Irak'ta Tehlike Çanları Çalmaya Devam Ediyor

Irak belki de son yılların en zor sürecinden geçiyor. 10 Ekim 2021'de yapılan parlamento seçimlerinin üzerinden yaklaşık 11 ay geçmesine rağmen yeni bir hükümet kurulamadığı gibi, ülkede iç savaş çanları çalmaya başladı. Nitekim son birkaç haftalık süreçte, uzun bir süredir parlamento seçimlerinin galibi olarak çıkan ancak istediği yönde bir hükümet kuramadığı için siyasetten çekilen Şii lider Mukteda es-Sadr'ın taraftarlarının sürdürdüğü protesto gösterileri, gruplar arası çatışmaya dönüştü. Özellikle çatışmaların Bağdat'ta devlet kurumları ve diplomatik misyonların bulunduğu "Yeşil Bölge" olarak anılan alanın etrafında yoğunlaşması, çatışma tehdidini sivil düzeyden yönetimsel düzeye de çıkartmış oldu. Bununla birlikte çatışmaların Basra'ya da sıçramasının yanı sıra, Divaniye, Vasit ve Babil’de de protestocuların valilik binalarını basmaları, "sivil darbe" söylentilerini de beraberinde getirdi.

Nitekim bir günden fazla süren çatışmaların sonucunda yaklaşık 30 kişi hayatını kaybederken, 500'den fazla kişinin yaralandığı da haberlere yansıdı. Bu süreçte Mukteda es-Sadr'ın çatışmalar durana kadar "açlık grevine" başladığını açıklamasına rağmen çatışmaların devam etmesi dikkat çekiciydi. En nihayetinde Sadr bir basın açıklaması daha yaparak, kendisine bağlı taraftarların 1 saat içerisinde eylemlere son vermesini, eylemlere devam edenlerin kendisinden sayılmayacağını ifade etti. Bununla birlikte, bir kez daha siyasetten tamamen çekildiğini, bu kararı siyasi gerekçelerle değil, dini gerekçelerle aldığını, Necef'teki dini mercinin kendisine "siyasete yeniden bulaşma" telkininde bulunduğunu açıkladı. Bunun üzerine Sadr yanlılarının sokaklardan çekildiği gözlemlendi.

Her ne kadar Sadr'ın açıklamaları ile tansiyon düşmüş olsa da olayların tamamen bittiğini ya da krizin sonlandığını söylemek çok zor. Zira Bağdat'ta olayların sakinleşmesinden bir gün sonra, Basra'da Sadr'a bağlı milis gücü olan Seraya es-Selam ve Kays el-Hazali liderliğindeki milis gücü Asaib Ehlil Hak arasından çatışmalar yaşandı. Yaşanan çatışmalar sonucu 5 kişi hayatını kaybederken, Sadr'a yakın sosyal medya hesaplarından yapılan açıklamalarda Hazali'nin "milislerini sokaktan çekmesi" yönünde uyarıda bulunuldu. Daha önce de Sadr taraftarlarının Asaib Ehlil Hak ve Bedir Örgütü bürolarını hedef aldığı biliniyor. Nitekim Kays el-Hazali de Asaib Ehlil Hak bürolarının kapanması talimatını verdi. Ancak büroların kapatılması, milis grubun varlığını ortadan kaldırmıyor. Bu durum Irak'ın istikrarı açısından endişe verici olayların tekrar yaşanabileceğine yönelik ihtimallerin de ortadan kalkmadığını gösteriyor.

Süreç Buraya Nasıl Geldi?
10 Ekim 2021 tarihinde yapılan seçimlerin ardından 73 sandalye ile Irak Parlamentosu'ndaki en büyük grup haline gelen Mukteda es-Sadr öncülüğündeki Sadr Hareketi, Irak'ta kökten değişime yol açabilecek bir biçimde çoğunluk hükümeti kurmak için çalışmalara başlamış ve Mesut Barzani liderliğindeki Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ve Sünni Arapların oluşturduğu Muhammed Halbusi önderliğindeki Egemenlik Koalisyonu'nu yanına almıştı. Akabinde 2003'ten bu yana süregelen ve parlamentoya girmeye hak kazanan bütün siyasi grupların içerisinde yer aldığı "ulusal birlik hükümeti" yerine Irak’ın bütün etnik, dini ve mezhebi oluşumlarını temsil eden belli grupların yer alacağı "ulusal çoğunluk hükümeti" kurmak için çalışmalara başlamıştı. Ancak Sadr "ulusal çoğunluk hükümeti" kurmak için parlamentoda yeterli çoğunluğu sağlayamayıp, cumhurbaşkanı seçimini gerçekleştiremeyince, hükümet kurma sürecinden geri çekilmişti. Burada Kürtlerin de tek cumhurbaşkanı adayı üzerinde anlaşamamasının payı oldukça önemliydi. Zira 2003'ten sonra yazılı bir kural olmasa da Irak’ta cumhurbaşkanının Kürt, başbakanın Şii, parlamento başkanının da Sünni olduğu bir siyasi teamül oluşmuştu.

Irak Anayasası'na göre cumhurbaşkanı seçilmeden hükümet kurmak mümkün olmuyor. 329 sandalyeye sahip parlamento tarafından üçte iki çoğunlukla seçilen cumhurbaşkanı, parlamentodaki en büyük gruba hükümet kurma yetkisini veriyor. Ancak hem Kürtlerin ortak aday üzerinde anlaşamaması hem de Sadr'ın parlamentoda yeter çoğunluğunu sağlayamaması nedeniyle cumhurbaşkanlığı süreci tıkanmış, sonrasında da hükümet kurma süreci durmuştu. Nitekim bunun üzerine Sadr, parlamento siyasetinden çekilmiş ve Sadr Hareketi'ne bağlı milletvekilleri istifa etmişti. Sadr, bunun ardından siyasetini sokak üzerinden kanalize etmeye çalıştı ve bu adım Irak'ı patlama noktasına getiren sürecin başlangıcı oldu.

Şiilik Kimliği Üzerinden Kutuplaşma
Mukteda es-Sadr'ın diğer Şii gruplarla (özellikle İran'a yakın gruplar) uzlaşmaktan imtina etmesi, Şiiler arasında ciddi bir ayrışmayı beraberinde getirdi. Sadr'ın rakibi olarak ortaya çıkan ve Şii Koordinasyon Çerçevesi olarak anılan İran’a yakın Şii grupların oluşturduğu siyasi oluşum, Sadr parlamentodan çekildikten sonra hükümet kurma sürecini eline aldı. Bu durum Sadr'ın sokaktaki toplumsal muhalefetini daha sert bir biçimde yönetmesini beraberinde getirdi. Zira kendisi hükümeti kurmayı başaramayan Sadr, başka hiçbir kesimin de hükümet kurmasına izin vermeme yönünde bir tutum izledi.

Sadr sadece bununla da kalmayarak, devlet yönetimini de sekteye uğratacak adımlar attı. Nitekim önce parlamento baskını gerçekleştiren Sadr taraftarları parlamentonun çalışmalarını durdurdu ve böylece yasama erki çalışmaz hale geldi. Ardından Irak Yüksek Yargı Kurumuna müdahalede bulunarak yargıya da işlevsizleştirdi. Son olarak da Sadr taraftarlarının Cumhurbaşkanlığı Sarayı'na girdiği görüntüler yürütme erkinin işlerliğini de vurmaya yönelik bir hamle oldu. Hatta mevcut Irak Başbakanı Mustafa el-Kazımi, bir basın açıklaması yaparak anayasanın 81. maddesi uyarınca istifa edebileceğini söyledi.

Irak Anayasası'nın 81. maddesine göre başbakanlık makamı herhangi bir sebepten dolayı boş kalırsa cumhurbaşkanının bu görevi de yürütmesi ve hükümetin kurulması için yeni bir adayı 15 gün içerisinde görevlendirmesi gerekiyor. Bu durumda yeniden parlamentoya dönülmesi gerekecek. Böyle olması halinde belirleme görevinin, Sadr'ın parlamentodan çekilmesinin ardından, en büyük grup haline gelen Şii Koordinasyon Çerçevesi'ne verilmesi söz konusu. Bu sürecin işletilmesi durumunda Şii Koordinasyon Çerçevesi'nin hükümet kurmaması için silahlı çatışmayı dahi göze alan Sadr'ın yine aynı duruşu sergilemesinin olasılığı oldukça yüksek. Yani söz konusu istifa adımı da ülkeyi bir kısır döngüye sürükleyebilir.

Süreç Nereye Gidiyor?
Irak'ta yeni bir erken seçimin yapılma ihtimali gittikçe kuvvetleniyor. Ancak yeni seçim sürecinin oluşturulması da çok kolay değil. Bütün siyasi sorunlar giderilse bile, mevcut Irak Bağımsız Yüksek Seçim Komiserliği'ne ilişkin ciddi tartışmalar var. Seçimleri yürütmekle görevli bu heyetin değişmesi gerekebilir. Bununla birlikte seçim öncesi yeni bir yasa çıkartmak da gerecek. Ancak yeni seçimlerin hangi sistemle yapılacağının yanı sıra, seçim bölgelerinin nasıl oluşturulacağına ilişkin de siyasi gruplar arasında tartışmalar mevcut.

Bununla birlikte Irak'ta toplumsal bir gerçeklik olarak "intikam kültürü" yaygın olduğundan son dönemde yaşananlara dair "rövanş" hareketleri görülebilir. Bu yüzden yeni bir olumsuzluk ya da siyasi boşlukta olayların yeniden alevlenmesi söz konusu olabilir. Bu noktada radikal olarak adlandırılabilecek senaryolar dahi tartışılıyor. Bu senaryolar içerisinde askeri darbe, yeni bir dış müdahale ya da ülkenin yeni bir federal ya da konfederal yapıya bürünmesi gibi seçenekler de var. Ortadoğu denkleminde Irak'ın stratejik ve coğrafi konumuna bakıldığında bölgenin merkez ülkesi ve harekat üssü olduğunu söylemek yanlış olmaz. Bu nedenle Irak’ta yaşanacak herhangi bir geniş çaplı olay ya da değişim Ortadoğu'daki diğer ülkeler açısından da önemli sonuçlar doğuracaktır.

Bu makale 6 Eylül 2022 tarihinde Anadolu Ajansı internet sitesinde "Irak'ta Tehlike Çanları Çalmaya Devam Ediyor” başlığıyla yayımlanmıştır.