Irak’ta Seçim Öncesi Musul İzlenimleri

Irak, 12 Mayıs 2018 tarihinde yapılacak olan parlamento seçimlerine hazırlanırken, ORSAM ekibi olarak Irak’ın en kritik şehirlerinden Musul’da saha çalışması gerçekleştirme imkanı elde ettik. IŞİD’in Irak’taki merkezi ve hatta kurduğu sözde “hilafet devletinin başkenti” olan Musul, Ekim 2016’da başlatılan ve Temmuz 2017’ye kadar süren yaklaşık 10 aylık operasyonun ardından bu yıkıcı terör örgütünden kurtarıldı. Irak’ın ikinci en büyük kenti olan Musul’da 3 milyondan fazla kişi IŞİD nedeniyle evlerini terk etmek zorunda kaldı. Sadece Musul operasyonunun yapıldığı 10 aylık süre içerisinde bile Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre 850 binden fazla kişi Musul’dan kaçmak durumunda kaldı. BM’ye göre Irak’ta halen 2.1 milyondan fazla ülke içerisinde yerinde edilmiş kişi (IDP) mevcut. Musul operasyonunun tamamlanmasının ardında da yaklaşık 670 bin kişinin Musul’a geri döndüğü biliniyor. Bu durum itibariyle IŞİD öncesi yaklaşık 4 milyon nüfusu olduğu bilinen Musul halkının ancak yarısı kendi şehrinde yaşayabiliyor.

Yaşam şartlarının son derece ağır olduğunu söylemek gerekir. Zira halen Musul’da tam anlamıyla yeniden yapılanma çalışmaları başlamış değildir. Şehirde kurşun değmemiş bina görmek neredeyse imkansız. Eski şehrin bulunduğu ve Dicle Nehri’nin akış yönüne doğru sağ taraf olarak ifade edilen ve Arapça “Eymen” ismiyle adlandırılan Musul’un batı yakası perişan durumdadır. Bölgede görüştüğümüz yetkililer, Şît Peygamber ile Cercis Peygamber türbelerinin yanı sıra, yaklaşık 850 yıl önce Selçuklu döneminde inşa edilen ve Musul’un simgesi haline gelen Hadba Minaresi ve Nuri (Ulu) Cami, valilik binası, Musul müzesi gibi tarihi ve stratejik binaların bulunduğu Musul’un batı yakasının neredeyse yüzde 70 oranında yıkıldığını ifade ediyorlar. Ancak yıkılan binaların haricinde hasar gören binalar da göz önüne alındığında oturabilecek durumda olan binaların sayısı hayli azdır.  Musul’un doğu ve batı yakasını birbirine bağlayan 5 köprü de savaştan dolayı yıkılmış durumda. Bu köprüler arasında şehrin simgesi olarak kullanılan Osmanlı döneminde yapılan Hürriyet Köprüsü de bulunuyor. Ancak bir-ikisinden tali köprülerle ulaşımın sağlandığını görmek bile yıkımın boyutlarının anlaşılmasına imkan veriyor. Zira Musul’un batı yakasına geçtiğinizde bu yıkımı çok daha net görebiliyorsunuz.

Halen zarar gören ve yıkılan binaların enkazlarının kaldırılmasına yönelik büyük bir çalışma yok. Ayrıca enkaz altında kalan el yapımı patlayıcılar (EYP) kısıtlı olarak sürdürülen enkaz kaldırma çalışmalarını ciddi olarak etkiliyor. Bu nedenle şehrin farklı bölgelerine halkı EYP'lere karşı uyaran afişler asılıyor. Halkın EYP veya patlamamış roket görmeleri durumunda güvenlik güçlerine bildirmeleri isteniyor. Bunun yanı sıra koalisyon operasyonları neticesinde enkaz altında kalarak hayatını kaybeden Musulluların cenazeleri çıkarılıyor. Uluslararası kuruluşlarca çeşitli programlar düzenlense de evlerine geri dönen halkın büyük kısmı kendi imkanlarıyla yaşam şartlarını iyileştirmeye çalışıyor. Bu doğrultuda IŞİD tarafından yakılan Musul Üniversitesi'nde de onarımın çok yavaş ilerlediğinden bahsediliyor. Mevcut durum itibariyle Irak merkezi hükümetinin de büyük çaplı bir girişimde bulunmadığı söyleniyor. IŞİD’den zarar gören ailelere tazminat verilmesi ve zararlarının en azından bir kısmının Irak merkezi hükümeti tarafından karşılanmasının öngörüldüğü ifade edilse de bu sürecin çok uzun sürdüğü belirtiliyor. Buna rağmen halk arasında 2018 bütçesinde tazminatların ödenmesi için bütçe payı ayrılmadığı söyleniyor. Bu nedenle halkın büyük kısmı kendi imkanları ile zararını telafi etmeye çalışıyor. Şehirde belediyecilik ve kamu hizmetlerinin de tam anlamıyla sağlanabildiğini söylemek çok zor. Elektrik, temiz su, sağlık hizmetleri ilaç, çöplerin toplanması gibi basit hizmetler dahi zorlukla sağlanabiliyor. Ayrıca yol kenarlarında, arızalanan veya hurdaya dönmüş araçlar görülüyor. Bu araçlar çok yavaş bir şekilde toplanıyor. Ancak hurda araçların toplandığı birkaç merkez bulunuyor. Hizmetlere ek olarak halk gıda maddelerin fiyatlarındaki artışlardan şikayet ediyor. Örneğin, bir benzin alabilmek için dahi 20 ila 30 dakika arası beklemek durumundasınız. Zira petrol zengini Irak’ın en büyük ikinci şehir olan Musul’da sınırlı sayıda benzinlik hizmet gösterebiliyor ve bu benzinliklere yeteri kadar ürün gönderilmediği söyleniyor. Bu nedenle bekleme süreleri uzuyor, bazen de tedarik edilemiyor.

Musul’daki sıkıntılar o kadar büyük ki diğer şehirlere ulaşım bile oldukça sorunlu. Zaman zaman kapanan yollar nedeniyle alternatif rotalara gitmek zorunda kalıyorsunuz. Bu da varış sürelerinizi uzatıyor. Hatta bazı bölgelerde karasal ulaşım dahi kesilmiş. Örneğin Musul’dan Selahattin’e geçerken, Şirgat yolunu kullanmayı tercih ederseniz yolculuğunuzun bir kısmını Dicle Nehri üzerinden motor bağlanmış ilkel sallara araçlarınızla binerek yapmak zorundasınız. Dicle Nehri’ni geçmenizi sağlayan Şirgat Köprüsü savaş nedeniyle büyük hasar görmüş durumda. Altyapının gördüğü zarar haricinde ise, Musul'da olduğu gibi yollarda da çok sayıda hurda araç ve tır görülüyor.

Başka bir geçiş olmadığı için Dicle Nehri üzerinden sallarla karşıya geçiliyor. Bu yolculuk esnasında sohbet ettiğimiz bölge halkı bu ulaşım tarzının Irak’ta 1960’larda olduğunu, IŞİD’in kendilerini 50 yıl geriye götürdüğünü söylüyor. Bu nedenle IŞİD’e destek verenlere de çok ciddi bir kızgınlık var. Buna rağmen Musul halkının bu kızgınlığı yüksek sesle dile getirebildiğini de söylemek mümkün değil. Zira halen IŞİD’in bir gün geri dönebileceğinden korkanların sayısı da az değil. IŞİD’in ya da destekçilerinin halen halk içerisinde dolaştığı,  hatta IŞİD’in Musul’dan çıkarken “tekrar döneceğiz” sloganlarıyla Musul’dan çıktığı söyleniyor. Bu yüzden insanlar IŞİD dönemi ile ilgili konuşmaktan çekiniyor.

Diğer taraftan Musul’da bir değişim yaşandığından da bahsediliyor. Örneğin, Şiilerin yedinci imamı olarak bilinen İmam Musa Kazım’ın ölüm yıldönümü nedeniyle başta İmam Musa Kazım’ın Türbesinin bulunduğu Bağdat olmak Irak’ta Şiilerin yaşadığı bölgelerde yapılan anma törenlerinin Musul’da tüm halka açık yerlerde yapılmış olması bir ilk olarak nitelendiriliyor. Büyük oranda Sünnilerin yaşadığı Musul halkının bir kısmı bunu özgürlük olarak nitelendirirken, bir kısmı ise Sünni halkın rencide edilmek için yapıldığını, hatta İran’ın provoke ettiğini ve Sünni bölgelerin Şiileştirilmeye çalışıldığını söylüyor.

Bu olumsuz şartlar ve hassas dengeler altında seçimlere giden ve Irak Parlamentosu’na 34 vekil gönderen Musul’da siyasi parti ve koalisyonlar seçim çalışmalarını başlatmıştır. Farklı parti ve listelerden 682 milletvekili adayının bulunduğu Musul’da Irak geneliyle örtüşen bir biçimde dağınık bir siyasi harita ortaya çıkmış durumda. 2014 seçimlerinde Musul’da rakiplerine büyük fark atan, Usame El-Nuceyfi önderliğindeki Muttahidûn Koalisyonu, 2018 seçimlerine dağılmış olarak ve Karar Koalisyonu adıyla giriyor. Ayrıca, Irak Başbakanı Haydar El-Abadi’nin Nasr Koalisyonu içerisinde de başta eski Savunma Bakanı Halid El-Ubeydi olmak üzere önemli isimler var. Ayrıca İyad Allavi liderliğindeki Vataniye Koalisyonu’nun da Musul’da etkili olacağı söyleniyor.

Diğer taraftan Haşdi Şâbi liderlerinin yer aldığı ve Hadi El-Amiri’nin liderliğindeki Fetih Koalisyonu’nun da Musul’dan milletvekili çıkarması bekleniyor. Musul’daki bir başka önemli seçim listesinin ise Irak Eğitim Bakanı Muhammed İkbal’in liderliğindeki Ninova Kimliğimiz olduğu belirtiliyor. Bunun haricinde büyük oranda azınlıkların yaşadığı ve buradaki oyların baskı nedeniyle Kürt partilere gittiği Musul’un doğusundaki tartışmalı bölgelerden Irak merkezi hükümetinin operasyonu ile çıkartılan Kürt güçlerin (daha çok Mesut Barzani liderliğindeki KDP’nin) ise özellikle Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) içerisinde bulunan kamplardaki mülteciler üzerinde baskı kurarak Musul’dan milletvekili çıkartmaya zorlayacağı söyleniyor.

Diğer taraftan Türkmenlerin de Musul’da dağınıklığı söz konusudur. Farklı liste ve partilerden milletvekili adayı olan 37 Türkmen bulunuyor. Türkmenlerin en büyük siyasi kuruluşu olarak bilinen Irak Türkmen Cephesi, İyad Allavi liderliğindeki Vataniye ile koalisyon yapmış durumda. Ancak Musul’da en fazla Türkmen milletvekili adayı Fetih Koalisyonu içerisinde yer alıyor. Bunların da büyük bölümü Telaferli Türkmenler. Ancak Musul’da halk siyasete de küsmüş durumda. Çünkü kendilerini bu duruma sürükleyen faktörün siyaset olduğuna inanılıyor. Bu anlamıyla halkın siyasete ilişkin bir umut beslediğini söylemek zor. Konuştuğumuz Musullular, bu nedenle seçime katılım oranının çok düşük olacağını söylüyor.

Musul’a dönen halk kendi yaralarını sarmaya çalışırken, savaşın Musul’da ortaya çıkardığı zarar nedeniyle şehre dönemeyen akrabalarının nasıl döneceği, zararlarının nasıl giderileceği, şehrin nasıl yeniden yapılandırılacağı ile daha fazla ilgileniyor. Daha önceki dönemlerden farklı olarak Musul saha çalışması sırasında halka seçimleri sorduğumuzda hangi parti ya da koalisyonun seçime girdiğiyle dahi halkın büyük bölümünün ilgilenmediği görülüyor. Bu anlamıyla siyasetin merkezlerinden biri olan Musul’un da siyasetten uzaklaştığı görülüyor. Ancak Irak Parlamentosu’nda en yüksek ikinci sandalyeye sahip olan Musul’un seçim sonrası hükümet kurma senaryolarında yine önemli bir rol oynayacağını söylemek yanlış olmayacak. Özellikle dağınık bir siyaseti sürecin yaşandığı Musul’da ortaya çıkan dengenin, Irak siyasetini de önemli ölçüde etkileyeceğini kestirmek zor değil.