Etkinlik Değerlendirmesi

Zeytin Dalı Harekâtı’nın Birinci Yılında Afrin Paneli

Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM), 12 Şubat 2019 tarihinde “Zeytin Dalı Harekatı’nın Birinci Yıldönümünde Afrin” başlıklı bir panel düzenlemiştir. ORSAM Başkanı Prof. Dr. Ahmet Uysal’ın moderatörlüğünde gerçekleşen panelde konuşmacı olarak Afrin Yerel Meclisi Başkanı Sait Süleyman, Afrin Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı Nasır Hüsso ve ORSAM Suriye Çalışmaları Koordinatörü Oytun Orhan yer almıştır.

İlk sözü alan ORSAM Suriye Çalışmaları Koordinatörü Oytun Orhan, konuşmasında Türkiye perspektifinden Afrin’i değerlendirmiş, Zeytin Dalı Harekâtı’nın Suriye iç savaşı açısından yarattığı askeri ve siyasi sonuçları ele almıştır. Türkiye’nin Zeytin Dalı Harekâtı ile ulaşmaya çalıştığı hedefleri sıralayan Orhan, ilk olarak YPG’nin alan kontrolünün ortadan kaldırılmasının amaçlandığını belirtmiştir. İkinci olarak ise, YPG’nin tüm militanlarının elimine edilmesi ya da bölge dışına çıkmaya zorlanmasının amaçlandığını ve bu çerçevede 4 binin üzerinde YPG militanının etkisiz hale getirildiğini ve çok sayıda militanının da Afrin’den kaçarak Tel Rıfat ve Münbiç bölgesine geçtiklerini belirtmiştir. Orhan son olarak, YPG’nin Afrin’de kurduğu siyasi ve idari yapısının ortadan kaldırılıp yerel dinamikleri esas alan bir yapı kurulmasının hedeflendiğinden söz etmiştir.  Orhan, Zeytin Dalı Harekâtı ile bütün bu hedeflere ulaşıldığını söylemiştir.

Zeytin Dalı Harekâtı’nın askeri ve siyasi sonuçlarına değinen Oytun Orhan, bu harekâtın askerî açıdan Türk ordusunun sınır ötesi operasyonlardaki başarısı ve ÖSO’nun Suriye’deki diğer devlet dışı aktörler ile arasındaki güç dengesi açısından da bilgi sunduğunu belirtmiştir. Zeytin Dalı Harekâtı’nın ortaya koyduğu en önemli askeri sonucun, arkasına hava desteğini alan yerel gücün sahada başarıyı büyük oranda garanti edişi olduğunu belirten Orhan, bu operasyon ile YPG’nin hava desteği olmaksızın nasıl performans gösterdiğinin ortaya çıktığını söylemiştir. Orhan, IŞİD ile mücadelede tek etkili aktörün YPG olduğu argümanının da bu harekât ile geçersiz kılındığını açıklamıştır. Oytun Orhan YPG’nin aslında fazla direniş göstermediğine dair iddiaların doğru olmadığını, Türk ordusunun sınır hattında önemli bir dirençle karşılaştığını, örgütün dışarıdan lojistik destek hatlarının açık olduğunu ifade etmiştir. Zeytin Dalı Harekâtı’nın siyasi sonucu olarak ise; Afrin’in, YPG ve PKK açısından duygusal önemi olan kalelerinden biri olduğunu, dolayısıyla bu bölgenin kaybının YPG açısından Suriye’de sonun başlangıcı olabileceğini, Afrin’de direnemeyen YPG’nin çok daha zayıf olduğu diğer alanlarında ayakta kalmasının zor olacağını açıklamıştır. Orhan, bu harekât sonrasında YPG’nin ilk kez toprak kaybı yaşadığını, YPG üzerindeki dokunulmazlık zırhının kalktığını ifade etmiştir. Zeytin Dalı Harekâtı sonrasında, YPG’nin Suriye-Türkiye sınırının tamamını içeren hat üzerinde bir bölge kurma hedefinin de sonlandığını belirtmiştir. Orhan, Türkiye açısından bu harekât sonucunda, İdlib ve Fırat Kalkanı arasında coğrafi bağlantının sağlandığını, muhaliflere yeni bir yaşam alanının sunulduğunu, PKK’nın Afrin’den Hatay’a sızma imkanlarının elinden alınmasının sağlandığını belirtmiştir.

Zeytin Dalı Harekâtı sonrasında bölgedeki güncel durumu değerlendiren Orhan, ilçede güvenliğin henüz tam olarak sağlanamadığını, PKK/YPG eylemlerinin devam ettiğini belirtmiştir. Bununla birlikte, ÖSO’nun bölgedeki bazı eylemlerinin uluslararası alanda eleştirildiğini, Türkiye’nin ise yasa dışı eylemler gerçekleştiren ÖSO unsurlarını tutukladığını ifade etmiştir. Ayrıca, bölgenin yatırıma ihtiyacı olduğunu ve altyapının yetersiz olduğunu da sözlerine eklemiştir. Bunlara ek olarak, Dera ve Doğu Guta’daki ateşkes anlaşmaları sonucunda buradan çıkarılan halkın Türkiye kontrolündeki bölgelere gönderildiğini ve bir kısmının da Afrin’e yerleştiğini, bunun da bölgede baskı yarattığını sözlerine eklemiştir.

Konuşmasını Afrin’in geleceğine dair riskler ile sonlandıran Orhan, Rusya destekli bir İdlib operasyonunun yoğun bir göç dalgasına neden olacağını ve göçün ilk hedefinin Afrin olacağını söylemiştir. Böyle bir durumda Afrin üzerindeki baskının boyutunun çok artacağını söyleyen Orhan ikinci risk faktörü olarak İdlib’de HTŞ ve Ulusal Özgürlük Cephesi arasında yaşanan çatışmaların Afrin’e yansımalarını öne çıkarmıştır. Orhan, Afrin’in güvenliği için Tel Rıfat’ın Türkiye kontrolüne geçmesinin önemini dile getirmiş ve yeniden inşa sürecinde yaşanan sıkıntıların aşılması için de zamana ihtiyaç duyulduğunu vurgulamıştır.

İkinci konuşmacı olarak söz alan Afrin Yerel Meclisi Başkanı Sait Süleyman, Afrin ilçe merkezi ve ona bağlı 6 nahiyede olmak üzere toplamda 7 yerel meclisin oluşturulması ve bu meclislerin kurumsallaşması sürecini ele almıştır. Yaşanan terör olayları sonucunda zarar gören bölgenin öncelikle altyapı sorunlarının ele alındığını, bölgenin su sorununa çözüm bulunması amacıyla Meydanki Barajı’ndan su getirildiğini açıklayan Süleyman, günde 10 saat elektrik kesintisi yaşayan bölgeye, düzenli olarak elektrik sağlanması adına çalışmaların planlandığını ifade etmiştir.

Sait Süleyman, eğitim hizmetlerine yönelik olarak atılan adımlara da değinmiştir. Afrin merkezinde bin 500 öğretmenin 15 bin öğrenciye eğitim hizmeti verdiğini ve ileride Türkiye’nin desteği ile bir üniversitenin kurulacağını açıklamıştır. Süleyman buna ek olarak, bölgede güvenliğin sağlanması adına nüfus işlemleri, tapu, silah ruhsatları ve araç plakaları gibi hususlarda çeşitli düzenlemelerin yapıldığını belirtmiştir. Sait Süleyman, siyasi hayatın normale dönmesi için öncelikle ticari faaliyetlerin normale dönmesinin acil bir konu olduğunu belirterek bölgede Ticaret ve Sanayi Odasının önemine değinip sözlerini sonlandırmıştır.

Son konuşmacı Afrin Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı Nasır Hüsso, konuşmasında genel olarak bölgedeki kurumsal altyapının oluşturulmasının önemine değinmiştir. Bölgedeki güvenliğin, ekonomiyle doğrudan bağlantılı olduğunu vurgulayan Nasır Hüsso, bölgenin kalkınması adına geride kalan 1 yıl süresince yerel halkın ekonomik sıkıntılarının giderilmesi için çeşitli faaliyetler yürütüldüğünü ifade etmiştir. Hüsso, diğer yandan insani yardım kuruluşlarının bölgedeki varlığının önemli bir avantaj olduğunu belirtirken, Afrin’in bölgedeki illerle kıyaslandığında ekonomik döngü ve kaynak bağlamında daha iyi bir durumda olduğunu söylemiştir. Savaştan sonra orta ölçekli işletmelerin varlığını koruduğunu ve zeytinyağı, sabun ve taş kömürü gibi ihracat kalemlerinin bölge ekonomisini canlı tuttuğunu ifade eden Hüsso, bölgede para akışının sağlandığını, sayısı 150’ye ulaşan para havale merkezlerinin bölge ekonomisi için sağladığı avantajları dile getirmiştir. Ayrıca, altın ve kuyumculuk faaliyetlerinin devam etmesinin bölgede sağlanan güvenliğin önemli bir göstergesi olduğunu söylemiştir. Bu kapsamda, para aktarımı kaydının PTT üzerinden yapılmasının, güvenliğin sağlanması açısından önem arz ettiğini ifade ederek, bu konuda Türkiye ile ortak çalışıldığını söylemiştir.

Nasır Hüsso, kaçakçılık faaliyetlerinin önlenmesiyle beraber akaryakıtın yalnızca belirli noktalardan satışının sağlanması ve terör odaklarının bunlardan herhangi bir şekilde faydalanmasına engel olunmasının önemini ifade etmiştir. İnsani yardım faaliyetlerinin belirli grupların tekeline girmesinin istenmediğini belirten Hüsso, bu yardımların istismar edilmesinin önüne geçilmesi gerektiğini söylemiştir.

Bölgedeki alt yapı projelerinin desteklenmesi bağlamında yatırımcılar ve tüccarlar ile yapılan çalışmaların önemine değinen Hüsso, Afrin’de kişi başına düşen milli gelirin 150 dolar civarında seyrettiğini, bu rakamın rejim kontrolü altındaki bölgelerde çok daha düşük bir seviyede olduğuna dikkat çekmiştir. Hüsso, bölgede telekomünikasyon alt yapısının geliştirilmesi ve bölgenin dışarıyla bağlantısının sağlanması suretiyle ticari hayatın canlandırılmasının amaçlandığını ifade etmiştir. Hüsso, sanayi ve ticaret sektörünün normalleşmesi için fon gerektiğini söylerken, yerel ürünlerin dış piyasaya ihraç edilmesinin önemli olduğunu vurgulamıştır. Eldeki son veriler ışığında bölge ekonomisinin iyiye gittiğini belirten Hüsso, uluslararası kuruluşların desteğinin sağlanması halinde ilerlemenin daha hızlı olacağına işaret etmiştir.

“Zeytin Dalı Harekâtı’nın Birinci Yıldönümünde Afrin” paneli soru-cevap kısmıyla birlikte son bulmuştur. Yoğun bir katılımın olduğu panele Ankara’daki devlet kurumları, çeşitli ülkelerin büyükelçilikleri, üniversiteler, yazılı ve görsel basın temsilcileri katılmıştır.