İran’da Yaşanan Su Sıkıntısı Kötüleşiyor

Dr. Tuğba Evrim Maden, Araştırmacı ORSAM Su Program temaden@gmail.com
Bu yıl, dünya genelinde ve özellikle de Ortadoğu’da yağışların mevsim normallerinin altında seyretmesi, İran’da devam eden su sıkıntısının daha da artmasına neden olmuştur. Aslında, İran’ın hem nüfusunun gün geçtikçe artması, hem de son yıllarda yaşanan kurak dönemler nedeniyle önümüzdeki yıllarda su sıkıntısı çekeceği ve su talebini karşılamakta zorlanacağı yapılan projeksiyonlarda öngörülen bir durumdu.
 
İran, 1,6 milyon kilometrekare yüzölçümü ile dünyanın en kurak bölgelerinde birinde yer almaktadır. Ortalama yıllık yağış oranı 252 mm’dir. Bu rakam dünya yağış ortalamasının üçte birine tekabül etmektedir. Yağış ve su kaynakları ülke coğrafyasında eşit olarak dağılmamıştır.  İran’da yenilenebilir su miktarı 130 milyar metre küptür. Artan kuraklığın yanında, nüfusunda artması kişi başına düşen su miktarının azalmasına sebep olmuştur. İran’da 1963 yılında su tüketimi toplam 4.44 milyar metre küp’tür.  1993 yılında bu rakam 83 milyar metre küp, 2006 yılında ise 93.36 milyar metreküp’e ulaşmıştır.  1956 yılında kişi başına düşen su miktarı 7000 metreküpken, 1996 yılında bu rakam 2,160 metreküpe,  son on yılda ise 1900 metre küpe düşmüştür. İran ekonomisinin en önemli sektörlerinden biri tarım sektörüdür ve su kaynaklarının kıtlığı, tarımın gelişimini sınırlamaktadır. Gıda üretiminde kendi kendine yeterlilik çabası nedeniyle İran su kaynaklarının yüzde 90’nını tarımda kullanılmak üzere tahsis etmiştir.  Bununla birlikte tarımda kullanılan geleneksel sulama yöntemleri büyük oranda su israfına neden olmaktadır.
 
Uzun yıllardır İran, su kaynak ve talebinin eşit dağılmamış olması nedeniyle ülkenin belirli bölgelerinde yaşanan su sıkıntısını havzalar arası su transferi yaparak çözmeye çalışmıştır. Ayrıca, İran su ihtiyacını karşılamak için yoğun bir şekilde barajlar inşa etmektedir. İran son yıllarda dünyada baraj inşası açısından en yüksek rakamlara sahip ülkelerden birisidir. Baraj inşası sektöründe bölgede birinci, dünyada üçüncü ülke olan İran’da baraj inşaatları 1950’lerde başlamıştır. 1979 İslam Devrimi öncesi yabancı bankaların yatırımları ve şirketleri tarafından sadece 14 büyük baraj yapılmıştır. 1988 İran-Irak savaşı sonrası kurulan yeni politik sistem, su kaynakları yönetimini de etkilemiş ve baraj inşaları hızlanmıştır. Günümüzde İran, barajlarını yabancı sermeye olmaksızın inşa edebilmektedir. İran’da barajlar, su rezervlerini uzun süreli kullanmak, kontrol etmek ve düzenleme rolüne sahiptir. İran’da barajlar öncelikli olarak içme suyu temini, sulama, hidroelektrik üretmek ve havzalar arası su transferinde depolama amacıyla inşa edilmektedir. Bugüne kadar İran’da yaklaşık büyük ve küçük olmak 541 baraj inşa edilmiştir. Bu rakam Uluslararası Büyük Barajlar Komisyonu, ICOLD kayıtlarına göre 501’dir. Enerji Bakanlığı’ndan alınan bilgilere göre,  2011 yılı sonunda barajlarda depolanan su miktarı 61 milyar metreküptür. Bu rakam Fırat Nehrinin yıllık potansiyelinin yaklaşık iki katıdır. İran Enerji Bakanı Yardımcısı geçen yaz, 130 barajın inşa halinde olduğunu ve ülke de yukarı da verilen rakamlara karşın 700 barajın işletildiğini ve İran’ın baraj sayısınca dünyada dördüncü sırada olduğunu dile getirmiştir. 170 barajın da fizibilite çalışmaları devam etmektedir.
 
İran’da su kaynaklarının az olduğu bölgelerde, su kıtlığının yanında, su kaynaklarının kötü yönetim nedeniyle de su kaybının yoğun olduğu gözlenmektedir. Son on yılda yaşanan kurak dönem ise ülke içinde yaşanan su sorununu arttırmıştır. Nehirlerde akan su miktarında büyük düşüşler meydana gelirken, ülkede yer alan göllerde küçülme, hatta yok olma gözlenmektedir. İran’ın merkezinde yer alan ve Basra körfezine dökülen Isfahan ve Ahvaz nehirleri kurumuştur. Sulak alanlarda ise büyük bir çevresel sorun haline gelen Urmiye gölü küçülmeye devam etmektedir. Afgan sınırında yer alan Hamun gölü ise kurumuştur.   Ortadoğu’nun en büyük tuz gölü olan Urmiye gölünün kurumaya başlaması hem İran’ı hem de çevre ülkeleri ilgilendiren önemli bir çevresel sorun haline gelmiştir. Urmiye gölünden kısaca bahsetmek gerekirse dünyanın üçüncü büyük tuz gölü olan Urmiye gölünün tahmini alanı 6100 (610,000 hektar) kilometrekaredir. Son on yılda göl yüzde 80 oranında küçülmüştür. Sığ olan gölde 1995-2011 yılları arasında su seviyesi 7 metre düşmüştür. Gölün tuzluluk oranı normal şartlarda bir litrede 130-160 gram seviyesinde seyrederken, kuruma başlaması ile bu oran bir litrede 330 gram seviyesine kadar ulaşmış ve gölde tuz konsantrasyonu artmıştır. Gölün kurumasına neden olan sorunlar ise İran’da izlenen yanlış su politikaları ve son yıllarda yaşanan kuraklıktır. İran, gölün kurtarılması amacıyla birçok plan hazırlığı içine girmiştir. Fakat henüz pratiğe dökülebilmiş bir planda ortada yoktur.  İran’da ve komşu ülkelerde gölle ilgili en büyük endişeyi, gölün kuruması ile ortaya çıkacak tuz kütleleri oluşturmaktadır. Toz bulutları ile komşu havzalara taşınabilecek olan tuz ve çevrede yer alan su ve toprak kaynaklarına büyük ölçüde zarar vereceğinden endişe edilmektedir.
 
Su yokluğu sadece gıda, enerji ve kullanımı etkilememektedir.  İran’da, Nisan ayı başında su fiyatlarına yüzde 20 oranında zam yapılması kararı alınmıştır.  Ülke ekonomisini de doğrudan etkileyen bu sorun karşısında yetkiler çözüm arayışı içindedir. En son İran Enerji Bakanı Hamid Chitchian,  katıldığı Münih Uluslararası Su ve Atık Fuarında (Munich International Water and Sewage Exhibition) Alman şirketlerini su projeleri yapmaları için İran’a davet etmiştir. Daha önce de su konusun işbirlikleri yapmış bu iki ülkenin sadece su değil enerji konusunda da işbirliklerini arttırması konusunu gündeme getirmiştir.
 
Nüfus yoğunluğunun çok olması, artan şehirleşme ve buna ek olarak iklim değişiminin kuraklık etkisi, uzun süredir su sıkıntısı yaşanan İran’da bu sorun kronik bir hal almıştır. Ruhani dönemiyle birlikte su kaynakları yönetiminde reformlar yapılmaya başlanmıştır. Ruhani, su sorununun milli irade ile çözülmesi gereken bir sorun olduğunu ve ilgili tüm kurumların ve bürokratların bu süreçte görev alması gerektiğini “Ulusal Su Koruma Planı” hazırlık sürecinde dile getirmiştir. Ayrıca, su kaynakları yönetimi içerisinde söylemleri ile yeni bir atılım içinde olduğu anlaşılan Ruhani, ülkede su hukukunda da değişimler gerçekleştirilmesini belirtmiş ve yanlış su kullanımına karşı uygulanan yaptırımların arttırılması gerektiğini belirtmiştir. Buna ek olarak su yönetimi içerisine STK’lar ve kullanıcıların da dahil olmasıyla yeni yönetim anlayışını güçleneceğini ifade etmiştir.
 
Buna karşın, İran’da uzun yıllardır büyük su transferi projeleri ve yanlış su yönetimi yaşanan sorunu kronik bir hale getirmiştir. Su yönetiminde radikal değişimler yapması gereken İran’da barajların inşa edilmesi ve havzalararası su transferi yapılması, su sorunu için yetersiz bir çözüm olarak karşımıza çıkmaktadır. Dünya’da en çok baraj yapan ülkelerden bir olan İran, nüfusun su ve gıda ihtiyacını karşılamak için su kaynaklarından, tasarruf eden modern teknikler,  ürün ve suyun verimliliğine odaklanan yöntemler tercih etmelidir. İran’da sulama esnasında su kaybının azaltılması ve su kaynaklarının verimli kullanılması için sulama yöntemlerinin değişmesi, damla sulama, yağmurlama gibi modern sulama tekniklerinin geliştirilmesi gerekmektedir. Halihazırda, ülkenin Tahran gibi büyük şehirlerinde ve diğer vilayetler de su tüketiminin azaltılması gerekliliği konusunda da halkın bilinçlendirilmesi gerekmektedir.  Ayrıca,  Global Trend 2030 raporuna göre İran’da yağış oranları 2050 yılında, yüzde 15,6 oranında düşeceği öngörülmektedir. İran’da yeni su yönetimi anlayışı, yeni iklim şartları ile mücadele edebilecek ve adapte olabilecek bir şekilde tasarlanmalıdır.