Türkiye-Irak İlişkileri ve Türkiye’nin Sınır Ötesi Terör Operasyonları

Irak Dışişleri Bakanı İbrahim El-Caferi, 2014 Kasım ayından sonra 13 Temmuz 2015 tarihinde yeniden Türkiye’yi ziyaret ederek üst düzey görüşmelerde bulunmuş, bu ziyaret iki ülke ilişkilerinin gelişimine katkı sağlayacak bir adım olarak değerlendirilmiştir. Önce Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile görüşen Caferi, daha sonra Başbakan Ahmet Davutoğlu ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile de bir araya gelmiştir. Ziyaret öncesi Türk Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada başta ikili siyasi ve ekonomik ilişkiler olmak üzere, Irak’taki güvenlik durumu ve terörizmle mücadele konularının ele alınacağı ifade edilirken, özellikle IŞİD’le mücadelenin görüşmelerin odak noktası haline geldiği görülmektedir. Bu noktada IŞİD ortak tehdit olarak gösterilirken, Irak’ın Türkiye’nin IŞİD’le mücadele sürecinde daha etkin bir rol almasını istediğine yönelik beklentinin arttığı görülmektedir.
 
Bilindiği gibi özellikle Nuri El-Maliki’nin başbakanlık görevinin ikinci döneminde (2010’dan sonra) Irak merkezi hükümeti ile son derece gergin ilerleyen ilişkiler, Haydar El-Abadi başbakanlığında 2014’ün Eylül ayında kurulan yeni hükümetle birlikte düzelme eğilimine girmiş ve Irak hükümetini ilk kutlayan ülke Türkiye olmuş, hemen ardından karşılıklı üst düzey ziyaretler hız kazanmıştır. İbrahim El-Caferi’nin Türkiye ziyaretinin yanı sıra, Kasım ayında Başbakan Ahmet Davutoğlu Irak’ı ziyaret etmiştir. Aralık ayında da Irak Başbakanı Haydar El-Abadi Türkiye’yi ziyaret ederek, 2009’dan bu yana yapılamayan Türkiye-Irak Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi (YDSK) toplantısı gerçekleştirilmiştir. Hemen ardından Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın katılımıyla Toplantı, 9 yıl aradan sonra 17-18 Ocak 2015 tarihlerinde Bağdat'ta Türkiye-Irak 17'nci Karma Ekonomik Komisyonu (KEK) Toplantısı yapılmış ve iki ülke arasındaki ilişkiler hız kazanmış ve işbirliği çabaları ön plana çıkartılmıştır.
 
Bu arada Türkiye, bölgesel anlamda IŞİD’le mücadele sürecine güçlü destek vermiştir. ABD öncülüğündeki koalisyon kuvvetlerinin IŞİD’e karşı yürüttüğü operasyonlara lojistik ve istihbarat desteği vererek aktif katılım sağlarken, Irak’la ikili ilişkiler kapsamında Irak’a 2015'in Mart ayında iki uçak dolusu askeri yardım malzemesi göndermiştir. Ayrıca Türkiye, IŞİD’le mücadele kapsamında oluşturulan eğit-donat programın dahilinde 1,600 peşmerge ve Musul operasyonu için hazırlanan 1,500 kişinin Türkiye topraklarındaki eğitimini üstlenmiştir. Bu anlamıyla Türkiye, Irak’ın beklentileri doğrultusunda IŞİD’e karşı mücadelede desteğini arttırma yönünde bir çizgi izlemiştir. Bununla birlikte IŞİD teröristlerinin 24 Temmuz 2015 tarihinde Kilis’in Elbeyli bölgesinde sınırda görev yapan Türk askerine ateş açarak bir askerin şehit olmasına ve iki askerin yaralanmasına yol açan saldırı sonrası, Türkiye, sınırdaki IŞİD teröristlerine karşılık vermiştir. IŞİD teröristlerinden bir kişi öldürülürken, Türk uçakları, Türk hava sahasını kullanarak, Suriye’deki IŞİD hedeflerini vurmuştur.

Öte yandan terör örgütü PKK’nın Türkiye’deki eylemleri artmış, bunun üzerine IŞİD, PKK, DHKP-C, MLKP gibi terör örgütüne yönelik Türkiye içerisinde de operasyonlar yapılmış ve 1,000’in üzerinde kişi gözaltına alınmıştır. Ayrıca Türkiye, PKK’nın Irak’ın kuzeyindeki kamplarına operasyonlar düzenlemiştir. Bunun üzerine Irak Dışişleri Bakanı İbrahim El-Caferi, Türkiye’nin Bağdat Büyükelçisi Faruk Kaymakçı ile görüşmüştür. Caferi, Türkiye’nin güvenliğine verdikleri önemin altını çizmekle birlikte, Türkiye’nin operasyon yaptığı bölgelerde ortaya çıkabilecek sivil alanlardaki insani ve maddi zararlardan dolayı endişeli olduklarını, Türkiye’nin Irak’la koordinasyon içerisinde olması gerektiğini belirtmiştir.

Diğer taraftan Irak Bakanlar Kurulu da Türkiye’nin operasyonlarına ilişkin bir toplantı yapmıştır. Toplantı sonrası Irak Başbakanlığı’ndan bir açıklama yayınlanmıştır. Açıklamada Türkiye'nin Irak topraklarına düzenlediği hava saldırılarının tehlikeli bir gerginlik yarattığı ve Irak'ın toprak bütünlüğüne tehdit oluşturduğu dile getirilmiştir. Ayrıca Irak'ın kendi topraklarından Türkiye'ye yönelik herhangi bir saldırıyı kabul edemeyeceği ifade edilmiştir. Bu çerçevede Türkiye'nin olayı tırmandırmadan iyi dostluk ilişkisine saygı çerçevesinde iki ülke arasındaki sorunların diyalog yoluyla çözümü yoluna başvurması gerektiği belirtilmiştir. Ancak açıklamalar, Irak’ın gerçeklikten uzak bir bakış açısı sergilediğini göstermektedir. Öncelikle, Irak devleti terör örgütü PKK’ya karşı bugüne kadar bir önlem alabilmiş değildir. Hatta Nuri El-Maliki’nin başbakanlığı döneminde PKK’lı üst düzey yetkililerin Bağdat’ta ağırlandığı bilinmektedir. Bununla birlikte, Irak güvenlik güçlerinin Irak’ın kuzeyinde 2003’ten bu yana hiçbir denetimi olmadığı gibi IŞİD’in Haziran 2014’te Irak’taki bazı bölgeleri ele geçirmesinden sonra etkinliği gittikçe azalmıştır. Bu nedenle Türkiye, ülkesel güvenliğini sağlamak için uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarını kullanmaktadır. İran’ın Irak’taki askeri varlığına ve düzenlediği operasyonlara ses çıkarmayan Irak hükümeti, ABD’nin gönderdiği 5,000’e yakın askeri de olumlu karşılamaktadır. Bu noktada Irak hükümetinin IŞİD’le mücadeleyi öne sürerek savunma yapması, PKK’nın Irak için bir terör örgütü olup olmadığı sorusunu akıllara getirmektedir. Türkiye açısından hem PKK hem de IŞİD bir terör örgütü olarak kabul edilmektedir. Irak’ın, Türkiye’den IŞİD’le mücadelede aktif katılım beklerken, Türkiye’nin ulusal çıkarlarını tehdit eden PKK’ya karşı yaptığı operasyonları eleştirmesini, rasyonel ve gerçekçi bir tutum olarak değerlendirmek mümkün değildir. Buradan hareketle, Türkiye ile ilişkilerini geliştirmek ve işbirliği alanlarını arttırmak isteyen Irak’ın daha dengeli davranması gerektiği düşünülmektedir. PKK ya da IŞİD terörü fark etmeksizin terör, Ortadoğu’nun temel sorunudur. Bu soruna ilişkin olarak bütün bölge ülkelerinin dengeli, rasyonel, gerçekçi ve işbirliğini önceleyen yaklaşımının fayda getireceği akıllarda tutulmalıdır.