Analiz

İklim Değişiminin Güvenlik Boyutu ve Ortadoğu’ya Etkileri

Çevre ile ilgili sorunlar özellikle son yıllarda uluslararası gündeme yoğun bir şekilde girmiştir. Çevre sorunları içerisinde de en önemli kabul edilen ve yaşamı olumsuz etkilediği kabul edilen konu iklim değişimidir. İklim değişimi, genel olarak, bir zaman diliminde hava şartlarındaki istatistiksel değişim olarak tanımlanır. Birçok nedenle gerçekleşebilecek iklim şartlarındaki değişikliklerin, küresel ve yerel etkileri olan uzun süreli ve yavaş gelişen etkiler içerdiği belirtilmektedir. Yapılan bilimsel araştırmalar göstermiştir ki, günümüzdeki küresel ısınmanın temel nedeni, iklimdeki doğal değişebilirliğe ek olarak, insan etkisidir. Artan bireysel ve endüstriyel enerji kullanımı küresel ısınmanın en büyük nedenlerinden biri olarak görülmektedir. İklim değişimi, günümüzde, sadece küresel ve yerel etkileri olan coğrafi bir problem olmaktan çıkmış, aynı zamanda, devletlerin ulusal güvenlik ajandasına giren bir güvenlik meselesi halini almıştır. İklim değişiminin bir güvenlik sorunu haline gelmesi ve başka bir açıdan konuyu ele alırsak da, uluslararası ilişkiler çalışmalarında güvenlik kavramının kapsam ve niteliğindeki değişim uluslararası gündeme yakından bağlı bir süreçtir. Uluslararası güvenlik çalışmalarının popüler olmaya başladığı 1940’lı yıllardan beri özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrasında güvenlik çalışmalarının ana teması baskın teorik yaklaşım olan realizme de uygun olarak, devletler bazında askeri güvenlik tehditleri olarak tanımlanmıştır. Bu durum soğuk savaş döneminin iki ana kutbunun arasındaki nükleer gerilimin azalmasıyla askeri tehditlerin önemi göreceli olarak azalması şeklinde ortaya çıkmıştır. Aynı dönemde gerçekleşen 1972 BM Çevre Konferansı ile de çevre sorunları bir güvenlik kavramı olarak algılanmaya başlamıştır. Çevre güvenlik arasında bir bağ kurulmaya başlanmış olsa da bu algılama soğuk savaş bitimine kadar marjinal konumda kalmıştır. Çevrenin ve çevre konuları içinde en önemlilerinden biri kabul edilen iklim değişiminin güvenlik ile bağlantısının kurulması Soğuk Savaş bitimindeki gelişmelere dayanır. Soğuk Savaş sonrası güvenlik yeniden kavramsallaştırılmış ve var olan ulusal güvenlik kavramı yanına, insan güvenliği, çevre güvenliği, enerji güvenliği, gıda güvenliği gibi bir çok yeni konsept eklenmiştir. Böylece, Soğuk Savaş sırasında bir sürdürülebilir kalkınma konusu olarak değerlendirilen ve alçak siyaset (low politics) konusu olarak kabul edilen çevre ve iklim değişimi bir güvenlik meselesi haline dönüşmüş ve yüksek siyaset (high politics) konusu olarak algılanmaya başlanmıştır. İklim değişiminin bir güvenlik kavramı olarak değerlendirilmesi ve özellikle 21.yüzyılın başında yaşanan doğal afetler, devletlerin iklim değişimini ulusal güvenlik algılamalarına dahil etmelerine neden olmuştur. Çünkü iklim değişimi hali hazırda var olan problemleri daha da derinleşmesi ve gerilimleri daha da arttırması potansiyeline sahiptir. Güvenlik tehditleriyle karşı karşıya kalacak olan bölgelerden biri de, hali hazırda istikrarsızlıkların yaşandığı, yoksulluk ve kıt kaynaklarla mücadele eden Ortadoğu bölgesidir. Kurak ve yarı kurak bir bölge olarak tanımlanan Ortadoğu, iklim değişiminin hayati sonuçlar doğuracağı bir bölgedir. Su kaynaklarının yetersiz olduğu bölgede beklenen sıcaklık artışları ve yağışların azalması ile tarım, gıda, enerji, turizm gibi alanlarda olumsuz etkiler yaşanabileceği tahmin edilmektedir. Bunun bir sonucu olarak da göç bölgede yaşanabilecek olası problemlerden birisi olarak karşımıza çıkmaktadır. İklim değişiminin bölgedeki olası sonuçlarından bir diğerinin de özellikle kıyı şeridinde yoğunlaşan nüfus için deniz seviyesinin yükselmesi ve içme sularının tuzluluk oranının artması olarak ifade edilebilir.