IKBY’de Referandum Sonrası Yeni Dönem: Dengeler Değişiyor mu?

Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) iç politikası referandum süreci ile birlikte ciddi bir karmaşa yaşıyor. Mesut Barzani’nin lideri olduğu KDP’nin öncülüğünde yürütülen ve 25 Eylül 2017 tarihinde gerçekleştirilen tartışmalı “bağımsızlık” referandumunun ardından yaşanan gelişmelerin etkisiyle IKBY’de yeni bir siyasi sürece girilmiş görünüyor. 2012’den beri ciddi rahatsızlığı bulunan ve uzun süreli tedavisinin ardından 2017’de IKBY dönen, ancak 2017’nin Ekim ayında hayatını kaybeden Celal Talabani’nin partisi KYB’nin referandum sonrası atmış olduğu adım, IKBY’deki bütün taşları yerinden oynattı. Zira Irak merkezi hükümetinin KYB ile anlaşması sonucu, KYB’li peşmergelerin de bir kısmının çekilmesiyle, 16 Ekim 2017’de Kerkük merkezli olarak düzenlediği operasyon sonucu, IKBY, 2014’ten sonra ele geçirdiği bütün topraklardan çekilmek zorunda kaldı. Bu durum referandum nedeniyle zaten dışarıdan ciddi baskı yiyen ve yaptırımlar uygulanan IKBY’yi, iç politika açısından da zor duruma sürükledi. Nitekim IKBY’deki politik istikrarsızlıkla birlikte, ekonomik sıkıntıları protesto etmek amacıyla Süleymaniye merkezli olarak başlayan gösteriler, ciddi boyutlarda etki yarattı. Protesto gösterilerinin genişlemesiyle birlikte IKBY güvenlik güçlerinin müdahalesi sonucu ölümler ve yaralanmalar yaşanırken, çok sayı da kişi de tutuklandı. Gazeteci ve bazı aktivistlerle birlikte IKBY’deki yönetime en büyük muhalefeti sergileyen NRT isimli televizyon kanalının sahibi olan, referandum sürecinde “hayır” kampanyasının öncülüğünü yapan ve daha sonra sivil hareketten siyasi bir yapıya dönüşen “Yeni Kuşak Hareketi”nin lideri olan Şahsuvar Abdulvahid’in de tutuklanması göstericiler arasında infial yarattı ve gösterilerin çapı giderek büyüdü. IKBY yönetimi gösterileri bastırabilmek için Şahsuvar Abdulvahid dahil tutukluların büyük bölümünü salıverdi. Irak merkezi hükümetinin de IKBY’deki memur maaşlarını ödeyeceğinin yanı sıra olayların devam etmesi halinde müdahale etmek zorunda kalacaklarını yönelik açıklaması ve Erbil’in Bağdat’a yumuşak mesajlar vermesi sonrası, protesto gösterileri durmuş görünüyor. Ancak bu süreç IKBY’deki dengeleri değiştirmiş görünüyor.

Nitekim IKBY Başbakanı Neçirvan Barzani’nin öncülüğünde KDP’den bir heyet, 7 Ocak 2018’de Süleymaniye’ye giderek KYB’yi ziyaret etmiş ve KYB Polit Büro Üyesi ve Sözcüsü Molla Bahtiyar’la ortak basın açıklaması yapmıştır. Neçirvan Barzani yaptığı açıklamada, “KYB ile KDP arasındaki stratejik ittifak sorumluluğu bugün yerine getirildi. Kürdistan'da tüm siyasi taraflar birlik yoluyla sorunların üstesinden gelmeli” ifadesinde bulunarak, KDP-KYB arasındaki işbirliğinin yeniden başlayacağına ilişkin sinyaller vermiş oldu. Neçirvan Barzani’nin “stratejik ittifak”a vurgu yapmış olması, KDP ve KYB açısından geriye dönüşün işaretleri olarak nitelendirilebilir. Zira KDP ve KYB 2004’te “stratejik anlaşma”ya imza atarak, IKBY’nin yönetimini ortaklaşa yürütme ve seçimlere ortak listeyle katılma kararı almıştır. Buna göre IKBY Başbakanlığı’nın, 2 yılda bir KPD ve KYB arasında el değiştirmesi öngörülmüştür. Ancak 2009-2012 (Berham Salih) dönemi hariç hiçbir süreçte KYB’den bir siyasetçi başbakan olamamıştır. 2013’te yapılan seçimlere de ayrı listeler halinde katılan KDP ve KYB, KDP’nin hükümet kurma sürecinde ilk olarak Goran ile anlaşması sonucu, KDP ve KYB arasındaki stratejik ittifak çökmüştür. KDP ve KYB 2014’te yapılan Irak genel seçimlerine de ayrı listelerle katılmıştır. Bu süreçten sonra KDP ve KYB arasında ayrışma giderek derinleşmiş, hatta KYB ve Goran Mayıs 2016’da yeni bir stratejik anlaşmaya imza atmıştır. Nitekim KDP ve KYB arasındaki son kopma noktası da Irak merkezi hükümet ile KYB anlaşması sonucu, Irak merkezi hükümetinin Kerkük ve ihtilaflı bölgelere yönelik operasyonu olmuştur. KDP, KYB’yi ihanetle suçlarken, KYB de Barzani’yi IKBY’yi bu sürece sürükleyen taraf olarak itham etmiştir.

Ancak IKBY açısından iç ve dışarıda yaşanan gelişmeler, KDP ve KYB’yi yeniden işbirliğine zorlamış görünmektedir. KDP üzerindeki referandum baskısıyla birlikte, IKBY’nin içerisinde bulunduğu ekonomik problemlerden dolayı köşeye sıkışmış durumdadır. Mevcut durum itibariyle KDP, kendi kontrolünde olan (Erbil, Duhok) bölgelerde kurduğu baskıyla gösterilerin çıkmasına izin vermese de bu bölgelerde ciddi bir sosyal şişkinlik söz konusudur. Daha net bir ifadeyle, Erbil ve Duhok’taki KDP tabanının da uzun süre sessiz kalmayacağı söylenmektedir. Zira neredeyse 2,5 yıldır IKBY’deki memur maaşlarında sıkıntılar yaşanmakta, ya ödenememekte ya da yarım veya çeyrek maaş ödenebilmektedir. Bu durum tüm IKBY halkı açısında ciddi bir problem ortaya çıkarmaktadır. Bununla birlikte özellikle Türkiye, İran ve Irak merkezi hükümetinin baskısı nedeniyle KDP, IKBY’deki siyasi avantajları da kaybetmekte, sınır kapıları, havalimanları gibi merkezi hükümetin idari alanına giren konularda elinde bulundurduğu haksız kontrolü merkezi hükümete devretmeye zorlanmaktadır. Bu durum KDP’nin tabanındaki prestijini sarsmakta, Barzani’nin tabanına sunduğu suni vaatlerin hayal dahi olamayacağı giderek halk arasında realize olmaktadır.

Öte yandan KYB, KDP’ye göre çok daha ağır bir baskı içerisindedir. Celal Talabani sonrası liderlik mücadelesinin KYB içerisinde ciddi sorunlar ortaya çıkardığı görülmekle birlikte, özellikle Süleymaniye’deki muhalif hareketlerin daha bütüncül bir yapıya kavuşması, KYB’nin Süleymaniye’deki ağırlığını ve kontrolünü sınırlamaktadır. KYB içindeki en güçlü lider figürlerinden biri olan Berham Salih’in partiden istifa etmemesi rağmen, Demokrasi ve Eşitlik Koalisyonu adında bir koalisyon kurmuş ve ciddi bir taraftar kitlesine sahip olmuştur. Bununla birlikte Goran ve Kürdistan İslami Cemaati (Komal) de işbirliğini güçlendirmiştir. Bu işbirliğine Berham Salih de eklemlenmiş ve Irak’ta 12 Mayıs 2018’te yapılacak seçimlere ortak listeyle katılma kararı alınmıştır. Bu durum KYB’ye karşı hareket eden Süleymaniye tabanlı hareketler arasında birlikteliği arttırırken, KYB ciddi olarak zorlayacak niteliğe sahiptir. Özellikle, Kerkük’le ilgili süreçte KYB’nin peşmergelerini geri çekmesi nedeniyle, Kürt tabanında KYB’ye karşı antipati gelişmiştir. Hatta KYB’den kopmalar başlamış, örneğin Süleymaniye Vilayet Meclisi’ndeki 13 KYB üyesinden 5’i KYB’den ayrılarak bağımsız bir grup oluşturmuştur. Bazı peşmergelerin KYB’den ayrılarak KDP’ye geçtiği dahi söylenmektedir. Bu anlamıyla KYB’nin Irak merkezi hükümet ile yaptığı ortaklığın, KYB’nin beklediği sonuçları vermediği görülmektedir.

Buradan hareketle KDP ve KYB’nin de yeniden Kürt siyasi hareketinin yürütücü partileri olarak güçlerini yeniden birleşmeye ihtiyaç duyduklarını söylemek mümkündür. KYB’nin kendi iç liderlik problemleri ve Süleymaniye’deki muhalefet hareketi nedeniyle, önümüzdeki süreçte seçmen ve oy kaybı yaşaması ihtimali ortaya çıkmaktadır. KDP de daha fazla zarar görmemek ve konumunu koruyabilmek için desteğe ihtiyaç duymaktadır. Her ne kadar KDP kendi tabanını kontrol ediyor ve sabit bir seçmeni var gibi görünse de ekonomik sıkıntıların devam etmesi ve muhalefet hareketinin hız kazanması KDP’yi de etkileme potansiyeline sahiptir.

Ancak burada KDP ve KYB arasında yeniden ittifak kuruluyor gibi bir algı ortaya çıksa da KYB’nin yeni bir plan kurgulamış olabileceğini düşünmek gerekir. KYB sorunlu bir yapı gibi görünse de Irak merkezi hükümeti ile koordineli olarak KDP üzerine kurulacak baskı sonucunda, IKBY’deki yönetimin KYB tarafından ele geçirilme planları yapılıyor olabileceği dikkate alınmalıdır. Zira Irak merkezi hükümetinin Kerkük ve diğer tartışmalı bölgelerdeki operasyonu ile sadece KDP kaybetmemiş, KYB de zarara uğramıştır. Bu nedenle halen Talabani ailesi tarafından yönlendirilen KYB, Mart 2018’de yapacağı kongreden sonra yeniden bir toparlanma içerisine girebilir. Böyle bir durumda KYB, Irak merkezi hükümetinin de desteğini alarak, IKBY’deki KDP ağırlığını dengelemek ya da zayıflatmak isteyebilir. Bu durum, IKBY’deki siyasi yapıyı ve dengeleri tamamen değiştirebilecek niteliktedir. KYB’nin İran’la ilişkileri de düşünüldüğünde, Irak’ın geri kalanında olduğu gibi IKBY’de de İran’ın ağırlığını arttıracak bir durum olarak ortaya çıkabilecektir. Bu nedenle 12 Mayıs 2018’de yapılması planlanan Irak seçimlerinin de IKBY’deki durumla doğrudan ilişkili olacağını söylemek yanlış olmayacaktır. Bu seçimlerde de İran’a daha yakın görünen Nuri El-Maliki ya da Hadi El-Amiri gibi Haşdi Şaabi liderlerinin öncülüğündeki grupların seçimlerde başarı kaydetmesi, İran’ın bölgedeki etkinliğini arttıracak niteliktedir. Zira içeride problemler yaşayan İran’ın dışarıdaki operasyonlara ağırlık vererek, dikkati dışarıya vermek isteyebileceği akıllarda tutulmalıdır.