüş ortaya çıkmıştır ancak taraflar arasında görüşmeler başlayıncaya kadar bu görüş varsayım olarak kalmaya devam edeceğe benzemektedir. Öte yandan bahsi geçen stratejinin çok riskli olduğu da gün geçtikçe daha da belirginleşmektedir.
 
Öncelikle mevcut durumda her iki taraf da uzlaşma seçeneğini “acziyet” olarak yorumlamakta ve diğer tarafın geri adım atmasını sağlamaya çalışmaktadır. Sonuç olarak Mısır’da son üç haftada tüm tarafların mevcut siyasi krizi, istikrarsızlık ortamının da beslediği “sıfır toplamlı” bir mücadele olarak gördüğü anlaşılmaktadır. Bu hafta içerisinde yaşanan gelişmeler bu savı doğrular niteliktedir. Mısır Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanı Abdulfettah es-Sisi’nin 24 Temmuz konuşmasında “kimse geri adım atmamızı beklemesin” yönündeki beyanı Mısır Ordusunun tavrını net bir şekilde göstermesi bakımından önem taşımaktadır.
 
Her iki aktör açısından geçen zaman geri adım atmanın maliyetinin büyütmekte ve siyasi krizin çözülmesine engel olan sıfır toplamlı bir mücadele algısını beslemektedir. Parlamentonun feshi, devlet başkanının görevden azledilmesi ve pek çok Müslüman Kardeşler hareketi ile Hürriyet ve Adalet Partisi üyesinin tutuklanması, uzlaşı için kullanılabilecek kurumsal kanalların ortadan kalkmasına neden olmuştur. Mısır Ordusu, hareket ve partinin üst ve orta kademelerine ciddi bir darbe vurarak Müslüman Kardeşleri zayıflatmayı amaçlıyordu. Ancak son üç hafta ordunun bu konuda hedeflerine ulaşamadığını göstermektedir. O nedenle de Mısır Ordusu daha kapsamlı ve daha sert bazı uygulamalara yöneleceğinin sinyallerini vermekte.
 
Öncelikle Sisi’nin açıklaması inkar götürmeyecek bir şekilde Müslüman Kardeşleri ve ülkedeki destekçilerini hedef almıştır ve “terör ve şiddet” söylemi, üç haftadır devam eden darbe-karşıtı eylemleri işaret etmektedir. Kısacası Mısır Ordusu, Müslüman Kardeşlerin devam ettirdiği gösterileri terör ve şiddet eylemi olarak gördüğünü, dolayısıyla Müslüman Kardeşler ile Hürriyet ve Adalet Partisi’ne bundan sonraki süreçte terör örgütü muamelesi yapacağını dolaylı bir dille ifade etmiş oldu.
 
Özellikle son bir haftadır Mısır yazılı ve görsel medyasında son üç haftadır devam eden eylemler, silah ve çatışma vurgusu ve görüntüleri ile birlikte yer almakta. Müslüman Kardeşlerin, eylem meydanlarında güvenliği sağlamak için birimler oluşturması, silah taşıyan eylemcilerin görüntüleri ve siviller arasında gerçekleşen çatışmalara yönelik haber ve görseller son bir haftanın en ağırlıklı yayınlarını oluşturuyor. Bu nedenle de psikolojik olarak basının terör algısını yaratma yönünde yoğun bir çaba içerisinde olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Son üç haftadır Mısır sokaklarında istenmeyen şiddet olayları yaşandığı tartışmasız bir gerçektir ancak Müslüman Kardeşlerin ve Hürriyet ve Adalet Partisi’nin terör örgütü olarak suçlanması orantılı bir tepki olmadığı gibi mevcut krizin daha da derinleşmesi dışında yapıcı bir sürece hizmet etmesi pek olası görünmemektedir.
 
Peki, Mısır’da medyanın yayınlarının başarılı olma olasılığı nedir? Bunu soruya kesin bir cevap vermek şimdilik zor görünmektedir. Ancak genel itibari ile ülkede “korku, kuşku ve nefret” yaratmada başarılı olduğu söylenebilir. Örneğin Mısır medyası son haftalarda Mısır’daki Suriyeli mültecilere yönelik suçlayıcı yayınlar yapılmıştır. Darbe-karşıtı eylemlere destek veren Suriyeli mültecilere ait görüntülerin yer aldığı bu yayınlarda “ajan ve dış mihrak” suçlamaları sıkça rastlanan vurgulandığı görülmektedir. Bu duruma paralel olarak ülke genelinde Suriyeli mültecilere yönelik pek çok saldırı gerçekleşmiştir.
 
Benzer bir durum Filistinliler ve özelde Hamas için de geçerlidir. Örneğin Filistinli bir şarkıcının Mursi’yi destekleyen şarkısı gene “dış mihraklar ve ajanlar” söylemini desteklemek için kullanılmaktadır. Mursi’nin devlet sırlarını Hamas ile paylaştığı suçlaması ile mahkemeye çıkarılacak olması da “terör” algısı açısından belki de en çarpıcı örnek olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu iki örnekte ülkede dış tehdit korkusunu yaratma ve körükleme açısından iki önemli örnek olarak karşımıza çıkıyor.
 
Ortadoğu’da pek çok ülkede bu tarz söylemlerin muhalefetin susturulmasında ve meşru sınırların aşılmasında rejimler tarafından başarılı bir şekilde kullanılmış ve kullanmaya da devam etmektedir. Genellikle de dış tehdit ve terör söylemi ile kararsız kitlelerin desteği sağlamakta ve “birlik” vurgusu pek eleştirinin ve talebin ertelenmesi konusunda başarılı olabilmektedir. Mısır Ordusu da bu taktikle sürecin devam etmesini hedeflemekte. Sonuç itibari ile Mısır Ordusu, sıfır toplamlı oyun olarak gördüğü mevcut krizde kazanan olabilmek için radikal adımlar atmaya hazırlanmaktadır. Bu yöndeki uygulamaların kabul görmesi için de yoğunluklu bir PR çalışması yürüttüğü gözlenmekte. Bugün gerçekleşmesi planlanan gösterilerin çapı, aslında ordunun da Müslüman Kardeşlere yönelik ağırlaştıracağı uygulamaların kapsamını belirleyecektir. Her ne kadar 6 Nisan Hareketi, Sisi’nin açıklamasını eleştirmiş olsa da yürütülen PR çalışmasının sonuçlarının ne olacağını kesin bir şekilde tahmin etmek zor görünmektedir. Ancak kesin olan ülkede istikrarsızlığın derinleşerek devam edeceğidir.