Parmakları Sayarak Mısır'ın Kitlesel Dil(ler)ini Anlamak

Nebahat Tanrıverdi O Yaşar, ORSAM Ortadoğu Uzman Yardımcısı
Tunus'ta Aralık-Ocak aylarında protesto gösterileriyle başlayan ve birçok Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkesine yayılan toplumsal ayaklanmalar uzun yıllardır iktidarda olan otoriter rejimleri derinden sarsınca, iki parmakla gösterilen zafer işareti hükümet karşıtı gösteriler ve Arap Baharı'nın sembolü hâline geldi. Ama bu işaret aynı zamanda Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde on yıllardır yaşanan tarihi anları anımsatmakla birlikte bölgedeki en önemli kitlesel simgelerden biridir.
 
Yaser Arafat’ın 1969 yılında İsrail’e karşı mücadeleye vurgu yapmak adına kullandığı söz konusu zafer işareti böylece bölgede popülerleşmiştir. 1970'lerde ise bu işaret Lübnan halkı arasında önemli bir sembol haline gelmiştir. Benzer bir şekilde İran devrimi sırasında İran halkı da Şah'a karşı bu zafer işaretini yapmışlardı. Söz konusu işaret, Saddam Hüseyin'in devrilmesi sırasında ve ABD işgalinin ardından Irak'ta düzenlenen ilk genel seçimlerde Iraklıların en yaygın kullandığı kitlesel sembol olmuştur. Zafer işareti 2009 yılında İran Cumhurbaşkanı Mahmut Ahmedinejad'ın tartışmalara konu olan yeniden seçilmesi sonrasında İran'da meydana gelen kitlesel gösterilerde de kendini göstermiştir. Arap Baharı sırasında iki parmakla yapılan ve zaferi simgeleyen bu el işareti yalnızca belli ülkelerde değil tüm Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde de çeşitli toplumsal ve siyasi gruplar tarafından sergilenmiştir. Bingazi'deki isyancı veya Tunus'taki protestocu gibi Tahrir Meydanı'ndaki gösterici de baskıcı rejimlere karşı başkaldırının bir sembolü olarak bu evrensel işareti yapmıştır.
 
Öte yandan son üç yıldır protestolarda grupların yaptığı bu işaretler hızla yerelleşmiştir. Hem bu yerelleşmeye paralel olarak hem de ülke siyasetinin hızla kutuplaşmasının bir sonucu olarak Mısır'daki parçalanmış ve birbirinden uzaklaşmış gruplar arasında gözle görünür bir şekilde farklılaşmaya uğramıştır. 3 Temmuz 2013 tarihinde Mısır Devlet Başkanı Muhammed Mursi'nin devrilmesinin ardından ülkedeki protestolar hala devam etmekte ve buna paralel olarak da gerilim yükselmektedir. Başta Mursi destekçileri ve mevcut rejim arasında olmak üzere ülkedeki kutuplaşma o zamandan bu yana Mısır siyasetinin başlıca özelliği hâline gelmiştir. Mısır halkı kadar Mısır siyaseti de ülkenin geleceğine ilişkin neredeyse her konuda – hatta havaya kaldırılan parmak sayısında bile – kendi içinde bölünmüş ve hoşnutsuzdur. Bu siyaset karşılıklı meydan okumaların yerine yenilerini ekleyedursun, Mısır'daki her bir siyasi ve toplumsal grup da kendilerini “diğer siyasi” gruplardan ayırmak için kendi işaretlerini yaratmaktadırlar.             
 
Mısır emniyet güçlerinin Ağustos ayında Mursi'yi desteklemek için gerçekleştirilen oturma eylemini şiddet kullanarak dağıtması ve yüzlerce kişinin ölümüne yol açmasından kısa bir süre sonra o gün hayatını kaybeden kurbanlar için dayanışma sembolü olarak protestocular dört parmak işaretiyle ellerini havaya kaldırmaya ve sarı zemin üzerine tasvir edilmiş havaya kalkan dört parmak işaretli posterleri taşımaya başladılar. “Rabia” -Arapçada “dördüncü” demektir- adı verilen bu yeni işaret Mısır halkı için Ağustos ayında meydana gelen iki oturma eyleminden kan dökülerek son bulan büyük çaptaki eylemin gerçekleştirildiği Rabia El Adeviye Meydanı ve Mısır'ın dördüncü devlet başkanı Mursi gibi önemli birçok unsura atıfta bulunmaktadır
 
Rabia işareti Mursi taraftarı ve darbe karşıtı protestoların sembolü hâline gelmiştir. Mursi'nin devrilmesi ardından kurulan ve orduyu ve yeni rejimi darbeden geri adım atmaya zorlamak için yaklaşık 40 İslamcı parti ve gruptan oluşan Meşruiyete Destek için Ulusal İttifak, protestolar düzenleyip uluslararası destek arayarak hedeflerine ulaşmanın yollarını ararken, Rabia işareti de Mısır sokaklarına ve hatta diğer ülkelere kadar yayılmıştır. İnsanlar tişörtlerden yüzüklere, anahtarlıklara kadar üzerinde Rabia işareti baskılı ürünleri satarak bu işarete ticari bir boyut da kazandırmışlardır. İşaret, Mursi taraftarı kitlelerin toplu “dilinin” en gözle görülür ve ortak bir parçalarından biri hâline gelmiştir.     
 
Öte yandan, mevcut rejim ve darbe yanlılarının böyle belirgin bir işaretleri olmamasına rağmen, piyasada 3 Temmuz darbesinin kilit ismi General Abdülfettah el Sisi'nin resminin üzerinde bulunduğu posterler, kahve kupaları ve giysiler bulunmaktadır. Özellikle Cemal Abdül Nasır'la paralellik kurdukları Sisi, rejim yanlıları için en önde gelen sembollerin biri hâline gelmiştir. 3 Temmuz'dan beri ülkede Müslüman Kardeşleri siyasi ve toplumsal anlamda çevrelemeyi hedefleyen rejimin yürüttüğü medya kampanyasının yardımıyla hem Arap hem de Mısır milliyetçiliği yükselişe geçmiştir. Bu şekilde Mursi'nin devrilmesinin ardından benimsenen, rejimin güvenlik konusundaki duruşunun meşruiyeti sürdürülmeye çalışılmaktadır. Nasır dönemine duyulan özlem, Sisi'nin karizmatik bir lider olduğu yönündeki algıyı beslemeye çalışmaktadır, fakat bu özlem ve yürütülen medya kampanyaları aynı zamanda geçici hükümeti koşullu bir şekilde destekleyen siyasi grupları endişelendirmektedir de. 
 
2011'de yaşanan Muhammed Mahmut Caddesi çatışmalarının ikinci yıl dönümünde gerçekleştirilen gösteriler, insanların parmaklarıyla üç işareti yaparak ellerini havaya kaldırdıkları “3. Meydan” hareketine dikkat çekmişti. Bu yeni çıkan üç parmak işareti ise, üç “hayır”ı – orduya hayır, eski rejimden geriye kalanlara hayır ve Müslüman Kardeşler’e hayır – sembolize etmektedir. Bu, özellikle hem Müslüman Kardeşler hem de orduya karşı/mesafeli olan genç Mısırlılar için ilgi çekici bir işaret haline gelmiştir. 3 Temmuz'dan sonra İçişleri Bakanlığı ve Mısır Ordusu tarafından uygulanan sıkı güvenlik önlemleri Üçüncü Meydan Hareketi’nin eylemlerindeki artışı tetiklemiştir. Ancak Mısır'daki bu kesimin kayda değer bir siyasi ve toplumsal güç olup olmadığı konusunda kesin bir şey söylemek zor.
 
Gruplarca yapılan söz konusu işaretler Mısır'daki bu çalkantılı siyasi dönüşüm sırasında derinleşmeye devam eden bölünmeleri su yüzüne çıkarmıştır. Bir Mısırlının protestolarda ya da bir toplulukta siyasetle ilgili olmayan herhangi bir şey yaparken bile kaç parmağını havaya kaldırdığı o kişinin hangi grubu desteklediğini gösterir hale gelmiştir. Ayrıca ülkede giderek derinleşen kutuplaşma Mısır halkının çeşitli toplu dil ve işaretler üretmesine yol açmaktadır. 
 
Belli bir noktadan sonra, bu çeşitli “siyasi ötekiler” içinde Mısırlılar için iletişim gittikçe zorlu bir hâl alacaktır.