Geçmiş Etkinlikler

ORSAM Paneli: Afrin Operasyonu ve Türkiye’nin Suriye Politikası

Türkiye’nin Afrin Operasyonu Suriye’deki birçok gelişmenin yönünü çizme potansiyeliNE sahiptir. Operasyon öncelikle Kuzey Suriye’deki güç dengelerini değiştirecek ve aynı zamanda bu bölgede etkili olan Türkiye, Rusya, ABD, İran’ın kendi aralarındaki ittifak ilişkilerinin yeniden şekillenmesine yol açacaktır. Türkiye açısından Afrin Operasyonu güney sınırlarını domine eden PKK/YPG örgütüne dönük olarak terörle mücadele çerçevesinde ele alınmaktadır. Buna karşın Afrin Operasyonu ile Türkiye’nin ulaşmak istediği hedefler ve niyetleri konusunda dünya kamuoyunda bir kafa karışıklığı olduğu görülmektedir.

Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) Afrin Operasyonu’nu tartışmak, operasyonun Suriye’deki gelişmelere ve bölgesel ve küresel güçler arasındaki ilişkilere etkilerini ele almak üzere 31 Ocak 2018 tarihinde “Afrin Operasyonu ve Türkiye’nin Suriye Politikası” başlıklı bir panel düzenlemiştir. Uzmanlar operasyonun gelişimini, etkilerini ve genel anlamda Türkiye’nin Suriye politikasını ele almıştır. ORSAM Başkanı Prof. Dr Ahmet Uysal’ın moderatörlüğünde gerçekleşen ORSAM Paneline Türk yetkili ve siyasiler, Ankara’da görev yapan yabancı diplomatlar ve yerli-yabancı medya temsilcileri katılmıştır. Panelde İstanbul Kültür Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Bora Bayraktar ve ORSAM Araştırmacısı Oytun Orhan konuşmacı olarak yer almıştır.

ORSAM Paneli Prof. Dr. Ahmet Uysal’ın açılış konuşması ile başlamıştır. Uysal konuşmasına ORSAM’ın 2018 yılı içinde ulaşmak istediği hedefler ve kurumsal yapılanmasında düşünülen yeniliklerden bahsederek başlamıştır. Uysal, bu çerçevede ORSAM’ın önümüzdeki dönemde Ortadoğu’daki gelişmeleri daha aktif bir şekilde yakından takip ederek objektif analizler yayınlamaya ve etkinlikler düzenlemeye devam edeceğini belirtmiştir. ORSAM Başkanı açılış ifadelerinin ardından Türkiye’nin gerçekleştirdiği Afrin Operasyonu’nun Suriye’nin kuzeyindeki askeri ve siyasi gelişmeleri kritik biçimde etkileme potansiyeli olan bir gelişme olduğunu ifade etmiştir. Uysal, PKK’nın Suriye kolu YPG’nin Kürt nüfusun yoğun yaşadığı bölgelerde bir Kürt Baas hareketi tarzı yapı kurmak istediğini, PYD/YPG’nin Suriyeli Kürtlerin önemli bir kısmını temsil etmediğini ve örgütün kendi dışındaki Kürt hareketleri sindirme yolu ile etkisizleştirdiğini söylemiştir. Uysal  açılış sözlerinin ardından sözü ilk konuşmacı Oytun Orhan’a vermiştir.

Oytun Orhan konuşmasını dört ana başlık altında gerçekleştirmiştir. Orhan, ilk başlık altında Zeytin Dalı adı verilen Afrin Operasyonu’na giden süreci özetlemiştir. Afrin Operasyonu’nun esasen Fırat Kalkanı Harekatı kapsamında yer aldığını ancak ABD ve Rusya’nın pozisyonları nedeniyle iptal edilmediğini ancak ertelendiğini belirtmiştir. O tarihten bu yana Türk dış politika karar alıcılarının Afrin operasyonunu gerçekleştirebilmek için uygun koşulları yaratmaya çalıştığından bahseden Orhan, Türkiye’nin Rusya ile işbirliği geliştirdiğini, Rusya’nın PYD konusundaki tavrının Türkiye’yi tam olarak tatmin etmese de ABD’den farklı olarak Rusya ile pazarlık ederek bazı tavizler alabilmenin mümkün olduğundan söz etmiştir. Bu çerçevede Türkiye’nin Rusya açısından kritik öneme sahip İdlib konusundaki etkinliğini kullandığını iddia etmiştir. Orhan, ikinci başlık altında Afrin meselesinde etkisi olan aktörlerin pozisyonlarını hangi hesaplara dayandırarak belirledikleri konusundaki düşüncelerini paylaşmıştır. Buna göre, Rusya’nın artan Türkiye baskısı ve Suriye konusunda Türkiye’ye olan ihtiyacı sebebiyle Afrin konusunda Türkiye ile koordinasyon sağladığını belirtmiştir. İran ve Suriye’nin de Afrin operasyonuna çok fazla itiraz etmemelerinin nedeninin Afrin’de artan Türkiye baskısının YPG/PKK’yı Rejimden yardım istemeye yönlendireceği beklentisi olduğunu söylemiştir. Oytun Orhan’a göre Suriye  Rejimi hiçbir çaba sarf etmeden Afrin’e geri dönme planları yapmaktadır. Orhan Rusya, İran ve Suriye’nin ABD’ye aşırı bağımlı hale gelen YPG/PKK’ya bir ders vermek amacıyla da Türkiye’nin Zeytin Dalı Operasyonu’na çok fazla ses çıkarmadıklarını iddia etmiştir. Türkiye’nin ana hedefinin ise YPG/PKK’nın her yerde alan kontrolüne son verilmesi olduğunu zira ileriki aşamada YPG/PKK’nın kontrol ettiği yerlerde siyasal statüye kavuşması riski olduğunu söylemiştir. Bunun dışında Afrin bölgesinin Hatay’a dönük PKK eylemleri açısından geçiş noktası olduğunu, PKK örgütütn Afrin’i terörist devşirmek için kaynak olarak kullanmaya çalıştığını söylemiştir. Operasyon ile bu risklerin de bertaraf edilmesinin amaçlandığını söylemiştir. Orhan konuşmasının üçüncü başlığı altında Afrin Operasyonu’nu operasyonel açıdan değerlendirmiştir. Bu açıdan bakıldığında operasyonun yavaş ve temkinli ilerlediğini söylemiştir. Operasyonu zorlaştıran faktörler olarak YPG militan sayısının fazlalığı, kış koşullarının yarattığı engeller, Afrin’in dağlık olması nedeniyle savunan taraf açısından avantajlar sunması ve YPG’nin elinde gelişmiş silahlar olması sıralanmıştır. Orhan konuşmasının sonunda Afrin operasyonu sonrasında ittifakların nasıl şekillenebileceğine ilişkin öngörülerini paylaşmıştır. Buna göre Türkiye’nin YPG/PKK ile mücadelesine Rusya ve İran’ın artık daha destekler olabileceği zira hedefte ABD etkisi altındaki yerler olacağını söylemiştir. ABD ve Türkiye’nin doğrudan karşı karşıya gelmemek adına diplomasi seçeneğini önceleyeceğini ancak orta yol bulunmasının zorluğu nedeniyle böyle bir riskin olduğundan bahsetmiştir. YPG/PKK’nın da ABD’nin kendini koruyamamış olmasından dolayı şaşkınlık içinde olduğunu ancak buna rağmen Fırat’ın doğusunda ABD şemsiyesi altında kalmaya devam edeceğini, Afrin için ise Rejim ile yakınlaşmasının mümkün olduğunu söyleyerek sözlerini sonlandırmıştır.

Orhan’ın ardından söz alan Bayraktar ise Afrin operasyonunu mümkün kılan bölgesel ortamı anlatmıştır. Bu açıdan sırayla Afrin meselesinde etkili olan ABD, Rusya, İran ve Suriye Rejimi gibi aktörlerin Suriye geneli açısından neyi hedeflediklerini anlatmıştır. Bayraktar ABD’nin Suriye’de ulaşmak istediği hedefler ile kullandığı araçlar arasında uyumsuzluk olduğunu belirtmiştir. ABD’nin İran’ı dengelemek istediğini ancak bunu başarabilecek tek gücün Türkiye olmasına rağmen Türkiye’yi de karşısına aldığını söylemiştir. Bayraktar çarpıcı bir benzetme yaparak ABD’nin Ortadoğu’da yaşadığı en büyük kaybın İran İslam Devrimi olduğunu, bu gelişme ile ABD Ortadoğu’da en yakın müttefikini kaybettiğini ve Suriye’de YPG/PKK ile olan ittifakını sürdürmesi durumunda Türkiye’yi de kaybetmesinin olasılık dahilinde olduğunu belirtmiştir.

ORSAM Paneli’nin son kısmında soru-cevap kısmına geçilmiştir. Bu kısımda da dinleyecilerin “Türkiye’nin IŞİD ile mücadelede işbirliği yapma teklifine rağmen ABD’nin YPG/PKK ile ittifakı sürdürmesinin altında yatan mantığın ne olduğu”, “Afrin’de askeri kontrolün sağlanması sonrasında Türkiye’nin hangi aktörler üzerinden nasıl bir sivil düzen kurmayı planladığı”, “Afrin Operasyonu’na katılan ÖSO güçlerinin kimlerden oluştuğu”, “Zeytin Dalı Operasyonu’nun ilerleyen aşamalarında Rusya’nın tavrının değişip değişmeyeceği” yönündeki sorularına ORSAM Başkanı ve konuşmacılar yanıt vermiştir. ORSAM Paneli Ahmet Uysal’ın gelecek organizasyonlarda yeniden buluşmak dileği yönündeki ifadeleri ile son bulmuştur.