Suriye Gündemi: 7-13 Ocak 2019

Uluslararası Gündemde Suriye
ABD Başkanı Donald Trump ile Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron arasında Suriye meselesinin ele alındığı bir telefon görüşmesi gerçekleşti. Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada liderlerin; Suriye’deki son durumu, IŞİD’le mücadeledeki kararlılığı ve ABD’nin Suriye’deki askerlerini planlı ve koordineli bir şekilde çekmesi meselelerini görüştüğü belirtildi. İki lider, Suriye’de olası kimyasal silah kullanımına müsamaha gösterilmemesi gerektiğini de yineledi.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Suriye'deki durumu ele almak için Angela Merkel ile telefonda görüştü. Liderlerin görüşmesinde, İstanbul Zirvesi’nde alınan karar uyarınca Suriye Anayasa Komitesinin oluşturulması ve genel olarak Suriye’deki son durumun görüşüldüğü belirtildi. Ayrıca iki ülke liderinin, Suriye sorununu çözmek için BM ile koordinasyon sürecinde insani yardımları  arttırma isteğini dile getirdiği aktarıldı.

ABD öncülüğündeki koalisyon güçlerinin Suriye'den çekilmeye başladığı duyuruldu. Bu konuda diğer bir açıklama Fransa Dışişleri Bakanlığından geldi. Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian ABD'nin Suriye'den çekilme kararını açıklamasından haftalar sonra,  Fransa’nın Suriye'de siyasi çözüm sağlanır sağlanmaz ülkeden çekileceğini açıkladı. Drian, Irak’ta askeri olarak bulunduklarını, Suriye de ise mütevazı sayıda birliklerinin olduğunu belirtti. Suriye’de barışın tesis edilebilmesi için askeri değil siyasi çözüm bulunması gerektiğine dikkat çeken Bakan, Rusya’nın Suriye’de anlaşmazlığı çözme konusunda sorumluluğu olduğunu da ekledi. 20 Aralık 2018’de Fransa'nın IŞİD'e karşı oluşturulan uluslararası koalisyonda yer almaya devam edeceği açıklanmıştı.

İran İslam Devrim Muhafızları Kolordu Komutan Yardımcısı Hüseyin Selami, ABD’nin Suriye’den askerlerini geri çekmesini bariz bir geri çekilme ve bölgedeki ABD politikalarının çıkmaza girmesinin bir işareti olarak nitelendirdi. Benzer bir açıklama Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’den geldi. Putin, ABD’nin Suriye’de varlığına gerek olmadığını ve ABD’nin politikasının başarısız olduğunu vurguladı. Rusya Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada ise, ABD'nin Suriye'den birliklerini çekme açıklamasına rağmen Suriye'de kalmak istediği izlenimi olduğunu açıklandı. Jeopolitik ve bölgesel güvenlik göz önüne alındığında, birçok İranlı ve Rus yetkili yaptıkları açıklamalarda, ABD’nin çekilme kararına şüpheci yaklaşmakta ve Washington’un Suriye stratejisinde kayda değer bir değişim olmadığını savunmaktadır.

ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Orta Doğu temasları kapsamında gittiği Mısır'da yaptığı açıklamada, “Suriye konusunda Rusya'nın bizimle işbirliği yapmasını ve Suriye'deki çatışmalara siyasi bir çözüm bulmaya yönelmesini istiyoruz. Bu konuda Moskova'nın yardımına başvuruyoruz” ifadelerini kullandı. Ülkelerin Suriye'de barış ve istikrarı sağlamaya çalıştığını söyleyen Pompeo, “ABD'nin her zaman bu sürecin başında ve ön planda olduğundan emin olun" dedi.

Suriye Rejimi bölgesi
Suriye rejiminin Arap ülkeleriyle ilişkileri normalleştirmeye yönelik dirsek temasında olduğu bu günlerde, Suriye rejiminin Cenevre’deki BM Daimi Temsilcisi Hüsamettin Ala, Vatikan Dışişleri Bakanı Paul Richard Gallagher ile bir araya geldi. Hüsamettin Ala, Papa Fransis’in Suriye’ye yönelik dış müdahalenin sona ermesi ve ülkelerini terk eden Suriyeli mültecilerin topraklarına dönmesini vurgulayan ifadeleri için Vatikan yönetimine Suriye rejimi adına teşekkürlerini iletti. Ala, bu toplantıda özellikle Suriye’ye yönelik uygulanan yaptırımların kalkması için destek talep etti.

İdlib, Fırat Kalkanı ve Afrin bölgesi
Heyet Tahrir uş-Şam (HTŞ)’ın 8 Ocak 2018’de Ahrar uş-Şam ve Sukur eş-Şam’a karşı başlattığı saldırı sonucunda HTŞ, İdlib ve Hama kırsalındaki bazı köyleri ele geçirdi. Bu gelişmeden bir gün sonra HTŞ, Ahrar uş-Şam’ı kendi içinde çözülmeye zorlayarak Hama kırsalındaki el-Gab Ovası ve Şahşio Dağı bölgesindeki ağır silahları HTŞ’ye bırakmasını sağladı.

10 Ocak 2018 tarihinde ise İdlib’de faaliyet yürüten iki büyük grup olan HTŞ ile Ulusal Özgürleştirme Cephesi arasında bir anlaşma imzalandı. Bu anlaşmaya göre iki grup arasında devam eden çatışmalara son verildiği bilgisi paylaşıldı. Yine bu anlaşma çerçevesinde bu grupların hakim olduğu alanlarda HTŞ kontrolündeki Kurtuluş Hükümeti’nin yönetimi üstleneceği belirtildi. Bu gelişmeler neticesinde HTŞ’nin İdlib’deki etkinliğini pekiştirdiği söylenebilir. Yine bu anlaşma ile Ahrar uş-Şam ve Sukur eş-Şam Ariha ve Marat el-Numan kasabalarından da HTŞ lehine feragat etti. Anlaşma uyarınca İdlib içinde bir bütünleşmenin sağlanması beklenmektedir. Çünkü bu anlaşma iki grup arasındaki çatışmaların sonlandırılmasının yanısıra, tutukluların karşılıklı iadesi, bölge içindeki tüm kontrol noktalarının kaldırılması ve Kurtuluş Hükümeti altında birleşmeyi kapsamaktadır.

Fırat’ın Doğusu
8 Ocak’ta Ankara’ya gelen ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton, IŞİD mağlup edilene ve YPG savaşçılarının güvenliği sağlanana kadar ABD’nin Suriye’nin kuzeyinden ayrılmayacağını belirtti. Bolton’un, Türkiye tarafından YPG savaşçılarına zarar verilmemesi yönündeki talebi, Erdoğan tarafından “ciddi bir hata” olarak değerlendirildi. Bununla beraber, Türkiye Menbiç yol haritasının tamamlanması ve PYD/YPG’nin bölgeden çıkartılması için ABD’ye çağrıda bulunmaya devam etti. Türkiye ABD’nin Suriye’den geri çekilme kararından memnuniyet duyduğunu; fakat bu çekilmeden sonra geriye kalan yapının açıklığa kavuşturulmaya ihtiyaç duyulduğunu belirterek, YPG savaşçıları tarafından kontrol edilen bölgelerde bulunan on altı askeri üssün kontrolünün Türkiye’ye verilmesini talep etti. ABD’nin Suriye’den çekilme kararını takiben, Ankara kendi önceliklerini göz önünde bulundurarak Fırat’ın doğusundaki istikrara katkı sağlayabilmek ve Suriye’de bir sonraki adımlarını şekillendirmek amacıyla Moskova ve Washington ile ilişkilerinde bir denge kurmaya çalışmakta. ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Trump’ın Suriye’den çekilmesini takiben Ortadoğu’da IŞİD’in tekrar güç kazanmasına izin verilmeyeceği konusunda söz verdi. Mevlüt Çavuşoğlu ile görüşme yapan Pompeo, Türkiye-Suriye sınırında Türkiye’nin güvenlik endişelerine dair ABD’nin bağlılığını vurgulayarak Suriye’den ABD birliklerinin dikkatli ve koordineli olarak çekilmesinin bir parçası olarak Türkiye-ABD arasında temasların devam etmesinin önemi yeniden tekrarladı. John Bolton, Suriye'deki YPG savaşçılarının güvenliğinin sağlanması konusunda ihtiyaç duyulması halinde Rusya'yla görüşebileceklerini ve bununla birlikte, Rusya’nın, YPG ile Şam arasındaki ilişkilerin iyileştirilmesini memnuniyetle karşıladıklarını söyledi. Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Suriye’de planlanan operasyonun ABD birliklerinin ülkeden geri çekilmesine bağlı olmadığını ve ABD’nin zamanında çekilme konusunda başarısız olması halinde Türkiye’nin askeri operasyonu başlatacağını belirtti. Diğer taraftan, TSK, terör gruplarına yönelik olarak düzenlenecek operasyonlarının bir parçası olarak Suriye sınırına askeri konuşlanmasını sürdürdü. Bununla birlikte, Pentagon Trump’ın Suriye’den çekilme kararına yönelik ilk somut adım olarak bazı ekipmanları Suriye’den çekmeye başladıklarını açıkladı; fakat çekilen ekipmanın türü ve hangi bölgeden çekildiğine dair detay verilmedi

PYD Eş Başkanı Şahoz Hasan, ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton’un Ankara ziyaretinden sonra, Türkiye’nin operasyon ihtimalinin ciddi olduğunu belirterek savaşa hazır olduklarını açıkladı. Hasan, Suriye Kürtlerinin Rusya ve Suriye hükümeti ile temas halinde olduklarını ve yeni bir anlaşma yapabileceklerini belirtti. Sözde özerk yönetim danışmanı Bedran Çiya Kurd, Esad rejimi ile bir anlaşma yönünde çalıştıklarını belirtti. Kurd bu anlaşmanın; Suriye’nin kuzeyi ve doğusunda bulunan kaynakların adil olarak dağıtılmasını, Suriye’nin kuzeyinde hakim olan oluşumların anayasada bütünleştirilmesi adına bir yol bulunmasını, Türkiye ile sınırın korunmasını içeren ‘bir yol haritasını’ içerdiğini ve bu planın Rusya ve Suriye rejimine sunulduğunu söyledi. Bu açıklamaya paralel olarak, Suriye Dışişleri Bakan Yardımcısı Faysal Mikdat’ın Kürt grupları ile diyalogdan başka bir alternatif olmadığına dair yaptığı açıklama, PYD’nin çatı kuruluşu olan Demokratik Halk Hareketi tarafından memnuniyetle karşılandı. Bununla birlikte; Şam hükümeti, SDG ile bir anlaşmaya ulaşma konusunda ‘iyimser’ olduklarını dile getirdi. SDG sözcüsü Redur Halil, Şam yönetimi ve Suriye Demokratik Konseyi arasında anlaşma yapılır yapılmaz SDG’nin yakın gelecekte Suriye Arap Ordusu bünyesine katılabileceğini belirtti.

Suriye rejimi ile görüşen sözde özerk yönetim yetkililerinin, rejimin özerklik konusunda garanti vermesi karşılığında, sınır kapılarının kontrolünün rejime devredilmesini önerdiği iddia edildi. Türkiye’nin yapacağı operasyona yönelik olarak ise; YPG, Suriye’nin Menbiç bölgesinde yerel halkın evlerini ve dini yerleri ele geçirerek, Türkiye’nin operasyonu öncesinde Fırat’ın doğusundaki hareketliliği izlemek amacıyla bu alanları üs olarak kullanıma hazırlamakta.

IŞİD Fırat’ın doğusunda SDG’ye karşı bir saldırı başlattı ve al-Shaafah bölgesinde birkaç noktayı ele geçirdi. IŞİD saldırının hemen sonrasında, ABD destekli koalisyondan ve SDG’nden IŞİD savaşçılarının Batı Irak’a geçmesine izin verilmesini talep etti. SDG, Suriye’nin kuzeydoğusunda gerçekleştirdiği özel bir operasyon sonrasında dört yabancı teröristi ele geçirdiğini duyurdu. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi tarafından yayınlanan rapora göre, SDG’nin bölgedeki operasyonlarından beri Fırat’ın doğusundan altı yüzden fazla IŞİD savaşçılarının kaçtığını ve bu savaşçıların çoğunun, gelecek terör saldırılarını yürütmek amacıyla Suriye’nin kuzeydoğusunda güvenli bölgelerde saklanmaya çalıştıklarını belirtildi. Bu arada, Suriye’de yakalanan yabancı terörist savaşçılar konusunda ne yapılacağı konusu Trump hükümeti için önemli bir sorun teşkil etmekte.