Suriye Gündemi: 28 Ocak-3 Şubat 2019

Uluslararası Alanda Suriye Gündemi
Birleşmiş Milletler'in  Suriye Özel Temsilcisi Geir O. Pedersen, Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri ile Suriye krizini görüştü. Şukri ile Pedersen görüşmede Suriye'de yaşanan son gelişmeleri, siyasi sürece ivme kazandırılmasının yollarını ve insani durumun zorluklarını ele aldı. Pedersen'in, Suriye krizinin çözümünde ilerleme sağlanmasında Mısır yönetiminin görüşünü almakta istekli olduğu belirtildi. Mısır Dışişleri Bakanı ise, Suriye krizindeki tutumlarını belirleyen unsurları açıkladı ve çözüm sürecindeki tıkanıklığın giderilmesi ve Suriye halkının taleplerini karşılayacak siyasi çözüme varılmasının önemine işaret etti. Şukri ayrıca, Suriye'nin pek çok yerinde insani durumun zorluklarıyla başa çıkılması için uluslararası toplumun gerekli ilgiyi göstermesi gerektiğini vurguladı. BM Suriye Özel Temsilcisi olarak 8 Ocak'ta göreve başlayan Pedersen Şukri ile görüşmesi öncesinde Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt ile bir araya gelmişti.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Suriye meselesinde BM kararlarına uygun siyasi bir çözüme ulaşma çabalarında Mısır ile tam eşgüdümün varlığını doğruladı. Macron, Mısır Cumhurbaşkanı Abdel Fattah el-Sisi ile düzenlediği basın toplantısında, Suriye rejimi hiçbir siyasi uzlaşma belirtisi göstermediği sürece ve Suriye'de iktidarla kapsamlı bir anlaşma yapılmadan barışçıl bir siyasi geçiş olamayacağını söyledi. Suriye krizi konusunda Mısır'la yakın bir işbirliği olduğunu dile getiren  Macron, ülkesinin Suriye'deki siyasi çözümü 2254 sayılı Güvenlik Konseyi kararına uygun olarak desteklediğini ve Suriye'nin istikrarını sağlamak için gereken anayasal, kurumsal ve politik ilerlemeyi sağlamayı hedeflediğini söyledi.

Rusya ve Mısır, Suriye’ki krizi en kısa sürede çözmek için çabalarını artırmaya niyetli olduklarını belirtti. Rusya Dışişleri Bakanlığı Salı günü yaptığı açıklamada, Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Mikhail Bogdanov ile Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri arasında görüşme gerçekleştiğini ve konuşma sırasında, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’nın temel sorunlarına ilişkin kapsamlı bir görüş alışverişinde bulunulduğunu belirtti. Bakanlık, yaşanan krizlere acil bir çözüm bulmanın ortak hedeflerden biri olduğunu ve daha yoğun bir çaba sarf edileceğini de ekledi.

Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, Kazakistan Dışişleri Bakanı Beybut Atamkulov'la Moskova'da gerçekleştirdiği görüşmenin ardından yaptığı açıklamada, düzenli olarak ABD temsilcilerini gözlemci statüsüyle Suriye ile ilgili toplantılara davet ettiklerini, başlangıçta katılan ABD temsilcilerinin sonrasında bu davetleri cevapsız bırakmaya karar verdiklerini söyledi. Lavrov, 14 Şubat’ta yapılacak Astana görüşmelerine ABD'nin katılımının faydalı olacağına inandığını söyledi. Ayrıca Rusya Dışişleri Bakanı, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 23 Ocak'taki görüşmesinin ardından gündeme gelen Adana mutabakatının Ankara ve Şam tarafından sınır güvenliğinin sağlanmasını için kullanılabileceğini düşündüğünü ifade etti.

BM İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Mark Lowcock, Rusya ve Türkiye’nin Suriye konusunda yapmış oldukları anlaşmanın, Suriyelilere insani yardım sağlanması amacıyla korunması gerektiğini belirtti. BM Güvenlik Konseyi (BMGK) üyelerine hitap eden Lowcock, "Bugün bir kez daha Rus-Türk anlaşmasının korunmasının önemini vurguluyorum ve İdlib'de geniş kapsamlı bir operasyonun felakete eşdeğer insani sonuçları olacağını hatırlatıyorum" ifadelerini kullandı. Lowcock, devlet dışı silahlı gruplar arasında mücadelede sivilleri riske atan, yaralanma veya ölümle sonuçlanan olayların artığını gördüğünü ve İdlib’de sağlanan Türkiye-Rusya anlaşmasının sürdürülmesinin olası çatışma ve hava saldırılarını azaltmaya yardımcı olduğunu yineledi. Lowcock BMGK’ya da Suriye'deki insani krizle başa çıkmak için acil taleplerde bulunarak, zor şartlar altında yaşamlarını sürdürmeye çalışan insanlara uluslararası düzeyde  desteğin sürekliliğinin kritik olduğunu, 13- 14 Mart'ta Brüksel'de yapılacak olan konferansın bu konuda önemli bir dönüm noktası olacağını ifade etti.

Suriye’nin BM’deki Daimi Temsilcisi Beşar Cafari BMGK’nın 30 Ocak Çarşamba günü Suriye’deki duruma ilişkin oturumu sırasında yaptığı açıklamada; iç savaşın başlamasından bu yana, Suriyelilerin oldukça zarar gördüğünü ve Suriye Hükümetinin insani durumun iyileştirilmesi ve mültecilerin geri dönüşü için uygun koşulları sağlama konusunda iyi niyetli BM üye ülkeleriyle işbirliğini artırmaya hazır olduğunu söyledi. Rusya’nın BM Daimi Temsilcisi Vassily Nebenzya ise , Suriye’deki teröristlerin tahrip ettiklerini yeniden inşa etme sürecini desteklemek ve yerlerinden edilmiş Suriyelilerin anavatanlarına geri dönmelerini kolaylaştırmak için çağrıda bulundu. Nebenzya, Suriye'ye istikrara kavuşmanın tek yolunun tüm bölgeleri Suriye devletinin yetkisi altına almak olduğunu belirtti ve Suriye halkına uygulanan tek taraflı zorlayıcı ekonomik önlemlerin kaldırılmasını istedi. Ruys yetkili, insani yardımın siyasallaştırılmasının kabul edilebilir bir mesele olmadığını ve Suriye Hükümeti ile bu alanda bir işbirliği yapılmalısı gerektiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Kızılay toplantısı sırasında yaptığı açıklamada, Türkiye'nin Suriye'deki asıl amacının ülkenin kuzey bölgesinde 4 milyon mültecinin memleketlerine dönmesini sağlayacak güvenli bir bölge kurmak olduğunu söyledi. Erdoğan bugüne kadar Azaz, Cerablus, el-Bab ve Afrin de dahil olmak üzere Suriye'nin kuzeyinde kurtarılmış bölgelerine yaklaşık 300.000 Suriyeli mültecinin dönüşünü güvence altına aldıklarını hatırlattı. Cumhurbaşkanı, Türkiye'nin Suriye’nin güneyinde sınırında kurulan güvenli bir bölgenin bu sayıların milyonlara ulaşmasını sağlayacağına inandığını da ekledi. Türkiye son üç yıl içinde, Suriye'ye iki sınır ötesi askeri operasyon neticesinde bölgede sağlık, eğitim kurumlarının yanı sıra şehirlerin altyapılarını yeniden kurma çabalarına katıldı.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, 28 Ocak’ta BM Suriye Özel Temsilcisi Geir O. Pedersen ile görüştü. Çavuşoğlu, BM Suriye Özel Temsilcisi Pedersen'i Bakanlık'ta kabul etti. Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgiye göre, Çavuşoğlu ile Pedersen, görüşmede genel olarak Suriye'deki siyasi süreci ele aldı. Görüşmede ayrıca, Pedersen'e yeni devraldığı görevine ilişkin Türkiye'nin desteği ve kendisinden beklentiler iletildi.

Fırat’ın Doğusu
Türkiye Savunma Bakanı Hulusi Akar, Suriye’de yapılması planlanan askeri operasyon için hazırlıkların tamamlandığını ve zamanı geldiğinde Menbiç’te ve Fırat’ın doğusunda harekete geçileceğini belirtti. Bununla birlikte, YPG, IŞİD’i hedef alan iki askeri operasyonu sırasında Suriye’nin kuzeybatısında Türkiye tarafından control altına alınan alanlara saldırdı. YPG’nin ÖSO’nun kontrolü altında olan Kimar kasabasına yaptığı saldırılara Türkiye karşılık verdi.

Suriye Demokratik Güçleri (SDG) sözde Komutanı Mazlum Kobani, IŞİD’e karşı yürütülen operasyonlarda sona yaklaşıldığını belirtti. SDG, sivillerin serbest bırakılması karşılığında İdlib’e güvenli geçiş için anlaşma talep eden IŞİD militanları ile güvenli geçiş anlaşması yapılmasını kabul etmeyeceğini duyurdu. IŞİD’in 6 kilometrekarelik küçük bir alana sıkıştırıldığını duyuran Mustafa Bali, örgütün SDG’nin ilerleyişini durdurmak için sivilleri kalkan olarak kullandığını belirtti. Bali, IŞİD ile savaşın bitmesinden sonra Şam ile yapılacak görüşmelerde SDG’nin özel statüsünün korunması gerektiğini belirtti. Bununla birlikte, özel statünün SDG’nin kırmızı çizgisi olduğunu, bu konuda taviz verilmeyeceğini ve özel statünün sağlanması koşuluyla Suriye ulusal ordusunun bir parçası olmayı kabul edeceklerini ekledi.

ABD’de Cumhuriyetçi Senatör John Kennedy, “Amerika’nın Ortadoğu’daki Güvenliği Güçlendirme” yasasına YPG savaşçılarını korumak için silahlı güçleri yetkilendirmeyi hedefleyen bir yasa değişikliği önerisinde bulundu. Bu yasa değişikliğinin, ABD’nin bölgedeki müttefiklerinin korunmasını garanti alması ve IŞİD’e karşı yürütülen savaşta minnettarlığı göstermek adına önemli olduğu vurgulandı. Bununla birlikte, ABD’nin Suriye’den çekilme planının ardından kurulacağı belirtilen güvenli bölgeye ilişkin olarak ortaya atılan iddiada, Trump yönetiminin güvenli bölge projesini SDG’yi korumak için planlandığı ve oluşturulacak bölgenin Fransa, İngiltere ve Avustralya askerleri tarafından korunacağı ifade edildi.

Suriye Rejimi bölgesi
Suriye Rejimi Hama’nın kuzeybatı kısımlarında ve İdlib’in güneyinde askeri varlığını artırdı. Suriye ordusu bölgeye birçok askerin yanı sıra askeri araç, tank, top ve orta menzilli füzelerden oluşan askeri ekipmanları bu bölgeye sevk etti.

Şam’ın Hindistan Büyükelçisi Man Mohan Bhanot tarafından ülkesinin Cumhuriyet Bayramını kutlamak amacıyla Şam’da bir resepsiyon organize edildi. Suriye ile işbirliği vurgusu yapan büyükelçi, daha sonra konuşmasını Suriye’nin yeniden yapılandırmasına getirerek Hindistan’ın bu sürece katılmak istediği mesajını verdi.

Şam yönetimi ve Tahran 11 yeni anlaşma imzalayarak ikili ilişkilerini artırdı. Bu imzalar “Uzun Vadeli Stratejik İşbirliği” adı altında imzalandı. İşbirliği yapılması yönünde atılan imzalar ekonomi, eğitim, altyapı, yatırım ve barınak gibi alanları kapsamakta. İran Başkan Yardımcısı İshak Cihangiri’nin katılımıyla imzalanan ekonomik işbirliği protokolü kapsamında Suriye’ye enerji santralleri yapılması kararlaştırıldı. Bu santrallerden ilki Lazkiye’de yapılmaya başlanacaktır.

İdlib, Fırat Kalkanı ve Afrin bölgesi
İdlib kırsalındaki Cisr el-Sugur’un el-Cenudiye kasabasına yapılan Rusya hava saldırılarından dolayı kasabanın 50 bin nüfuslu halkı ekmek bulmakta zorlanmaktadır. 20 Ocak 2019’da Rus hava saldırılarına maruz kalan el-Cenudiye kasabası ciddi bir maddi tahribata uğramıştı. Bu saldırılar sırasında kasabanın fırını da vuruldu. Sıklaşan rejim saldırıları sebebiyle İdlib’in Marat el-Numan kentinde okullar kapandı. Bu saldırılarda içlerinde kadın ve çocukların da olduğu toplam 11 sivil hayatını kaybetti.

29 Ocak 2019’da İdlib’de meydana gelen bir bombalı araç saldırısında Kurtuluş Hükümeti hedef alındı. IŞİD tarafından yapıldığı düşünülen intihar saldırısında 1 kişi hayatını kaybederken 3 kişi de yaralandı. HTŞ’nin İdlib’de etkinliğini artırması sonucu meydana gelen bu saldırı oldukça dikkat çekicidir. Bilindiği üzere Kurtuluş Hükümeti, HTŞ ağırlıklı bir yapıdır.