Analiz

Antalya’da 1-2 Haziran 2011 Tarihlerinde Gerçekleşen “Suriye’de Değişim Konferansı” nın Tam Deşifresi

- Toplantıda konuşma yapan grupların temsil ettikleri sosyal kesimler ve siyasal partiler şu şekildedir: Arap aşiretleri, Müslüman Kardeşler, Kürtler, Arap Aleviler, Türkmenler, Dürziler, Hıristiyanlar, Süryaniler, Yezidiler, Aydınlar (akademisyen, sanatçı, bilim adamı), sivil toplum örgütleri, önde gelen vilayetlerin temsilcileri, Şam Deklarasyonu liderleri,  Avrupa’daki Suriyeliler, ABD’deki Suriyeliler, Ortadoğu’daki Suriyeliler, Türkiye’deki Suriyeliler. 
- Suriye rejiminin kilit noktalarında Arap Alevilerin olması nedeniyle olası bir rejim değişikliği durumunda uzun yıllardır yönetime karşı oluşmuş kızgınlığın Arap Alevi azınlığa yönelmesi riski de bulunmaktadır. Bu durum da Arap Alevileri muhalif saflarına katılma noktasında sınırlamaktadır. İşte bu nedenle Konferans’ta öne çıkan konulardan biri “kurulacak yeni düzende Arap Alevi kesimi tatmin etmek için bir bildiri yayınlanması konusu olmuştur. Böylece “Arap Alevi topluluk da ayaklanmaya davet edilmiş ve rejimin yıkılmasından sonra özgür ve bağımsız yeni Suriye’de geleceklerinin güvence altında olduğu” yönünde tatmin edilmeye çalışılmıştır.
- Antalya Toplantısı sırasında rejimi zayıflatmak, yıkmak ve muhalefeti mobilize etme yönünde ortaya atılan bazı fikirler şu şekildedir: Rejimi zayıflatmak için “kurtarılmış bölgeler” oluşturma fikri gündeme gelmiştir. Fırat ve Cezire bölgelerinde rejimin güvenlik kuvvetlerinden arındırılmış bir bölge oluşturulması yönünde teklifler dile getirilmiştir. Bu yönde o bölgelerde yaşayan Arap aşiretler ve Kürtlerin çaba sarf etmesi gerektiği konusu öne çıkmıştır. Bir diğer öneri uluslararası kamuoyunun ilgisini Suriye’ye çekmek ve rejim üzerindeki uluslararası baskıyı artırmak için “gıda ve ilaç yüklü bir geminin Suriyeli, Arap ve Batılı kişilerin katılımı ile Suriye’ye gitmesidir.” “Özgürlük Gemisi” olarak adlandırılan bu girişim için Antalya Konferansı’nın planını hazırlama ve koordine etme yönünde çaba sarf etmesi gündeme getirilmiştir. Bir diğer öneri her bir ülkede yaşayan Suriyeli diasporaların o ülke kamuoyunu Suriye meselesi konusunda bilgilendirmek, bilinçlendirmek ve hükümetleri üzerinde baskı grubu oluşturmaya yönelik çalışması olmuştur. 
- Suriye muhalefeti artık Beşar Esad yönetiminin reform yapabileceğini olan inancını kaybetmiş durumdadır. Meşruiyetini kaybettiğini düşündüğü rejimin yerine yeni bir sistem kurulmasını savunmaktadır. Ancak burada barışçıl bir geçiş dönemi öngörülmektedir. Sonuç bildirgesinde “yabancı askeri müdahalenin açıkça reddi ve ulusal birlik” vurgusu yapılmaktadır. Rejimin yıkılması için öngörülen yol ise barışçıl halk gösterilerinin devam etmesi ve yönetim üzerinde uluslararası baskının artırılmasıdır 
- Sonuç bildirgesinde Suriye halkının heterojen etnik yapısına vurgu yapılmıştır. “Suriye halkının Arap, Kürt, Keldani, Asuri, Süryani, Türkmen, Çeçen, Ermeni ve diğer etnik unsurlardan oluştuğu” teyit edilmiştir. Muhalifler bu grupların parlamenter demokratik, çoğulcu bir siyasal sistem içinde barış içinde bir arada yaşadığı bir siyasal sistem öngörmüştür. Ayrıca azınlıklara, özellikle de olası bir rejim değişikliği durumunda en fazla tehdide açık olduğu düşünülen Arap Alevi azınlığa yönelik güvenceler verilmiştir. Hiçbir grubun hedef alınmayacağı vurgusu bildiride yer almıştır. 
- Hıristiyan temsilciler, diğer azınlık grupları ve liberaller “laik” kavramını kullanırken diğer muhalif grupların bu kavrama mesafeli yaklaştığı ve “sivil” kavramını kullandıkları görülmüştür. “Laiklik” bu gruplar tarafından “din karşıtlığı” olarak algılanmaktadır. Nitekim toplantının sonuç bildirgesi üzerine yapılan tartışmaların uzamasında en önemli sorunu da laiklik kavramının metne konulmak istenmesinden kaynaklanmıştır. Bir uzlaşma sağlanamayınca taraflar tartışmalı konuları gündemden çıkartmaya karar vermişlerdir. 
- Çoğunluğu yurt dışından toplantıya katılan muhalifler Suriye’de değişimi sağlayacak esas gücün ülke içinde çoğunluğunun herhangi bir siyasi gruba bağlı olmayan Suriyeli gençler olduğunu belirtmiştir. Kendi işlevlerini ise Suriye gençliğine ve ayaklanan halka uluslararası destek sağlamak olarak belirlemişlerdir. 
-Suriye muhalefetinin en büyük zayıflıklarından biri toplantıda ortaya çıkmıştır. Konuşmalarda ortak hedeflerden ziyade etnik, mezhepsel, aşiretsel ve yerel çıkarların gündeme getirilmesi birlik oluşturma noktasında en büyük eksiklik olarak görülmüştür. 
- Toplantı deşifrelerinde öne çıkan konulardan biri Türkiye’ye duyulan güven ve toplantının Antalya’da düzenlenmesine izin vermesinden ötürü Türkiye’ye duyulan minnettir. Bu dilekler birçok konuşmacı tarafından dile getirilmiştir. Bunun yanı sıra oturum başkanının Suriye tarihi üzerine konuşurken “Suriye, önce Osmanlı sonra Fransız sömürgeciliği”nden istiklalini alabilmişti. Şimdi ise yerel zalim ve diktatörden kurtulacaktır” şeklindeki ifadeleri büyük tepkiyle karşılanmıştır. Bir katılımcının “oturum başkanının“Osmanlı işgali” nitelendirmesine itirazını bildirmesi ve Türkiye’nin bu destekleyici tavrını hiçbir Arap ülkesinin yapmadığını”söylemesi üzerine diğer bir katılımcı “her görüşe sonsuz saygım var ama Osmanlılar Suriye’ye geldiklerinde Suriye’yi işgalden kurtardılar ve haçlıların ihanetinden korudular” ifadeleri ile eleştirilerini dile getirmiştir. Bunun üzerine tüm salondan alkış sesi yükselmiş ve konuşmacı yüksek bir ses tonuyla, “Bu konferansta Al-i Osman’ın Fransızlara benzetilmesini kabul etmem”demiştir. Bunun üzerine tüm salondan Türkiye’ye övgü sesleri yükselmiştir.Bu tepkiler üzerine oturum başkanı kullandığı ifadelerden dolayı özür dilemiştir.