Irak’ta Resmi Diller Yasası ve Türkmenler

Bilindiği üzere Irak Devleti 1921 yılında kurulmuş, ilk anayasası da 1925 yılında çıkmıştır. Bu anayasanın 17. Maddesinde devletin resmi dilinin (Arapça) olduğu vurgulanmıştır. 37 yıl süren kraliyet döneminde (1921 – 1958) çıkan Yerel Diller Yasasında (1931) belirli ilçelerde Kürtçe dilinin resmi dil olduğu vurgulanmış, bu bölgelerde mahkemelerde Kürtçe ya da Türkçe kullanılması ve ilkokullarda eğitimin Kürtçe ya da Türkçe olması ön görülmüştür. Devletin 1932 yılında Milletler Cemiyeti’ne vermiş olduğu taahhütnamede, Irak’ın resmi dilinin Arapça olduğu vurgulanmış, ancak yargı önünde ve ilkokul düzeyindeki eğitimde Irak’taki Arap olmayan halklara (Türkmenler, Kürtler) yukarıda da belirtilen haklar verilmiştir.

 

1958 yılında kraliyet rejiminin yıkılması ve cumhuriyetin ilan edilmesi sonucunda çıkan anayasada resmi dil konusuna değinilmemişse de, Irak’ın “Arap Ümmeti”nin bir parçası olduğu ve “Araplarla Kürtlerin ülkede ortak oldukları” vurgulanmıştır.

 

Sonraki dönemlerde Irak’ta çıkan 1964 ve 1968 anayasalarında devletin resmi dilinin Arapça olduğu vurgulanmakla yetinilmiştir.

 

ABD işgalinden sonra çıkan anayasada (2005), devletin resmi dilinin Arapça ve Kürtçe olduğu vurgulanmış, bunun yanında da Türkmenlerin çocuklarına ana dilleriyle eğitim verilme hakkı garanti altına alınmıştır.

 

2013 yılında çıkan “Resmi Diller Yasası”nda “Türkmence”[i] dili ilk defa olarak dar bir çerçevede Irak’ta resmi dil olarak kabul edilmiştir.

 

Adı geçen yasada iki tür resmi dilin tanımı yapılmıştır: 1 – Resmi Diller 2 – Yerel Resmi Diller. Yasa bu resmi dillerin tanımını şu şekilde yapmaktadır:

 

Resmi Dil: Devletin resmi yazışmalarda, para, pul, resmi belgeler ve devletin iç ve dış işlemlerinde kullanılan dildir.  Yasa, Arapça ve Kürtçe dilini resmi dil olarak kabul etmiştir.

 

Yerel Resmi Dil: Yasaya göre Türkmence ve Süryanice dilleri yerel resmi dillerdir. Yasanın 9. Maddesi bu iki yerel dili, Türkmenlerin ve Süryanilerin yoğunlukta olduğu idari birimlerde resmi dil olarak kabul etmiştir. “Yoğunluk”  sözcüğü ise Irak federal mahkemesinin bu hususta vermiş olduğu bir kararda tanımlanmıştır. Bu kararda yoğunluk; sayısal olarak “çoğunluk” değil, birden fazla etnik oluşumu içeren şehirlerde “büyük ölçüde ağırlığı ve toplumun gidişatında etkisi ve katkısı olan oluşum” olarak tanımlanmaktadır.

 

Resmi diller yasası Türkmen toplumuna neler sağlayabilir:

Yasanın Irak Türkmenlerine sağlayabileceği imkanlar şunlardır :

-  Türkmence dilinin geliştirilmesi konusunda devletin imkanlarından yararlanma imkanı doğmuştur.

-  Yasa, resmi okullarda Türkmence eğitim verilmesine yasal zemin hazırlamıştır.

-  Türkmenler bu yasadan yararlanarak Türkmen dilini, kültürünü ve folklorunu geliştirmek amacıyla Türkmence eğitim veren üniversite, enstitü, kültür merkezleri ve bilimsel müesseseler kurabilirler.

 

Ancak, yasanın Türkmen oluşumuna birçok yarar sağlamasıyla birlikte, Türkmenlerin Irak’ta üçüncü asli unsur olmalarına rağmen Türkmence dilini üçüncü resmi dil değil, sadece bir yerel dil olarak kabul etmesiyle Türkmenlere haksızlık yapmış olduğunu belirtmek gerekir. Türkmenlerin Irak’ta üçüncü asil unsur olduğu gerçeği zaten Irak parlamentosunun vermiş olduğu tarihi bir kararla tespit edilmiş ve tanınmıştır.

 

Türkmen oluşumu bir yandan yasanın kendilerine vermiş olduğu imkanları en iyi şekilde kullanmak yolunda azami gayret göstermeli, aynı zamanda Irak’ın üçüncü asli unsur olduğu gerçeğini Irak halkına, Irak sahasında faaliyet gösteren siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşlarına kabul ettirme yolunda çaba harcamaları ve parlamentonun vermiş olduğu tarihi kararının uygulanması yolunda uğraşmaları gerekir.

 

[i]  - Irak’ta 1958 yılında Irak Türklerine “Türkmen” ve bunların konuştukları Türkçe diline “Türkmence” isimi verilmiştir.