Bakış

Gölge Milisler: Irak'ta Paralel Devlet

Irak, 2003 yılında rejimin düşmesi ve Amerikan işgal otoritesinin başta güvenlik olmak üzere devlet kurumlarını tasfiye etmesiyle bölgesel bir boşluk alanına dönüşmüş ve bu da İran’a, tarihî bir ukde ve endişe kaynağı olan nüfuzunu Irak’a yaymak için bir fırsat vermiştir. Amerikalılar Irak'ta yeni olduklarından ve Washington'daki dışişleri ve savunma kurumları arasında yeni safhanın nasıl yönetileceği hususunda gözle görünür bir bölünme hâli olması nedeniyle Irak'taki ABD’li yetkililer İran nüfuzuyla gerektiği gibi ilgilenmemiştir. Bu durum İran nüfuzunun artarak yeni Irak'ın tüm resmî ve gayriresmî kurumlarına yayılmasına yol açmıştır. Amerika Birleşik Devletleri, ideolojik ve örgütsel olarak Tahran yanlısı Iraklı güçlere ve şahsiyetlere güvenmiştir.

2003’teki işgal sonrasında, yapısal zayıflıklardan mustarip olan Irak'ta bazı durumlar meydana gelmiştir. Bunlardan ilki, işgal yönetiminin devletin önceki kurumlarını tamamen ortadan kaldırması ve yeni devlet kurumlarını, modern Irak'ın 1921'de doğuşundan bu yana biriken devlet deneyimi ve geleneklerini hesaba katmadan inşa etmeye başlamış olmasıdır. İkincisi ise yeni devletin, yetenek ve niteliklerine bakılmaksızın mezhep ve etnik kota esaslarına göre kurulmuş olması ve iktidarın neredeyse tüm dizginlerinin Baas rejimi karşıtı Şii siyasi güçlere teslim edilmiş olması sebebi ile siyasi aktörlerin, devletin kurumlarını ve devlet aygıtının kritik noktalarını kendi destekçileri, kendisine sadakatle bağlı olanlar ve akrabaları ile doldurmuş olmasıdır.

2005 Irak Anayasası’nın 9. maddesi milislerin yasa dışı silahlı gruplar olduğunu belirtmiştir: “Silahlı kuvvetler dışında askerî milislerin oluşturulması yasaktır.” Milislerin bu yasağa yanıtı, federal hükûmetteki güvenlikle ilgili kilit bakanlıklara ve istihbarat teşkilatlarına milislerin yerleştirilmesi ve “entegrasyon” olarak bilinen bir süreçte, büyük sayılarla federal güvenlik birimlerine katılmak şeklinde olmuştur.

Washington, milislerle olan iş birliği ABD'nin çıkarına hizmet ettiği ve Irak hükûmeti ile uyum içerisinde olduğu sürece Iraklı milislerle çalışmıştır. ABD, bir durumun kendi pozisyonu bakımından elverişli olduğunu gördüğünde bağımsız "Peşmerge" birimleri gibi büyük ve anayasa dışı milislerin varlığını görmezden gelmiştir. Uyanış Harekâtı sırasında olduğu gibi gelecekte bir tehdit oluşturmayacağı düşünülen, geçmişte Amerikan kuvvetlerine saldırmış olan milislerle iş birliği yapmış; 2003'ten 2011'e kadar süren işgal döneminde ve 2014-2018 yılları arasında IŞİD'e karşı yürütülen savaş döneminde milis unsurlarıyla dolu Irak askerî birlikleriyle çalışmıştır.

Tarih, Irak'ın milislere bağımlılığının yinelenen bir fenomen ve askerlerin terhis ettirilmesi, silahsızlanma ve yeniden bütünleşmenin tekrarlayan bir zorluk olduğunu göstermektedir. Ancak bu kez tedirgin edici bir fark bulunmaktadır: Önceki dönemlerde hükûmetten destek alan milisler (yarı bağımsız da olsa) Irak devletinin birer uzantısıyken şimdilerde bazıları, güçlü bir komşu ülke olan İran’dan mali, maddi ve istişârî destek alan bağımsız yabancı vekiller konumundadır. Iraklı milislerin kaderinde egemen Irak devletine bağlanmak da vardır ancak bugün Iraklıların, Asaib-i Ehli’l-Hak, Bedir Örgütü ve Hizbullah Tugayları gibi grupların geleceğiyle ilgili tek başlarına kararlar alıp almadığı şüphelidir.