Libya’da Öfke Günü

Nebahat Tanrıverdi O, ORSAM Uzman Yardımcısı, nebahattanriverdi@orsam.org.tr
Mısır’da ve Tunus’ta halk ayaklanmalarının iktidarları değiştirdiği Kuzey Afrika’da eylemler devam etmektedir. 42 yıldır Muammer Kaddafi tarafından yönetilen Libya’nın ikinci büyük kenti Bingazi’de 15 Şubat 2011 tarihinde protestolar başlamıştır. 17 Şubat gününü “ Öfke Günü” ilan eden göstericilerin eylemleri Beyida, Zentan ve Trablus yakınında bulunan Rijban’a sıçramıştır. İnternet bağlantısını keserek ve yabancı gazetecilerin ülkeye girişini yasaklayarak Libya’nın dış dünya ile iletişim ağlarını tamamen kapatmaya çalışan Muammer Kaddafi eylemleri şiddet kullanarak bastırmaya çalışacaktır. Öte yandan ülke içerisinde yerel gazetecilerin şehirlerini terk etmelerini yasaklayarak ve telefon bağlantılarını sınırlayarak eylemlerin ülke içerisinde yayılmasını engellemeye çalışmaktadır.    Eylemlerin Başlaması   1996 yılında Trablus’un Ebu Salim Cezaevi’nde güvenlik güçlerince çoğunluğunu muhaliflerin oluşturduğu mahkûmlar katledilmiştir. 2004 yılına kadar bu konu hakkındaki tüm iddiaları reddeden Libya resmi otoriteleri 2004 tarihinden sonra ölen bazı mahkûmların yakınları ile irtibata geçmiş ve hapishanede gerçekleşen ölümleri kabul etmiştir. Fethi Terbil ise bu dava ile yakından ilgilenmiş ve aileleri temsil etmiş, özellikle mahkûmların mezarlarının ailelere bildirilmesini sağlamak için çaba harcamıştır. 15 Şubat 2011 tarihinde Libyalı avukat ve İnsan Hakları savunucusu Fethi Terbil’in tutuklanması ile birlikte Bingazi’de başta Fethi Terbil’in temsil ettiği mahkûm yakınları olmak üzere halk, protesto gösterilerine başlamış ve avukatın serbest bırakılmasını talep etmişlerdir. Bu eylemlere Bingazi’den katılımın artması ile birlikte “demokrasi” ve “özgürlük” taleplerinin dile getirildiği eylemler başlamış ve bu eylemler giderek Muammer Kaddafi’nin iktidarını hedef alan protestolara dönüşmüştür. Özellikle Muammer Kaddafi’ye muhalefetin güçlü olduğu ve ülkenin fakir kısmı olan doğu bölgesinde eylemler yayılarak devam etmektedir. Eylemlerin başladığı ilk günlerde Muammer Kaddafi yasaklı örgüt olarak tanıdığı İslami Kurtuluş Cephesi’ne üye oldukları suçlaması ile tutuklanmış 110 kişinin serbest bırakılacağını açıklamıştır. Ancak bu açıklamanın ardından tutukluların salınmaması, bu yönde yapılan açıklamaların taktiksel olduğu düşüncesini güçlendirmiş ve eylemleri sonlandırmadığı gibi ülkenin doğusunda yer alan başka yerleşim yerlerine de sıçramasına yol açmıştır.   Eylemlerin Ekonomik Nedenleri   1988 yılından itibaren ekonomik reformlar uygulayan Libya’da halkın yoksullaşmasının önüne geçilememiştir. Özelleştirme ve özel mülkiyetin önünü açan bu reform politikası ile birlikte Libya’da görece rahatlamayı beraberinde getiren bir dizi siyasi reform da yürürlüğe sokulmuştur. Ancak devletin eğitim ve sağlık sektörlerindeki harcamalarını büyük oranda azaltması, 1969 yılında başlattığı sosyalist nitelikteki “refah devleti” anlayışını büyük oranda kırmıştır. Bununla birlikte harcamalarını azaltmak amacı ile devlet, çalışanlarının sayısını düşürmüştür. Bu durum ise işsizlik ile birlikte halk üzerindeki harcama kalemlerinin ağırlaşmasına neden olmuştur. Öte yandan ülkede ekonomik ve politik anlamda “yozlaşma” halkın tepkisine neden olacak oranda bulunmaktadır. Uluslararası Yolsuzluk Algılama Endeksi’nin 2009 raporunda,  Libya 180 ülke içerisinde 130. sırada yer almıştır. Ekonomide aile ve aşiret bağlarının fazlası ile belirleyici olması, Kaddafi’nin aşiretinin karar alma mekanizmasında ve ekonomide başat bir rol oynaması halk ararsında muhalefete neden olmaktadır. İşsizlik oranı ise 2009 yılına göre 0 civarındadır.    Libya lideri Muammer Kaddafi, gösterileri sona erdirmek için bazı ekonomik kararlar almıştır. Bu kararlara göre devlet, halka bedava evler dağıtılacağını, çalışanların maaşına yüzde 25 zam yapacağını ve halka kişi başına 146 Libya Dinarı (110 dolar) dağıtacağını duyurmuştur. Önümüzdeki dört ay içerisinde ise bazı reformların yapılacağı bildirilmiştir. Ancak bu açıklamaların halk üzerinde etkili olduğunu söylemek şimdilik mümkün değildir.    Muhalefet   Muammer Kaddafi’nin iktidarına yönelik muhalefetin pek çok kanaldan yükseldiği görülmektedir. Bu muhalefette ekonomik olarak ülkenin geri kalanından daha fakir olan ülkenin doğusu önemli bir rol oynamaktadır. İslami ve öğrenci muhalefet hareketleri Bingazi başta olmak üzere ülkenin doğusunda kuvvetlidir.    Kaddafi yönetimine karşı yükselen öğrenci muhalefetinin oldukça belirgin bir şekilde geliştiği görülmektedir. 1976 tarihinde Bingazi Üniversitesi’nde, üniversiteler üzerinde kontrol kurmaya çalışması sonucu ortaya çıkan öğrenci eylemleri Muammer Kaddafi tarafından güç kullanarak bastırılmış ve üniversite kapatılmıştır. Üniversitenin adı daha sonra El Fetih Üniversitesi olarak değiştirilmiş ve yeniden açılmıştır. Ancak eylemlerin burada sona ermediğini görmekteyiz. 1984 tarihinde 2 öğrenci asılmış ve 1985 tarihinde ise 2 öğrenci daha öldürülmüştür. Bu muhalefet varlığını hala devam ettirmektedir.   Kaddafi yönetimine karşı oluşan bir diğer muhalefet ise ordu içerisindedir. Özellikle 1987 tarihinden itibaren Kaddafi ordu tarafından kendisine düzenlenebilecek bir darbe ihtimalinden çekinmektedir. Bu nedenle Kaddafi, oluşturduğu devrim komisyonları aracılığı ile ordu üzerinde kontrol mekanizmaları oluşturmaya çalışmıştır. Öte yandan Libya ordusunda görev alan komutanları erken emekli ederek, aralıklı olarak ordu içerisinde görevlilerin yerlerini değiştirerek ve onları görevden alarak olası bir darbenin önüne geçmeye çalışmaktadır. 1993 tarihinde ordu ve Libya’nın en büyük aşiretlerinden biri sayılan Warfallah aşireti içerisinde gerçekleştirdiği operasyonlar bu yöndeki tespiti doğrulamaktadır. Bu tarihte Kaddafi, iktidarına karşı bir darbe girişimi tespit ettiğini duyurmuş ve ordu içerisinde pek çok görevliyi idam ettirmiştir. Bu darbeye destek verdiği iddiası ile Warfallah aşiretinin pek çok üyesi aileleri ile birlikte tutuklanmış ve öldürülmüştür. Kaddafi’nin gerçekleştirdiği bu infazların bir kısmının televizyondan canlı yayınla halka izlettirilmesi ise benzer muhalif hareketlere gözdağı verme amacı gütmekteydi. Kaddafi’nin “gaddarlığını” halka canlı yayınla göstermesi, şiddetin bir iktidar aracı olarak kullanıldığını göstermesi bakımından önem taşımaktadır.    Ayrıca Kaddafi’nin orduya karşı güvensizliği nedeniyle oğullarının kontrolü altında bazı özel askeri timler oluşturduğu bilinmektedir. Bu güvensizliğin son gelişmelerde devam ettiği de gözlenmektedir. Kaddafi, Şubat ayında Bingazi’de başlayan halk ayaklanmalarını ordu ile değil de bu özel timler ile bastırmaya çalışmaktadır. Muammer Kaddafi’nin en küçük oğlu olan Hamis’in kontrolü altında bulunan Lejyon 36, Bingazi’deki eylemleri bastırmak için müdahale etmektedir.   Muammer Kaddafi yönetimine karşı oluşmuş muhalefetlerden bir diğeri ise dini muhalefettir. 1973 Kültür devrimi ile dini muhalefet Libya’da yükselişe geçmiş, diğer Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerindeki kadar güçlenmese de varlığını devam ettirebilmiştir. 1980’li yıllar boyunca pek çok Libyalı çeşitli İslami örgütlere üye olmak suçlaması ile tutuklanmış ve idam edilmiştir. Bugün eylemlerin başladığı Bingazi’den ise pek çok kişi bu operasyonlar sırasında tutuklanmıştır. Bağımsız İslami grupların, Libya’nın doğusunda bulunan bölgelerde faaliyette bulundukları bilinmektedir. Ayrıca sürgünde bulunan pek çok muhalif lider de bulunmaktadır.    Sonuç Yerine   Muammer Kaddafi belki de iktidarı boyunca en ciddi halk muhalefeti ile karşılaşmaktadır. İnsan Hakları İzleme Örgütü’ne göre eylemlerin başladığı 15 Şubat’tan bu güne kadar 233 kişi hayatını kaybetmiştir. Kaddafi’nin Bingazi’deki kontrolünün tamamen yitirdiğini ve göstericilerin askeri tankları, silahları ele geçirdiğine yönelik bilgileri Kaddafi de doğrulamış durumdadır. Ayrıca Seyfülislam Kaddafi’nin yaptığı açıklamaya göre Beyida’daki askeri depolar, göstericiler tarafından yağmalanmıştır. Bugün itibari ile Trablus’ta devlet binalarına saldırıların varlığına dair haberler bulunmaktadır. Öte yandan bu gelişmeler üzerine Muammer Kaddafi ve oğlu Seyfülislam Kaddafi yaptıkları açıklamalarda göstericileri bastırmak için güç kullanmaktan çekinmeyeceklerini açık bir şekilde ifade etmişlerdir. Daha önceki tüm isyanları ve muhalif hareketleri, çok kanlı bir şekilde bastıran Kaddafi’nin bu olaylarda da benzer bir şekilde hareket ettiği görülmektedir. 1969 tarihinde iktidara gelmesinden bu güne kadar geçen süren içerisinde, Libya halkına şiddet konusunda sınır tanımayacağı yönünde açık mesajlar veren Muammer Kaddafi’nin iktidarına karşı halkın protesto gösterileriyle cevap vermesi bu bakımdan gözden kaçırılmaması gereken bir gelişmedir. Libya’nın halk eylemlerini bastıracak ve muhalefeti tatmin edebilecek kadar petrol gelirine sahip olması, halk eylemlerinin Tunus ve Mısır’daki gibi sonuçlanmayacağı yönündeki yorumları arttırsa da, halk eylemlerinin ülke geneline yayılma ihtimali mevcuttur. Özellikle Trablus ve Fizan’da Muammer Kaddafi yanlısı nüfusun çoğunlukta olduğu düşünülürse, eylemlerin buralara sıçraması ile Libya’da kökten bir değişim beklentisi içerisine girilebilir.