Bağdat ve Erbil Arasında Süregiden Petrol Anlaşmazlığı

Irak Federal Yüksek Mahkemesi 15 Şubat 2022’de, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin (IKBY) 9 Ağustos 2007 tarihinde yayımladığı 22 sayılı Petrol ve Gaz Yasası'nın Irak Cumhuriyeti 2005 yılı anayasasının (110, 111, 112, 115 ve 121/1) maddelerine aykırı olduğu olduğuna dair bir karar açıkladı. Bu federal mahkeme kararı aynı zamanda, bölgesel yönetimin Kürdistan bölgesinde ve diğer bölgelerdeki petrol sahalarından (federal hükûmet ile bölgesel hükûmet arasında ihtilaflı alanlarından) Kürdistan Bölgesel Hükûmeti tarafından yapılan tüm petrol üretiminin Federal Petrol Bakanlığı tarafından temsil edilen federal hükûmete devredilmesini ve Federal Petrol Bakanlığının Kürdistan bölgesinde petrol arama, çıkarma ve ihraç etme konusundaki anayasal yetkilerini kullanmasının sağlanması yükümlülüğünü içeriyordu. Federal mahkeme kararı, Federal Petrol Bakanlığına, Kürdistan Bölgesel Hükûmeti'nin petrol arama, çıkarma, ihraç ve satışına ilişkin olarak yabancı taraf, ülke ve şirketlerle yaptığı petrol sözleşmelerinin geçersizliği konusunda takibat yapma hakkı da verdi.

Söz konusu federal mahkeme kararı, önceki yıllarda açılan davalara dayanılarak alınmıştır. Bu davalardan ilki 2012 yılında federal petrol bakanı tarafından Kürdistan bölgesinde doğal kaynaklar bakanı aleyhine, ikincisi ise 2019 yılında Basra İl Meclisi üyesi Ali Shaddad Faris tarafından kürdistan bölgesi meclisi başkanına karşı açılmış olan davalardır. Bu gelişme şu soruyu gündeme getirmektedir. Bu konu neden şu anda gündeme geliyor? Konuyu bu şekilde zaman zaman gündeme getirmenin arkasında siyasi hedefler var mı?

Konuyla İlgili Anayasal ve Yasal Tartışmalar
Hâlihazırda yürürlükteki 2005 Irak Anayasası'nın 110. maddesinin birinci fıkrasında, “Dış politikanın düzenlenmesi, diplomatik temsil, uluslararası anlaşma ve sözleşmelerin müzakeresi, imzalanması ve onaylanması, borçlanma politikalarının müzakere edilmesi, imzalanması ve onaylanması, egemen ekonomik ve ticaret politikası teşkil edilmesi merkezî hükûmetin münhasır yetkisindedir” hükmü yer almaktadır.

Anayasanın 111. maddesi ise, "Petrol ve gaz, tüm bölge ve vilayetlerdeki tüm Irak halkının malıdır" hükmünü içermektedir. Aynı anayasanın 112. maddesinin birinci fıkrasında, “Federal hükûmet, mevcut sahalarda çıkarılan petrol ve doğal gaz yönetimini üretici bölgesel hükûmetler ve vilayetlerle birlikte gerçekleştirir, elde edilen geliri bölgeler arası nüfus dağılımıyla orantılı ve adaletli bir şekilde dağıtır, eski rejim tarafından ve izleyen dönemde haksız yere bu kaynaklardan mahrum bırakılarak zarara uğratılan veya sonradan zarar gören bölgelere dengeli kalkınma ilkesini gözeten belirli pay tahsis eder. Bu husus yasayla düzenlenir” hükmü bulunmaktadır. Aynı maddenin ikinci bendinde, “Federal hükûmet ve üretici bölgelerin ve vilayetlerin hükûmetleri, piyasa ilkelerinin en son tekniklerini benimseyerek ve yatırımı teşvik ederek Irak halkına en yüksek faydayı sağlayacak şekilde petrol ve gaz zenginliğinin geliştirilmesi için gerekli stratejik politikaları birlikte geliştireceklerdir” denmektedir.  2005 Irak Anayasası'nın 115. maddesi, “Federal makamların münhasır yetkilerinde öngörülmeyen her konu, idari bölgelerin ve herhangi bir idari bölgeye dâhil olmayan vilayetlerin yetkileri dâhilindedir. Federal hükûmetle bölgesel hükûmet arasında yetki bölüşümünün olduğu konularda ihtilaf olması hâlinde öncelik idari bölgelerin ve herhangi bir bölgeye dâhil olmayan vilayetlerin hukukuna verilir.

2007 tarihli 22 sayılı Bölge Petrol Kanunu’nun 3. maddesinin birinci fıkrasında “Bölgedeki petrolün mülkiyeti Federal Anayasa’nın 111. maddesinde belirtildiği şekilde olacak ve bölge yönetimi 15 Ağustos 2005 tarihinden (yürürlükteki Irak Anayasası’nın onaylanma tarihi) önce üretim yapmakta olan sahalardan elde edilen gelirlerden bu yasa ve Federal Anayasa'nın 112. maddesi kapsamında payı Irak genelinin oranında alacaktır. 22 sayılı Bölgesel Petrol Kanunu’nun 3. maddesinin 2. bendinde, “15 Ağustos 2005 tarihinden sonra üretime geçen petrol sahalarından elde edilen gelirlerden bölge idaresinin bu kanun hükümlerine göre payı vardır” ibaresi yer almaktadır. Aynı maddenin üçüncü bendinde “Bölgede daha önce (15/8/2005) üretim yapılan sahalarla ilgili petrol operasyonlarının yönetilmesinde birinci bent ve Federal Anayasa’nın 112. maddesi hükümleri uyarınca bölgesel hükûmetle federal hükûmet birlikte çalışır”; aynı maddenin dördüncü bendinde “Bölgesel hükûmet, 115 ve 112. maddeler uyarınca tüm petrol operasyonlarını denetler ve düzenler ve Kürdistan Bölgesi Doğal Kaynaklar bakanı bölge meclisinin onayını aldıktan sonra bölgenin petrol kaynaklarından elde edilen geliri arttırmak amacıyla  petrol operasyonlarını yürütmek üzere üçüncü bir tarafa yetki verebilir” hükümleri bulunmaktadır.

30 Mayıs 2022'de Kürdistan Bölgesel Yargı Konseyi, Federal Mahkeme kararına yanıt olarak, Federal Mahkeme'nin Kürdistan Bölgesel Hükûmeti'nin 22 Sayılı Petrol ve Gaz Yasası’nı yürürlükten kaldırma yetkisine sahip olmadığını belirten bir bildiri yayımladı. Açıklamada, “Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin petrol ve gazla ilgili faaliyetleri 2005 yılında çıkarılan Irak anayasası hükümleri ile uyumludur ve 2007 yılında bölgesel hükûmet tarafından çıkarılan 22 Sayılı Petrol ve Gaz Kanunu’nun anayasa hükümlerine aykırılığı bulunmamaktadır” denildi. Açıklamada ayrıca, “Anayasanın 110. maddesi kapsamında petrol ve gaz arama, üretim ve ihracını federal hükûmet tekeline hasretmemiştir, dolayısıyla Petrol ve Gaz Kanunu hükümleri yürürlüktedir" denilmiştir. Açıklamada ilaveten "Irak Anayasası’nın 122. maddesi uyarınca, federal hükûmet -mevcut- sahalardaki petrol ve gaz üretimini bölge ve vilayet hükûmetleriyle birlikte gerçekleştirmektedir. 112. madde, yalnızca mevcut olan sahaları kapsamaktadır ve bu, Ağustos 2005'te Irak anayasa referandumundan önce ticari üretimi olan petrol sahalar anlamına gelir, yani bu tarihten sonra petrol ve gaz süreci Kürdistan bölgesinin özel durumlarına tabidir” denilmektedir.

Anayasa Değişikliği Şart
Muhakkak ki bu konudaki anayasal ve hukuki tartışmaların sebebi, 2005 Irak Anayasası metninde merkezî hükûmetle genel olarak Kürdistan bölgesi arasındaki ilişkinin niteliği ve özellikle petrol kaynaklarının nasıl yönetileceğine ilişkin mevcut boşluklar ve muğlaklıklardır. Bu boşluklardan en sakıncalı olanlar şunlardır:

1- 2005 Irak Anayasası’nın 112. maddesi, ülke genelinde petrol kaynaklarının yönetimini ve bunların ihracı ve gelirlerinin kullanımı ve dağıtımına dair mekanizmaları düzenlemek için bir federal petrol ve gaz yasası çıkarılmasını öngörmesine rağmen, bu yasa şu ana kadar henüz çıkarılmamıştır. Irak hükûmeti 2007'den sonra bir taslak hazırlamış ancak süregelen siyasi farklılıklar ve bazen aleyhte oydaşı bu yasanın Irak Temsilciler Meclisinde oylanmasını birkaç kez engellemiştir.

Bir federal petrol ve gaz yasasının eksikliği, Bağdat ve Erbil arasında, Kuzey Irak'taki petrol kaynaklarının yönetiminde ortaklık kavramı ve bu kaynakların nasıl ihraç edileceği, gelirlerinin nasıl paylaşılacağı konularında böylesi farklı yorumların ortaya çıkmasının sebebidir. Petrol ve gaz yasası eksikliği, Bağdat ve Erbil arasında, merkezî hükûmetle bölge yönetimi tarafından birlikte yönetilecek petrol sahalarının tanımlanması konusunda da sürekli bir anlaşmazlığa sebep olmaktadır. Bu alanlar 2005 Irak Anayasası’nın kabulünden önce mevcut olan sahalar mıdır? Yoksa bu tarihten sonra keşfedilen sahalar mıdır? Yoksa hepsi birden mi?

Federal Petrol ve Gaz Yasası’nın 2005'te Irak Anayasası’nı kabul edildiği ilk zamanlardan beri çıkarılması gerekiyordu. Ancak birbirini izleyen Irak hükûmetleri, dayandıkları siyasi güçlerin teşvikiyle, diğer bazı yasalarda olduğu gibi, temel çerçevesi Irak anayasası ile çizilmiş ve ayrıntıları özel kanunla belirlenmek üzere meclise bırakılmış bu yasayı da onaylamakta ağırdan almışlardır.

2- Anayasanın 115. maddesinin metni çok tuhaf ve mantıksızdır. Bu madde iki taraf arasında federal yasaların ve yetkilerin uygulanması konusunda bir anlaşmazlık olması durumunda, bölgesel yasa ve yetkilerin uygulanmasına öncelik vererek merkezî yönetimin gücünü ve etkisini bölgesel hükûmetler lehine zayıflatmaktadır.

2005'te Irak Anayasası’nın kabul edilmesinden sonraki süreçte Irak sorunuyla yakından ilgilenen gözlemciler, "anayasal mayınların" varlığını keşfetti. Bunların yakında patlayarak siyasi, ekonomik ve sosyal krizler yaratacağını öngördüler. Anayasanın bazı maddelerinde değişiklik yapılmasının muaccel olduğu konusunda uyarılar yapıldı ve bu amaçla 2005 yılından bu yana her meclis yılında anayasa değişiklikleri üzerine çalışacak meclis komisyonları oluşturuldu. Bu komisyonların çoğu çalışmalarını tamamlamasına rağmen, aleyhte siyasi mutabakatlar bu değişikliklerin oylama için meclisin önüne getirilmesini engelledi. Dolayısıyla anayasada öngörüldüğü üzere hiçbir zaman onay için halk oylaması aşamasına gelemediler.

Son anayasa değişikliği teşebbüsü, Ekim 2019 protestolarının patlak vermesinin ardından oldu. Talepleri arasında anayasa değişikliği de yer alan bu protestoların baskısıyla Irak Meclis Başkanlığı, anayasa değişikliği yapmak üzere bazı milletvekillerinden oluşan bir komisyon oluşturmaya karar verdi. Meclis başkanlığı kararı ile de bu komisyona kurulduğu tarihten itibaren 4 ay içinde görevini tamamlaması zorunluluğu getirilmişti. Bu komisyonun üyesi olan Milletvekili Yünâdim Kenne, "Irak Anayasası’nda sorunlu ve değiştirilmesi gereken 50 madde var" dedi. Aynı zamanda Irak Cumhurbaşkanlığı, anayasa değişikliği önerilerini hazırlamak üzere akademisyenlerden bir komite de oluşturdu. Ancak bu komisyonlar tarafından hazırlanan anayasa değişikliği önerileri halk oylamasına sunulmamış ve sonuç olarak anayasa değişiklikleri hayata geçirilememiştir.

Şubat 2022'de Yargıç Faik Zeydan, Irak Yüksek Yargı Konseyinin şu anki başkanını konseyin web sitesinde yayımladığı bir makale aracılığıyla anayasa değişikliğini hızlandırmaya çağırdı. Zeydan yazısında şunları belirtti: "2005 Anayasası bugünün koşullarından farklı, o dönemin mevcut koşulları altında formüle edildi ve anayasanın yazımında rol alan alanların çoğu, değişen koşullar ve gelişmeleri nedeniyle anayasa değişikliği çağrısında ön saflarda yer alıyor. Sahadaki siyasi gerçeklikle uyumsuz metinler nedeniyle birden fazla kez anayasayı ihlal etme noktasına gelindi. Anayasa, artık mevcut aşamaya uygun değil.”

2005 yılında Irak Anayasa Yazım Komitesinin üyelerinden biri olan Yargıç Vail Abdüllatif, Şubat 2022'de Al-Araby Al-Jadeed gazetesine verdiği bir röportajda, "Irak anayasası ülkede etkili partiler ve iktidarı paylaşan siyasi oluşumlar tarafından birçok suistimale maruz kalıyor. Ayrıca bu partilerin birçoğu anayasayı istedikleri gibi yorumluyor, bu da anayasanın acilen değiştirilmesi gerektiğinin göstergesidir” dedi Aynı röportajda, hukuk uzmanı Ali et-Temîmî, “Irak Anayasası’nın esneklik içermediğini ve anayasada bir değişiklik, ister anayasanın kendisinde yer alan yasaların uygulanması düzeyinde isterse de yasaların uygulanmasını gerektiren meclis süreçleri yoluyla olsun bürokratik süreçler gerektirdiğini, anayasayı değiştirmek için bir komitenin oluşturulması ve Temsilciler Meclisinin salt çoğunlukla bunu kabul etmesi gerektiğini ve üç vilayette seçmenlerin üçte ikisinin değişikliğe hayır dememesi gerektiğini” belirtmiştir.

Konunun Siyaseten Araçsallaştırılması
Kürdistan bölgesindeki petrol kaynaklarının yönetimi konusunda yönetim kademelerinde zaman zaman tartışmalar yaşanmasında siyasi saikler büyük rol oynamaktadır. Bağdat ve Kürdistan bölgesindeki etkili siyasi güçler bu konuyu her zaman müzakere kartı ve siyasi pazarlık amacıyla kullanmışlardır. Bu konu, her hükûmet teşkilinden önce ve Bağdat'taki siyasi güçlerle Kürdistan bölgesi arasında herhangi bir anlaşmazlık olduğunda sürekli gündeme gelmektedir. Diğer taraftan, Bağdat'taki siyasi güçlerle Kürdistan bölgesi arasında bir yakınlaşma yaşandığında da bu konu rafa kaldırılmakta ve çözüm aranmamaktadır.

24 Ocak 2011 tarihinde "Reuters" internet sitesinde yayımlanan bir haberde Kürdistan Bölgesel Hükûmeti’nin internet sitesinde yayımladığı bir duyuruyla dönemin bölge hükûmeti başbakanı olan (şu anda cumhurbaşkanı) Berham Salih'in, zamanın Irak Başbakanı Nuri el-Maliki ile bölgeden petrol ihracatını 2011 yılının Şubat ayına kadar sürdürme konusunda anlaşmaya vardığı ilan ediliyordu. 5 Şubat 2011'de BBC News Arabic'de yayımlanan bir başka haberde Nuri al-Maliki, Agence France-Presse ile yaptığı röportajda, hükûmetinin Kürdistan Bölgesel Hükûmeti'nin petrol şirketleriyle yaptığı sözleşmeleri kabul ettiğini teyit etmiştir.

2014 yazında, terör örgütü IŞİD'in ortaya çıkmasından hemen önce, Maliki'nin Kürdistan Bölgesi ile ilişkisi oldukça gergindi. 22 Mayıs 2014 tarihinde, Irak federal petrol bakanı, Federal Mahkemeye resmî bir şikâyette bulunarak, Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ndeki Doğal Kaynaklar Bakanlığı aleyhine karar vermesini ve bölgeden petrol ihracatını engellemesini talep etti. Aynı yıl 30 Haziran’da, Federal Mahkeme bu davayı reddetmiştir. Daha sonra 2014 yılında görev süresinin son haftalarında Maliki hükûmeti aynı konuda Paris'teki Uluslararası Ticaret Odasına bağlı ticaret mahkemesinde dava açtı. Ancak eski Başbakan Haydar İbadi 2014 sonunda bu davayı dondurdu. Bilahare, bir yanda İbadi ile Kürdistan bölgesi arasında diğer yanda İbadi ile Türkiye arasında o sıralarda yaşanan gerilimlerden sonrasında, İbadi 2017 başlarında bu davayı yeniden etkinleştirmeye karar verdi. Ardından istifa eden Başbakan Adel Abdul-Mehdi, Kürt liderliğinin talebi üzerine bu davayı askıya aldı.

Bu bağlamda, bu konunun yeniden gündeme getirilmesinde ve 2007 tarih ve 22 sayılı Kürdistan Bölgesi Petrol ve Gaz Kanunu’nun anayasaya aykırılığı hakkında söz konusu Federal Mahkeme kararının 15 Şubat 2022 tarihinde yayımlanmasında, bir yanda "Şii Koordinasyon Çerçevesi" (İran tarafından desteklenen Irak siyasi silahlı kuvvetlerini içerir) ile diğer yanda "Vatanı Kurtarma İttifakı” (Sadristler, Kürdistan Demokrat Partisi ile İlerleme ve Azim Koalisyonlarından oluşan Egemenlik İttifakı) olmak üzere iki siyasi blok arasında son dönemde ortaya çıkan siyasi farklılıkların göz ardı edilmemesi gerekir.