1,5 Milyar Dolarlık Soru: Darbe mi, değil mi?

Nebahat Tanrıverdi O Yaşar, ORSAM Ortadoğu Uzman Yrd.
Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin iktidardan indirilmesi ve Mısır ordusunun belirlediği yol haritası bunun bir darbe mi yoksa başka bir şey mi olduğuna ilişkin tartışmalara yol açtı. Dünyanın her yerinde akademisyenlerden siyasi isimlere kadar herkesin bu soruya bir cevabı var, ancak Beyaz Saray ve yeni Mısır yönetimi için bu soru 1,5 milyar dolar değerinde.   
 
Dış Yardım Yasası'na göre “seçimle iktidara gelmiş bir hükümet başkanı askeri darbe veya irade yoluyla devrildiği takdirde” Amerika Birleşik Devletleri'nin, söz konusu ülkeye yaptığı dış yardımlarını askıya alması gerekmektedir. Yani ABD eğer Mısır'da yaşanan durumun bir darbe olduğuna karar verirse ülkeye yaptığı yardımları kesmek durumunda kalacaktır. Dolayısıyla son gelişmeler ışığında ABD'nin tutumu, çoğunlukla askerî ama aynı zamanda ekonomik alanda yaptığı büyük miktardaki yardımlar bakımından ABD için bazı “sonuçları” beraberinde getirecektir. Şu ana kadar Beyaz Saray ve Meclis, Mısır'a 1,5 milyar dolardan fazla bir miktara mâl olacak “darbe” kelimesini kullanmaktan kaçındı. Ancak bu durum Mısır'daki geçici hükümet ve Mısır ordusunun ABD'den aldığı askerî ve insanî yardımları güvence altına aldığı anlamına gelmez.        
 
Şimdilik ABD Başkanı Obama dikkatli bir şekilde “darbe” kelimesini kullanmaktan imtina ederken, şu ana dek yayınlanan resmî açıklamalar, “tam yetkinin bir an önce demokratik  yollarla seçilecek bir sivil hükümete devredilmesinin önemini” vurgulamaktadır. Görünüşe bakılırsa ABD'nin yardımları kesmesi, devam eden sürece fiili olarak müdahale etmeden ve mevcut krizleri daha da derinleştirmeden Mısır'daki durumu etkisi altına almakta önemli bir koz olmaya devam edecektir. Ama aynı zamanda ABD yönetiminin belirli aralıklarla anımsattığı hayati ön koşulları görmek de bir o kadar önemli. Başkan Obama'nın 3 Temmuz'da yapmış olduğu şu açıklama en önemli ön koşula açıklık getirmiştir:
 
“Mısır ordusunu kapsayıcı ve şeffaf bir süreçle mümkün olan en kısa zamanda tam yetkiyi  demokratik yollardan seçilmiş bir sivil hükümete devretme yolunda hızlı ve sorumlu şekilde hareket etmeye ve Mursi ve destekçilerine yönelik keyfi tutuklamalardan kaçınmaya çağırıyorum... Bugünkü gelişmeleri olumlu karşılayanlar ve Cumhurbaşkanı Mursi'yi destekleyenler de dahil olmak üzere barışçıl eylemlere katılan herkesin sesine kulak vermek gerek.”
 
Öte yandan Müslüman Kardeşler'in bu süreçte tamamen devre dışı bırakılması, ve iktidarı seçilmiş bir hükümete devretmeyi güçleştirecek Mursi yanlısı ve darbe karşıtı protestoların devam etmesi Mısır ordusu ve yeni geçici hükümet için bir mayın tarlası niteliğindedir. Mısır ordusunun ve Mursi taraftarı, darbe karşıtı protestoların bu noktadan sonra izleyeceği yola göre ABD'nin tutumu da şekillenecektir.
 
Dolayısıyla Mısır ordusunun çok kısa bir içinde yüzleşmesi gereken üç önemli zorluk söz konusu. Bunlardan ilk ikisi birbiriyle bağlantılı: mevcut koşullar altında Mısır siyasi yaşamını mümkün olduğunca normale döndürmek için Mısır sokaklarını yatıştırmak ve Müslüman Kardeşler'le tekrar masaya oturmak. Biri olmadan diğerini mümkün kılmak neredeyse imkansız, birbiriyle yakından ilişkili bir döngü. Mısır ordusu başta Mursi olmak üzere Müslüman Kardeşler ile Özgürlük ve Adalet Partisi (HAP) üst düzey yetkililerini göz altında tuttuğu sürece, Mısır'ın birçok şehrinde Müslüman Kardeşleri destekleyen ve orduyu protesto eden kalabalıklar sokakları terk etmeme konusunda oldukça kararlı görünmektedirler. Ancak Müslüman Kardeşler ve HAP'tan üç yüzü aşkın üst düzey yetkilinin tutuklanmasının altında yatan asıl sebep örgütsel kapasitelerini küçültmek, toplumsal tabanlarına gözdağı vermek ve güçten yoksun bırakmaktır. Mısır'da hâlihazırda süren protestoları göz önünde bulundurduğumuzda, söz konusu amaçlar ülkenin başarıya ulaşmasında engel teşkil edecektir. Diğer türlü de Müslüman Kardeşler ve HAP destekçilerinin harekete geçmesi HAP'ın yeniden masaya oturması konusunda çok önemli bir koz olmayı sürdürmektedir. Mısır ordusu ya süregelen protestoları zalimce bastırmaya, ya da yol haritasında bazı somut tavizlerde bulunma seçeneğini tekrar gözden geçirmeye karar verecek. Bastırmanın beraberinde getireceği dış maliyetin, Mısır ordusunun ödemek istemeyeceği bir bedel olduğu ise çok açık.                      
 
Bu koşullar altında, Mısır ordusu HAP'ı siyasi oyundan dışlamadan bir an önce ülkeyi seçimlere götürmelidir. Seçenekler sınırlı. HAP'ın katılımı olmadan düzenlenecek seçimlerin ne Mısır ne de uluslararası aktörler açısından meşruiyeti olacaktır. Önümüzdeki birkaç haftada Mısır ordusunun atacağı adımlar Mısır'da Mursi'nin görevden alınmasına ve geçici teknokrat hükümetin uygulamalarına ABD yönetiminin nasıl cevap vereceği konusunda büyük ölçüde belirleyici olacaktır.