ABD, Türkiye’yi Kızdırabilir

9 Haziran 2014’ten bu yana Irak’ın en büyük ve en kalabalık ikinci kentini elinde tutan terör örgütü IŞİD’e yönelik operasyon hazırlıklarında son aşamaya gelindiği, ABD’li askeri yetkililer ve Iraklı siyasi yetkililer tarafından dile getiriliyor. Özellikle askeri-siyasi ayrımı yapıyorum; çünkü görüştüğüm Iraklı askeri yetkililer, Irak Ordusu’nun milis güçlerinden destek almadan operasyona girişmesinin ikinci bir 9 Haziran sendromu yaşatabileceği görüşünde.

 

ABD, PKK Kartını Musul’da Açar mı?

Musul operasyonunun askeri ve lojistik detay haritaları masada. Askeri kaynaklar, 44 bin silahlı gücün katılımıyla düzenlenmesi beklenen operasyona terör örgütü PKK’nın kuzey batı cephesi, yani ‘Sincar Dağı’ bölgesinden 620 militanı ile katılacağını söylüyor. Türkiye’yi bombalı saldırılar ve bombalı hendeklerle cehenneme çeviren PKK’nın operasyonlara katılması durumunda ABD ile Türkiye arasındaki diplomatik, siyasi ve askeri ilişkilerin geri dönülmesi zor bir sürece sürükleneceği bir gerçek. Türkiye bu durumu şimdilik bir iddia olarak görüyor. Hatta ABD’nin PKK kartını Musul’da bu kadar açık oynamayacağı görüşünde. Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) yetkilileri ise Sincar (Şengal), Mahmur ve Kerkük örneklerinden hareketle, bunu ihtimalin çok ötesinde bir yerde görüyor. Zira operasyonun başlamasıyla ABD’li altı askeri danışman Sincar Dağı bölgesindeki koordinasyonda görev alacak.

 

Haşdi Şaabi Grupları Tartışma Konusu

Operasyonun 20 Mart’da başlatılabileceğini dillendiren Iraklı askeri yetkililer, Tikrit ve Anbar operasyonlarında yer alan 40’ı aşkın Haşdi Şaabi grubunun Musul operasyonunda da yer almasını istiyor. IKBY ise Haşdi Şaabi gruplarının kendi sınırlarına yakın bölgelerde konuşlandırılmasına ve geçişine izin verme niyetinde değil. Askeri toplantıda da bunu yüksek sesle dile getiriyor. Bağdatlı yetkililer, Haşdi Şaabi gruplarını Kerkük-Havice üzerinden bölgeye sevk etme ve konuşlandırma arzusunda. Ancak Kürtler, Haşdi Şaabi grupları ile Sünni gruplar, en önemlisi de Kürt Peşmergeler arasındaki çatışmaların şiddetleneceği görüşünde.

 

Bağdat’ın kontrol edilebilir bulduğu ve operasyonlara katılmasını istediği Haşdi Şaabi gruplarının içerisinde Ketaib Hizbullah, Bedir Tugayları, Ketaib Seyid Şuheda, Saray El Salam, Horasan Tugayları ve Feylak El Vaad gibi grupların yer aldığı öğrenildi. Yerel kaynaklar, silahlı grupların Kerkük’ü üs olarak kullandıktan sonra kenti terk etmeyeceği riskinin altını çizerek, dünyanın petrol rezervlerinin yüzde 7’sine sahip olan Kerkük’ün, Kürtler ile Şiiler arasında savaş alanına dönüşebileceğine dikkat çekiyor.

 

IŞİD ile mücadele kapsamında kurulan ve Türkiye’nin de içinde yer aldığı ‘koalisyon’ güçlerinin, operasyona havadan destek vermesi bekleniyor. Ancak hava operasyonları konusunda da sıkıntı söz konusu. Zira koalisyon ülkeleri askeri kapasitesini Körfez ülkelerine topladı ve Musul operasyonu için süreci koordine edecek teknik donanım henüz tam anlamı ile sağlanmış değil. Diğer bir ifade ile hava operasyon ağını sağlayacak bir anlaşma yok. Ama daha da önemlisi, ABD’ye başlangıçta sınırsız destek veren Avrupa Birliği (AB) ülkeleri, Fransa’daki iki saldırının ardından kapasitelerini üçte bir oranında azalttı. Hatta uçaklarının tamamını çeken ülkeler dahi oldu. Bu durumda hava operasyonlarında ABD ve Türkiye’nin aktif rol alması beklenecek. Bir de Suudilerin İncirlik Üssüne gönderdiği savaş uçakları…   

 

ABD’ye Yönelik Öfke Derinleşiyor

Musul’un IŞİD terör örgütü tarafından ele geçirilmesine seyirci kalan ABD’nin bu tavrını, özelde Iraklılar genelde ise tüm Ortadoğu halkları öfke ile karşıladı. Zira özgürlük vaadi ile geldiği Irak’ı yüz üstü bırakan ABD’li yetkililerin  “IŞİD’e karşı bir stratejimiz yok” söylemi, “Ne haliniz varsa görün” şeklinde okundu. ABD, IŞİD terörü daha fazla derinleşmeden bölgesel yapıyı dikkate alarak müdahale etmezse, öfke daha da derinleşecektir.  

 

Operasyonun Başarısı Kara Harekâtına Bağlı

Yerel unsurlar iki yıl aradan sonra Musul için Peşmerge ve Irak Ordusu’nu harekete geçiriyor. 62 bin kişilik silahlı gücü ile Musul’u 9 Haziran 2014’te 17 saatte IŞİD’e terk eden Irak Ordusu; 31 bini Irak Ulusal Ordusu, 8 bini Peşmerge ve 5 bini Musullu Arap ve Türkmen güçlerden oluşan toplam 44 bin kişilik bir karma orduyla operasyona hazırlanıyor. Peki, bu karma ordunun toplanması ne kadar gerçekçi? Bunu operasyonların ikinci aşamasında görmeye başlayacağız. İlk aşamada hava operasyonlarının yapılması, ardından kara unsurlarının harekete geçmesi öngörülüyor. Zira kenti ele geçirmekten ziyade, elde tutmak daha önemli. Çünkü ABD’nin Irak operasyonundan bu yana Musul’da hiçbir zaman tam anlamıyla bir hâkimiyet söz konusu olmadı.

 

Türkmenler…

Ankara’nın da Haşdi Şaabi tarzı grupların operasyonlarda yer almasına -özellikle Türkmen bölgelerinde konuşlandırılmasına- sıcak bakmadığı biliniyor. Ankara, Türkmenler arasında mezhep ayrımını tetikleyen hiçbir politikaya prim verme niyetinde değil. Ancak sahada işler, Türkiye’nin düşüncelerinin aksine İran’ın Türkmenler üzerindeki politikası ile şekilleniyor. 2003’ten bu yana her geçen gün Türkmenler arasındaki mezhepçi ve ayrıştırıcı yaklaşımların giderek derinleştiği görülüyor. Bu yaklaşım Kerkük’teki Türkmenler arasında henüz ciddi bir boyut kazanmadı. Ancak bir Türkmen kasabası olan Telafer’deki Şii ve Sünni Türkmenler arasında onarılması güç yaralar açmış durumda. İran, Haşdi Şaabi üzerinden Türkmenler içerisinde de etkili olmaya çalışıyor. Türkiye ise Başika Kampı’nda tüm kesimlerin bir arada olduğu yapıya destek veriyor. Uzun vadede Irak’taki mezhepsel çatışmanın Türkmenleri de etkileme riski oluşabilir.    

 

ABD, Askeri Danışmanlarıyla Sahada Olacak

22 Ekim 2015’ten bu yana Musul’un üç tarafında topoğrafi çalışmalar yapan ABD’li askeri danışmanlar Zummar, Telafer, Sincar ve Havice istikametinde ilerleyecek olan askeri güçlere karadan doğrudan destek verecek. Ayrıca birbiri ile siyasi ve askeri anlamda iletişimi sıfır olan silahlı gruplar arasındaki koordinasyonu da sağlayacak. Ancak bu zannedildiği kadar kolay değil. Çünkü operasyonda yer alacak olan tüm grupların Musul’u yönetme isteği var.  ABD bu grupları yönetirken şu sorunun da cevabını vermek durumunda: “Musul kurtarıldıktan sonra kim tarafından yönetilecek veya kent iki kantona bölünüp iki farklı grubun yönetimine mi verilecek?” Bu kritik sorunun hala bir cevabı yok. 

 

Yerel Unsurlardan Destek Sınırlı

ABD’li yetkililer geçtiğimiz hafta Havice, Telafer, Zummar ve Musul’daki bazı önemli Arap, Türkmen ve Kürt aşiretlerinden 11’inin liderleri ile görüşme trafiği başlattı. Şu ana kadar sadece Musul’un Kürt kökenli Zebari ve Herki aşiretinden beklenen destek geldi. Sünni Arap ve Telaferli Türkmen aşiret liderlerinin ise operasyonlar sonrası için güvence istediği öğrenildi. Askeri kaynaklar, ABD’nin kafasında sadece IŞİD'i Musul’dan çıkarmak olduğunu, sonrasına dair hiçbir planı konuşmak istemediğini belirtirken, bu nedenle Sünnilerden beklenen desteğin alınamadığına dikkati çekiyor.

 

Kürtler, Dicle’nin Batı Yakasına Geçmek İstemiyor

Musul operasyonuna destek verecek olan IKBY, operasyonun Telafer’den başlatılmasının ardından 7 parsele bölünerek Musul’a ilerlenmesinden yana, ancak ABD 2 yıl zaman kaybedildiğini savunarak hızlı hareket edilmesi taraftarı. Kürt Peşmergeler ise ABD’nin Musul’un geleceğine dair siyasi bir söylem geliştirmemesinden dolayı temkinli. IKBY, Sincar, Zummar ve Mahmur’daki Peşmerge güçlerini sabitleyecek. Musul için ise Kürtlerin ağırlıklı olarak yaşadığı Dicle’nin doğu yakasına kadar gitmek istiyor. Aslında, Kürtlerin Musul konusundaki söylemi çok açık. Dicle nehri sınır olsun ve Musul’ın doğu yakası IKBY’ye bağlansın. Ama Kürtler bu konuda ABD’den bir garanti almış değil. ABD ise bu konuda stratejik davranıyor. Peşmergelere karşı terör örgütü PKK kartını gösteriyor.

 

Operasyonun Teknik Zorluğu

Iraklı askeri kaynaklar, Büyük Musul operasyonunda askeri anlamda dikkat edilmesi gereken ve operasyonu güçleştiren meselenin, Musul’un kentleşme yapısı olduğu görüşünde. Musul’un yatay kentleşme modeli ile şekillenmiş olması ve birkaç resmi daire ve otellerin dışında çok katlı yapıların bulunmaması ve dolayısıyla şehrin geniş bir alana yayılmış olması sıkıntı yaratabilir. Diğer taraftan, Musul’a yönelik bir operasyon sonrasında, kentin kontrolünün de uzunca bir süre güçlükle sağlanacağı görüşündeler.

 

Irak’taki IŞİD’in Yapısı

Öte yandan Iraklı ve ABD’li kaynaklar, IŞİD’in Irak’taki yapılanmasının Suriye’deki yapılanmasından farklı olduğuna da dikkati çekiyor. Zira Irak istihbarat raporlarına göre, Musul ve stratejik öneme sahip olan Telafer’de yer alan militanların yüzde 82’si eski Saddam ordusu mensubu, yani Baasçı. Daha da önemlisi, bu militanların sahayı ve askeri hareketliliği takip edebilecek askeri kapasiteye sahip olduğu biliniyor. ABD kaynaklarına göre Musul’da 13 bin IŞİD militanı bulunuyor. Iraklı kaynaklara göre ise bu rakam 17 bin civarında. Yani içerideki durum dahi net değil.

 

Bu yazı “ABD’nin Musul’da Tehlikeli Oyunu” başlığıyla Yeni Şafak internet sitesinde yayınlanmıştır.