Nuri El-Maliki’nin İstifası ve Irak'ta Hükümet Kurma Süreci

Bilgay Duman, Araştırmacı, ORSAM
Irak’ta 30 Nisan 2014 tarihinde yapılan seçimlerin ardından hükümet kurma çalışmaları rayına oturuyor gibi gözükmektedir. Seçim sonrası hükümet kurma çalışmalarına başlanması beklenirken, 6 Haziran’da başlayan ve halen ülkenin özellikle kuzey kesiminde devam eden IŞİD operasyonları sonrası Irak siyaseti yeni bir çalkantı yaşamış ve Irak’ın bölünme senaryoları dahi yeniden güçlü bir biçimde gün yüzüne çıkmıştır. Bu süreç içerisinde üçüncü bir dönem daha başbakan olmak isteyen Nuri El-Maliki’ye yönelik tepkiler gittikçe yükselirken, IŞİD’in Irak hükümeti karşısında sürekli bir ilerleme sağlaması, IŞİD’le mücadelede Nuri El-Maliki’ye Şiilerin desteğini sağlamıştır. Ancak bu destek Maliki’nin görevde kalmasına yetmemiştir. 24 Temmuz 2014 tarihinde Irak Parlamentosu’nda yapılan oturumla Irak Cumhurbaşkanı olarak seçilen Fuad Masum, hükümet kurma görevini Maliki’ye vermemiştir. Maliki ısrarla başbakanlık koltuğunu bırakmayacağını ve 96 milletvekili elde eden lideri olduğu Kanun Devleti Koalisyonu’nun Irak’taki en büyük oluşum olması nedeniyle hükümet kurma görevinin kendisine verilmesi konusunda ısrarcı davranmıştır. Ancak Maliki, IŞİD’le mücadele konusunda diğer Şii gruplar ve hatta Kürtlerden aldığı desteğe rağmen siyasi olarak bütün Şii gruplar tarafından reddedilmiştir. Hatta Maliki’nin liderliğini yaptığı Dava Partisi içerisinde bile büyük bir ayrışma yaşanmış, Dava Partisi’nin Ali El-Edip, Ali El-Allak, Abdülhalim Zeheri gibi önemli isimleri dahi Maliki’ye sırt çevirmiştir. Nitekim Kanun Devleti Koalisyonu’nun da içerisinde yer aldığı ve neredeyse bütün Şii partileri bir araya getiren Irak Parlamentosu’ndaki en büyük siyasi grup Ulusal İttifak oluşumu, Nuri El-Maliki yerine Irak Parlamentosu Başkan Yardımcısı ve Dava Partisi üyesi Haydar El-Abadi’yi 127 milletvekilinin imzasıyla başbakan adayı olarak göstermiştir. İmzacılar gruplar içerisinde Maliki’nin lideri olduğu Dava Partisi 38 milletvekiliyle en büyük grup olmuştur. Bununla birlikte Mukteda El-Sadr’ın liderliğindeki Ahrar Kitlesi, Ammar El-Hekim liderliğindeki Muvatın, Hüseyin Şehristani liderliğindeki Bağımsızlar, İbrahim El-Caferi liderliğindeki Ulusal Reform Hareketi ve Fazilet Partisi’nin bütün milletvekilleri Haydar El-Abadi’yi desteklemiştir. Ayrıca Haydar el-Abadi, Şii dini merciliğinin de desteğini almıştır. Irak Cumhurbaşkanı Fuad Masum da Haydar El-Abadi’ye hükümet kurma görevini vermiştir. Buna rağmen Nuri El-Maliki geri adım atmayarak başbakanlıktan çekilmeyeceğini ve mahkemeye başvuracağını açıklamıştır. Hatta Fuad Masum’un Haydar El-Abadi’ye hükümet kurma görevini verdiği 11 Ağustos günü Nuri El-Maliki’nin darbe girişimi yapmak istediği haberleri bile yayılmıştır. Haydar El-Abadi hükümet kurma çalışmalarına başlarken, Nuri El-Maliki 14 Ağustos gecesi yaptığı ani bir açıklamayla başbakanlık görevini bıraktığını ve adaylık sürecindeki ısrarından vazgeçtiğini bir basın toplantısıyla duyurmuştur. Ayrıca Nuri El-Maliki hiçbir makam istemediğini ve hükümet kurma sürecinde de Haydar El-Abadi’yi destekleyeceğini açıklayarak sürpriz bir çıkış yapmıştır. Böylece Irak’taki hükümet krizinin aşılması konusunda önemli bir adım daha atılmıştır. Bu süreçte siyasi kariyeri açısından pek çok kayıp yaşayan Nuri El-Maliki’nin 30 Nisan 2014 seçimlerinde yaklaşık 750 bin oy almasına rağmen giderek siyasi profilinin düşeceğini öngörmek mümkündür. Özellikle Ulusal İttifak’ın dışında hareket etmesi lideri olduğu Dava Partisi’nde bile büyük tepkiye yol açmış, daha önce Maliki ile yakın olan pek çok isim de Maliki’den uzaklaşmıştır. Bu süreçte Maliki’nin Dava Partisi liderliğinde kalması da zor görünmektedir. Nitekim başbakanlıktan çekildiğinin açıklamasının hemen ardından Maliki’nin Dava Partisi’nin resmi internet sayfasındaki bütün fotoğrafları ve bilgilerinin kaldırılmış olması dikkat çekicidir.
 
ABD, İran ve Türkiye’den ulusal birliği ve siyasi bütünlüğü sağlama yönünde destek alan Haydar El-Abadi, Maliki’nin görevini bıraktığını açıklamasıyla hükümet kurma sürecinde rahatlamış görünmekle birlikte hükümet kurmak için pek çok engel bulunmaktadır. Burada Haydar El-Abadi’nin çoğunluk veya ulusal birlik hükümetini mi tercih edeceği Irak siyaseti açısından belirleyici bir unsur olacaktır. Haydar El-Abadi’nin Nuri El-Maliki’ye nazaran daha ılımlı bir siyasetçi olduğu ve İbrahim Caferi gibi her grup tarafından kabul gören bir siyasetçinin desteğini aldığı düşünüldüğünde yeniden bir ulusal birlik hükümetinin kurulma ihtimalinin yüksek olduğu söylenebilir. Uluslararası ve bölgesel desteğe rağmen Haydar El-Abadi’nin öncelikle iç politikada uzlaştırıcı adımlar atması hükümet kurma sürecinde önemli olacaktır. Abadi’nin Şii gruplar ve Kürtlerle yapacağı müzakerelerin yanı sıra Sünnileri nasıl siyasi sürece yeniden güçlü bir biçimde entegre edeceği de kurulacak hükümetin geleceği açısından belirleyici olacağı düşünülmektedir.
 
 Dava Partisi içerisindeki ayrışmaların giderilmesi Haydar El-Abadi’nin rahat hareket edebilmesi açısında önemli olacaktır. Maliki sonrası Dava Partisi içerisinde de liderlik mücadelesi yaşanması muhtemeldir. Her ne kadar Nuri El-Maliki, Haydar El-Abadi’yi destekleyeceğini açıklasa da Ulusal İttifak içerisindeki 180 milletvekilinin 53’ünün oyunu alamamıştır. Haydar El-Abadi’nin hükümet kurabilmek için en az 165 milletvekiline ihtiyacı vardır. Bu nedenle öncelikle Şiilerin tam desteğini alabilmek Haydar El-Abadi’nin hükümet kurabilmesi açısından önemli bir faktördür.
 
Diğer taraftan Haydar El-Abadi’nin, Fuad Masum’un cumhurbaşkanı seçilmesiyle Irak’taki siyasi sürece katılım sağlayacağı sinyalini veren Kürt gruplarla nasıl bir anlaşma içerisine gireceği de hükümet kurma sürecinin belirleyici unsurlarından biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Bilindiği gibi Nuri El-Maliki’nin özellikle ikinci döneminde Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) ve Irak merkezi hükümeti arasındaki bütçe, enerji ihracı ve gelirlerinin paylaşımı, peşmergeler, ihtilaflı bölgeler gibi pek çok konuda derin bir anlaşmazlık ortaya çıkmıştır. Bu nedenle hükümet kurma sürecinde Haydar El-Abadi’nin bu konular üzerinde Kürtlerle yapacağı pazarlık ve verilecek ayrıcalıkların Kürtlerin hükümete katılım durumunu da belirleyeceği düşünülmektedir.
 
Öte yandan burada Abadi’yi bekleyen çok daha kritik olan noktanın Sünnilerin yeniden siyasi sürece entegrasyonu olduğu düşünülmektedir. Bilindiği gibi IŞİD özellikle Sünni Arapların yaşadığı bölgelerde 6 Haziran operasyonları sonrası ciddi bir taban kazanmış ve bu bölgelerde hakim olan çoğu siyasi grup, aşiret ve halktan destek almıştır. Bu nedenle Haydar El-Abadi’nin bu desteğin kırılması ve Sünnilerin yeniden siyasi sürece güçlü bir biçimden entegre olmaları için Sünnileri ikna etmesi için etkili yöntemler bulması şart olarak gözükmektedir. Burada Nuri El-Maliki’nin yaptığı hatalardan vazgeçilmesi, Sünni Araplara avantajların sağlanacağı yönünde güvenceler sağlanması önemli olacaktır. Aksi takdirde Nuri El-Maliki döneminde olduğu gibi Sünnilerin ikna edilememesi ve siyasi sürecin dışında bırakılmaları durumunda Sünnilerin siyaset dışı yöntemlere başvurma ihtimalleri IŞİD operasyonları dahil pek çok örnekte görüldüğü gibi oldukça yüksektir.
 
Bütün bu uluslararası, bölgesel ve iç politik dinamikler bir araya getirildiğinde Haydar El-Abadi için hükümet kurma sürecinin çok zor geçeceği görülmektedir. Özellikle siyasi gruplar arasında hükümet içerisindeki makamların paylaşımı da önemli olacaktır. Haydar El-Abadi hükümeti kursa bile hükümetin önünde aşılması gereken pek çok sorun bulunmaktadır. Irak’taki etnik ve mezhepsel çizgide ilerleyen siyasetin önüne geçilmesi ve devlet yönetim aygıtlarının bu siyasetten uzak tutulması, devletin kurumsal kapasitesinin geliştirilmesi ve kurumsallaşmanın sağlanması, yolsuzlukların önüne geçilmesi, bütçenin adaletli dağıtımı ve halkın refahının arttırılması, yerel siyasetteki olumsuzlukları genel siyasete yansıması, milis güç ve kontrolsüz silahlanma gibi pek çok faktör Haydar El-Abadi’nin kurması öngörülen hükümetin temel problemleri olarak devam edecek ve hükümetin geleceğini belirleyecek nitelikte olacaktır.