Suriye Gündemi: 4-10 Şubat 2019

Uluslararası Gündemde Suriye
Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin daimî üyeleri ile Astana süreci garantör ülkelerinin yaklaşmakta olan Soçi Zirvesi çerçevesinde Suriye’deki durumu tartıştı. Suriye krizinde siyasi ve diplomatik bir çözüme ulaşma kapsamında yapılacak çok şey olduğunu ifade eden Putin, Suriye'deki krize ilişkin siyasi çözümü desteklemek için daha fazla çaba gösterme çağrısında bulundu.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, yaptığı bir açıklamada, Suriye Anayasası Komitesi’nin kurulmasının tamamlanmak üzere olduğunu belirtti. Terör ile mücadeleye paralel olarak; Rusya, İran ve Türkiye'nin bir yıl önce anayasayı görüşmek üzere bir komite kurmak için düzenledikleri Suriye Ulusal Diyalog Kongresi’nin kararlarına dayanan bir girişimin başlattığı mevcut bir siyasi yol olduğunu söyledi ve bu yolun düzenlenecek olan Soçi Zirvesi’nde tamamlanacağından bahsetti. Ayrıca Sergey Lavrov, Moskova’nın yardım dağıtımını kolaylaştırmak için çalıştığı bir dönemde Batı’nın Suriye’ye insani yardım gönderme konusunu siyasallaştırdığını söyledi. Lavrov, Batılı devletlerin Suriye'deki yeniden yapılanmayı istemediklerini ve terör örgütlerinin kontrolü altındaki alanlara yardım gönderdiklerini ifade etti. Güvenlik Konseyi’nin geçen Aralık ayında yapılan bir oturumunda, Rusya’nın BM Daimi Temsilcisi Vassily Nebenzya da, Suriye’ye insani yardım gönderme meselesinin siyasallaştırılmasının kabul edilemez olduğunu belirtmişti.

Rusya Dışişleri Bakanlığı, ABD birliklerinin Suriye'den çekilmesi konusunda Washington ile diyaloğa hazır olduğunu açıkladı. Rusya’nın, ABD’nin çekilme kararını ve bu kararın nasıl uygulanacağını yakından takip ettiği ve sorunların ABD ile temaslar bağlamında tartışılmaya hazır olunduğu vurgulandı. Ayrıca Çekilme kararının bölgedeki durumu ve atmosferi büyük ölçüde değiştirdiği açıklaması yapıldı.

Almanya Dışişleri Bakanı Haikou Maas, IŞİD terör örgütünün, ABD birliklerinin Suriye'den çekilmesiyle gücünü tekrar kazanacağı konusunda uyarıda bulundu. Maas, uluslararası bir konferansa katılmak için Washington'a gitmeden önce yaptığı açıklamada, ABD'nin  geri çekilmesinin ardından oluşacak boşluktan nasıl kaçınılacağının henüz açıklanamadığını ve  eski ihtilafların önlenemeyeceğini söyledi.  Maas, Suriye ve Irak’taki IŞİD örgütlenmesinin yarattığı tehdidin büyük ölçüde aşılamadığı konusunda uyardı. Bu konuda bir açıklama da Almanya Şansöylesi Angela Merkel’den geldi. IŞİD tehdidinin henüz bertaraf edilmediğini, aksine örgütün asimetrik savaş yöntemleri kullanacak bir pozisyona evrildiğini söyleyen Merkel, ABD Başkanı Donald Trump'ın bu konudaki açıklamalarına zıt bir pozisyon belirledi. Merkel, IŞİD’in büyük oranda alanlarını kaybetmesinin savaşta tamamen yenildiği anlamına gelmediğini ve çatışmanın patlak vermesinden yaklaşık 8 yıl sonra bile Suriye’de barıştan hala uzak olduklarını sözlerine ekledi.

İran’dan yapılan bir açıklamada ABD'nin Suriye'den mutlak surette çekilmesi gerektiği söylendi ve Suriye meselesinin Tahran'ın dış politikasının en öncelikli gündemi olduğu belirtildi. Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim ile görüşmesinin ardından düzenlenen basın toplantısında konuşan İran dini lideri Ayetullah Ali Hamaney'in Uluslararası İlişkiler Danışmanı Ali Ekber Velayeti, "Amerikalılar isteseler de istemeseler de Suriye'den ayrılmak zorundalar." ifadesini kullandı.

ABD, Mısır, Fransa, Almanya, Ürdün, Suudi Arabistan ve İngiltere Dışişleri Bakanları’nın bir araya gelerek Suriye meselesini ele aldıkları görüşme sonrası, ABD Dışişleri Bakanlığı aracılığı ile ortak bir deklerasyon yayımlandı. Yapılan görüşmelerde; diplomasiye duyulan acil ihtiyaç, Suriye’deki çatışmanın sona erdirilmesi gereği ve Suriye halkının sıkıntılarını sonlandırmak için uluslararası siyasi iradeye olan ihtiyaç vurgulandı. BM Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen’in çabalarına da destek verildiği kaydedilen açıklamada, Suriye’deki tüm taraflara savaşı bitirme çağrısı yapıldı. Ancak dikkat çeken bir nokta ise “Bölgeyi istikrarsızlaştırmak ya da askeri bir çözüm aramak isteyenlerin yalnızca bölgedeki gerilimi tırmandıracağı ve çatışma riskini artıracağına en güçlü şekilde inanıyoruz” sözleriyle Türkiye’nin terörle mücadeleye yönelik olası operasyonunun hedef alınması oldu.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye’nin Suriye konusunda ilgili ülkelerle işbirliği yaparak yeni bir anayasa taslağı hazırlamak için bir komite kurmaya çalıştığını söyledi. Geçtiğimiz yıllarda Türkiye tarafından atılan adımların ortada olduğunu ve  İdlib anlaşmasını koruyarak sahada ateşkesin sağlanmaya çalışıldığını söyleyen Çavuşoğlu, siyasi çözümde özellikle Astana ve Soçi süreçleri ile Cenevre Süreci’ni canlandırarak Suriye’de bir anayasa komisyonunun kurulması için çalışmaları yoğunlaştırdıklarını söyledi. Önümüzdeki günlerde bu anayasa komisyonunu kurup sivil toplum, rejim ve muhalefeti bir araya getirerek ülke için bir anayasa taslağı hazırlamalarına yardımcı olunacağını ifade etti. ABD’nin çekilme sürecinin nasıl yönetileceği ve Rusya ve İran da dahil olmak üzere diğer ilgili ülkelerle  kalıcı bir istikrarın sağlanması için nasıl koordine edileceğine de değindi.

İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif yaptığı bir açıklamada, Suriye'deki en son gelişmeleri BM'nin Suriye Özel Elçisi Geir Pedersen ile görüştüğünü söyledi. Yapılan görüşmelerde başta terörle mücadele ve mültecilerin evlerine dönmesi gibi birçok konu ele alındı. Pedersen, Suriye'deki krize BM’nin 2254 sayılı karar uyarınca siyasi bir çözüme duyulan ihtiyacı doğruladı.

İran’ın Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, Soçi zirvesinde Suriye Anayasa Komisyonunun oluşumunu, İdlib’in  durumu ve ABD kuvvetlerinin Fırat’ın Doğusundan çekilmesini ve Suriye'ye yönelik İsrail saldırılarını tartışacaklarını söyledi. Zarif, ülkesinin Şam ile Ankara arasında ilişkilerini yeniden kurmalarına yardımcı olmak üzere müzakerelere arabuluculuk yapmaya hazır olduğunu belirtti ve Ankara ile Şam arasındaki ilişkilerin bölgenin yararına olduğuna inandığını söyledi. Zarif, İran ve Rusya’nın, Suriye ile Türkiye'nin bir çözüme ulaşmasına yardım etmeye hazır olduklarına değindi. Suriye ve Türkiye'nin ortak sınırlarını güvence altına almak için işbirliği yapma fikri ilk olarak, geçtiğimiz ay iki ülke arasındaki 1998’de imzalanan Adana anlaşmasının restorasyonuna çağrı yapan Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin tarafından canlanmıştı.

Fırat’ın Doğusu
Recep Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Trump’ı Suriye’den çekilme konusunda verdiği sözü tutması için uyararak Türkiye’nin tehdit altında yaşamak istemediğini ve tehdidi ortadan kaldırma konusunda gerekli olan her şeyi yapmak için hazır olduğunu belirtti. Suriye’de tampon bölgenin kurulmasındaki ertelemelerden dolayı ABD’yi eleştiren Erdoğan, Washington katkı sağlayamazsa, Ankara’nın tek başına tampon bölgeyi oluşturacağını tekrar vurguladı. Bununla beraber, Dışişleri Bakanı Mevlüt Cavuşoglu, Türkiye’nin, Türkiye ve ABD arasında Menbic üzerinde yapılan anlaşmanın yürütülmesi için çalışmalarını hızlandırdığını belirtti.

YPG’nin kontrol altında tuttuğu Menbiç bölgesinde, yerel halk daha demokratik bir yönetim kurulması amacıyla kendi bölgelerinden terör gruplarının çıkartılmasını talep etti. ‘Suriye’nin Yarını Hareketi’ Başkanı Ahmed Carba, ABD, Türkiye ve Irak Kürt Bölgesi lideri Mesut Barzani’ye Suriye’nin kuzeyindeki güvenli bölgeye on bin Arap ve Kürt savaşçının konuşlandırılabileceğine dair öneri sundu. Suriye Demokratik Konseyi Eş Başkanı İlham Ahmed, ‘American Rojava Center for Democracy’ kurumu tarafından düzenlenen panelde, güvenli bölgenin koalisyon güçleri tarafından kurulması ve Kürtlerin koruması gerektiğini belirtti.

YPG ve Esad rejimi, YPG’nin kontrolü altında tutulan bölgelerden çıkartılan petrolün Fırat Nehri’nin altına döşenen borular aracılığıyla Deyrizor’da rejimin hakim olduğu alana transfer edilmesi için bir anlaşma yaptı. ABD Dışişleri Bakanlığı, Suriye’de YPG savaşçıları tarafından IŞİD ile mücadele sırasında yakalanmış yabancı savaşçıların kendi ülkelerine geri alınması için ülkelere çağrıda bulundu. Pentagon tarafından yayınlanan raporda, Trump’ın Suriye’den çekilme kararı nedeniyle IŞİD’in Suriye’de tekrar bölge kazanmasının muhtemel olduğu ve 6-12 ay içinde tekrar geri dönüş yapabileceği iddia edildi. Suriye Demokratik Güçleri, IŞİD’in bölgede YPG ilerlemesini durdurmak için insanları kalkan olarak kullandığını belirterek IŞİD’in elinde bulunan son bölgeleri almak için devam ettiği saldırıları durdurdu. ABD Senatosu, Suriye’de terör gruplarına tamamen ortadan kaldırılana kadar askeri birliklerin hızlı bir şekilde çekilmemesi için Trump’ın askerleri geri çekmesi kararına karşı bir hüküm de içeren ‘Ortadoğu'da Amerika'nın Güvenliğini Güçlendirme’ adı verilen yasa tasarısını onayladı. Trump, Senato’nun ‘hızlı çekilme’ uyarısına, ‘Büyük uluslar sonu gelmeyen savaşlar içinde olmaz’ yanıtı verdi. ABD birliklerinin Suriye’den geri çekilmesi kararını eleştirenler arasında bulunan ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM), YPG savaşçıları ile müttefik olmanın ve ABD’nin neden bu grubu desteklemesi gerektiğinin önemine değinirken, diğer taraftan Wall Street Journal gazetesinde, Amerika’nın Nisan ayı sonuna kadar Suriye’deki askerlerin tamamını çekmeye hazırlandığı bildirildi. ABD Dışişleri Bakanı Pompeo, ABD’nin Suriye’den çekilmesine rağmen, al-Tanf askeri üssünden çekilmeyeceğini ve operasyonlara devam edeceğini söyledi. ABD destekli SDG, Suriye’nin doğusunda IŞİD tarafından kuşatılmış olan son bölgeyi almak ve bölgedeki IŞİD’ ten kalan son kalıntıları temizlemek amacıyla saldırı başlattı.

Suriye Rejimi bölgesi
Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim, İran Devrimi’nin 40. yılını kutlamak ve çeşitli temaslarda bulunmak maksadıyla 6 Şubat 2019’da İran’a ziyarette bulundu. Cihangiri ve Ruhani ile görüşmeler gerçekleştiren Muallim, iki ülke arasındaki stratejik ilişkilerin kuvvetlendirilmesine yönelik beyanda bulundu. Görüşmelerde kurulacak olan anayasa komitesinin yanı sıra Türkiye, Rusya ve İran arasında 14 Şubat’ta yapılacak olan zirve de değerlendirildi.

Suriye’nin güneyinde tutunmakta zorlanan muhalifler Saraya el-Cenub adında yeni bir grup kurdu. Bu grup gerilla taktikleri ile Suriye’nin güneyinde muhalif hareketi canlı tutmayı amaçlamaktadır. Daha önce rejim ile muhalifler arasında yapılan anlaşma ile Dera boşaltılacak ve buradaki muhalifler İdlib’e gidecekti. Fakat Dera’da kurulan Saraya el-Cenub hareketi, yapılan bu mutabakatın kısmen başarısız olduğunu yansıtmaktadır.

Askeri kaynaklara dayandırılan bilgilere göre İran tarafından Şam yakınlarında kurulan bir tesiste füze üretimine başlandı. İranlı uzmanların danışmanlığını yaptığı tesisin başında ise Beşar Esad’ın kardeşi Mahir Esad bulunuyor. Bu tesiste taşınabilir kısa mesafeli füzelerin üretimi amaçlanmaktadır. Özellikle Burkan 2H (Volcano 2H) ve Golan füzeleri yapımına öncelik verilmektedir.

İdlib, Fırat Kalkanı, Afrin bölgesi
4 Şubat 2019 tarihinde rejim kuvvetleri İdlib ve Hama kırsalına saldırılarda bulundu. İdlib’in güneyindeki el-Habbit köyüne yapılan saldırılarda ölü ve yaralıların olduğu rejime yakın medya kaynaklarınca ileri sürülmektedir. Ayrıca yine aynı medya organlarınca ileri sürülen iddialara göre Hasraya kasabasına yapılan saldırıda İzze Ordusu’na mensup birçok kişinin öldürüldüğü ve birçoklarının da yaralandığı bildirildi.

İdlib’de 10 Şubat 2019 tarihinde Suriye muhalefetinin önemli bileşenlerinin buluştuğu Genel Konferans düzenlendi. Bu konferansa Heyet Tahrir uş-Şam dahil birçok milis ve sivil toplum kuruluşları katıldı. Konferansın amacı özgürleştirilen bölgelerde askeri, ekonomik ve sosyal yönlerden kapsamlı bir bütünlüğün oluşturularak buralardaki muhalif varlığının daha güçlü bir şekilde sürdürülme arzusudur.