Irak’taki Hükûmet Kurma Süreci ve İran Destekli Grupların Tutumu

10 Ekim 2021 Irak Parlamentosu seçimlerinde ciddi milletvekili kaybına uğrayan İran destekli siyasi grupların, sahadaki nüfuzlarını koruma amacıyla agresif adımlarını artırdıkları gözlemlenmektedir. Kazandığı 73 sandalyeyle birinci parti konumuna yükselen Sairun Kolaisyonu lideri Mukteda es-Sadr’ın, Sünni ve Kürt siyasi partilerle çoğunluk hükûmeti kurma çabası bu adımları daha görünür kılmıştır. Irak Federal Yüksek Mahkemesinin seçim sonuçlarını onaylamasının hemen ardından, parlamentodaki siyasi grupların uzantıları olan silahlı gruplar tehdit mesajları yayımlamaya başlamış; süreç içerisinde bu mesajlar silahlı saldırılara dönüşmüştür.

Bilhassa İran’a yakın Şii siyasi grupların neden daha agresif adımları öncelediği sorusu, seçimler sonrası yaşanan güç kaybıyla da doğru orantılı bir tabloyla ilişkilidir. 2018’deki genel seçimlerin kazananı olarak 54 milletvekili kazanan Sadr’ın arkasından gelen diğer üç Şii siyasi parti toplam 144 milletvekili kazanmıştır. Ancak bu sayı son seçimlerde toplam 54’e inmiş; milletvekili sayısını 73’e çıkaran Sadr’ın ardından gelen diğer üç siyasi parti arasında tek Şii siyasi parti olarak Kanun Devleti Koalisyonu yer alabilmiştir.

Parlamentodaki milletvekili sayısında oluşan yeni tablo doğal olarak hükûmet kurma sürecine de doğrudan yansımıştır. Sadr’ın Şii siyasi gruplar yerine ilk temasa geçtiği Sünni ve Kürt siyasi partiler olmuş ve Sadr, çoğunluk hükûmetinin kurulması yönünde bir irade ortaya koymuştur. Diğer yandan ortaya çıkan bu yeni tablo Irak siyasetindeki Şii siyasi partileri yeni bir pozisyon almaya itmiş; bu kapsamda Fetih Koalisyonu ile birlikte Nuri el-Maliki, Ahmed el-Esedi ve Falih Feyyad gibi isimlerin liderliğinde “Şii Koordinasyon Çerçevesi” oluşturulmuştur. Seçim sonuçlarına itiraz eden bu oluşum, seçim sonuçlarının gerçek sonuçları yansıtmadığını ileri sürmüştür. Diğer yandan Şii Koordinasyon Cephesi’nde bulunan gruplara bağlı silahlı milis gruplarsa İsrail ve Birleşik Arap Emirlikleri ile birlikte Birleşmiş Milletler Irak Misyonunun seçimlere hile karıştırdığını ve dolayısıyla seçim sonuçlarını kabul etmediklerini dile getirmişlerdir. İlk aşamada seçim sonuçlarına karşı bir direnç ortaya koyan Şii Koordinasyon Cephesi, seçimlerin resmiyet kazanmasıyla birlikte yeni hükûmetin çoğunluk hükûmeti kapsamında Sünni ve Kürtlerle kurulmaması yönünde irade ortaya koymuşlardır. Her ne kadar siyasi gruplar Sadr ile müzakere aşamasında kalarak hükûmetin kurulma sürecine dair keskin açıklamalardan uzak kalmış olsalar da söz konusu grupların sahadaki silahlı grupları, tansiyonu artıracak adımlardan kaçınmamışlardır.

Sadr’ın Takaddum, Azim ve KDP ile başlattığı ulusal çoğunluk hükûmeti kapsamında hükûmet kurma girişimini akamete uğratmaya gayret gösteren silahlı grupların başında Ketaib-i Hizbullah olduğunu söylemek mümkündür. Zira açıklamaların söylem boyutuna bakıldığında, ilk andan itibaren Sünni ve Kürt siyasi partilere yönelik tehdit açıklamalarının Ketaib-i Hizbullah tarafından dillendirildiğine şahit olunmaktadır. Ketaib Hizbullah’ın Sözcüsü Ebu Ali Askeri, parlamento başkanının belirleneceği oturumdan bir gün önce yaptığı açıklamada, Sünni ve Kürt siyasi partilerin Sadr ile işbirliği içerisinde atacağı adımların geçici bir hamle olacağını ve kendilerini felakete sürükleyeceğini dile getirmiştir. Ayrıca yine Ebu Ali Askeri’nin Muhammed Halbusi’nin parlamento başkanı seçilmesinin ardından yaptığı yazılı açıklamasında, bu seçimin ardından herkesin zararlı çıkacağı vurgulanmıştır.

Hizbullah cephesinden gelen tehditlerin kısa süre içerisinde somut saldırılara dönüştüğü görülmüştür. 14 Ocak 2021’de Halbusi’nin liderliğini yaptığı Takaddum Partisi’nin Bağdat’taki binasına, ardından yine Takaddum Partisi’nin yöneticilerinden Abdulkerim Abitan’ın Bağdat’ta bulunan evine yönelik el bombalarıyla saldırılar düzenlenmiştir. 25 Ocak 2021’deyse Muhammed Halbusi’nin Anbar’da bulunan evinin yakınlarına füze saldırısında bulunulmuştur.

Saldırılar yalnızca Takaddum Partisi’ne yönelik değil, Sadr’ın ulusal çoğunluk hükûmeti kurmayı planladığı diğer müttefiklerine yönelik de gerçekleşmiştir. Takaddum Partisi’ne yönelik saldırılara benzer şekilde KDP’nin Bağdat’taki parti binasına da 13 Ocak 2021’de bombalı saldırı düzenlenmiştir. Öte yandan yine 13 Ocak’ta Sünni lider Hamis Hançer liderliğindeki Azim Hareketi’nin Bağdat’taki bürosuna yönelik de bir bombalı saldırı yapılmıştır. Ayrıca saldırıların diğer hedefi de Bağdat Havalimanı olmuş; 28 Ocak 2021 tarihinde havalimanına toplam altı füze fırlatılmıştır.

Mukteda Sadr’ın saldırılar sonrasında yaptığı açıklamalar, son haftalardaki artan saldırıları hükûmet kurma sürecini baltalamak amacına yönelik girişimler olarak okuduğunu göstermektedir. Zira Sadr, söz konusu saldırılarla ilgili açıklamalarında hedef alınanın halkın çıkarları olduğunu belirterek “Müttefiklerimizle ulusal çoğunluk hükûmetini kuracağız” demiştir. Sadr’ın bu tavrı, tüm engelleme girişimlerine karşın Sünni ve Kürt gruplar ile hükûmeti kurma yolunda kararlı olduğunu ve bu bağlamda gerçekleşecek saldırılar neticesinde bu ittifak sürecini bozmayacağını göstermesi bakımından önemlidir. Bu süreci bozmak istemeyen Sadr’ın diğer yandan Şii grupları da söz konusu sürece dâhil etmeyi tümden kenara bıraktığı söylenemez. Nitekim Nuri Maliki ile arasında anlaşmazlık olduğu bilinen Mukteda es-Sadr’ın, Şii Koordinasyon Çerçevesi içerisindeki diğer gruplara Maliki olmadan ulusal çoğunluk hükûmetinde yer alabilecekleri mesajını açıkça vermiştir. Ancak Bedir Örgütü lideri Hadi Amiri, Sadr’ın attığı bu adımın önünü keserek Maliki’nin yer almayacağı bir hükûmette bulunmayacaklarını açıklamıştır. Ayrıca Maliki, hükûmet kurma sürecindeki inatlaşmalar sürdüğü taktirde ülkenin ciddi bir siyasi çıkmaza sürükleneceği uyarasını yapmıştır.

Hükûmet kurma sürecinde Irak’ın önünde hem ciddi bir siyasi tıkanıklık hem de bu tıkanıklığı körükleyecek güvenlik sorunları bulunmaktadır. Müzakerelerde zıt kutuplardaki siyasi gruplar arasında anlaşmazlıklara çözüm bulunamamaktadır. Öte yandan, sahadaki İran destekli silahlı milis gruplar hükûmette yer almayı kabul eden aktörleri doğrudan tehdit etmekten kaçınmamaktadır. Dahası bu tehditler söylem boyutunda kalmamış, ocak ayı içerisinde bombalı ve roketli saldırılarla somutlaşmıştır. Dolayısıyla Sadr’ın Şii grupları dışlayarak Sünni ve Kürt gruplarla bir çoğunluk hükûmeti kurma adımlarının resmiyet kazanması, Irak’ta silaha sarılarak verilecek yanıtları hızlandırabilir. Bu nedenle Şubat 2021’de hızlanacak hükûmet kurma süreci siyasi sürecin işleyişi gibi görünse de İran destekli grupların bu süreçte bulunmayışı, tıkanıklığın daha şiddetli silahlı çatışmalarla derinleşeceği anlamına gelebilir.