IFYM’nin IKBY Kararı ve Düşündürdükleri

Irak Federal Yüksek Mahkemesinin (IFYM) son dönemde aldığı iki kararın, Irak’taki Kürt iç siyaseti ve Erbil-Bağdat ilişkilerinde yeni bir gerginlik oluşturduğu ve bölgesel dinamikleri etkileyecek bir süreç başlattığı görülüyor. Öncelikle Kürdistan Demokratik Partisi’nin (KDP) cumhurbaşkanı adayı olan, daha önce Irak’ta maliye bakanı ve dışişleri bakanı olarak görev yapan Hoşyar Zebari’nin cumhurbaşkanlığı adaylığını iptal eden IFYM, 15 Şubat 2022 tarihinde de Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) petrol ve gaz yasasının federal yönetim anayasasına aykırı olduğu yönünde bir karar açıkladı. IFYM kararında, IKBY hükûmetinin petrol ve gaz ihracatı anlaşmalarında Petrol Bakanlığı ve Mali Denetim Divanına bilgi vermek zorunda olduğu ve IKBY’den ihraç edilen petrol gelirlerinin merkezî yönetim Petrol Bakanlığına teslim edilmesi gerektiği belirtildi. Kararın 10 yıl önce yani 2012’de, dönemin Irak Petrol Bakanı Abdulkerim Luaybi’nin IFYM’ye konuyla ilgili yaptığı itiraza ilişkin açıklanmış olması dikkat çekti. Bu anlamıyla kararın zamanlaması da tartışılır hâle geldi.

2014 yılında Erbil ve Bağdat arasında petrol gelirlerinin paylaşımı konusunda bir anlaşma sağlanmış olsa da uygulanmamış, 2019’un sonunda yapılan müzakerelerin ardından Erbil ve Bağdat yeni bir anlaşmaya varmıştı. Anlaşmaya göre, IKBY’nin günlük 250 bin varil petrolü Irak Devlet Petrol Pazarlama Şirketine (SOMO) teslim etmesi karşılığında Irak bütçesinden %12,67 ile 13 arasında bir oranda pay alması öngörülmüştü. Nitekim 2020 bütçesinden IKBY’ye söz konusu pay ödenmiş, IKBY’de yaşanan maaş krizi de sonlanmıştı. 2019’da Adil Abdulmehdi’nin başbakanlığı döneminde varılan anlaşma, Adil Abdulmehdi’nin istifası sonrasında başbakan olarak seçilen Mustafa el-Kazımi tarafından da devam ettirilmişti. Ancak IFYM’nin 10 yıllık davada, yeni hükûmet kurma çalışmaları sürerken böyle bir karar almış olması dikkat çekici oldu. Burada iç siyasi çekişmelerin etkisinin göz ardı edilmemesi gerektiği anlaşılmaktadır.  

10 Ekim 2021’de yapılan seçimlerin ardından seçimlerin galibi Mukteda es-Sadr’ın KDP ve Sünni grupları da yanına alarak bir çoğunluk hükûmeti kurmaya yönelik attığı adımlar, özellikle Şii milis grupların desteğindeki Fetih Koalisyonu ve Nuri el-Maliki’nin liderliğindeki Kanun Devleti Koalisyonu’nun öncülük ettiği Şii Koordinasyon Çerçevesi’nin tepkisini çekti ve özellikle Şiiler arasında bir çekişmeye yol açtı. Bu durum özellikle KDP üzerinde de bir baskı oluşturdu. Nitekim hem Fetih Koalisyonu’nun lideri Hadi el-Amiri hem de Nuri el-Maliki ardı ardına Erbil’e ziyaretler düzenledi. Ancak KDP’nin Sadr ve Sünnilerle ortak bir çoğunluk hükûmeti kurma konusundaki yaklaşımının devam ettiği görülüyor. Bu noktada IFYM’nin aldığı kararın, IKBY’ye özellikle KDP’ye bir mesaj niteliği taşıdığını söylemek yanlış olmayacaktır.

Öte yandan kararın bölgesel dengeler açısından da önemi var. Zira IKBY Başkanı Neçirvan Barzani’nin şubat ayı başında ani Türkiye ziyareti ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile bir araya gelmesi gündem olmuştu. Görüşme sonrasında bir açıklama yapılmasa da Erdoğan’ın Ukrayna ziyareti dönüşünde, uçakta gazetecilere gündeme ilişkin yaptığı değerlendirmelerde, “Neçirvan Barzani, Irak'ın kuzeyinde de olsa biz onunla Irak'ın merkezini de konuşabiliriz ve konuştuk. Neçirvan Barzani'yle olan dostluğumuz çok çok farklıdır ve aramızdaki hukuk ileri derecededir. O da bu konuda elinden geleni yapacağını, döner dönmez merkezî yönetimle olsun, ilgililerle olsun konuyu görüşeceğini söyledi. İnşallah Irak doğal gazıyla ilgili de anlaşmalarımızı yapıp oradan kazan-kazan esasına göre hem onlar kazanacak hem de biz kazanmış olacağız.” ifadelerinde bulunmuş olması dikkat çekmişti. Söz konusu ziyaretin İran’ın Türkiye’ye yönelik doğal gaz akışını kesmesinin ardından yapılması, görüşmede doğal gaz meselesinin de konuşulması bu noktada önemli bir adım. Nitekim bu adımların ardından IFYM’nin, IKBY’nin petrol ve gaz yasasına ilişkin kararının açıklandığı dönemde, IKBY Başbakanı Mesrur Barzani’nin Katar’ı ziyaret etmiş olması da dikkat çekici oldu. Mesrur Barzani’nin ziyarette IKBY’nin büyük gaz rezervlerine ve Katar ile enerji alanındaki iş birliğine vurgu yapması, hem IKBY’nin Irak merkezî hükûmetine karşı izlediği politikaya devam edeceğinin bir mesajı olmuş hem de Türkiye ile iyi ilişkilere sahip Katar ve IKBY arasında yeni bir iş birliği mi doğuyor sorularını gündeme getirmiş görünüyor. Bu noktada bölgesel denklem açısından da yeni bir sürecin başladığını söylemek mümkün. Ancak Türkiye’nin hem Bağdat hem de Erbil’le ilişkilerde tek taraflı adım atmamaya dikkat ettiği görülüyor. Başka bir ifadeyle Türkiye’nin Irak politikasında Erbil-Bağdat dengesi ve bütünlüğü önemli bir rol oynuyor. Türkiye açısından Bağdat ve Erbil birbirinin alternatifi değil tamamlayıcısı olarak görülüyor. Nitekim Erdoğan’ın Neçirvan Barzani’nin ziyaretine ilişkin yaptığı açıklamada, Neçirvan Barzani ile merkezî hükûmeti de konuşabileceklerini belirtmesi bunun bir göstergesi. Türkiye’nin Erbil’le geliştirdiği ilişkiler kadar Bağdat merkezî hükûmetiyle de ilişkilerini geliştirmek istediğini söylemek yanlış olmaz. Zira son dönemde Türkiye’den Irak’a yapılan ziyaretlere bakıldığında, yeni projeler ve iş birliği alanları geliştirilmeye çalışıldığı görülüyor. Türkiye ve Irak arasında savunma sanayi alanında yeni anlaşmalar yanında, iki ülke arasında yeni bir demiryolu hattı ve bu hatta paralel bir karayolu inşası, ikinci bir sınır kapısının açılması, sulama ve tarım projeleri, Irak’ın yeniden yapılandırılması gibi projeler gündemdeki yerini koruyor. Bu noktada Türkiye’nin Bağdat ve Erbil’i ayrıştırmaktan uzak durduğunu ve tarafların bütünleşmesi yönünde bir tavır aldığını söylemek yanlış olmaz. Zira Erbil ve Bağdat arasında uzlaşma ve uyum sağlanamaması, istikrarsızlığı körükleyebilir ve bölgesel denklemde de sorunlar ortaya çıkarabilir.