Ortadoğu Analiz Mayıs / cilt:9 / sayı:80

Değerli okuyucular,

Radikalleşmeden kaynaklı terör tehditleri son dönemde uluslararası alanda en öncelikli güvenlik tehdidi konumuna yükselmiş durumda. Popüler tartışmalarda her ne kadar konuyu Ortadoğu özelinde ele alma eğilimi kuvvetli olsa da, dünyanın farklı coğrafyalarını değişik şekillerde etkilediği reddedilemez bir gerçeklik. Bu sayımız radikalleşme konusunu ve bunun yarattığı sorunları farklı boyutları ve örnek olayları ile ele almaya çalışıyor. Ortadoğu özelinde ağırlıklı olarak IŞİD terör örgütüyle özdeşleşen radikalleşme dalgası üzerinde duruluyor ve bunun itikadi kökenlerinden sosyolojik boyutuna kadar geniş bir yelpazede konu ele alınıyor. Radikalleşme süreçlerinin dini boyuta indirgenemeyeceği vurgusu yapılarak, ideolojik referanslarla dini yapıların veya kimliklerin bu süreçlerde nasıl kullanıldığının anlaşılması gerektiği üzerinde duruluyor. Yine bölgenin sosyo-ekonomik indikatörlerine bakıldığında da radikalleşmeyi besleyen önemli dinamikler söz konusu: hızlı nüfus artışı, düşük eğitim imkanları, gençler arasında yüksek işsizlik, daha iyi yaşam standardı beklentileri gibi. Bunların yanı sıra, bölge ülkeleri arasındaki güvenlik rekabeti ve Batı müdahalesinin bu sürelerde oynadığı rol de önemli faktörler olarak öne çıkıyor. Radikalleşme ile doğrudan ilintili diğer bir olgu ise, bu tür örgütlere uzak coğrafyalardan katılımlarla karşımıza çıkan yabancı terörist savaşçılar konusu. Bu meselenin ilgi çeken bir alt kümesi ise Avrupalı yabancı terörist savaşçılar olgusu ve bunun radikalleşmenin sosyo-ekonomik ve bireysel-psikolojik yönlerini anlamamızda bir laboratuvar imkânı sağladığını söylemek mümkün. Yine radikalleşme süreçlerinin bir diğer alt kümesini ise kadınlar ve gençler oluşturuyor. Daha çok şiddetin faili erkek imajıyla zihnimizde yer etse de, radikalleşme sadece bununla sınırlı değil ve kadınlar ve gençler bunun hem hedef ve kurbanı hem de aktif bir katılımcısı olarak ele alınmayı gerektiriyor. Önümüzdeki dönemde terörle mücadele açısından belki de en fazla üzerinde durulmayı gerektiren konulardan bir tanesi, kadınlar ve gençler arasındaki radikalleşme eğilimlerine karşı etkin mücadele yöntemleri geliştirebilmek. Bu ise, kuşatıcı bir insani güvenlik anlayışı ve kalkınma programını hayata geçirmek başta olmak üzere kapsamlı bir stratejiye olan ihtiyacı ortaya çıkarıyor. Özellikle IŞİD ve benzeri örgütlerin kontrol ettiği toprak unsurunun gerilemesiyle, bu tehdidin yeni bir karaktere büründüğü yönünde haklı tespitler mümkün. Bölgenin yaşadığı derin radikalleşme dalgası da düşünüldüğünde, bu yapıların insan unsuru üzerindeki etkilerini silmek pek kolay olmayacak. Bu çabalarda en önemli boyutun karşı-söylem geliştirme ihtiyacı olduğu tespiti de bu sayımızda yapılıyor. Bunların yanı sıra, etnik radikalleşme de bu sayıda altı çizilen bir diğer konu. Bölgenin yeni şiddet dalgasında farklı bir karakterde kendisini gösterse de, PKK terör örgütünün uzun yıllardır yol açtığı radikalleşme ve bunun yıkıcı etkileri konu hakkındaki çalışmalarda göz ardı edilmemesi gereken bir boyut. Öte yandan, çok kültürlü ve konfessiyonel bir yapıya sahip Lübnan örnek olayında son dönemdeki radikalleşme dalgasının yarattığı yansımalar da ayrı bir çalışmada ele alınmış. Bunların yanı sıra, bölgesel gelişmelerde öne çıkan pek çok konu bu sayımızda konunun uzmanlarınca değerlendiriliyor.

Keyifli okumalar.