Gelişen Azerbaycan-İsrail İlişkileri ve Mavi Marmara’ya Yapılan Saldırı

Dr. İlyas Kamalov, ORSAM Avrasya Danışmanı
İsrail’in Gazze’ye insani yardım götüren “Mavi Marmara” gemisine saldırması, birçok ülke ve uluslararası örgüt tarafından kınanmıştır. Türkiye’nin ilişkilerinde “tek millet, iki devlet” olarak adlandırdığı Azerbaycan devleti de bunun dışında kalmamıştır. Normal şartlarda Azerbaycan’ın bu tutumu olağan bir gelişme olarak kabul edilebilirdi. Ancak İsrail ile Türkiye arasındaki ilişkilerin gerginleşmeye başladığı ve Ermenistan ile başlatılan diyalogdan dolayı Türkiye ile Azerbaycan arasında da birtakım sorunların yaşandığı bir dönemde Azerbaycan ile İsrail arasındaki ilişkiler de hız kazanmıştı. Karşılıklı yapılan diplomatik temaslar ve hızla gelişen ekonomik ilişkiler, adeta İsrail dış politikasında Türkiye’nin yerini Azerbaycan’ın alacağına dair yorumların yapılmasına neden olmuştu. İşte böyle bir dönemde Azeri yetkililerin de İsrail’in eylemlerini sert bir dille kınamaları, beklenenin ötesinde bir gelişme olarak değerlendirilmektedir.   İsrail’in saldırısından hemen sonra Azerbaycan Dışişleri Bakanı Sözcüsü Elhan Poluhov, suçluların cezalandırılması gerektiğini ifade etmiş ve Azerbaycan’ın da her zaman Gazze halkına yardım etmeye hazır olduğunu belirtmiştir. Poluhov, genel olarak Azerbaycan’ın İsrail-Arap ihtilafıyla ilgili  resmî görüşünü de tekrarlamış ve her iki devletin (Filistin ile İsrail) de bölgede var olma hakkına sahip olduklarını söylemiştir. İsrail’i kınayan açıklamaları Azerbaycan’ın diğer devlet adamları, siyasetçiler, din adamları vs. de yapmışlardır. Azerbaycanlı yetkililerinin açıklamalarının, Azerbaycan halkının görüş ve duygularını da yansıttığını söylemek gerekmektedir. Gemide İsrailli askerler tarafından tutuklananlar arasında iki Azerbaycan vatandaşının olması da, Azerbaycan yetkililerinin açıklamalarına yansımıştır.   Diğer taraftan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İsrail’in saldırısıyla ile ilgili yaptığı açıklamada söz konusu gemide 32 ülke vatandaşının olduğunu ve hiçbir ülkenin Türkiye kadar İsrail’in “hesap vermesi” için faaliyette bulunmadığını dile getirmiştir. Gerçekten de Azerbaycanlı yetkililerin yaptıkları son açıklamaların ilerisine geçmelerini beklemek fazla iyimserlik olacaktır. Azerbaycan, Türkiye’nin bu yöndeki çabalarını desteklemekle yetinecek ve bunu da İsrail’in tepkisin fazlaca çekmeden yapmaya çalışacaktır. Çünkü Azerbaycan-İsrail ilişkileri, sadece ikili ilişkiler açısından değil, genel olarak Azerbaycan’ın bölgesel politikaları açısından da önem arz etmektedir. Bölgedeki Rusya-Ermenistan-İran işbirliğine karşı, İsrail ile ekonomik ilişkilerin yanı sıra siyasi ilişkilerini de geliştirmek Azerbaycan’ın çıkarına olacaktır. Yine Ermenistan yetkilileri son dönemde İsrail ile aktif diplomatik temaslarda bulunmaktadırlar ki, Azerbaycan da bu temasları yakından takip etmekte ve muhtemel bir İsrail-Ermenistan yakınlaşmasını engellemeye çalışmaktadır. Bundan dolayı da Azerbaycan, kendisi İsrail ile münasebetlerinin gelişmesine önem vermekte, hatta İsrail’de büyükelçiliğin açılması konusu gündeme gelmektedir. Diğer taraftan 2009 yılında 5 milyar dolara ulaşan iki ülke arasındaki ticaret hacmi de Azerbaycan’ın dış ticaretinde önemli paya sahiptir. İsrailli şirketler, başta yol yapımı ve yüksek teknolojili fabrika inşası olmak üzere Azerbaycan’da birkaç proje yürütmektedirler. Azerbaycanlı yetkililer İsrail’in bu tür yatırımlarını arttırmasını istemekte, karşılığında ise İsrail’e petrol ve petro-kimya ürünlerini ihraç etmeye (daha doğrusu ihracat oranını arttırmaya) hazır olduğunu bildirmektedir. Sonuç itibariyle Azerbaycanlı yetkilileri, birçok ülke gibi insani yardım gemilerine yapılan saldırıdan ve Gazze’ye yardımın engellemesinden dolayı İsrail’i kınasa da, İsrail ile ilişkilerin bozulmasını ve son dönemde gelişmeye başlayan ikili ilişkilerin zarar görmesini istememektedir. Nitekim, İsrail’in Mavi Marmara gemisine saldırmasından önce Azerbaycan’ın Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerinin iyileşmesi için arabuluculuk yapmaya hazırlandığı yönünde bilgiler vardı. Bu husus bile İsrail-Azerbaycan ilişkilerinin seviyesini anlamak için önemli bir göstergedir. Ancak İsrail’in son hareketi, Azerbaycan’ın “arabuluculuk” işini de zorlaştırmış görünmektedir.