Irak'ta Parçalanmaya Doğru Adım Adım…

Çetiner ÇETİN, Gazeteci - ORSAM Danışma Kurulu Üyesi
İran’ın ABD’nin Irak’tan çekilmesinin ardından, Irak’ı kimseye bırakma niyetinde olmadığını artık daha net okuyabiliyoruz. ABD yönetiminin de Irak siyaseti üzerinde etkin bir rolünün azaldığı söylenebilir. 2003 yılında Irak’ı özgürleştirme vaadi ile işgali başlatan ABD, Rejim muhaliflerine ve işgal sonrası ülkedeki farklı etnik ve mezhep gruplarına verdiği sözleri tutmaması, halen elinde silahlı milis gücüne sahip grupları bir hayli kızdırmış durumda.  2010 seçimlerinden buyana ülkedeki gerilim ve çatışma ortamı karşındaki ABD’nin tepkisi sadece itidal çağrısıyla sınırlı kaldı. Şiilerin, Irak’ın kaderine hakim olma çabası, parçalanmaya giden yolu aralamış durumda. Şii Başbakan Maliki’nin güç gösterisi, Sünnileri kabine ve siyasi kulvarın dışına itme çabası, Türkiye’ye karşı sert çıkışları ve İran’ın Suriye siyasetine kendini alet etmesi, Parçalanmaya giden Irak’taki ilk adımlar olarak değerlendirilmeli. Maliki, İran eksenli Suriye siyaseti ve Türkiye’ye karşı sert çıkışları ile iç siyasetteki dengeleri de zorlayarak, komşuları ile de gerilimli bir sürece doğru kayıyor. Sunni Cumhurbaşkanı yardımcısı Haşimi’yi hapsettirmeye çalışan, Kürtleri tercih yapmaya zorlayan bir başbakan var artık Irak’ta. Maliki’nin bu tavrı ise, patlayan bombalarla cevap buluyor. Ülkedeki şiddet sarmalı eski günlere dönebilir. Maliki, vekalet ettiği İçişleri Bakanlığı ve Savunma Bakanlığı güçlerini kullanarak bir darbe girişiminde dahi bulunabilir. Irak’ta arık tüm senaryolar masaya konmalı ver en kötüye hazır olunmalı.
 
Şii kökenli Irak başbakanı Nuri El Maliki, kısa bir süre önce bir Amerikan gazetesine verdiği demeçte, Irak’ın içişlerine İran’ın değil Türkiye’nin karışmasından çekindiklerini söyleyerek uzun süredir Türkiye ile yaşadığı soğukluğu su yüzüne çıkardı. Maliki, İran’ın Irak siyasetindeki etkisini gizleyerek, Türkiye’yi hedef göstermesi, 2010 seçimleri sonrasında Türkiye’nin Sünnilerin dışlanmadığı ve dışarıda bırakılmayacağı geniş tabanlı bir hükümetten yana tavır alması Maliki’yi hep düşündürdü. Irak Kürt yönetimi ile ilişkilerin üst seviyede seyretmesi ve Başbakan Erdoğan’ın Şii lider Seyit Ali Sistani’yi ziyaret etmesi ile birlikte Türkiye’nin Şiiler ve Kürtler üzerinde de etkinliğinin artabileceği endişesini arttırdı.
 
Gücünü büyük ölçüde İran’dan alan Maliki, Türkiye hakkındaki suçlayıcı ve eleştirel açıklamalarının hemen ardından, Türkiye’ye yakınlığı ile bilinen Sünni kökenli Cumhurbaşkanı yardımcısı Tarık El  Haşimi ve Sunni kökenli Başbakan Yardımcısı Salih El Mutlak’a yönelik başlattığını suçlayıcı ve siyasi girişimler aslında ABD’nin çekilmesinden sonra Türkiye’nin etkinliğinin önünü kesilmeye çalışılacağının ilk sinyalleri.
 
Maliki, petrol anlaşmaları, başta Kerkük olmak üzere sorunlu bölgeler kartını oynayarak, Kürtleri de bir tercih yapmak zorunda bırakma kararlılığında. Kürtleri ise zor günler bekliyor. Bir yandan kendilerine sığınan Haşimi’ye ne yapılması gerektiği konusunda kafalar net değil. Diğer taraftan, Türkiye mi, yoksa İran desteğini arkasına alan Maliki ile mi tercih edilmeli bu konudaki tereddütlerde giderilmiş değil. Kürtler Türkiye’ye güvenmek istiyor. Zira, Barzani ta en başından buyana Maliki ile sorunların çözülemeyeceği kanattinde. Deneyimli Kürt siyasetçisi ise Cumhurbaşkanı Talabani ise politik süreçten fayda sağlama amaçı ile Maliki ile yola devam yönünde ısrarlı.Ancak bir konuyu da unutmamak gerekir ki, eğer parçalanmaya giden yolda şartlar zorlayıcı bir hal alırsa, Barzani, bağımsızlık için  referandum kararı alabilir.
 
Kürt yönetiminin geçtiğimiz ay ABD’nin önde gelen petrol şirketi Exxon Mobil ile imzaladığı anlaşmanın, Maliki’nin direç göstermesi ve Enerji ve Petrolden işlerinden sorumlu yardımcısı Hüseyin Şehristani’nin Anlaşmanın yok hükmünde olacağını duyurması, ABD’nin artık Irak siyasetindeki fonksiyonunu, gücünü çok açık bir şekilde ortaya koyuyor.
 
ABD başkan yardımcısı Biden, Bağdat ziyaretinde konuyu gündeme getirmesine rağmen Maliki, ABD’nin beklentilerine cevap vermedi. Biden ise, Kürtlere Erbil temaslarında anlaşmanın arkasında olduklarını iletti. Maliki, Iraklı Kürtleri Türkiye, Sünniler ve ABD ile ilişkiler konusunda tercih yapmaya zorlayacak kartlardan birini daha masaya koymuş durumda.
 
Maliki, Kürtler üzerindeki etkinliğini arttırma çabasını sürdürürken, hakimiyetinin güçlü olmadığı Sünnilerin yoğunlukta olduğu bölgeler, Selahaddin, Diyala ve El Anbar vilayetlerindeki yeni federal bölge girişimlerine şimdilik sessiz kalıyor. Maliki, bu davranışı ile Sünni siyasiler, Haşimi ve Mutlak’ın gücünü kırma niyetinde. Merkeziyetçiliği güçlendirebileceği, iktidarın daha büyük bir kısmını kendi elinde toplayabileceği bir yapıyı arzulayan Maliki’nin bu politik dönüşümü ve davranışı ancak bu şekilde ifade edilebilir.  Daha sade bir dille söylemek gerekirse, Maliki, Şiilerin hakimiyetinde, çoğunluk hükümetine gidebilecek bir süreci başlatmak için Sünni krizi tetiklemiş durumda.
 
İran Suriye Krizini Malki Üzerinden Yönetiyor
 
Uluslar arası siyasette zaten fazlasıyla sıkıntılı bir süreç yaşayan İran, Suriye krizini Irak Başbakanı Nuri El Maliki üzerinden yönetiyor. Maliki’nin Suriye söylemlerinin İran’ın görüşlerine paralel yankı bulması bunun açık bir örneği. Irak’taki Kürtler, Sünni Araplar ve Şii Araplar Suriye’deki gelişmeleri yakından takip ediyorlar. Sünni Araplar ve Kürtlerin Suriye’de değişime göreli olarak daha sıcak bakıyor. Hatta Suriye muhalefetine destek dahi veriyorlar.  Esad diktatörlüğünün değişiminin “Sünni oyunu” olarak değerlendiren Maliki, İran ile aynı paralele görüşler çerçevesinde Beşar Esed Yönetimi’nin kalmasından yana tavır sergiliyor.
 
Maliki, Saddam Muhalifi olduğu yıllarda Suriye’de ikamet ettiğini de unutmamak lazım. Maliki’nin bu tavrı, Irak iç siyasetindeki dengeleri zorlayacağı kadar, Suriye konusunda Türkiye, Fransa, İran ve ABD arasındaki rekabetinden aslında bir ölçüde yansıması. Bu noktada dikkat edilmesi gereken nokta,  İran’ın Maliki üzerinden Suriye savunmacılığına Rusya ve Çin’den de destek gelebilir.
 
Parçalanmaya Doğru Atılan İlk Adım
 
2010 yılındaki seçimlerden buyana Savunma ve İçişleri gibi güvenlikten sorumlu bakanlıkları hâlâ kontrolünde tutan Maliki, iç savaş tehdidinden korkmuyor. Maliki’nin elindeki güvenlik güçlerini kullanarak, kendi iktidarını Kürt bölgesi dışında yeniden inşa edebileceği de konuşuluyor. Hatta Maliki’nin elindeki askeri gücü kullanarak bir darbe dahi yapabilecek güce ulaştığı konuşuluyor.
 
Maliki’nin Haşimi ve Mutlak üzerinden El Irakiye’ye koalisyonuna vurmaya çalıştığı darbeye Kürtlerin ve Türkiye’nin desteğini arkasına almadan cevap vermeye kalkışması, Sünnileri sıkıntılı bir sürece itebilir. Sünnilerin, hükümetten çekilmesi durumunda, Maliki’nin istediği çoğunluk hükümeti kurma senaryosunun gerçekleşmesinin önü açılacak. Maliki, elindeki kartları dikkatli kullanarak, Kürtleri bu konuda da tercih yapmaya zorluyor. Kürtlerin tavrı ülkedeki Sünnilerin siyasi kaderinde büyük rol oynayacak. Maliki, Sünnileri siyasetten uzaklaştırarak, 2005’e siyasi pozisyona dönmek istiyor.
 
Son dönemdeki krizlerin çözülmesinde en kritik rolü oynayan Kürtlerin tavrı ne olacak sorusu hala net bir şekilde cevap bulmuş değil. ABD Kürtlere verdiği sözleri tutmadan gitti bu yüzden Kürtler açık bir dille söylemeseler de, kendileri kısmen de olsa aldatılmış hissediyorlar. Kürt lider Talabani’de Türkiye’nin sıcak bakmamasına rağmen İran’ın desteği ile Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturdu. Kürtleri derinden düşündüren, Türkiye, İran ve Talabani sonrası Irak’taki pozisyonlarının nasıl şekilleneceği konuları, Kürtlerin tercihini belirleyecek.
 
Kendi kontrol alanlarına Irak ordusunu sokmayan Kürtlerin halihazırda 85 bin kişilik bir silahlı gücünün olduğunu dikkate aldığımızda, Kürtlerin 2006 yılı başından buyana olası bir iç savaşa hazır olduklarını söyleyebiliriz. Kürtler, Irak’taki hiçbir mezhep ve etnik gruba da ciddi bir şekilde güvenmiyor.
 
Kürtler, İran’ın Irak içinde yaptırmış olduğu bu hamleye karşı fırsatçı bir manevra yaparak Maliki’ye olan desteğini sürdürürlerse petrol yasası, petrol anlaşmaları, yeni bakanlıklar, bütçeden daha büyük pay, büyük petrol şirketleriyle imtiyazlı anlaşmalar ve tartışmalı bölgeler konularında kısmen ya da büyük ölçüde kazanım elde edebilirler. Ama Kürt yönetiminde batıya yakın görüntü sergileyen Niçirvan Barzani ve mevcut Başbakan Behram Salih bu fikri çok riskli görüyorlar. Niçirvan Barzani, amcası Mesut Barzani den farklı bir Irak perspektifi ile şartlara göre pozisyon belirlemektense, Türkiye, ABD ve batı destekli sabit bir duruş sergilemekten yana. Yeğen Barzani, İran’ın iç siyasi dengelerine destek vermeme taraftarı. Salih’te, siyasi ustası Talabani gibi duruma göre siyaset yaparak elde edilecek kazanımların kalıcı olamayacağını düşünenlerden.   Öyle ki her iki siyasi, Maliki’nin devrilmesine yol açabilecek bir sürecin bir parçası olabilirler. Bu tercih Irak’ın içindeki tüm denklemleri etkileyeceği gibi riskli sonuçlarda doğurabilir.
 
Kürtler, Son Olayların Sorumlusu Olarak İran’ı Görüyor
 
İran, Şii partilere ve Kürtlere 1998 yılından buyana yakın markajını sürdürdüğü biliniyor. Bu markaj KDP ve KYB gibi iki güçlü siyasi grubu, bölgedeki diğer Kürt partileri karşında sıkıntılı bir sürece soktu. Son seçimlerde ciddi bir halk desteğini arkasına alan Değişim grubu ve muhafazakâr İslami partilerin İran tarafından desteklendiği yönündeki istihbarat bilgileri Barzani ve Talabani’yi ürküttü. Geçtiğimiz yaz Süleymaniye’de halkın sokaklara dökülmesi, gösteriler yapması ve KDP il başkanlığı binasının yakılması ardından, geçtiğimiz haftalarda Zaho merkezli gösterilerin arkasından İran’ın olduğu yönündeki bilgiler Kürt yönetimini endişelendiriyor.
 
ABD’nin Irak’ta sona eren fiili askeri işgali, ülkedeki siyasal dengeleri de yerinden şekillendiriyor. ABD’nin Irak’tan çekilmesinin ardından ortaya çıkacak güç boşluğunun ülkedeki siyasi gruplar tarafından doldurulmak istenmesi, siyasi oyunlar şimdi bir bir devreye giriyor. Aslında şimdi ırak için kötü en senaryoları konuşmanın tamda zamanı. 28 Kasım 2011 günü Irak Parlamentosu binasının önünde patlayan ve 1 kişinin ölümüne 4 milletvekilinin de yaralanmasına yol açan bombalı araç saldırısına ilişkin yapılan soruşturmanın ardından Cumhurbaşkanı yardımcısı Tarık El-Haşimi’nin özel kalem müdürü ve bazı korumalarının da bu eyleme karıştıkları gerekçesiyle haklarında tutuklama kararının çıkması sürecin devreye girdiğini gösteriyor. Süreç derinleşiyor, gerginleşiyor ve Irak, sonu belli olmayan bir siyasi yolun başında…
 
Irak’tan gelen ilk açıklamalar, Iraklı Sünniler açısından olumlu. Kürt Bölgesi Hükümeti Divanı Başkanı Fuat Hüseyin, Kürt yönetiminin Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısını Bağdat’a teslim etmeyeceğini açıklaması ve adil bir yargılama için mahkeme hazırlığı yaptıklarını açıklaması Maliki’nin yaratmak istediği Sünni-Şii çatışması çılgınlığını ötelemiş görünüyor. Ama yukarıda da sırladığım gibi Maliki’nin elindeki kartları da küçümsememek gerekiyor. Zira, Fuat Hüseyin, Haşimi’nin durumunun siyasi değil, yasal bir konu olduğunu ve üzerinde mahkeme kararı bulunduğunu, ancak Haşimi’nin Federal Irak’ın Başkan Yardımcısı olduğunun unutulmaması ve buna göre hareket edilmesi gerektiğini söylemesi de Maliki için açık bir kapı olarak görülebilir.
 
Dr Fuat Hüseyin, “Haşimi suçlu değil şüpheli pozisyonunda. Bu iki kavaram arasında fark var. Haşimi, Irak Devlet Başkanı Yardımcısı sıfatıyla Kürdistan Bölgesi Başkanı’nı ziyaret etmiş ve şuanda onun misafiri durumunda. İstediği kadar burada kalabilir ve istediği zamanda ayrılabilir” sözleri ile de Maliki’ye güç gösterisi yapmayı da ihmal etmiyor.
 
Maliki, Şii Türkmen Kartını Şimdilik Saklı Tutuyor
 
Maliki, Irak’ta yaşayan ve birçok bölgede hatırı sayılır nüfusa sahip Şiileri etkisi altına alma çabasında. Maliki, Şii Türkmenleri bürokraside önemli görevlere getirerek, Sünni cephe olarak bilinen El Irakiye çatısı içinde siyaset yapan Irak Türkmen Cephesini de geri plana itebilir.
 
Yeniden Şiddet Sarmalı Sürükleniyorlar
 
Tamda Sunni kökenli Haşimi’nin durumunun tartışıldığı Irak’ın gündemine Başkent Bağdat’ta Şiileri hedef alan bir dizi saldırı ve saldır da 68 kişinin hayatını kaybettiği haberleri bomba gibi düştü. Maliki’nin yaratmak istediği gerilim sürecinde, Şiileri hedef alan 12 bombalı saldırının koordineli olması, ülkenin yeniden şiddet sarmalına sürüklendiğini gösteriyor. Maliki’nin Sünnileri germe, siyasetin dışına itme planı, patlayan bombalarla cevap buluyor.
 
ABD’nin çekilmesini fırsat bilip, Türkiye ile yaşadığı soğukluğu su yüzüne çıkaran, Sünni liderleri siyasetin dışına itme çabası gösteren, Kürtleri tercih yapma noktasına taşıyan Maliki, İran’ın desteği ile Suriye siyasetine bulaşarak Irak’ta ve Ortadoğuda bombanın pimini çekmek istiyor.