Cihatçıların Yeni Güvenli Bölgesi Libya

Nebahat Tanrıverdi O Yaşar, ORSAM Ortadoğu Uzman Yrd.
Kaddafi sonrası Libya’nın geleceğine, petrol arzının güvenliği ile güvenlik sorunları damgasını vurdu. Aradan geçen iki yıldan fazla süre içerisinde güvenliğe ilişkin ciddi sorunlar tam manasıyla hala çözülebilmiş değil. Öte yandan Fizan ve Bingazi bölgesinden özekliğe ilişkin açıklamalar ve girişimler de mevcut durumu etkilemeye devam ediyor. Öte yandan cihatçılar başta olmak üzere radikal grupların Libya’da faal olmaları ve merkezi hükümetin bu grupları elimine edecek güce ulaşmamış olması ciddi bir sorun teşkil ediyor.
 
Siyasal geleneğin zayıf olduğu Libya’da radikal grupların radikal taleplerle ortaya çıkması kaçınılmazdı. Demokrasinin İslam’a aykırı Batılı bir yönetim şekli olduğunu savunan radikallerin özellikle El Kaide ile bağlantıları, ülkede ulaştıkları güç ve olası bölgesel etkileri tartışılmaya devam ediyor. Geçtiğimiz iki yılı aşkın süre içerisinde hem Libya’da hem de bölgede ulusal ve uluslararası hedeflere yapılan saldırıların artması, olumsuz öngörülerin doğruluk payını arttırmaktadır. Bingazi’de Kızıl Haç’ın ofisine, Birleşmiş Milletler konvoyuna ve ABD misyonuna yapılan saldırıların İslamcı bazı gruplar tarafından üstlenilmesi bu karamsarlığın en temel kaynağıdır. Bu noktada ise Magrib El Kaidesi ön plana çıkmakta ve son iki yılda daha aktif hale geldiği iddia edilmektedir.
 
Kaddafi sonrası Libya’da ciddi bir güvenlik zafiyeti ortaya çıktı. Merkezi hükümetin iç savaş döneminde kurulan milis birliklerini kontrol altına alma çabaları tam manasıyla sağlanabilmiş değil. Bu duruma ek olarak iç savaş sırasında gerçekleşen kontrolsüz silahlanma da geri çevrilememiştir. Silahsızlanmaya yönelik çeşitli projeler uygulansa da istenilen seviyelere ulaşılamamıştır. Bu nedenle de Libya’da Kaddafi sonrası dönemde devletin şiddet tekeli henüz sağlanamamıştır. Sonuç itibari ile ortaya çıkan güvenlik açığı, şiddetin gündelik hayatın bir parçası haline gelmesine ve normalleşmesine neden olmuştur. Özellikle merkezin kontrolünün çok zayıf olduğu ve hatta kaybolduğu güney ve doğru (Fizan ve Bingazi) bölgelerinde güvenlik açığı trajik noktalara ulaşmıştır. Ülkede bu durumun genel olarak, bireysel silahlanmanın, milislerin ve cihatçıların faaliyetleri ile şiddet arasında çıkmaz bir döngüye neden olduğu gözlenmektedir. Bu çıkmazda bireysel şiddet ve milis şiddeti en büyük paydaya sahip olsalar da cihatçıların varlığı ve eylemleri hem Libya özelinde hem de bölgesel ve uluslararası düzeyde kaygı uyandıracak seviyededir.
 
2011 yılının ilk aylarında halk ayaklanmalarının bölgeyi kökten etkilemeye başlamasının ardından El Kaide’nin Pakistan ve Afganistan’daki üst düzey liderliği Kuzey Afrika’ya yönelik çalışmalarına ağırlık vermeye başladılar. 2011 yılından beri üst düzey liderlere ait videolarda Kuzey Afrika ve sahil kuşağında cihatçılara yapılan çağrılar artmıştır. Bu çağrılarda cihatçılara İslami devlet kurmaları ve şeriatı uygulamaları için silah toplamaları, eğitim kampları kurmaları, gizli iletişim ağları oluşturmaları yönünde taktiksel ve ideolojik tavsiyeler yer almaktadır.
 
El Kaide’nin üst düzey liderliğinin yanı sıra, Magrib El Kaidesi de Arap Baharı ile birlikte güç kazanmaya başlamış ve bölgede daha etkin bir pozisyon elde etmiştir. Özellikle Mali ve Cezayir’deki saldırıları ve faaliyetleri ile gündeme gelen Magrib El Kaidesi için Libya son yıllarda önemli bir üst haline gelmiştir. Hem silah arzının sağlanması için hem de operasyon üssü olarak kullanılan Libya, otorite boşluğu ve güvenlik açığı açısından El Kaide için güvenli bölge oldu.
 
Libya’da 2011 yılından itibaren pek çok cihatçı grup ortaya çıktı. Bu cihatçı grupların El Kaide liderliği ve Magrip El Kaidesi ile ilişkilerinin ne düzeyde olduğu ise tartışmalara neden olmaktadır. Örneğin Bingazi bölgesinde etkin olan Ensar El Şeria, Selefi-cihatçı milis güçlerden oluşmaktadır ve El Kaide’nin Libya’daki kolu olduğuna yönelik iddialar mevcuttur. Öte yandan bu iddialar Ensar El Şeria’nın lideri Sufyan bin Kumu tarafından reddedilmektedir. Yerel vurgusu öne çıkan Ensar El Şeria, taktiksel ve ideolojik olarak El Kaide ile pek çok noktada örtüşmektedir. Bölgedeki diğer Ensar El Şeria ismini taşıyan örgütler ile iletişim ve koordinasyon içerisindedir. Ayrıca örgüt Libya’daki Selefi-cihatçı tugayları ile de güçlü ilişkiler içersindedir.
 
Sosyal medya iletişim araçlarını yoğun olarak kullanan ve Ensar El Şeria, Libya içerisinde, özellikle Bingazi’de sosyal hizmetler sağlamaktadır. Son iki yıl içerisinde örgüt, hastaneler ile birlikte uyuşturucu karşıtı projeler yürütmüş, yolların temizlenmesi, dini derslerin verilmesi, dini okulların açılması, çocuklar için çeşitli projelerin düzenlenmesi, kliniklerin açılması gibi çeşitli sosyal faaliyetler ile güvenliğin sağlanması gibi temel hizmetler sağlamaktadır. Devletin dağıldığı 2011 yılından itibaren yeni hükümet etkin bir devlet kontrolünü tesis edemediği için Ensar El Şeria gibi örgütler, devletin yükümlülüğündeki pek çok hizmeti üstlenerek sosyal desteğini genişletmektedir.
 
Öte yandan Magrib El Kaidesi üzerine yapılan son çalışmalar Libya’da yeni nesil cihatçı oluşumların varlığına işaret etmektedir. Bu yeni nesil cihatçıların ideolojik ve taktiksel olarak El Kaide’den farklı olmadığını söylemek gerekiyor. Ancak yeni cihatçı neslin, El Kaide merkezinden daha bağımsız hareket ettiğine yönelik ciddi iddialar mevcut. Bu açıdan El Kaide’nin önümüzdeki yıllarda yeni neslin yörüngesinde dirilmesi ve bölgede etkili olması ihtimalinin ciddi bir şekilde masaya yatırılması gerekiyor.