Erdoğan’ın Rusya Ziyareti

İlyas Kamalov, ORSAM Avrasya Danışmanı
Rusya Federasyonu Başbakanı Vladimir Putin’in 2010 yılında Kremlin’de ağırlayacağı ilk lider, Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan olacaktır. Erdoğan 12-13 Ocak tarihlerinde Moskova’da Rus meslektaşı Putin ve diğer Rus yetkililerle bir araya gelerek iptal edilen nükleer santral ihalesinden Yukarı Karabağ sorununa, Nabucco’dan Mavi Akım’a, Samsun-Ceyhan projesinden ikili ticari ilişkilere dair çok sayıda önemli konuyu masaya yatıracaktır. Aslında bütün bu konular Putin’in Ağustos 2009’da gerçekleştirdiği Türkiye ziyareti sırasında görüşülmüş ve taraflar somut adımların atılmasını öngören 20’den fazla protokole de imza atmışlardı. Hatta o ziyaretten sonra Türkiye ile Rusya arasında “stratejik ortaklık” döneminin başladığına dair yorumlar yapılmıştı. Ancak iki ülke arasında “stratejik ortaklık” döneminin başlaması için çok erken olduğu gibi, imzalanan protokoller de ancak kâğıt üzerinde kalmıştır. Vladimir Putin’in, Erdoğan’ı Moskova’ya davet etmesinin nedeni de söz konusu protokolleri tekrar gözden geçirmek ve protokollerin hayata geçmesini engelleyen sorunları ortadan kaldırmaktır.   Putin’in Türkiye ziyareti sırasında Rusya, Samsun-Ceyhan boru hattına petrol vermeyi kabul etmiş, Türkiye ise Nabucco’nun alternatifi olarak ortaya atılan Güney Akım boru hattının Türkiye’nin karasularından geçebileceğini bildirmiş ve kendi karasularında jeolojik araştırmaların yağılmasına müsaade etmişti. Putin’in ziyareti sırasında taraflar ayrıca Mavi Akım-2 hattının inşası, Türkiye’de yer altı depolarının oluşturulması ve Rusların Türkiye’de nükleer santral inşa etmeleri konusunda da mutabakata varmıştı. Putin’in ziyareti sırasında imzalanan söz konusu protokolleri aslında bir “paket” anlaşması olarak görmek gerekmektedir. Nitekim bundan dolayıdır ki, Türkiye tek Rus şirketinin teklif verdiği nükleer santral ihalesini iptal ederek diğer konulardaki mutabakatları da tehlikeye atmıştır. Bundan dolayı da Erdoğan’ın gerçekleştireceği ziyaret sırasında bütün bu konuların tekrar görüşüleceğini ve yeni pazarlıkların yapılacağını şimdiden söylemek mümkündür.    Rus tarafı, görüşmeler sırasında Türkiye’den nükleer santral ihalesi konusunda artık kesin karar vermesini beklemektedir. Yine Moskova, Türkiye’nin Güney Akım konusunda da kararını belirlemesini ve bu projede yer alıp almayacağını kesin olarak bildirmesini istemektedir. Rusya için bu iki konu büyük önem arz etmektedir. Zira Rusya, Güney Akım boru hattının geçeceği bütün ülkelerle görüşmeleri tamamlamıştır ki, Güney Akım’ın Rusya açısından şimdilik en zayıf halkasını Türkiye oluşturmaktadır. Bundan dolayı Kremlin, Türkiye’nin konuyla ilgili bir an karar vermesini istemektedir. Diğer taraftan Bulgaristan’ın nükleer santral inşa etme konusunda Rusya ile yaptığı işbirliğini askıya aldığı bir dönemde Moskova’nın Türkiye’de inşa edilecek nükleer santral ihalesini kazanması da Kremlin açısından önem arz etmektedir.    Türkiye’nin Moskova’dan en önemli isteği ise, doğalgaz alımındaki “al ya da öde” uygulamasının esnetilmesidir. 2009 yılında Türkiye, Rusya’dan taahhüt ettiği gazın hepsini almadığı takdirde, taahhüt ettiği gazın fiyatını (yaklaşık 1 milyar dolar) ödeyecektir.  Ankara bundan sonraki süreçte bu uygulamanın kaldırılmasını talep etmektedir. Bu konu daha önce Gazprom ile BOTAŞ yöneticileri arasında da görüşülmüş, ancak taraflar bir sonuca varamamışlardı. Türk tarafının beklentisi de Putin’in devreye girerek bu sorunu çözmesi yönündedir. Erdoğan’ın gündeme getirmesi beklenen bir başka konu da Rusya’nın Samsun-Ceyhan hattına petrol vermesinin yanı sıra Nabucco’ya da gaz vermesidir. Rus tarafına bu teklif çoktandır iletilmesine rağmen Moskova, bu konuya sıcak bakmamaktadır. Zira her ne kadar Türkiye, Nabucco ile Güney Akım’ın rakip olmadığını ileri sürse de Rus yetkililer böyle düşünmemektedirler. Dolayısıyla Erdoğan’ın Putin’i Rusya’nın Nabucco’ya gaz vermesi konusunda ikna etmesinin çok zor bir iş olacağını söyleyebiliriz.    İki ülkenin de olumlu baktığı konu ise Güney Akım-2 Projesi’nin hayata geçirilmesi konusudur. Putin’in Türkiye ziyaretinden sonra Rus yetkililer İsrailli yetkililerle bir araya gelerek Rus gazının Türkiye üzerinden İsrail’e ihraç edilmesini öngören Mavi Akım-2 Projesi konusunda mutabakata varmışlardı. İsrailli yetkililerin de söz konusu projeye olumlu bakmaları, Rusya ile Türkiye’nin planlarının hayata geçirilmesini kolaylaştıracaktır. Dolayısıyla Mavi Akım-2 Projesi ile ilgili de bu görüşme sırasında somut adımların atılacağını tahmin etmek mümkündür.    Enerji konularının yanı sıra liderlerin iki ülke arasında ticari ilişkilerin geliştirilmesi konusu ve bölgesel gelişmeleri de değerlendirecekleri beklenmektedir. Bilindiği gibi, Türkiye ile Rusya’nın başta Orta Doğu ve Kafkasya olmak üzere uluslar arası arenadaki birçok soruna bakış açıları birbirine çok yakındır. Ancak aynı konularda Rusya ile Türkiye kendi aralarında bir rekabet içerisindedirler. Bu rekabet kendisini İran, Yukarı Karabağ meselesi, İsrail-Filistin sorunu gibi konularda Moskova ile Ankara’nın arabulucu rolünü üstlenme ve böylece kendi etkisini bölgede arttırma çabalarında göstermektedir. Erdoğan’ın ziyareti sırasında tarafların ortak çabalarını birleştirerek neler yapılabileceği konusunun görüşülmesi de ihtimal dâhilindedir. Böyle bir adım hiç şüphesiz gerek bölge istikrarı, gerekse de ikili ilişkilerin geliştirilmesi açısından büyük önem arz etmektedir.    Putin-Erdoğan ziyareti dolayısıyla muhtemelen Türkiye’de enerji alanında Rusya’ya olan bağımlılık konusu bir kez daha gündeme gelecektir. Ancak burada bu bağımlılığın tek taraflı olmadığını ve Türkiye’nin Rusya’ya olduğu kadar, Rusya’nın da Türkiye’ye bağımlı olduğunu belirtmekte fayda vardır. Zira Mavi-Akım-2’nin inşasından, Samsun-Ceyhan’a Rusya’nın katılmasından ve Türkiye’nin kendi karasularını Rusya’ya açmasından sonra Rusya’nın Batı’ya ihraç ettiği kaynakların büyük bir kısmı Türkiye üzerinden geçecektir. Dolayısıyla Moskova da transit konusunda Ankara’ya bağımlı hale gelecektir. Ancak yukarıda adı geçen bütün projelerin iki ülkenin de çıkarlarına hizmet edeceğini de unutmamak gerekmektedir.