IŞİD: Yeni-Wittfogelian Girişimi mi?

"Oriental Despotism" harika bir kitap. 1957'de kaleme alınan kitabın yazarı Çin antropolojisinin önde gelen uzmanlardan biri olan Karl Wittfogel, eski zamanlarda despotik devletlerin ortaya çıkmasınıntemel sebebinin büyük boyutlu su işlerinin gerektirdiği ihtiyaçlar olduğunu savunmaktadır. Wittfogel'a göre Marksistler tarafından "Asya tipi üretim biçimi” olarak nitelendirilen, ve temel olarak sulamaya bağlı olan bir ortamda,güçlü bir hidro-bürokrasiortaya çıkmıştır. Bu şekilde, su kaynaklarının kontrolü ya da Wittfogel'in‘fadesiyle "hidrolik tekel" (hydraulicmonopoly) bu toplumlardaki yönetim yapısının temelini oluşturuyordu.

Kısacası sulama sağlam ve merkezî kontrol gerektirdiğinden, devlet yetkilileri siyasi gücü tekelleştirme ve ekonomiye hakim olma eğilimi gösterdiler. Bunun sonucunda da halkın üstünde olan mutlakiyetçiyönetimsel devletler oluşmaya başladı. Wittfogel'a göre bu "hidrolik medeniyetler" arasında Mısır, Mezopotamya, Hindistan ve Çin'in yanı sıra Kolomb öncesi Meksiko ve Peru gibi devletler vardı.

Karl Wittfogel'ın bu teorisi akademik anlamda birçok tartışmaya konu oldu. Wittfogel, su kontrolünü sosyal yapıların tek özelliği olarak görmesi sebebiyle indirgemeci olduğu yönünde eleştiriler aldı. Fakat Wittfogel en başından beri "Gereklilik değil, fırsat. Su kontrolü yapan büyük faaliyetler hidrolik olmayan daha geniş ağların parçası olurlarsa hidrolik bir düzen yaratmayacaklardır. Venedik bölgesindeki Po Ovasıve Hollanda'daki su yapıları bölgesel şartları değiştirdi; ancak mülkiyet ve yöetimle ilgili olarak  ne Kuzey İtalya ne de Hollanda hidrolik bir sistem geliştirdi. Bu sebeple aşırı az veya aşırı fazla suyun olması devletin suyu kontroledeceği anlamına gelmemektedir. Aynı şekilde devletin suyu kontrol etmesi de devlet yönetiminde despotik yöntemlerin kullanıldığı anlamına gelmemektedir." (sf. 12) diyerek,  deterministik bir yanlışa düşmemek hususunda dikkatli davranmıştı. Bunun dışında,OrientalDespotism, Wittfogel'in hidrolik mutlakiyetçilik teorisi arkeolojik kanıtlarla desteklenmediği için de -haklı olarak- eleştirildi. Yine de, Wittfogel'ınsu vemutlakiyetçilik bağlantısındaki genel anlayışı günümüzdeki Ortadoğu'yu anlama konusunda hala yardımcı olmaya devam etmektedir.

IŞİD'in Mezopotamya'da 5 yıldır süren hakimiyeti Wittfogel'in teorilerinin günümüzdeki yansımalarını tartışmak için iyi bir ortamsunabilir niteliktedir. Öncelikle Mezopotamya'daki su kaynaklarının öneminin yeniden vurgulanması gerekmektedir. Su, Mezopotamya'da siyasi, ekonomik ve sosyal yaşamın bel kemiğidir denilebilir. Suyun bu merkezî önemi ile ilişkili olarak; barajlar, hidroelektrik santralleri, baraj gölleri ve sulama kanalları oldukça kritik ve belki debenzersiz amaçlara hizmet etmektedir.Bölgedeki önemli hidrolik yapıların kontrolü; enerji temin etme, sulama için su dağıtımı ve içme suyu gibi konular aracılığıyla ekonomik hakimiyet anlamında IŞİD'e büyük bir güç vermektedir. IŞİD kitleler üzerinde hakimiyet ve sadâkât kurmak amacıyla su ile ilgili hizmetleri kullanmıştır. Her şeydenöte IŞİD, suyu,açık açıkdaha önce rastlanmamış bir ölçüde savaş silahı olarak kullanmaktadır. Her gün sel, içme suyu kaynaklarının zehirlenmesi, baraj yapılarının bombalanması, elektriğin kesilmesi gibi suya ilişkin bütün olası tehlikeler, sürekli devam eden tehditler ve zaman zaman gerçekleşen uygulamalar üzerinden kullanılmaktadır.

Bu önemli kaynağın bu denli münhasıran kontrolü ve kullanımı Wittfogel'in 60 yıl kadar önceki teorisini hatırlatmaktadır. Wittfogelyan bir anlayışladeğerlendirildiğinde,IŞİD'i "hidrolik devlet" gibi görmek makul bir düşüncedir: "Hidrolik devlet gerçek bir yönetimsel devlettir. Bu gerçeğin toplumu ilgilendiren geniş kapsamlı etkileri bulunmaktadır. Hidrolik ve diğer büyük yapıların yöneticisi olarak hidrolik devlet, toplumdaki devlet dışı güçlerin, siyasi makineye (ç.n. yönetim organlarının tamamı)karşı koyabilecek ve bu makineyi kontrol edebilecek kadar güçlü bağımsız organlara dönüşmesini engeller."(sf.49)

IŞİD'in totaliter kontrolü için kullandığı tek eksenin su olmadığına dikkat çekmek gerekir. Petrol, ticaret ve daha da önemlisi askeri güç IŞİD'in kontrolündeki topraklar ve insanlar üzerindeki hakimiyetini sürdürmek için kullandığı diğer başlıca unsurlardır. Fakat IŞİD'in hidrolik bir devlet olması, açık ifadesiyle,suyu ve su ile ilgili hizmetleri hidrolik sistemlerin kontrolü aracılığıyla rakipsiz bir şekilde kontrol edebilme gücü, siyasi alanıkontrol etmededevamlılıkanlamında ona kesin bir araç sağlamış oldu. Mezopotamya'da, yaniIŞİD'in kontrolündeki yerlerin çoğunda tarım temel ekonomik sektör olmaya devam etmektedir. Bu nedenle su işlerinin kontrolü ve yönetimi,“büyük ölçekli bir besleme aracı olarak tarımı” devletin eline vermekle kalmamakta, ve aynı zamanda devleti, tarımsal üretime dayanan “en kapsamlı olan büyük ölçekli sanayi sektörünün tartışılmaz efendisi” haline de getirmektedir.

IŞİD'in kontrolündeki bölgelerde tarım için bir başka teşvik de söz konusudur. Irak ve Suriye'ye kıyasla Türkiye'deki gıda fiyatları kayda değer derecede yüksek olduğundan IŞİD'in kontrolündeki bölgelerden Türkiye’ye yönelik yasadışı gıda ticareti kârlı bir iş haline gelmiştir. Bu "sanal su" ticareti fırsatı sayesinde de IŞİD'in işgal ettiği yerlerde net tarımsal üretimdeki rakamlarda -aksi halde sezgisel olarak umulmayacak olan-birartış görmek daha az şaşırtıcı hale gelmektedir. Kısacası, IŞİD'insu kontrolü konusundakiciddi emelleri bağlamında, güçlü içsel motivasyonların yanında dış kaynaklıve fakat etkili olan bir etmen de bulunmaktadır.

Sonuç olarak, Karl Wittfogel'inOrientalDespotism’de ortaya koyduğu yaklaşım, kuşkusuz, geçmişte su-merkezli toplumlarda mutlakiyetçi devletlerin ortaya çıkışı konusuna son noktayı koymaktan uzaktır. İlgili yazına göre bu teorinin birkaç kusuru bulunmaktadır. Sosyal olaylar her zaman göründüğünden daha karmaşık ve çok yönlü olmuştur. Yine de Wittfogel, devletlerin ya da devlet benzeri yapıların örgütsel karakterlerinin oluşumunda suyun önemi hakkındaki özgün ve güncel tartışmaların büyümeye devam ettiği canlı tartışmaları tetiklemiştir. Bu çerçevede, IŞİD kontrolündeki bölgelerdaha ileri araştırmalar için ilgi uyandıran bir durum sunmaktadır.