Devrimin Bekçisi Devrim Muhafızları Ordusu Gerçeği

Yrd. Doç. Dr. Mehmet Şahin, Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü
İran’da, devrimin hamisi Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) içindeki hareketlilik dikkat çekiyor. Son dönemde, DMO’da birçok üst düzey kadro görevinden uzaklaştırıldı. Bir kısmı da, DMO’nun siyasileşmesinden duydukları rahatsızlık nedeniyle istifa etti. Ordudaki bu tasfiyenin, “hükümete ve DMO’nun uygulamalarına muhalif görüşler taşıyanların olası bir darbe girişimini engellemek” amacıyla yapıldığı öne sürülüyor. Bu arada, yaşanan kadro sıkıntısı nedeniyle, yaş haddinden emekliye ayrılmış generallerin beş yıllık süreyle göreve tekrar çağrıldıkları bildiriliyor.     DMO’nun, Haziran ayında yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile başlayan süreçte protestocu halka yönelik başvurduğu baskıcı uygulamaların, ordu içinde artık sorgulanmaya başlandığı ifade edilmektedir. Bilindiği gibi, sayıları azımsanmayacak bir grup yetkili, protestoculara sert müdahale edilmesine karşı çıktı. Bu şahıslar, gözaltına alınanların serbest bırakılmalarını sağlarlarken, üst kademeden gelen emirleri yerine getirmediler. Hatta bu kapsamda, DMO bünyesinde “Azaresh (Yıldırım) Birlikleri” adlı muhalif bir oluşumun hayata geçirildiği de edinilen bilgiler arasında yer almaktadır. Bu oluşumun görevi “halka karşı işlenen suçlarla mücadele etmek ve işlenen cinayetlerin hesabını sormak”… Azaresh Birlikleri’nden üç kişinin, gösteriler sırasında bir DMO mensubu tarafından öldürülen Nida’nın katilini tespit ettikleri ve gereken cezayı verdikleri söyleniyor.    Protesto gösterilerinde tutuklanan ve daha sonra götürüldüğü cezaevinde hayatını kaybeden Mohsen Rouhul Amini'nin muhatap kaldığı uygulamaların fikir ayrılıklarını derinleştirdiği ifade ediliyor.  Adı geçenin babasının, DMO eski Komutanı Mohsen Rezai’nin kurucusu olduğu İran İslami Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Sekreterliği görevini yürütmesi, DMO mensuplarının, “kendi evlatlarımızı öldürür bir hale geldik” diyerek tepki göstermelerine neden oldu.    Devletin siyasi, ekonomik, kültürel, eğitim gibi yapı taşlarının içine iyice yerleşen DMO’nun bu faaliyetleri, İran’da dolaylı bir askeri yönetime geçişin sinyallerini veriyor. Ahmedinejad’ın fikir babası olan Ayetullah Misbah Yezdi,  “İran’da halk üzerinde tam kontrolün ancak ekonomi ve güvenlik alanlarında sağlanacak denetimle mümkün olabileceğini” söylemişti. Ahmedinejad’ın 2005 yılında göreve gelişinden bu yana DMO’nun etkinliği giderek artarken, Kuzey Kore modeli esas alınmaya başlandı. DMO’nun etkinliğinin artırılmasına yönelik olarak, genel asayişi sağlamakla görevli Niruye İntizami birimlerinin yetkileri sınırlandırılarak şehirlerdeki kamu düzeni DMO ve Besiç’e bırakıldı. Bu arada, DMO mensuplarının maaşlarına yüksek oranlarda zam yapılırken, Nizami Ordu’da (Erteş) iyileştirme yapılmaması da, “Ahmedinejad’ın, çok güvendiği DMO’yu kayırması” yorumlarına neden olmaktadır.     Gündeme damgasını vuran önemli bir husus da, Besiç teşkilatının, DMO Kara Kuvvetleri’ne bağlanması ve Besiç komuta kademesindeki değişiklikler oldu. Ülkede halihazırda 4,5 milyon kayıtlı Besiç ile birlikte ülke geneline dağılmış 45 bin Besiç karakolu bulunuyor. Bu birleştirme projesi aslında Besiç güçlerini kontrol etme ve buradan gelebilecek tehlikeleri bertaraf etme amacını taşıyor. Bu arada, ulusal muhalefetin itici gücü olarak görülen üniversitelere yönelik planlar da gözden kaçmıyor. Üniversitelerdeki öğretim üyesi açığı, DMO’ya bağlı Tahran İmam Sadık Üniversitesi’ndeki kadrolardan kapatılıyor. Bu nedenle, Tahran Üniversitesi, Şerif Teknik Üniversitesi ve Amir Kabir Üniversitesi başta olmak üzere bazı üniversitelerde çalışan yurtdışında eğitim görmüş tüm sosyal bilimler öğretim üyeleri görevlerinden alındı veya erken emekli edildi.     Halkın son dönemde, DMO şirketlerine ait ürünleri satın almamaya özen göstermesi de, DMO'nun ticari hayattaki etkinliğine duyulan tepkiyi gösteriyor. Son 20 yıl içinde Hamaney, birçok ekonomik projenin DMO’ya devredilmesini sağladı ve orduyu “silahlı büyük bir şirket” haline getirdi. Özelleştirme yasası çerçevesinde devletin en önemli stratejik kurumları olan telekomünikasyon, limanlar, petrol ve doğal gaz işletmeleri, boru hattı projeleri DMO’nun eline geçti. DMO, tasarruf sandıkları ve vakıflar vasıtasıyla ekonomik alanda tesis etmiş olduğu etkinliği giderek arttırdı. Ancak, topladığı paraların kullanımında büyük yolsuzluklar yapıldığı söyleniyor. Bu kuruluşlar arasında yer alan ve İran’ın eyaletlerinin tamamında şubeleri bulunan “Sanduk-i Muessese-yi Cevanan-ı Hayır”’, yönetimdeki usulsüzlükler yüzünden 2009 Şubat’ında iflas etti. Kurmuş olduğu paravan şirketler vasıtasıyla, İran piyasasında güç kazanan DMO’nun, sosyal ve ekonomik alandaki yetkilerinin hükümet desteğiyle genişletilmesi ve ekonomiyi kontrol altına alma süreci, hem halk arasında hem de DMO içinde “ordu ve siyasetin  ayrılması gerektiği” şeklinde dile getiriliyor. Bu arada, DMO’nun askeri alanlar dışında faaliyetlerinin, Ruhullah Humeyni'nin, “DMO'nun hiçbir suretle siyaset ve ekonomiye müdahil olmaması” yönündeki vasiyetine aykırı olduğunu söyleyenler de bulunuyor.             Geçtiğimiz dönemlerde, Hamaney’in emirlerini sorgulamadan yerine getiren Besiçlerin tutumunda da ciddi değişiklikler gözleniyor. Besiç üyelerinin bir kısmının Yeşil Hareket’e karıştığı ve hatta, geceleri duvarlara yönetim aleyhinde sloganlar yazarken yakalandığından söz ediliyor. Tepkilerin artmasında, Besiç Kuvvetleri eski Komutanı Hüccetülislam Hüseyin Taib’in uygulamalarının ve anılanın yerine Hüccetülislam Muhammed Rıza Nagdi’nin getirilmesinin etkili olduğu belirtiliyor. Zira, Nagdi’nin sicil dosyası oldukça kabarık. Nagdi, BM İnsan Haklarını Koruma ve İzleme Teşkilatı tarafından suçlu olarak tanımlanıyor. Ayrıca adı geçen,  ABD’li yetkililer tarafından hazırlanan ambargo kapsamındaki kişi ve firmalar listesinde bulunmaktadır. Bu arada Hüseyin Taib’in Besiç komutanlığından alınarak, DMO istihbarat biriminin başına getirilmesi de İran’da ayrı bir tartışma konusu yaratmaktadır. Daha önce, DMO Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı İstihbarat Yardımcılığı yapısında olan birimin, İstihbarat Teşkilatı adı altında yeniden yapılanmasına ve bu kapsamda Taib’in yetkilerinin daha da artırılmasına çalışıldığı ifade edilmektedir. Hüseyin Taib, seçim sonrasında protestoculara yönelik baskı ve şiddet uygulamalarının sorumlusu olarak tanınmaktadır.        Gelişmeleri değerlendiren uzmanlar, görüş ayrılıklarının önümüzdeki süreçte derinleşebileceği ve DMO bünyesinde çözülmelere neden olabileceği görüşünde. Çünkü, her ne kadar devrimi korumakla görevli olsa da DMO mensuplarının bir çoğu devrimci zihniyetten uzaklaşmış durumda. Görev nedeniyle yurt dışına çıkan ikinci kuşak serdarların, Paris, Londra ve Viyana gibi Batı başkentlerindeki “Starbucks” gibi kafelerde zaman geçirip, McDonalds’larda hamburgerle karnını doyurması, eleştiri konusu olmaktadır. Birçok üst düzey DMO görevlisinin çocuklarını ABD ve Avrupa üniversitelerinde okuttuğu gerçeği de önemli eleştiri konularından birini teşkil etmektedir.