Irak Türkmenlerinin Bağdat Konferansı ve Değerlendirilmesi

Hazırlık Aşaması

Birleşmiş Milletler, 2003 yılından beri, Birleşmiş Milletler Irak’a Yardım Misyonu (UNAMI) adı altında, Bağdat’ta en kritik günlerde bile temsilci ve aktif bir kadro bulundurmuştur. Bağdat’taki mevcut UNAMI Temsilcisi Ján Kubišaktif ve biraz da farklı bir temsilci olarak görülmektedir. Geçmiş temsilcilerin hepsi Türkmen yetkililerle buluşmakla beraber, Türkmen meselesi konusunda aktif olduklarını söylemek mümkün değildir. Ancak Ján Kubiš, Nisan ayından itibaren Türkmen ileri gelenleri ile bir dizi görüşmeler yaparak, geniş bir konferansın düzenlenmesi için bir alt komisyon oluşturmasını başarabilmiştir. Üyelerin ikisi Irak Türkmen Cephesi’nden olup biri Kerkük Milletvekili Hasan Turan ve ikincisi de yine ITC’nin eski Diyala Milletvekili olan Hasan Özmen’dir. Diğer ikisi ise Ulusal İttifak milletvekilleri olan (eski bakanlar) Casim Muhammed Cafer (Türkmen İslam Birliği Başkan Yardımcısı ve Dava Partisi üyesi) ve Muhammed Mehdi Bayatlı (Bedir Örgütü) olmuştur. Beşinci üye ise, Türkmen Haşdi Şaabi Komutanı ve Türkmen Vefa Hareketi üyesi Yılmaz Şahbaz’dır.

Komisyon iki önemli görevi ifa etmiştir. Bu görevlerden İlki, üzerinde tartışılabilecek bir Türkmen bildirisi taslağı hazırlamak ve ikincisi de 16 Kasım 2017 tarihinde bu bildiriyi tartışacak 60 civarında Türkmen ileri gelenini bir araya getirmektir. Bu kişiler, bütün Türkmen partilerinin başkan ve yardımcıları, Türkmen aydınları ve bazı yurtiçi-yurtdışı Türkmen sivil kuruluşlarından seçilmiştir. Toplantıya Türkmen aydınlarının ¨Tabela ya da Karton Partiler¨ olarak adlandırdıkları ve sadece Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde (IKBY) faaliyet gösteren Türkmen partiler davet edilmemiştir.

Söz konusu toplantıda katılımcılar, farklı görüş ve siyasi mensubiyetleri olmasına rağmen polemiğe ve tartışmaya girmeden 5-6 saat metin üzerinde görüşlerini belirtmiş ve geldikleri bölgelerin sorunlarını gündeme taşıyarak nihai bildirgede yer almasını talep etmişlerdir.

 

Açılış Konuşmaları

17 Mayıs günü Bağdat’ta Yeşil Bölge’de Reşid Oteli’nin en büyük salonunu 300’ün üstünde Türkmen ileri geleni doldurmuştur. Bununla birlikte Irak Parlamentosu Başkanı Selim El-Cuburi, Ulusal İttifak Başkanı Ammar El-Hekim ve UNAMI Temsilcisi Ján Kubiš de toplantıya iştirak etmiştir. . Konferans, Parlamento Başkanı Selim El-Cuburi’nin himayesinde, UNAMI koordinatörlüğündedüzenlenmiştir.

İlk konuşmayı en yaşlı Türkmen milletvekili olarak Irak İslam Yüksek Konseyi Musul Milletvekili Taki El-Mevla yaparak, Türkmenlerin Irak’ın bütünlüğünü savunduklarını, her zaman Irak’ı vatan bilip uğruna kan döktüklerini, DAEŞ Irak’ı terk ettikten sonra gelişi güzel intikam alma anlayışına şiddetle karşı olduklarını, Irak’ın farklı yerlerine ve Türkiye göç eden Telaferli Türkmenlere başta Türkiye olmak üzere bütün taraflara teşekkürü bir borç bildiklerini ifade etmiştir. Bazı genel istekleri de dile getiren Mevla’nın sıraladığı taleplerin en önemlileri şunlardır:

  1. Acilen Telafer kurtarılması, Sünni ve Şii Türkmenlerin tekrar şehirlerine dönmesi.
  2. Başkomutan olarak Irak Başbakanı Haydar El-Abadi’nin Telaferi kurtarmak için Sünni ve Şii Türkmenlerden eşit bir paylaşımla oluşturulacak 1000 kişilik özel bir ordu kurması .
  3. Telafer’in kurtarılmasından sonra civar ülkelerden de yardım alarak şehrin acilen imar edilmesi.
  4. Bakanlıklar ve diğer üst düzey tayinlerde Türkmenlere özel kontenjanlar verilmesi.
  5. Irak’ın bir şehri olan Kerkük sorununun adil bir şekilde çözülmesi ve hiçbir tarafınbaşkasının hakkına tecavüz etmemesi.

İkinci söz konferansın sahipliğini üstlenen Irak Parlamentosu Başkanı Selim El-Cuburi’ye verilmiştir. Cuburi, Türkmenlerin 1000 yıllık tarihleri içerisinde Irak topraklarında vefalı ve fedakâr bir biçimde yaşadıklarını vurgulayarak, günümüzde kimsenin Türkmen nüfusu üzerinden yola çıkarak, Türkmenlerin ağırlığını küçültmeye çalışmaması gerektiğini dile getirmiştir. ¨Anayasa’nın bazı maddelerini bahane ederek ve Irak topraklarını parçalayarak bölmek isteyenler kendilerine başka bir vatan bulsunlar¨ diyen Cuburi özellikle Irak’tan ayrılmak isteyen Kürt siyasi grupları, üstü kapalı bir şekilde eleştirmiştir. Türkmenlerin Irak’ın aslî unsuru ve üçüncü milleti olduklarının bilinci içerisinde hukuklarının verilmesi gerektiğini belirten Cuburi, terörden dolayı topraklarını terk eden Türkmenlerin tekrar kendi topraklarına dönmeleri gerektiğini vurgulamıştır. Cuburi, Türkmenlerin yaşadıkları şehirlerin demografik yapısının da korunması gerektiğinin altını çizmiştir.

Cuburi’nin konuşmasında ad vermeden Kürt siyasetçileri hedef aldığı açıktı. Cuburi özellikle Türkmen topraklarına tecavüz eden Kürt yayılmacılığını zımnî şekilde eleştirmiştir. Nitekim bir gün sonra Kürt siyasi cenahta iki milletvekili olan Eşvak Caf ve Hoşyar Abdullah birer açıklama yaparak Cuburi’nin konuşmasını eleştirmişlerdir. Caf, Cuburi’nin Kürtleri hedef alarak tehdit ettiğini dile getirirken, Abdullah, Cuburi’yi Irak’ın tek maliki imiş gibi konuştuğunu dile getirmiştir.

Üçüncü konuşmayı Şii lider ve Ulusal İttifak Başkanı Ammar El-Hekim yapmıştır. El-Hekim Türkmenlerin Irak’ın aslî unsuru olduklarını dile getirerek söze başlamış ve Türkmenleri fazlasıyla övmüştür. Hekim, Türkmenlerin 2003 öncesi ve hatta sonrasındaki fedakârlıklarını ve mücadelelerini takdir ettiğini ifade etmiştir. DAEŞ’e karşı Türkmenlerin sadece kendi bölgelerini değil, bütün Irak’ı savunduklarını söyleyen El Hekim, Türkmenlerin bu uğurda çok kan döktüklerini dile getirmiştir. Türkmenlerin farklı siyasi partilerinin kendi aralarındaki meseleleri tartışmak için başka ülkeleri değil, Bağdat’ı seçtikleri için onlara teşekkür etmiş ve takdir etmiştir. DAEŞ’ten sonraki merhaleye de değinen El-Hekim  bir kargaşanın veya kaosun doğmaması için herkesin sorumlu ve dikkatli davranması gerektiğini vurgulamıştır. DAEŞ’ten sonra daha gerçekçi davranılmasını, sadece Bağdat’ta değil, Kerkük ve  IKBY’de de buna riayet edilmesi gerektiğinin altını çizmiştir.

Irak Cumhurbaşkanı Fuad Masum da toplantıya bir temsilci göndermiş, temsilci kısa konuşarak Türkmenlerin aslî unsur olduklarını ve geleceklerinin demokratik Irak’ta parlak olacağını ifade etmiştir. Irak Başbakanı Haydar El-Abadi de toplantıya bizzat katılmayarak Dava Partisi’nden Türkmen milletvekili Abbas Bayatlı’yı görevlendirmiştir. Bayatlı konuşmasında öncelikle Türkmenlerin Amirli ve Beşir’de DAEŞ’e karşı verdikleri mücadeleyi överek söze başlamıştır. Türkmenlerin sadece Irak’ta üçüncü millet değil, Irak’ı oluşturan temel milletlerden birisi olduğunun altını çizen Bayatlı, Irak’ın Türkmensiz bir şey ifade etmediğini dile getirmiştir. Abbas Bayatlı, Irak’ta hiç bir milletin diğerini ezmemesinin ve hatta yok saymasının doğru ve adil olmadığını belirterek, Kerkük’te çözümün ancak bütün tarafların gönül rızası ile mümkün olabileceğini ifade etmiştir.

Son konuşmacı ise UNAMI Temsilcisi Ján Kubiš olmuştur. Ján Kubiš, Türkmen siyasetçi ve aydınlarını 1.5 ay gibi kısa bir sürede çalışmaları tamamlayıp ortak noktalarda buluşabildikleri için tebrik etmiştir. Bu yönleri ile Türkmenlerin, bölünmüş diğer siyasi gruplara güzel bir örnek olduğunu söyleyen Ján Kubiš,bu birlikteliğin DAEŞ’ten sonra Irak’ta şekillenecek görüşme ve tartışmalara önemli bir kaynak olacağını vurgulamıştır. Ján Kubiš, ¨Birleşmiş Milletlerin her zaman Türkmenlerin yanında olacaktır, çünkü Türkmenler Irak’ın birlik ve beraberliğinde önemli bir sınav vermişlerdir.¨ sözü ile konuşmasını kapatmıştır.

 

Türkmen Bildirgesinin İçeriği

Bütün Türkmen parti, kuruluş ve aydınlarının hazırladıkları ortak bildirgeyi, Irak Türkmen Cephesi Başkanı ve Kerkük Milletvekili Erşat Salihi okumuştur. Bildirge özetle şunları içermektedir.

Dibacede Irak’ın üçüncü aslî unsuru olan Türkmenlerin geçmiş dönemlerde uğradığı bütün haksızlık, zulüm, toplu katliamlar ve arazilerinin ellerinden alınmasına rağmen Iraklı oldukları, Irak’ın birlik ve beraberliği için çaba gösterdikleri vurgulanmıştır. Bu konferans ile Irak’ta milli birlik projesini desteklemek ve Türkmen projesini Irak Ulusal Uzlaşma Projesi ile birleştirmek amacıyla bir adım atıldığı beyan edilmiştir.

Esas bildirge ise dört başlıktan oluşmuştur:

  1. Türkmenlerin yasama konusundaki talepleri
  2. Türkmenlerin yürütme konusundaki talepleri
  3. IKBY ve Kürtler ile İlişkiler
  4. Türkmen projesinin yerine getirilmesi

Birinci başlıkta üç temel istek yer almaktadır:

  • Türkmenlerin Kerkük, Tuzhurmatu, Musul ve Diyala illerinde ellerinden alınan yerlerin iade edilmesi için gereken yasal düzenlemelerin yürürlüğe konulması,
  • Türkmenlerin de Irak’taki bütün halkların serveti olan petrol ve gaz gelirlerinden istifade etmesinin sağlanması,
  • Türkmenlerin bütün haklarını düzenleyen kanunun meclisten çıkarılması,
  • Sürüncemede kalan ve Irak’ın milli bileşenlerini oluşturan Federal Meclis Kanun Taslağı’nın bir an önce parlamentodan geçirilip uygulamaya konulması.

Türkmenlerin Irak merkezi hükümetinden istekleri ise özetle şunlardır:

  • Bakanlık, müsteşarlık, genel müdürlük ve büyükelçilik gibi üst düzey makamların dağıtılmasında Türkmenlere uygulanan haksızlıkların ve adaletsizliklerin giderilmesi,
  • Yerlerinden göç etmek zorunda kalan Türkmenlerin yerlerine dönmelerinin sağlanması ve kurtarılan bölge insanlarından oluşan bir savunma gücünün kurulması,
  • Türkmen eğitimine gereken önemin verilmesi ve ihtiyaçlarının giderilmesi, ayrıca bütün ders kitaplarında Irak’ta Türkmen tarihine yapılan haksız isnatların ve çarpıtmaların kaldırılması,
  • Geçmiş dönemlerde Türkmenlerin uğradıkları mezalimi simgeleyen bir anıtın dikilmesi,
  • Kerkük ve Telafer Kaleleri gibi Türkmen tarihî yerlerin imar edilmesi,
  • Kendi bölgelerini savunabilmek amacıyla Türkmenlerin nüfus yoğunluğu oranında oluşturulan Türkmen Haşd Şaabisinin desteklenmesi, ayrıca diğer Türkmen güçlerin de desteklenerek, Irak’ın resmi silahlı güçlerine bağlanması,
  • Türkmen öğrencilere Irak harp ve polis okullarında kontenjan ayrılması ve yurtdışında eğitim kontenjanlarında yer verilmesi.

 

IKBY ile İlişkiler

Konferansa katılan tüm Türkmen kesimleri IKBY’ye ¨Türkmenler bütün siyasi, fikrî ve kültürel Kürt kurumlarını açık ve yapıcı diyaloğa ve karşılıklı saygıya davet eder, diğerlerinin hukukuna tasallut ve tecavüzü reddeder.¨ mesajını verirken, Erbil ve Kifri’de yaşayan Türkmenlerin de haklarının gözetilmesi ve üst düzey görevlerden yararlanmalarının sağlanması talep edilmiştir.

 

Türkmen Projesinin Uygulanması

  • Yukarıda sıralanan isteklerin takip edilmesi amacıyla bir koordinasyon kurulu oluşturulmuştur.
  • Türkmen isteklerini desteklenmesi için Meclis, Hükümet, IKBY, partiler ve siyasi gruplar ile haberleşme arttırılacak ve sıklaştırılacaktır.
  • Bölgesel ve küresel güçlerle ilişkiler sürdürülecek, bu ilişkiler Irak’ın bölgesel ve küresel rolünü iade edecektir.
  • Irak millî uzlaşısının bir parçası olan Türkmen projesinin teminat altına alınabilmesi için Birleşmiş Milletler (UNAMI) ile çalışmaya devam edilecektir.

 

Değerlendirme

1 Mart 2003 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) ABD ile birlikte Irak’a girme teklifi reddedilince, Türkmenler ciddi bir boşluğa düşmüş ve uzun süre siyasî süreçten dışlanmıştır.Büyük ölçüde bundan dolayı Türkmen siyaseti iki koldan yürümüştür. Bu kollardan ilki Türkiye’de kurulan ve milliyetçi çizgide söylemlerini yoğunlaştıran ITC ve içindeki partiler, diğer ikincisi ise İran’da uzun yıllar yaşayan Şii muhalefetin içindeki İslami Türkmen partileri olmuştur. 2003 sonrasındaki siyasi süreç içerisinde Şii-İslami Türkmen partileri, farklı Şii fraksiyonların oluşturdukları koalisyonun içinde yer alarak, hem parlamentoda 6-7 sandalye alabilmiş hem de her kabinede birer bakanları olmuştur.Milliyetçi Türkmenlerin buna benzer çatıları olmadığı için her parlamenter dönemde en fazla 3 vekilleri olmuş ve sadece ikinci Maliki Hükümeti’nde bir bakanlık kazanabilmiştir. Ancak iki kesim arasında ciddi bir ihtilaf yokken, Türkmen halkı da tabanda zaten ne böyle bir ayrımı kabul ediyordu ne de yaşıyordu.

Türkmenler arasında ilk mezhepsel ihtilaf 2004 Telafer olayları sırasında meydana geldi. Türkiye’nin desteği ve Türkmenlerin kendi iç dinamikleriyle sorunlar nispeten giderildi. Diğer Türkmen bölgelerinde bu ihtilaf görünmedi. Ancak Irak genelinde mezhepsel ayrışmanın başlaması, özellikle Irak’ın farklı bölgelerinde Şii-Sünni hesaplaşmaları giderek tırmanmaya başladı. 2011 yılında ABD kuvvetlerinin Irak’tan çekilmesinden sonra İran nüfuzunun artması, 2014 yılında DAEŞ’in Irak’a girip Türkmen topraklarını işgal etmesi, Türkiye’nin Irak’ta bazı Arap gruplarıyla geliştirdiği ilişkiler ve nihayet Irak’la Türkiye arasında Başika Kampı sorununun patlak vermesi gibi sebeplerden dolayı iki Türkmen kesimi arasındaki ihtilaf, dar çapta olsa da tabana sirayet etmeye başlamıştır. Özellikle Türkmen bölgelerini DAEŞ’ten kurtarmak amacıyla kurulan Haşdi Şaabi’ye milliyetçi Türkmenlerin yanlış bir karar neticesinde katılmaması, Türkmenler arasındaki ihtilaf çatlağını büyütmüştür.

Bu olumsuz gelişmeler karşısında her iki siyasi kesim de ciddi dersler çıkardı. Çünkü Türkmen toplumu DAEŞ’ten sonra derin sıkıntılar yaşadı. Yaklaşık 2.5 milyonluk Türkmen nüfusunun beşte biri olan 500 bininin yersiz ve yurtsuz kalması, Abadi Hükümeti’ndeki tek bakanlığın bile Türkmenlerden alınması, Kerkük’ün tamamen IKBY tarafından ele geçirilmesi, Tuzhurmatu’da sık sık patlamaların meydana gelmesi, Türkmen arazilerinin hiç bir yerde Türkmenlere geri verilmemesi gibi olaylar bütün Türkmenlerin milli şuurunu uyandırdı ve ihtilaflara rağmen asgari müştereklerde buluşmalarını zorunlu hale getirdi. Türkmenlerin genelde ortak mağduriyetler etrafında toplandığını söylemek mümkündür. Bunun neticesinde farklı listelerden vekil olan Türkmenlerin parlamentoda bir Türkmen platformu kurarak zaman zaman ortak basın toplantıları düzenlediklerini görmek mümkün olmuştur. Nitekim yukarıda değindiğimiz Türkmen Bildirgesi incelendiğinde hemen hemen bütün isteklerin birer mağduriyet olup, Türkmenlerin doğal ve anayasal haklarından başka bir şey değildir. Yani Şii-İslami Türkmen siyasetçilerin de Şii ağırlıklı Bağdat ve IKBY’den memnun olmadıkları ortaya çıkmıştır.

Bu bağlamda konferanstan zımnî bazı mutabakatlar sağlanmış ve Türkmen siyasî gruplar arasındaki sorunlar kendiliğinden çözülmüş gibi görünmektedir.  Bu cümleden;

  1. Gök mavili ay yıldızlı Türkmen bayrağının afişte, davetiyelerde ve salonda bulundurulması, milliyetçi kesimle İslamcı kesim arasında bu ihtilafın kalktığını ya da en azında gündemden düştüğünü göstermektedir.Şiilere yakın İslami Türkmenlerin bir kısmı Irak bayrağından başka bayrak tanımadığı bilinmektedir.
  2. Afişlerde, davetiyeler ve bütün tanıtım broşürlerinde Arapça yazıların altında Latin alfabeli Türkçesinin bulunması da milliyetçi Türkmenlerin kabul ettirebildikleri önemli bir adım olarak görülebilir.
  3. Buna Türkmen milli marşını da eklemek mümkündür.
  4. Haşdi Şaabi’nin yanında kurulması düşünülen Türkmen Silahlı Gücü’nün de yer alabileceği kaydedilmiştir. Buna mukabil milliyetçi Türkmenlerin Türkmen Haşdi Şaabisini kabul ederek bir denge oluşmuştur denilebilir. 

6-7 Aralık 2014 tarihinde buna benzer bir teşebbüs olmuş ve bir bildiri de yayımlanmıştı. Ama o toplantı ne Irak Parlamento Başkanının himayesinde idi ne de Birleşmiş Milletlerin desteğiyle düzenlenmişti. Dolayısıyla pek uygulama ve izlenme imkânı olmamış ve akîm kalmıştı. Ancak bu konferansın da ilk adımını oluşturmuştu. Bu konferansın o toplantıdan daha başarılı ve kapsamlı olduğunu söylemek rahatlıkla mümkündür. Kısacası (sosyal medyadan da izlendiği kadarıyla) Türkmen halkı bu konferanstan memnun kalmıştır.

Konferans ve konferanstan doğan bildirge konusunda birkaç müphem nokta bulunmaktadır. Öncelikle bu bildirge (neticede) ilgili resmî mercilerden Türkmenlerin taleplerinden ibarettir. Bildirge, Türkmen söylemine ya da ortak değerlerine yönelik bir mutabakat manifestosu değildir. Elbette iki kesim arasındaki ideolojik ayrılıkları gidermek zor olabilir. Ama bu, ortak söylemlerde buluşmaya mâni olmadığı gibi, bütün Türkmenlerin mutlaka ortak kutsal değerleri ve olmazsa olmazları olmalıdır. Bu yönüyle bildirge Türkmen siyasî kuruluşları arasındaki ideolojik ve köklü sorunların çözümünde kullanılabilecek bir araç değildir. Bu konuda Kerkük Vakfı’nin resmi sitesinde yer alan Türkmen deklarasyonundaki  başlıklar, ileride kurulması elzem olan bir (istişare) meclisi çatısı altında ele alınması hayatî öneme haizdir. Bunlar 11 altı başlık altında toplanmıştır:

  1. Türkmen hareketinin ideolojik çizgisi
  2. Türkmenlerin Irak vatandaşlığına bakışı
  3. Türkmenlerin Irak’taki etnik gruplara bakışı
  4. Türkmenlerin Arap dünyası meselelerine bakışı
  5. Türkmen hareketinin Kürt halkının beklentilerine bakışı
  6. Türkmen hareketinin Irak’taki rejim meselesine bakışı
  7. Türkmen hareketinin din ve mezhep farklılıklarına bakışı
  8. Türkmen hareketinin komşu ülkelere ve bölge ülkelerine bakışı
  9. Türkmen hareketinin kadın ve aileye bakışı
  10. Türkmen hareketinin Türkmen eğitimine ve eğitim diline bakışı
  11. Türkmen hareketinin ekonomik meselelere bakışı

Bu başlıklar elbette kolay meseleler değildir. Bunların tartışılabildiği bir Türkmen (istişare) Meclisi olmadan bir tartışma zemini oluşmuş olmayacaktır. Çünkü bu başlıklar gerçekten çetin konulardır. Ancak bu konularda mutabakat sağlanmadıkça Türkmen siyasi grupları arasında işbirliği ve kaynaşmanın sağlıklı olmayacağı aşikardır. Meselâ, 2018 yılında yapılacak seçimlerde gruplar arasında bir işbirliği yapılabilecek mi, ya da seçimlerden sonra bakanlık dağılımında görüşler arasında farklılıklar nasıl giderilecektir?  

Netice olarak konferansın tarihî bir başarı olduğunu ve bu başarıda da Hasan Özmen, Hasan Turan, Casim Muhammed Cafer, Muhammed Mehdi Bayatlı ve Yılmaz Şahbaz gibi Türkmen siyasetçilerin paylarının çok büyük olduğunu söylemek gerekir. Ancak sonraki adımların neler olması gerektiği de netleşmelidir. Dolayısıyla kurulması düşünülen Koordinasyon Kurulu iki konuya ciddiyetle eğilmesi gerekmektedir:

  1. Üstünde mutabakat sağlanan isteklerin takibi ciddî, planlı ve disiplinli bir şekilde yapılmalıdır.
  2. Koordinasyon Kurulu, aynı zamanda Türkmen (İstişare) Meclisi için gereken adımların atılması hususunda zemin yoklamalıdır.