Irak’ta Denge Oyunu
Geçtiğimiz günlerde Irak yeni bir gelişme ile hareketlendi. Haşdi Şaabi’ye bağlı 500’den fazla olduğu belirtilen askerî aracın Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) ile Bağdat’ın idari olarak sınır bölgesi sayılan Germiyan’a girmesi ve daha sonrasında geri çekilmesi, bölgede kısa süreli de olsa bir gerginliğe neden oldu. Haşdi Şaabi tarafından yapılan açıklamada bölgede DEAŞ hareketliliği olduğu gerekçesiyle önlem amaçlı bir adım atıldığı ifade edilmiştir. Ancak IKBY İçişleri Bakanlığından yapılan açıklamada bu adımın kendileri ile hiçbir koordinasyon sağlanmadan gerçekleştirildiği belirtilmiştir. Buna karşın bölgedeki Haşdi Şaabi yetkilileri, KYB lideri Bafel Talabani ile yapılan görüşme sonucunda bölgeye geldiklerini beyan etmiştir. Öte yandan bazı yerel haber kaynaklarında Haşdi Şaabi birliklerinin bölgedeki petrol kuyularını kontrol altına almak amacıyla Germiyan’a yerleştiğine dair iddialar yer almaktadır.
Olayın perde arkasında pek çok boyut saklı. Öncelikle KYB’nin, Kerkük Valiliğine karşı bu bölgenin kontrolünü Bağdat’a bırakmayı kabul ettiğine dair iddialar vardır. Bilindiği gibi 10 Ağustos’ta hukuki ve siyasi tartışmaların gölgesinde KYB’nin öncülüğünde yapılan bir toplantı ile Kerkük Valiliğine KYB’li Rebvar Taha getirilmiş, KYB üyesi olan Irak Cumhurbaşkanı Abdullatif Reşid de Rebvar Taha’ya valilik yetki kararnamesini teslim etmişti. Haşdi Şaabi içerisindeki gruplar da bu sürece destek vermişti. Bu nedenle Kerkük’ün pazarlık hâline getirildiğine yönelik iddialar vardır. Ancak Haşdi Şaabi güçlerinin aceleci davranarak 500 araçlık bir güçle bölgenin kontrolü için gelmiş olmasının infial yaratması nedeniyle geri çekilmek zorunda olduğu konuşulmaktadır.
Öte yandan KYB’nin Haşdi Şaabi ve İran’la yakın ilişkileri nedeniyle Süleymaniye’de alan açtığı da gündeme gelmektedir. Özellikle hem parti içi dengelerde hem de IKBY siyasetinde problemler yaşayan KYB lideri Bafel Talabani’nin Haşdi Şaabi’nin desteğiyle gücünü konsolide etmeye çalıştığını da söylemek mümkündür. Zira IKBY iç siyasetinde KDP ve KYB arasında ciddi bir çekişme söz konusudur. Bu nedenle IKBY’deki seçimler 4 kez ertelenmek zorunda kalmıştır. Son bir yıllık süreçte KYB’nin Bağdat’la yakın iş birliğine girmesi, KDP’yi iç politikada köşeye sıkıştırmış, özellikle bütçe konusunda Bağdat’ın baskısı nedeniyle Erbil yönetimi zor zamanlar geçirmişti. Böylece Bağdat’la iyi ilişkiler geliştiren KYB, IKBY’de KDP’yi baskılamaya çalışmıştı. Nitekim Bafel Talabani’nin daha önce Süleymaniye’nin stratejik derinliğinin Bağdat’ta olduğunu belirten açıklamalar yaptığı görülmüştü. Süleymaniye’de gerçekleştirilen ve Bafel Talabani’nin tek lider olarak seçildiği KYB kongresinde, özellikle Irak’ta İran’a en yakın gruplardan biri olarak bilinen ve ABD’nin terör örgütleri listesinde yer alan Asaib Ehlil Hak lideri Kays el-Hazali ile verdiği samimi görüntüler de hâlâ hafızalardadır. Nitekim Hazali’nin Kerkük’teki valilik seçiminden sonra “Kerkük’ü Türkiye’den kurtardık” minvalinde bir açıklama yapması da dikkat çekici olmuştu.
Bu noktada meselenin Türkiye-İran mücadelesine çekildiği de görülmektedir. Özellikle Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani’nin dengeli dış politika kurma çabası neticesinde; İran’la mesafeli ilişkiler kurmasının yanı sıra Türkiye ile Irak arasında son dönemde gelişen yakın ilişkilerin Irak’ta İran yanlısı güçleri rahatsız ettiğine dair söylemler Irak kamuoyunda sıklıkla konuşulmaktadır. Hatta Türkiye ve İran arasındaki rekabetin Haşdi Şaabi içerisinde dahi ayrışmalara yol açmış olabileceğini söylemek mümkündür. Zira Irak’ın resmi bir güvenlik gücü hâline getirilen Haşdi Şaabi içerisinde farklı yapılar mevcuttur ve Iraklılık kimliğini önceleyen gruplar kadar İran yanlısı gruplar da Haşdi Şaabi bünyesinde yer almaktadır. En son Türkiye ve Irak arasında imzalanan Askeri ve Güvenlik İşbirliği Mutabakatı da (Irak’tan Türkiye’ye mutabakatı imzalamayan gelen heyette Haşdi Şaabi Heyeti Başkanı Falih Feyyad’ın da bulunmasına rağmen) Haşdi Şaabi içerisindeki bazı grupları da rahatsız etmiş durumdadır. Bu nedenle Haşdi Şaabi içindeki bazı milis grupların, terör örgütü PKK’nın elimine edilmesine karşı atılacak adımlar konusunda temkinli davrandıkları, hatta bazı grupların PKK ile iş birliği yaptığına dair iddialar bile vardır. Bu durum Türkiye ve Irak arasında bölgesel istikrara da katkı yapabilecek potansiyele sahip iş birliği fırsatlarını baltalayabilecek niteliktedir. Zira Kerkük semalarında Irak Hava Kuvvetleri tarafından düşürülen bir SİHA’nın Türkiye’ye ait olduğunun iddia edilmesi, bu baltalama girişiminin bir parçası olarak görülebilir.
Öte yandan Germiyan bölgesine yerleşen Haşdi Şaabi güçlerinin İsrail’in İran’a yönelik olası bir saldırısına karşı önlem almak amacıyla bölgeye yönelik konuşlandığına dair iddialar da mevcuttur. Haşdi Şaabi güçlerinin bu bölgeye yerleştiği gün Lübnan Hizbullahı ve İsrail arasında karşılıklı saldırılar yaşanmış ancak daha sonra tansiyon düşmüştür. Bu bölgenin İran’ın en önemli lojistik destek hatlarından biri olan Kasr-ı Şirin bölgesine yaklaşık 25 km uzaklıkta bulunduğu bilinmektedir. Hatta bu bölgede doğrudan İran’a ait 20 civarında askerî nokta bulunduğu belirtilmektedir. Nitekim İran’ın KDP’nin hâkim olduğu bölgelere yönelik “İsrail’in istihbarat üssü” olarak kullanıldığı iddiasıyla gerçekleştirdiği saldırılar hâlâ hafızalardaki yerini korumaktadır. Buradan hareketle son birkaç yıllık süreçte görece istikrara kavuşan Irak’ın yerel ve bölgesel siyasi denklemler çerçevesinde yeniden kaosun içine çekilmesi göz ardı edilemez bir olasılıktır.
Bu görüş yazısı, 1 Eylül 2024 tarihinde Milliyet internet sitesinde " Irak’ta denge oyunu" başlığıyla yayımlanmıştır.