Analiz

Yunanistan’ın Libya Politikası

Bu çalışmanın amacı; Yunanistan’ın, Doğu Akdeniz ve Ege’deki tezlerinden hareketle, Libya krizine yönelik takip ettiği güncel politikayı genel hatlarıyla ortaya koymaktır. Ele alınan konu, güncel ve dinamik bir özellik arz ettiğinden bu çalışma kaleme alındığı güne kadar ge- çen olaylar üzerinden bazı sonuçlara ulaşmaya çalışmıştır. Yunanistan’ın Libya politikasında, Ankara ile Trablus arasında 27 Kasım 2019 tarihinde imzalanan “Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası” ile “Güvenlik ve Askeri İşbirliği Mutabakat Muhtırası” bir dönüm noktasıdır. Bu tarihten sonra Atina’nın dikkati “Libya krizi içerisinde Türkiye’nin rolüne” çevrilmiştir. Türkiye’nin Libya’da askeri, ekonomik ve siyasi herhangi bir şekilde nüfuz kurmasına, Doğu Akdeniz’deki çıkarları bağlamında karşı çıkan Yunanistan’ın, Libya’da meşruluk ve yasallık kaygısı gütmeyen bir siyaset izlemeye başladığı görülmektedir. Ankara-Trablus arasında imzalanan muhtıralar sonrası Yunan Hükümeti’nin Libya’ya yönelik olarak attığı somut adımlar; Libya’nın Atina Büyükelçisi’nin sınır dışı edilmesi, Libya sorununa çözüm arayan Berlin Konferansı’na katılma girişimleri, EastMed doğalgaz boru hattı anlaşmasının imzalanması, darbeci General Hafter’in desteklenmesi, İrini Operasyonu’nda aktif görev alınması, İyon Denizi’nde İtalya ile anlaşma yapılması ve son olarak Tobruk Meclisi ve Kahire ile münhasır ekonomik bölge anlaşmaları imzalanması için yoğun bir diplomasi yürütülmesi şeklinde sıralanabilir.vBu çalışmanın amacı; Yunanistan’ın, Doğu Akdeniz ve Ege’deki tezlerinden hareketle, Libya krizine yönelik takip ettiği güncel politikayı genel hatlarıyla ortaya koymaktır. Ele alınan konu, güncel ve dinamik bir özellik arz ettiğinden bu çalışma kaleme alındığı güne kadar ge- çen olaylar üzerinden bazı sonuçlara ulaşmaya çalışmıştır. Yunanistan’ın Libya politikasında, Ankara ile Trablus arasında 27 Kasım 2019 tarihinde imzalanan “Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası” ile “Güvenlik ve Askeri İşbirliği Mutabakat Muhtırası” bir dönüm noktasıdır. Bu tarihten sonra Atina’nın dikkati “Libya krizi içerisinde Türkiye’nin rolüne” çevrilmiştir. Türkiye’nin Libya’da askeri, ekonomik ve siyasi herhangi bir şekilde nüfuz kurmasına, Doğu Akdeniz’deki çıkarları bağlamında karşı çıkan Yunanistan’ın, Libya’da meşruluk ve yasallık kaygısı gütmeyen bir siyaset izlemeye başladığı görülmektedir. Ankara-Trablus arasında imzalanan muhtıralar sonrası Yunan Hükümeti’nin Libya’ya yönelik olarak attığı somut adımlar; Libya’nın Atina Büyükelçisi’nin sınır dışı edilmesi, Libya sorununa çözüm arayan Berlin Konferansı’na katılma girişimleri, EastMed doğalgaz boru hattı anlaşmasının imzalanması, darbeci General Hafter’in desteklenmesi, İrini Operasyonu’nda aktif görev alınması, İyon Denizi’nde İtalya ile anlaşma yapılması ve son olarak Tobruk Meclisi ve Kahire ile münhasır ekonomik bölge anlaşmaları imzalanması için yoğun bir diplomasi yürütülmesi şeklinde sıralanabilir.