Ekim 2016 Fas Genel Seçimleri ve Sonrası

Arap Baharı’nı çevresindeki Cezayir, Tunus, Libya, Mısır gibi Kuzey Afrika ülkeleri ve Ortadoğu’daki Suriye, Yemen, Ürdün gibi ülkelere göre çok daha kayıpsız atlatan Fas, bunu Kral VI. Muhammed’in halkın reform isteğine hızlı cevap vermesiyle başarmıştır. Bahar sonrası ilan edilen anayasa değişikliklerinin halk oylamasında kabul edilmesiyle birlikte kadınlar boşanabilme hakkını elde etmiş, Berberîce resmileşmiş, Kralın belli güçleri Temsilciler Meclisi’ne devredilmiştir. Bunlar gibi pek çok yeniliğin yanında önemli bir değişiklik de genel seçim kanununa getirilmesidir. Buna göre gelecek ilk genel seçimlerden itibaren tek parti hükümetinin yerini koalisyon hükümetine bırakması kararlaştırılmıştır. Postkolonyal Fas tarihinin onuncu ve Arap Baharı sonrası dönemin ilk genel seçimleri, 7 Ekim 2016 tarihinde gerçekleştirilmiştir. 34 milyon nüfuslu ülkede seçmen olarak kayıtlı 16 milyon kişi, 95 seçim bölgesinde 395 koltuklu Temsilciler Meclisi’ni belirlemek adına sandığa gitmiştir. Belçika’dan ve Fransa’dan gelen gözlemcilerinin raporuna göre barışçıl bir havada geçen ve toplamda 30 siyasi partinin katıldığı seçimler sonucunda 29 Kasım 2011 tarihinden itibaren hükümetin yürütme gücünü şekillendiren Adalet ve Kalkınma Partisi (Parti de la Justice et de Développement, PJD) Temsilciler Meclisi’nde 129 koltuk kazanarak birinci olmuştur. PJD’yi Temsilciler Meclisi’nde 103 koltuk kazanan Doğruluk ve Modernlik Partisi (Parti Authenticité et Modernité, PAM) izlemiş, ülkeyi 1956’da bağımsızlığa götüren İstiklal Partisi (Parti de l’Istiqlal, PI) ise 40 koltukla üçüncü gelmiştir. Kral VI. Muhammed seçimi kazanan PJD’nin lideri Abdülilâh Benkirân’ı başbakan olarak atamış, kendisine bir koalisyon hükümeti kurmak için gerekli yetkiyi vermiştir. Böylece PJD Fas’ı beş yıl daha yönetmeye hak kazanmıştır.


Ekim seçimleri sonunda PJD ve Fas ekonomisi
Seçimleri kazanan PJD’yi oldukça zor bir dönem beklemektedir. 2011 yılından beri sert bir devletçilikle yönetilen ekonomi halkı yıpratmıştır. Özellikle son bir yılda uygulamaya geçirilen emeklilik yaşının 60’tan 65’e çıkarılması, emekli halkın maaşının azaltılıp devlet fonlarına katılması, PJD’nin 2011 yılındaki seçimlerden sonra yıllık %7 büyüme sözü verip daha sonra bu rakamın %1,5’te kalması ve artan vergiler halkta PJD’ye karşı tepki uyandırmıştır. Bunun yanında halkın en büyük sorunu olan işsizlik oranının 2011’de %8 iken 2016’da ’a çıkması, PJD’nin başını fazlasıyla ağrıtmaya devam edecektir. Tüm bu sorunlara parti içi ve bürokratik yolsuzluklar da eklenince PJD seçimlere ateşten bir gömlekle girmiştir.  Son beş yıl içinde PJD’nin makroekonomi anlamda yaptığı tek olumlu şey 2012’de ülkenin gayrisafi millî hasılasının % 7,3’ü kadar olan cari açığı 2016’da  % 4,3’e indirmesi olarak gözükse de Faslı ekonomistler bu durumu devletin verdiği desteklerin kısılmasına, fazla mesai sisteminin değiştirilmesine, sözleşmeli memur alımlarının azaltılmasına ve yıllık olarak yapılan gıda ve içecek yardımlarının durdurulmasına bağlamaktadır. Birçok Afrika ülkesinde olduğu gibi Fas’ta da enflasyon düşük oranda gösterilmiş, ancak bu arz-talep eğrisindeki dengenin sağlanması yerine halkın tüm bu ekonomik politikalardan sonra düşürülen alım gücüne bağlanmıştır. Bu dönemde küresel petrol fiyatlarındaki düşüş PJD’nin lehine çalışmış, en azından Fas’ta 2015-2016 yıllarında petrol fiyatları önceki yıllara göre % ile 0 daha ucuza satılmıştır. Yine bu dönemde özellikle Çin’den gelen ve genel olarak güneş enerjisi sektörüne yapılan doğrudan dış yatırımlar PJD’nin karnesine olumlu olarak yansıtılmaya çalışılsa da Çin’in ünlü neokolonyalist etiketi Fas’ı da diğer Afrika ülkeleri gibi sömürmeye yönelik bir algıda sunduğu için pek çok Faslı kitle tarafından büyük bir başarı sayılmamaktadır.


Ekim Seçimleri Sonunda PJD ve Fas Dış Politikası
PJD’nin dikkatle ele alması gereken bir diğer alan da dış politikadadır. Fas gün geçtikçe bölgesinde ve dünyada yalnızlaşmaya doğru gitmektedir. Özellikle BM’nin Batı Sahra Temsilcisi Christopher Ross’un 2016 ortalarında ülkeden kovulmasıyla zirveye çıkan yırtıcı Fas milliyetçiliği dikkat çekmektedir. Bu milliyetçilik başta Tunus gibi bölge ülkeleri olmak üzere Sahraaltı Afrika, Orta ve Güney Amerika ile Avrupa Birliği ülkelerini Fas’a karşı tavır almaya itmektedir. Ross’un ülkeden gönderilmesinden sonra iki yeni ticari anlaşmayı askıya alan Avrupa Birliği, Fas ile tüm ilişkilerini Nisan 2016’da durdurmuştur. 1987’de Avrupa Ekonomik Topluluğu’na başvururken Avrupalı da olduğunu iddia eden ülke, 2016 itibariyle Avrupasız kalmaya yakın durmaktadır.


Ekim Seçimleri ve PJD’nin Yönetimi
2016 seçimlerini zaferle bitiren PJD’nin yeni dönemde çalışması gereken tek alan makroekonomi ve dış politika değildir. İç politika alanında son dönemde suçlandığı taciz ve uyuşturucu iddialarını çürütmelidir. Buna göre geçtiğimiz yaz ayında bir parti üyesi bir kadına cinsel tacizde bulunmuş ve bir başka parti üyesi de üç ton marihuana satın alırken görüntülenmiştir. Bu iki iddia da JDP tarafından reddedilse de halk İslami değerleri ön plana çıkaran ve muhafazakâr kimliğiyle bilinen partinin böyle iddialarla anılmasına tepki göstermiştir. İkinci olarak PJD millî eğitimi fazlasıyla ihmal etmiştir. Üniversite diplomalı öğrencilerin ’sinin işsiz olduğu ülkede üniversite kampüslerinin yıllık bakımları yaptırılmamış, yeni okullara bütçe ayrılmamış, liselerde dersler 70’er kişilik sınıflarda işletilmiştir. Bazı lise binalarında mobilya bile olmaması fazlasıyla düşündürücüdür.


Ekim Seçimleri ve Fas’ta Diğer Partiler
2016 seçim sonuçları seçimi PJD’nin arkasından bitiren diğer partiler açısından da incelenmelidir. Bunlardan 2008’de kurulan ve seçimi ikinci sırada bitiren PAM kampanyasında kendisini PJD İslamcılığının tedavisi olarak görmüş, ülkeyi PJD İslamcılığından kurtarmaya adadığını bildirmiştir. 'Fas’ı eskiden olduğu gibi yine rayına oturacak bir tren' olarak algılayan PAM, gelecek seçimlerde daha da güçleneceğinin sinyallerini vermiştir. Bunun yanında ülkeyi bağımsızlığa götüren İstiklal Partisi’nin de üçüncü sırada yer alması ve bir seçimi daha kaybetmesi tarihsel olarak ilginçtir. Bu bağlamda İstiklal Partisi’nin bağımsızlık dönemindeki seçim performansıyla Türkiye’yi bağımsızlığa taşıyan Cumhuriyet Halk Partisi arasında büyük benzerlik gözlemlenmektedir. Bu iki parti de ülkeleri bağımsızlığa taşımış, bağımsızlıktan bir süre sonra iktidar olmuş, ancak daha sonraki seçimlerde belli dönemler dışında hükümeti birinci parti olarak kurma yetkisini alamamışlardır.


Ekim seçimlerinin üzerinden iki aylık bir süre geçmiş olsa da, PJD’nin Fas için tasarladığı planların hayata geçirilmesi konusunda henüz herhangi bir netlik yoktur. Benkirân koalisyon görüşmelerinin Kasım 2016 sonuna doğru tamamlanacağını söylemiş olsa da, bu konuda dahi somut bir adım atılamamıştır. Bunun yanında Benkirân’ın koalisyon arayışları seçime giren ve belli oranda oy alıp koalisyonda yer almayı hak eden bazı diğer partileri de rahatsız etmektedir. Bu partilerden Halk Hareketi (MP) Partisi Genel Başkanı Mohand Laeners, Benkirân’ın hükümet kurma adına kutla partileri olarak gördüğü İstiklal Partisi ve İlerleme ve Halkçılık Partisi (PPS) dışında diğer partilerle herhangi bir görüşme yapmamasını eleştirmiş, Benkirân’ın ülkeyi yakın zamanda siyasi bir krize doğru ittiğini vurgulamıştır. Bunun yanında Benkirân’ın koalisyon kurma konusunda yeteri kadar istekli davranmaması ve bunun yerine kendisinden sonra gelecek olan yeni genel sekreterin kim olacağı gibi parti içi konularla ilgilenmeyi tercih etmesi Fas Kralı VI. Muhammed’in de dikkatini çekmiştir. 24 Aralık 2016 tarihinde Kral VI. Muhammed, Benkirân’la görüşmüş ve kendisinden yeni hükümetin bir an önce kurulmasını istemiştir.


Sonuç olarak, Ekim seçimlerinden günümüze gelinen noktada Fas iç politikasına bir durağanlık ve belirsizlik egemendir. Bu duruma neden olan sadece Benkirân’ın hükümet kurmayla ilgili gereğinden yavaş hareket etmesi değil, aynı zamanda Fas halkının iç politikaya ve politikacılara da olan güvensizliğidir. Seçimlerden önce pek çok uluslararası ve yerel medya kanalı halkın Fas’ın iç politikasına ve geleceğine ne kadar az sempati duyduğunu ve Fas siyaseti karşısında ne kadar heyecansız olduklarını vurgulamıştır. İç politikaya bu derece güvenmeyen bir halkın da Benkirân’ın hükümet kurma girişimlerinin yavaşlığını eleştirmesi, Benkirân’ın üzerinde bir baskı unsuru oluşturup onu bir an önce daha çok ve önemlisi hızlı çalışmaya itmesi de beklenemez.


Ekim ayından günümüze gelinen süreçte Fas, iç politikadaki bu durağanlığını dış politikayla gidermek istemektedir. Son iki aylık dönem Fas’ın 1984 yılında dondurduğu Afrika Birliği üyeliğini tekrar canlandırmak adına Kral VI. Muhammed’in Sahraaltı Afrika gezilerine, Marakeş’te düzenlenen COP 22. Zirvesine ve Batı Sahra sorununa odaklanmıştır. Kral VI. Muhammed Ekim seçimlerinden sonra Ruanda, Tanzanya, Madagaskar ve Etiyopya’ya resmî ziyaretler gerçekleştirerek bu ülkelerde Fas’ın Afrika Birliği üyeliği için destek aramıştır. Söz konusu gezilerden Etiyopya’da Kral VI. Muhammed’in yanında yer alan işadamı grubu Etiyopya devletiyle bir gübre fabrikası kurma anlaşması imzalayarak Fas’ın Doğu Afrika’da da etkili olmaya başlamasına öncülük etmişlerdir. Aralık 2016’da Faslı MANAGEM gibi şirketler Gine’de altın aramacılığına 100 milyon dolarlık bir yatırım yapmış, CGELEC adlı bir Faslı enerji şirketi de Fildişi Sahili’nde Termal Enerji Santrali kurmak adına Fildişi Sahili şirketi Vinci Energies ile ortak bir konsorsiyuma imza atmışlardır. Bu dış siyasi ve ekonomik ilişkilerin yanında Kasım ayının sonunda Marakeş’te düzenlenen COP 22. İklim Zirvesi Fas için önemli bir uluslararası etkinlik olmuştur. Batı Sahra sorunu için de özellikle Sahravi Arap Demokratik Cumhuriyeti’nin 4. Arap-Afrika Zirvesi’ne katılmasını boykot etmeyen Kuveyt’le ilişkiler gerilmiş olsa da, 27-29 Aralık 2016 tarihleri arasında Kazablanka’da düzenlenecek olan Fas-Kuveyt Ekonomik Forumu ilişkilerin belli bir yumuşaklık çizgisinde kalmasını sağlamıştır. Donald Trump’ın Amerika Birleşik Devletleri başkanlığına seçilmesiyle yeni bir döneme de girecek olan Fas dış politikası, görünen odur ki, iç politikadaki durağanlık bitene kadar Fas halkını ve devletini fazlasıyla meşgul edecektir. Bu dönemde Benkirân’ın hükümeti kurmak adına daha etkili ve daha hızlı çalışması gerekmektedir. 

 

Bu yazı “Ekim 2016 Fas Genel Seçimleri ve Sonrası” başlığıyla Ortadoğu Analiz Dergisi'nde yayınlanmıştır.