Irak’ta 2021’den Geriye Ne Kaldı?

2021’de devlet oluşunun yüzüncü yılını deviren Irak, bugün hala yeni kurulan bir devletin doğum sancılarını çekiyor. 2021 bitmesiyle “bir asırlık devlet” olma özelliğini yakalayan Irak’ta ne yönetimsel ne siyasal ne de toplumsal dengeler tam olarak yerine oturabilmiş değil. Bu noktada her ne kadar 2021 yılının Irak için diğer yıllara nazaran daha sakin geçtiğini söylemek mümkün olsa bile, sıradan bir devlet için oldukça hareketliydi. Zira Irak açısından 2021 yılı pek çok ilki ve önemli gelişmeyi de beraberinde getirdi.

İç politika açısından bakıldığında Irak’ta ilk kez bir erken seçim yapılmış olmakla birlikte, yapılan bu erken seçimde uygulanan daraltılmış bölge sistemi de bir ilk oldu. Bununla birlikte 2021 yılı, Irak’ta işgal yönetiminin tamamen bittiği ve ABD askerlerinin çekildiği 2010’dan sonra, terör örgütü IŞİD’in 2014’te Irak topraklarının bir kısmında hakimiyet kurması ile birlikte IŞİD’e karşı kurulan uluslararası koalisyon kapsamında yeniden Irak topraklarına dönen ABD’nin muharip askerlerinin de çekildiği yıl olarak kayıtlara geçti.

Bununla birlikte 2021’in son çeyreğinde terör örgütü IŞİD’in yeniden hareketlilik kazanması ve bu saldırılar sonucu Şii milis grupların Irak’ta 2005-2006 yıllarındaki mezhep savaşını hatırlatan eylemler düzenlemesi güvenlik anlamında dikkat çekici gelişmeler olarak tarihe not düşüldü.

Dış politikada prestij yılı
Öte yandan 2021’de Irak dış politikası açısından da birçok ilkin yaşandığını söylemek mümkün. Öncelikle Papa Franciscus’un ziyareti sadece 2021’in değil, Irak tarihinin de en önemli olaylarından biri oldu. Katolik dünyasının ruhani lideri Papa Franciscus, Mart ayında yaklaşık 5 gün (Papa’nın yaşı, pandemi şartları, Irak’taki siyasi ve güvenlik ortamı düşünüldüğünde oldukça uzun sayılabilecek bir süre) süren bir ziyaretle, Irak’ı ziyaret eden ilk Papa oldu. Papa’nın söz konusu ziyarette Hz. İbrahim’in doğum yeri olduğuna inanılan Nasıriye yakınlarındaki Ur şehrinde yapmış olduğu ayin ve Irak’taki en büyük Şii dini merci Ayetullah Ali es-Sistani ile görüşmesi, ziyaretin ön plana çıkan noktaları oldu.

Diğer taraftan Irak bölgesel ve küresel siyaset açısından önemli sonuçları olabilecek dış politika hamleleri de yaptı. ABD askerlerinin Irak’tan çekilmesini beraberinden getiren ve 2020’de başlayan Stratejik Diyalog Görüşmeleri’nin yanı sıra, 30 yılı sonra bir Mısır Cumhurbaşkanı’nın Irak, Mısır, Ürdün üçlü ittifak görüşmeleri için Irak’ı ziyaret etmesi dikkat çekti.

Bu noktada Irak bölgesel iş birliği ve diyalog görüşmelerinin de merkezi oldu. Irak, Mısır, Ürdün üçlü iş birliği diyaloğunun yanı sıra, Ağustos’un son günlerinde düzenlenen ve Suriye hariç Irak’a komşu ülkelerin yetkililerinin yanı sıra Mısır ve Fransa’nın da yer aldığı “Bağdat İş birliği ve Ortaklık Konferansı”nın yapılması, Irak açısından önemli bir köşe taşı oldu. Bu konferansta bölgesel sorunlu komşuluk ilişkilerine sahip olan İran, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Kuveyt gibi ülkelerin liderleri ve yetkililerinin bir araya gelmesi dikkat çekti. Konferansın İran – Suudi Arabistan, Katar – Birleşik Arap Emirlikleri gibi bölgesel rekabet ve sorun yaşayan ülkelerin ikili diyaloğuna da imkân vermesi ve bölgesel normalleşme adımlarına uyum sağlaması, 2021’i Irak açısından dış politikada “prestij yılı” olarak kayıtlara geçirdi.

Irak nereye gider?
Ancak dış politikadaki önemli gelişmelere rağmen, iç politikada yaşanan istikrarsızlık ve belirsizlik, ülkedeki gelişmeye dair tedirginleri de beraberinde getiriyor. Bu noktada içeride istikrar yakalamadan dış politikada denge sağlamaya yönelik atılan/atılacak adımların beklenen faydayı göstermesi çok da mümkün değil gibi görünüyor. Zira Irak’taki sorunlar birikimsel. Yani belirli bir dönemin ortaya çıkardığı ya da geçici sorunlar değil. 2003’le birlikte yeniden yapılanan bir yönetime sahip olan Irak’ta halen demokratik ve istikrarlı bir devlet sistemi oturabilmiş değil. Devlet kurumsallaşmasının sağlanamadığı Irak’ta, etnik ve mezhepsel kimliğe dayalı siyasetin hâkim unsur olması, vatandaşlık ve devlet olma kimliğini erozyona uğratıyor. Bu durum 2022’de yeni hükümeti kurmaya çalışacak Irak için en temel sorunlardan biri.

Bugüne kadar Irak’ta kurulan bütün hükümetler “ulusal birlik hükümetleri” olarak adlandırıldı ve parlamentoya girmeye hak kazanan bütün gruplar aynı zamanda da hükümet içerisinde yer aldı. Ancak bugün itibariyle 10 Ekim 2021’de yapılan erken parlamento seçimlerinden önce ve sonra yaşanan gelişmeler, yeniden ortak bir uzlaşının ortaya çıkmasının önüne geçecek gibi. Özellikle 2003 sonrası cumhurbaşkanının Kürtlerden, parlamento başkanının Sünni Araplardan ve başbakanın Şii Araplardan seçildiği Irak’taki siyasal sistemde bir teamül haline gelen grupsal paylaşımda Şiilerin hükümet kurmada belirleyici güç olduğu süreçte bugün yaşanan Şii gruplar arasındaki yaşanan çekişme dikkat çekici.

Nitekim 2021 seçimlerinin kazananı olan ve 73 sandalyeye sahip Mukteda el-Sadr ile İran yanlısı Şii milis grupların öncülüğünde, Hadi el-Amiri’nin liderliğindeki siyasi ittifak Fetih Koalisyonu arasında yaşanan çekişme, hükümet kurma süreci açısından son derece kritik. Bu noktada Amiri’nin seçimlerin iptali için Irak Federal Yüksek Mahkemesi’ne (IFYM) başvurmuş olması, iplerin kopmasına yol açmış görünüyor. Nitekim 26 Aralık IFYM’nin birkaç kez erteleme ile vermiş olduğu itiraza ilişkin red kararı ve böylece seçim sonuçlarını onaylaması sonrası Mukteda es-Sadr’ın kendi el yazısı ile “ulusal çoğunluk hükümeti” imzalı bir açıklama yapmış olması dikkat çekici.

Bu noktada seçim öncesi ve sonrasında Mukteda es-Sadr’ın güçlü diyalog kurduğu Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) lideri Mesut Barzani ve 37 sandalye ile seçimlerden ikinci çıkan Sünni Arap yoğunluklu Takaddum Koalisyonu lideri Muhammed Halbusi ile ittifak içerisinde bir “ulusal çoğunluk hükümeti” kurması mümkün. Zira Halbusi’nin bir diğer Sünni oluşum olan ve bağımsız vekiller ile bazı küçük Sünni oluşumlarından seçim sonrası katılımı ile 34 sandalyeli bir birlikteliğe giden Azim Koalisyonu lideri Hamis Hancer’in ortak hareket etme kararı almış olması, 329 sandalyeli parlamentoda Mukteda es-Sadr’ın matematiksel olarak çoğunluğu elde etmesine imkân sağlıyor. Ancak bu noktada Kürtler arasında cumhurbaşkanlığı belirleme sürecinde özellikle KDP ve Kürt siyasetinin diğer yürütücü gücü Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) arasında ortak bir aday üzerinde uzlaşıp uzlaşamayacağı önemli olacak. Aynı şekilde Takaddum ve Azim Koalisyonlarının da parlamento başkanlığına seçilecek isim konusunda nasıl bir yol izleyeceği de önemli.

Buradan hareketle 2022 yılı Irak açısından özellikle iç politikada yeniden konumlanma yılı olabilir. Ancak burada en önemli konunun siyaset ve güvenlik dengesi. Zira Irak’ta siyaset ve güvenliğin paralel bir süreç izlediği düşünüldüğünde, siyaseten yaşanan istikrarsızlık güvenliği de olumsuz yönde etkileyebilir. Özellikle Şii gruplar arasında yaşanabilecek olası bir iç çatışma, IŞİD’in 2021’in son çeyreğinde elde ettiği etkinlikle birlikte düşünüldüğünde Irak’taki güvenliğin bozulmasına sebebiyet verebilir.

Bu görüş 2 Ocak 2022’de Rudaw internet sitesinde "Irak’ta 2021’den geriye ne kaldı?” başlığıyla yayınlanmıştır.