Kazımi’nin IKBY Ziyareti Nasıl Okunmalı?

Irak Başbakanı Mustafa el-Kazımi’nin 20 Ağustos’ta Bağdat ile Washington arasında yapılan stratejik diyalog görüşmelerinin ikinci aşamasında ABD Başkanı Donald Trump ile görüşmesinin akabinde Irak, Ürdün ve Mısır arasında üçlü zirve düzenlenmesi; Iraklı yetkililerin Suriye’de Beşar Esad ile görüşmesi ve Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Ferhan başkanlığındaki heyetin Bağdat ziyareti, yoğun diplomasi trafiği başlamıştır. Özellikle de Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Lübnan'daki temaslarının ardından 2 Eylül’de Bağdat'ta Irak Cumhurbaşkanı Berham Salih, Başbakan Kazımi ve Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Neçirvan Barzani ile bir araya gelmesinden sonra ise Kazımi, 10-11 Eylül tarihinde IKBY’ye ziyaret gerçekleştirmiştir. Ziyaret esnasında bölgenin dört vilayeti Erbil, Duhok, Süleymaniye ve Halepçe’ye de uğrayan Kazımi, Erbil ve Süleymaniye’de Kürdistan Demokrat Partisi’nden (KDP) ve Kürdistan Yurtseverler Birliği’nden (KYB) yetkililerle bir araya gelmiştir. Ülkede yoğunlaşan diplomasi trafiğinin bir yansıması olan ziyarette her ne kadar kritik bir çıktı elde edilmemiş olsa da sembolik sonuçlar veya uzun vadeli kazanım potansiyeli ihtiva etmesi nedeniyle önem arz etmektedir.

Ziyaretin birinci gününde ilk durağı Erbil'de KDP Başkanı Mesud Barzani ve IKBY Başbakanı Mesrur Barzani ile görüşen Kazımi’nin daha sonra geçtiği Duhok vilayetinde Enfal Katliamı’nda hayatını kaybedenlerin mezarını ziyaret ederek çelenk bırakması ve yine Duhok'taki kamplarda kalan sığınmacılar ve Sincar’a dönemeyen Yezidilerle bir araya gelmesi hem Irak devletinin geçmişiyle yüzleşmesi hem de devletin bütün mağdurları sahiplenmesi anlamında sembolik önem taşımaktadır. Özellikle ziyaretle ilgili Kazımi’nin Basın Ofisinden yapılan “Merkezî yönetim ile bölgesel yönetimin arasında entegrasyon olması önemli. IKBY, Irak'ın önemli ve ayrılmaz parçasıdır. Diyalog ve Anayasa tek ve istikrarlı bir Irak’ın geleceğini teminat altına alabilir” açıklaması dikkate alındığında göreve geldiğinden beridir ısrarla yaptığı egemenlik vurgusuna ilişkin kapsayıcı bir hamle olarak değerlendirilebilir. Ayrıca, seleflerinden ayrışarak IKBY’nin tüm vilayetlerini ziyaret eden Kazımi’nin, Kürtlerin Irak’ın bir parçası olduğuna ilişkin vurgusunun ve Irak’ın egemenliği ısrarının iç politika kadar dış politikaya da mesaj içerdiği söylenebilir.

Kazımi'nin çantasında son dönemde petrol gelirleri, sınır kapıları meselesi, 2021 yılı bütçesi, bölgenin borçları ve Kürtlerin Seçim Yasası’na ilişkin tutumu gibi Erbil-Bağdat hattında pek çok açıdan ayrışma yaşanan konuların olduğu bilinmektedir. Nitekim Zaho'ya geçerek İbrahim Halil-Habur Sınır Kapısı'nı ziyaret eden Kazımi, uzun süredir vurgulamaya çalıştığı sınırların merkezî hükûmetin kontrolü altına alınması politikasında ısrarcı olacağını göstermiştir. Zira IKBY’deki sınır kapılarının gelirlerinin yarısının merkezî hükûmete verilmesi gerekirken, Erbil yönetimi bu konuda ödeme yapmaya yanaşmamaktadır. Öte yandan, Erbil’in dönem dönem Bağdat’a karşı sınır kapılarını koz olarak kullandığı dikkate alındığında Kazımi’nin egemenlik söylemi çerçevesinde bu hamleyi yaptığı tahmin edilmektedir. Buna karşın, söz konusu sınır kapısının genişletilmesine ilişkin yaptığı açıklama ise uzun süredir Ankara-Bağdat hattında açılması tartışılan Ovaköy Sınır Kapısı’na şu an için ihtiyaç olmadığına ilişkin yorumları beraberinde getirmiştir.

Ziyaretinin ikinci gününde ise Süleymaniye'ye geçerek KYB’nin Kurucu Lideri Celal Talabani'nin mezarını ziyaret eden Kazımi, Halepçe'ye de giderek kimyasal saldırı kurbanları için yapılan anıta çelenk koymuştur. Halepçe ve Duhok’taki Enfal ve kimyasal saldırı kurbanlarının anıtlarının ilk defa bir başbakan tarafından ziyaret edilmesi, devletin hatalarıyla yüzleşmesi ve resmî tutumunu dönüştürmesi noktasında Kazımi’nin siyasi kariyeri ve Kürtler arasındaki popülaritesini önemli oranda etkileyecek bir hamle olarak değerlendirilebilir. Öte yandan, Süleymaniye’de KYB’li Irak Cumhurbaşkanı Berham Salih başta olmak üzere Süleymaniye Valisi ve yerel hükûmet yetkilileri ile görüşmenin yanı sıra KDP-KYB ikiliğinin farkında olan Kazımi, Süleymaniye’de KYB Eşbaşkanları Lahur Talabani ve Bafel Talabani ile bir araya gelmiştir. Her ne kadar kapsayıcı bir tutumla ziyaretini gerçekleştirse de Süleymaniye ekolüyle iyi ilişkileri olan Kazımi, KDP’ye karşı KYB kartını kullanmak üzere saklı tuttuğunu göstermek istemiş olabilir. Nitekim son dönemlerde Süleymaniye’nin Erbil ile yaşadığı ekonomik ve yönetimsel sorunlar ve Halepçe ile birlikte özerklik tartışmalarına girdiği hatırlandığında KDP ile gerilimin tırmanması hâlinde KYB’ye daha fazla alan açılabileceği beklenebilir. Kazımi’nin Halepçe’nin vilayet statüsünün tamamlanmasına ilişkin açıklamaları da bu resme dâhil edildiğinde ekonomik olarak orta vadede KYB’nin elinin güçleneceği değerlendirilebilir.

Bölgenin iki büyük partisi KDP ve KYB’nin, Kazımi'nin ziyaretinden memnun olduğu gözlemlense de görüşmelerde somut sonuç elde edildiğini söylemek güçtür. Nitekim 11 Eylül’de Kazımi’nin IKBY Başkanı Neçirvan Barzani ile görüşmesinin ardından Barzani, “Irak merkezî hükûmeti ile IKBY arasında kalan meselelerin çözümü için yapıcı görüşmelerimizi sürdürdük ve ortak ilgi alanına giren meseleleri görüştük” ifadesinin sadeliği de beklentiler konusunda ciddi sonuçlar elde edilemediğine işaret etmektedir. Her ne kadar diğer sorunlara ilişkin çözümler orta vadede elde edilebilecek olsa dahi iki taraf arasında çözümü zor görünen Seçim Yasası tartışmaları bulunmaktadır. Hatırlanırsa geçtiğimiz hafta da Irak Parlamento Başkanı Muhammed Halbusi’nin, Selahaddin’de KDP Lideri Mesud Barzani ile bir araya gelerek Seçim Yasası’nın 15. maddesinin Parlamentoda onaylanması konusunda Kürtlerden destek istediği iddia edilmiştir. Söz konusu maddenin 6. fıkrasında yer alan “seçim bölgeleri vilayetlerdeki her bir bölge için bir seçim bölgesi temelinde bölünür" şeklinde bir kapsama işaret eden seçim bölgelerinin ilçe bazında belirlenmesi seçeneğine Kürtler başta olmak üzere bazı siyasi gruplar karşı çıkmaktadır. Zira Kürtler tartışmalı bölgelerde ilçelerin birbirine karıştığı gerekçesiyle kendilerinin bu bölgelerden dışlanabileceklerini ve kazanımlarının zarar göreceğini iddia etmektedir. Bu açıdan bakıldığında Halbusi’nin hemen ardından Kazımi’nin Kürtleri ziyareti Halbusi’nin taleplerinin karşılanmadığına işaret etmektedir. Ancak Kürtlerin bu konuda esnek davranmayacakları ve Kazımi’nin de bu anlamda elinin boş döndüğü tahmin edilmektedir.

Son dönemde devlet kademelerinde ve güvenlik bürokrasisinde önemli atamalar yapan Kazımi, Ulusal İstihbarat Servisine Sünni kökenli eski Milletvekili Falih İsavi'yi direktör vekili, aynı servisin Operasyonel İşlerden Sorumlu Daire Vekilliğine de yine Sünni kökenli eski Savunma Bakanı Halid Ubeydi'yi getirerek Sünni toplumun endişelerini giderme arayışına girerken, IKBY’deki geniş kapsamlı ziyaretiyle Kürtleri kazanmaya çalışmaktadır. Özellikle İran’ın Irak’taki hegemonyasını törpülemeye çalışan Kazımi’nin desteğini aldığı bazı Şii grupların yanı sıra Sünniler ve Kürtlerin de güvenini önemsediği gözlemlenmektedir. Kazımi her ne kadar Haziran 2021’de yapılması planlanan seçimlere katılmayacağını açıklasa da geçici süre yapacağı görevi boyunca Irak’ın egemenliği ve birliği için ciddi efor sarf ettiği dikkate alındığında bu hamlelerin seçim yatırımı olabileceği de akıllarda tutulmalıdır. Özellikle de 13 Eylül’de Birleşmiş Milletler Irak Özel Temsilcisi ve BM Irak Yardım Misyonu Başkanı Jeanine Hennis-Plasschaert'ı Necef’teki evinde kabul eden Iraklı Şii dinî merci Ali es-Sistani, gelecek yıl haziran ayında yapılması planlanan erken seçimler, yolsuzlukla mücadele, sınır kapılarının tamamen devletin kontrolüne geçmesi, göstericiler ve güvenlik güçlerinin öldürülmesine ve son dönemde yapılan suikast ve kaçırma eylemlerine girişenlerin açıklanması konularında hükûmetin politikalarını sürdürmesine ilişkin destekleyici açıklamalar yapmıştır. Açıklamalarında genelde hükûmetlerin hatalarını sıralayan Sistani’nin söz konusu açıklamaları Kazımi’ye “güçlü destek” olarak yorumlanmaktadır. Bu durum ise gelecek yıl yapılacak seçimlerde her ne kadar aday olmayacağını söylese de Kazımi’nin kararını gözden geçirmesini tetikleyebilir. Ancak siyasi destekten yoksun olan Kazımi’nin yeniden başbakan olabilmesinde Kürtlerle ilişkilerin belirleyici önemde olduğunun altını çizmek gerekmektedir. Bu nedenle Kazımi’nin IKBY ziyaretinde her ne kadar henüz somut bir çıktı elde edilmese de Kürtler ile ilişkilerin önemini koruyacak olması, Bağdat ile Erbil arasındaki kronik sorunların çözümünde olumlu yaklaşımı güçlendirebilir.