ABD Yaptırımları ve Son Gelişmelerin İran Ekonomisine Etkileri

Yakın dönem dünya siyasetinde yaşanan gerilimlerin, ekonomik yaptırımların devreye sokulması ile ticaret savaşlarına dönüşmesi en çok Ortadoğu ekonomilerini etkilemiştir. ABD’de Donald Trump’ın başkan olması ile başlayan agresif dış politika ve özellikle Çin, Rusya ve İran’a karşı izlenen politikalar tüm dünya ekonomilerini etkilemektedir. ABD başkanlık seçimi sürecinde ve sonrasında Rusya ile olan gerginlikler, Trump’ın yönetime geldikten sonra Çin’i hedef alan açıklamaları ve ticari yaptırım kararları ile başlayan bu süreç; İran ile 2015 yılında imzalanan nükleer anlaşmadan çekilme ve İran’a ekonomik yaptırım kararları ile devam etmiştir.

ABD Yaptırımları ve Etkileri
Birinci faz yaptırımların etkileri genel itibariyle kısıtlama veya tamamen yasaklama getirilen sektörlerin hacimleri ile sınırlı kalmıştır. İlk olarak, Iran Air’in imzaladığı; 20 milyar dolarlık 110 Boeing uçağını kapsayan anlaşmanın, 19 milyar dolarlık 100 Airbus uçağını (3 uçak teslim edildi) kapsayan anlaşmanın ve 536 milyon dolarlık 20 ATR uçağını (13 ATR uçağı teslim edildi) kapsayan anlaşmanın iptali ile İran ekonomisi derin yara almıştır. 2015’te sona eren yaptırımlar zincirinin de vurduğu havacılık sektörü henüz tamamen kendini yenileme imkânı bulamadan yeni yaptırımlar ile büyük darbe yemiştir. Bunun devamında, 1,37 milyon dolarlık ABD’ye olan havyar ihracatının iptali de İran ekonomisini etkileyen yaptırımlardan olmuştur. İran petrolünün ticaretinde kullanılan altın ticaretinin yasaklanması ile İran, 64,5 ton altınlık ticaret hacminden olmuştur.

Nükleer anlaşmanın imzalanmasının ardından ülke ekonomisi 2016'da %12,3 büyümüştür. Bu büyüme her ne kadar güçlü gibi gözükse de büyümenin önemli bir kısmı petrol ve gaz ihracatının yeniden başlamasına dayanıyordu ve toparlanma İran'daki beklentilerin bir miktar altında kalmıştı. Büyüme 2017'de %3,7 seviyesine geri çekildi. Yüksek işsizlik ve enflasyonu protesto eden göstericiler, Aralık 2017'de büyük çaplı eylemlere başladı. Kasım 2018’de ABD’nin yeniden yürürlüğe koyduğu yaptırımlar, yukarıda da bahsedildiği üzere özellikle enerji, gemicilik ve finans sektörlerindeki yabancı yatırımların durma noktasına gelmesine yol açmıştır. Bu yaptırımlar yalnızca ABD’li şirketlere değil, İran ile ticaret yapan tüm uluslararası şirketlere yönelik planlanmıştır. Böylelikle İran ile tüm dünyanın bağı kesilmiştir. Uluslararası Para Fonu (IMF) yeni yaptırımlar ile birlikte İran ekonomisinin 2018'de yüzde 3,9 daraldığını bildirmektedir. Hatırlanacağı üzere; IMF, nisan ayında açıkladığı Dünya Ekonomik Görünümü raporunda da İran ekonomisinin 2019 yılında %6 daralacağını tahmin etmişti.

Mayıs 2018’de serbest piyasada 6 bin 500 tümen seviyelerinde olan ABD doları aynı yılın Eylül ayında 19 bin tümen seviyelerine kadar çıkmıştır. Volatilitesi oldukça yüksek olan tümen, 2019 yılı içerisinde dolar karşısında yer yer değer kazanmışsa da totalde %73’lük bir kayıp yaşamıştır. İran ekonomisindeki kriz yalnızca ulusal paranın dolar karşında değer kaybıyla sınırlı kalmadı. Para biriminde yaşanan değer kaybı dış ticareti zora sokarken enflasyonun yükselmesine ve ekonominin daralmasına neden olmuştur.

İran’ın yaşamış olduğu yaptırımlar, çift haneli olan enflasyon oranlarının endişe verici seviyelere yükselmesine neden olmuştur. Öte yandan, ülkede enflasyon, 2016'da nükleer anlaşmanın yürürlüğe girerek yaptırımların kaldırıldığı dönemde 26 yıl aradan sonra ilk kez %9'a geriledi. ABD'nin geçen yıl anlaşmadan çekilerek yaptırımlar uygulamasıyla ise enflasyon %52,1'e kadar çıktı. 2019 yılının ilk çeyreğine kadar %50’nin üzerine çıkan enflasyon oranı, aynı yılın son çeyreğinde düşüş eğilimine girmiştir. İran İstatistik Merkezinin verilerine göre, eylül ayına gelindiğinde son bir yıllık enflasyon %42 oldu. Enflasyonun kontrol edilememesi alım gücünü doğrudan etkiledi. Öyle ki; İran'da bu yıl 1 milyon 516 bin tümen olarak belirlenen asgari ücret, ABD anlaşmadan çekilmeden önceki süreçte dolar bazında yaklaşık 200 dolara eşitken söz konusu rakam bugün itibarıyla serbest piyasa kuruna göre 134 dolara gerilemiş durumdadır.

Petrol Piyasasına Etkileri
İran Petrol Bakanlığının istatistiklerine göre, ABD yaptırımlarından önce ülke Nisan 2018'de günlük 2,8 milyon varil ham petrol ve gaz ihraç etmekteydi. İran'ın ihracat miktarı, Eylül 2019 itibari ile günlük 500 bin varilin altına inmiştir. Buna göre, Tahran'ın petrol ihracatı yaptırımlardan sonra günlük 2,3 milyon varil kayıpla %82’lik bir düşüş yaşamıştır.

Öte yandan, Petrol İhraç Eden Ülkeler Birliği (OPEC) verilerine göre, 2018’in ilk aylarında İran'ın petrol üretimi günde 3,8 milyon varil civarındaydı. Günlük petrol ihracatı ise 2,3 milyon varil seviyesindeydi. Uluslararası danışmanlık şirketi SVB Energy International'ın verilerine göre, İran’ın günlük petrol ihracatı Mart 2019 itibari ile 1,1 milyon varile kadar gerilemiştir. Tayvan, Yunanistan ve İtalya İran'dan petrol alımlarını durdurmuş; Çin ve Hindistan ise sırasıyla %39 ve %47 oranında azaltmıştır. Türkiye de İran'dan aldığı petrol miktarını %39 oranında azaltmış durumdadır. Yaptırımlar sonucunda bugüne kadar İran’ın 10 milyar dolarlık bir petrol geliri kaybı olduğu düşünülmektedir.

Sokak Olayları ve İran Ekonomisine Etkileri
ABD yaptırımlarının yukarıda sayılan etkileri dışında piyasada günlük yaşamda fiyatlar genel seviyesinin etkilenmesi ile birlikte birçok yeni maliyet doğurmuştur. Örneğin temel gıda ürünlerinden tavuk fiyatları %80 oranında bir artış göstermiştir. Tahran yönetimi bu artışı sübvanse edebilmek için kanatlı hayvan etini devlet destekli fiyatlarla satmaya başlamıştır. Bunun yanında, temel ürünlerden domatesin de fiyatının iki katına çıkmasıyla domates salçası kıtlığı baş göstermiştir. Yaptırımların bir parçası olan metal sektörünün de etkisiyle salçanın konulacağı metal kutu maliyetinin artması domates salçası kıtlığının nedenleri arasında gösterilmektedir. Tahran yönetimi önlem olarak domates ihracatını yasaklamıştır. Üreticiler de bu krizi salçayı cam kavanozda satarak hafifletme yoluna gitmişlerdir.

Benzer şekilde, fındık satışlarında da önemli bir düşüş yaşanmıştır. İran halkı geleneksel olarak, nevruz kutlamaları için fındık almaktadır. Yaptırımlar nedeniyle fiyatı %50 ile %100 arasında artan fındık, artık birçok aile için lüks tüketim maddesi sınıfına girmiştir. Gerek ham madde gerekse yedek parçaların tedarikindeki zorluklara yabancı otomobil üreticilerinin geri çekilmesi de eklenince yerli ve yabancı markaların fiyatları oldukça yükselmiştir. Birçok model aracın, yaptırımlar sonrasında fiyatları ikiye katlanmıştır.

Bununla birlikte, yerli paranın değer kaybetmesi sonucu oluşan enflasyon emlak fiyatlarını da doğrudan etkilemiştir. Yaptırımlar öncesine göre emlak fiyatları 5 kat artış göstermiştir. Sonuç olarak uygulanan yaptırımlar sosyal yaşamı doğrudan etkileyen boyutlara gelmiş, ülkede günlük yaşamı zorlaştırmıştır. Bunların dışında, üyeleri arasında Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı ve Yargı Başkanı olan Ekonomi Koordinasyonu Yüksek Konseyinin kararıyla 15 Kasım Cuma günü kademeli olarak benzin fiyatlarına zam yapılmıştır. Buna göre, litre benzin fiyatı 60 litreye kadar bin 500 tümene (75 kuruş) çıkarken bu rakam 60 litre üzeri benzin alımlarında 3 bin tümen olarak belirlenmiştir.

Tüm bu gelişmelerin ardından göstericiler 2017 Aralıktaki yumurta gösterilerine benzer şekilde zamlar, vergiler gelir adaletsizliği, yaygın yolsuzluk gibi nedenlerle sokağa çıktılar. Bunların yanı sıra göstericilerin hükümetin istifası, sistem değişikliği gibi istekleri gösterilerin aynı zamanda siyasi bir yönünün olduğunun göstergelerindendir. Ruhani, 4 yıldan bu yana benzine zam yapılmadığını, gelirinin halka dağıtılacağını, benzinin ucuza satılmasından kaçakçıların kârlı çıktığını belirterek zamma olan tepkileri azaltmaya çalışsa da halk bu konuda ikna olmamıştır. Tepkili halk başta Tahran olmak üzere Tebriz, Meşhed, Ahvaz, İsfahan, Şiraz, Kum, Yezd, Kirmanşah ve Kereç gibi şehirlerde sokağa çıkmışlardır.

Avrupa Birliği Üyesi Ülkelerinin Tepkisi
ABD yaptırımlarına mesafeli olan AB ülkeleri ve özellikle 2015 Nükleer Anlaşmasının tarafı olan ülkeler Almanya, Fransa ve İngiltere sürecin başından itibaren İran ile ticaretin devam etmesi noktasında tavır takınmışlardır. Bu doğrultuda, İran'la ticareti kolaylaştırmak ve Avrupalı şirketleri ABD'nin yaptırımlarından korumak için Instex adlı ödeme mekanizması geliştirilmiştir. Ancak, gelinen noktada Trump yönetiminin kararlı ve baskıcı tutumu sonucu Instex sadece gıda ve ilaç ticareti ile sınırlı kalabilmiştir.

Petrol ve bağlı ürünleri kapsayacak bir Instex mekanizmasının hala devreye girmemesi İran’ın tepkisini çekmektedir. AB devletlerinden beklediği desteği alamayan İran, bu desteği alana kadar 2015 Nükleer Anlaşmasındaki taahhütlerini iki aylık sürelerle azaltacağını açıklamıştır. Bu doğrultuda İran, 2015 mutabakatında yer alan uranyum stok miktarını 1 Temmuz 2019 itibari ile, zenginleştirilmiş uranyum limitini ise 8 Temmuz 2019 itibari ile aştığını duyurmuştur. Benzer şekilde, üçüncü adım olarak uranyumu %20’den fazla zenginleştirme kapasitesine sahip gelişmiş ekipmanlar kullanmaya başlayacağını duyurmuştur. Bu noktada belirtmek gerekir ki, uranyumu %20 saflıkla zenginleştirmek nükleer bomba üretimi için gerekli %90 saflıkta parçalanabilir uranyuma ulaşmak için önemli bir eşik kabul edilmektedir.

İran, son olarak ABD yaptırımlarına uymaya devam eden 2015 Nükleer Anlaşması tarafı AB ülkelerini, anlaşmadaki taahhütlerini azaltmada dördüncü adımı atmakla tehdit etmektedir. İran’ın bu hamlelerinin muhatap ülkeler nezdinde tam olarak karşılık bulmadığı söylenebilecektir. Hatta son dönemde ülkede çıkan halk gösterilerinin bir noktada bu karşı hamlelere bağlandığı yorumlar da yapılmaktadır.