Kerkük'te Bayrak Krizi

Kerkük Valisi Necmettin Kerim, Kerkük İl Meclisine 14 Mart 2017 tarihinde resmî bir yazı göndererek Kerkük’teki tüm devlet kurum ve kuruluşlarının binalarına Irak bayrağının yanında Kuzey Irak Federal Bölgesi bayrağının asılması talimatı vermiştir. Bu talimat, Türkmenlerin tepkisini çekmiş ve talebin ne kadar yanlış ve tehlikeli olduğunu bildiren açıklamalarla kınanmıştır.

Irak Türkmen Cephesi (ITC) Başkanı ve Kerkük Milletvekili Erşet Salihi, olaya şiddetli tepki göstererek “valinin ateşle oynadığını” dile getirmiştir. Salihi demecinde şu ifadeleri kullanmıştır: “Kerkük Valisi Türkmenlerin göz bebeği ve Türk şehri olan Kerkük’te Kürdistan bayrağını diktirerek ateşle oynuyor ve kentte kardeş kavgası çıkarmak istiyor.”

Türkmen partileri ve siyasi hareketleri de bir bildiri yayınlayarak Kerkük Valisinin bayrak konusundaki tutumunu kınamış, böyle bir adımın Kerkük halkı arasındaki uyuma zarar vereceğini dile getirerek Başbakanı konu hakkında tutumunu açıklamaya davet etmiştir.

Milletvekili ve ITC Başkan Yardımcısı Hasan Turan “Ne yazıktır ki Irak hükümeti anayasaya ve yasalara aykırı bu tür davranışlar karşısında sessiz kalmaktadır. Kerkük vilayetinin % 40’ının IŞİD işgali altında olduğu mevcut siyasi ortam ve güvenlik durumu, bu gibi fitneler için müsait değildir” diyerek endişelerini dile getirmiştir.

Türkmen eski Milletvekili Fevzi Ekrem Terzi, olay hakkında yapmış olduğu bir açıklamada, Kürdistan bayrağının Kerkük’teki devlet dairelerine asılmasını, aralarındaki anlaşmazlık bağlamında Kürt partilerinin kendi bölgelerini genişletme amacıyla yürüttükleri programlı bir planın parçası olduğunu, Kürt partilerinin IŞİD ile savaş ortamını fırsat bilerek Kerkük’te oldubitti politikasını kullandıklarını vurgulamış ve Cumhurbaşkanını seyirci kalmayıp soruna müdahale etmeye çağırmıştır.

Konu, federal hükümetin de tepkisine neden olmuştur. Başbakan Sözcüsü Saad el-Hadisi konu hakkında 20 Mart tarihinde yaptığı resmî açıklamada şu ifadeleri kullanmıştır: “Kürdistan federe bölgesi dışındaki bölgelerde devlet dairelerine ya da diğer binalara Irak bayrağından başka bayrakların asılması yanlıştır, zira bu gibi konular federal hükümetin yetki alanına girer. Kerkük, hükümetimizin yetkisinde olan vilayetlerden biridir ve orada sadece Irak bayrağı asılmalıdır.”

Irak hükümetini oluşturan “Kanun Devleti” koalisyonunun parlamentodaki grup başkanı Ali el-Edib, Kerkük Valisinin bu davranışının anayasaya aykırı olduğunu ve Irak halkı arasında endişe yarattığını vurgulamıştır.

Tanınmış Iraklı hukuk uzmanı Tarık Harb, Kerkük Valisi Necmeddin Kerim’in Irak yasalarına göre suç işlediğini ve vilayetler kanununa aykırı davrandığını belirtmiştir. Ayrıca “Başbakan Haydar el-Abadi, onaylanmak üzere parlamentoya göndereceği bir yasa taslağıyla herhangi bir valiyi görevden alabilir. Kerkük Valisi Irak bayrak yasasına aykırı davranmıştır” şeklinde açıklamada bulunmuştur.

Türkiye Cumhuriyeti de bu olaya karşısında sessiz kalmamıştır. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Büyükelçi Hüseyin Müftüoğlu, Kerkük’teki kamu binalarına resmî günlerde Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) bayrağının Irak bayrağıyla birlikte göndere çekilmesi için yapılan başvuruya ilişkin “Süreç işletilmeden Kerkük’ün statüsüyle ilgili olarak yapılacak tek taraflı tasarrufların Irak’taki uzlaşı ve istikrar çabalarına zarar vermesi tehlikesi bulunmaktadır. Bu tür girişimlerin Irak’ın sosyal, kültürel ve ekonomik zenginliğinin vücut bulduğu Kerkük’ün çok kültürlü kimliğini de aşındırma riski bulunmaktadır” şeklinde uyarıda bulunmuştur. Birleşmiş Milletler Irak’a yardım misyonu UNAMI’nin basın bürosu da konuyla ilgili 21 Mart tarihinde bir açıklama yaparak endişelerini dile getirmiş ve Kerkük’ün Irak hükümetinin federal yetkisinde olduğunu, dolayısıyla Irak bayrağından başka hiçbir bayrağın asılmaması gerektiğine işaret etmiştir. Tek taraflı atılan her türlü adımın Irak’taki etnik ve dinî grupların uyum ve barış içinde yaşamasını tehlikeye sokacağını vurgulamıştır.

Irak parlamentosundaki Reform Cephesi üyesi Milletvekili İskender Vetut, konu hakkında bir basın açıklaması yaparak şu ifadelere yer vermiştir: “Kerkük federal hükümetin yönetimindedir, bu yüzden Kerkük Valisinin kararı anayasaya aykırıdır, zaten Kerkük’te çoğunlukta olan Türkmenler ve Araplar bu kararı reddettiklerini açıkça beyan etmişlerdir, Kürt tarafı bu konuda akıllıca davranmalıdır.” Milletvekili Vetut açıklamasında parlamentoyu Kerkük’te Kürt bayrağı asma kararını veren Kerkük Valisi Necmeddin Kerim’i görevden almaya davet etmiştir.

Kerkük Valisi Necmeddin Kerim, bayrak konusunu anayasal zemine oturtmak amacıyla Irak Anayasasının 140. maddesini gerekçe göstermiş ve Kerkük’ün bu madde kapsamına girdiğini ileri sürmüştür. Vali, düzenlemiş olduğu bir basın toplantısında, Birleşmiş Milletler Irak’a yardım misyonu UNAMI’nin yaptığı açıklamaya cevap olarak şu ifadeleri kullanmıştır: “Anayasada Kerkük’te Kürdistan bayrağının asılmasını yasaklayan bir madde yoktur, bayrağın asılması Kerkük’teki gruplar arasında kardeşlik bağını daha da arttıracaktır.”

Konuya Irak Anayasası çerçevesinden bakıldığında, durumun şöyle olduğu görünür:

Irak 2003’te ABD ve çok uluslu güçler tarafından işgal edildikten sonra, 8 Mart 2004 tarihinde “Geçici Dönem İçin Irak Yönetimi Yasası” adı altında bir geçici anayasa ilan edilmiştir. Bu geçici anayasa, 20 Mayıs 2005’te yürürlüğe giren kalıcı anayasanın 143. Maddesi gereğince iptal edilmiş, ancak aynı maddenin hükümlerine göre geçici anayasanın 53. Maddesinin (A) fıkrası ile 58. Maddesi, kalıcı anayasanın bir parçası olarak yürürlükte kalmıştır.

Adı geçen (A) fıkrası, Duhok, Erbil, Süleymaniye, Kerkük, Diyala ve Neyneva vilayetlerinin 19 Mart 2003 tarihinde Kürt hükümeti tarafından yönetilen araziler olarak tespit etmiştir. Kerkük vilayetinin tüm bölgeleri, Kerkük il merkezi, Altunköprü, Dibis, Tazehurmatu, Dakuk, Havice ve merkeze bağlı tüm Türkmen köyleri yukarıdaki tanımın dışında kalmış ve bu bölgeler merkezî hükümetin yönetimine bağlı olmaya devam etmiştir.

58. Madde ve kalıcı anayasanın 140. Maddesinin ikinci bendinde Kerkük ve nereler olduğu belirtilmeyen “diğer bölgeler”, “münazaalı = çekişmeli” bölgeler olarak tanımlanmış ve –Kerkük dâhil– bu bölgelerin akıbeti ve nereye bağlanacağı en geç 31 Aralık 2007 tarihine kadar gerçekleşmesi gereken üç icraatın sonuçlandırılmasına bağlanmıştır: (normalleştirme; sayım ve referandum).

Bu aşamaların hiçbiri, son tarih olan 31 Aralık 2007 tarihinin üzerinden dokuz yılı aşan bir süre geçmesine rağmen gerçekleşmemiştir ve buna göre de 140. Madde geçerliliğini kaybetmiştir. Anılan maddenin halen geçerli olduğu düşünülse bile, referandum yapılmadığı için Kerkük halkının iradesi henüz tecelli etmemiştir ve bu yüzden tüm bu bölgeler hukuken Kürdistan federe bölgesinin dışındadır ve merkezî hükümete bağlıdır.

Buna göre Kerkük valisinin, bir emri vakide bulunması anayasanın içeriğine ve ruhuna aykırıdır. İşte bu yüzden Irak Başbakanlığı, Türk Dışişleri Bakanlığı ve Birleşmiş Milletlerin Irak’a yardım bürosu bu gerçeği görerek söz konusu adımın hem yanlış hem de tehlikeli olduğunu vurgulamışlardır.

28 Mart tarihinde Kerkük il meclisi Kürt üyelerin katılımıyla toplanmıştır. İl meclisindeki Türkmen ve Arap üyeler, gündeminde valinin bayrak konusundaki talebi bulunan her toplantıyı boykot edeceklerini daha önceden açıklamışlardı. Karar, mecliste sayıları 26 olan Kürt üyelerinin 25 olumlu oylarıyla alınmıştır. Verilen karar Irak’ın içinde ve dışında şiddetli tepkilere neden olmuştur.

Dışişleri Bakanlığı, Kerkük'te Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) bayrağının hükümet binalarına asılmasını endişeyle karşıladığını bildirdi. Kararın endişeyle karşılandığı vurgulanan açıklamada, şu ifadelere yer verildi: "Kerkük Vilayet Meclisi'nin Türkmen ve Arap üyelerinin boykot ettikleri oylamada alınan kararı doğrudan Kerkük'ün ihtilaflı statüsüyle ilgili ve Irak anayasasına aykırı tek taraflı bir tasarruf olarak değerlendiriyoruz. Farklı kimliklere mensup Irak vatandaşlarının ortak varlığı olan Kerkük'ün statüsüyle ilgili tek taraflı adımlarda ısrarcı olunması uzlaşı, diyalog ve anayasal süreçlere bağlılık kavramlarına zarar verecektir. Bu tür yaklaşımlar, ülkede kalıcı güvenlik ve istikrar çabalarını olumsuz etkileyecektir."

Türkiye cumhuriyeti dışişleri bakanı Mevlut Çavuşoğlu, karar çıktıktan sonra da bir açıklama yaparak kararı desteklemediklerini ve bu kararın yanlış olduğunu vurgulamıştır.

Türkiye Cumhuriyeti 11. cumhurbaşkanı Abdullah Gül, konuyla ilgili Twitter’den yapmış olduğu açıklamasınd şu ifadelere yer vermiştir: “Kerkük’te Irak bayrağının yanına IKBY bayrağı asılması kentteki ulusal birliği ve Türkmen, Kürt ve Araplar arasındaki beraberliği tehdit eder. Irak anayasasına aykırı bu tek taraflı kararın gözden geçirilmesi ve ülkedeki tüm grupların anayasa doğrultusunda hareket etmesi Irak‘ın ve bölgenin istikrarı bakımından büyük önem taşımaktadır. Zaten yeteri kadar çatışma ve acıyla bitap düşmüş Irak’ın başına yeni problemler açmaması gerekir”.

Türkmen araştırmacı – yazar avukat Ata Terzibaşı’nın vefatının yıl dönümü münasebetiyle gerçekleşen bir panelde konuşan Cumhurbaşkanı başdanışmanı Yalçın Topçu ise, Kerkük valisinin kamu binalarına Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) bayrağının asılması talimatına tepki göstererek konu hakkında şunlara değindi: “Kerkük Türkiye için olmazsa olmaz bir milli davadır. Kerkük’te birtakım hadisleler olduğunu yakinen biliyorum ve takip ediyorum. Bunu Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve eski bir bakan sıfatıyla söylüyorum. Kerkük valisinin girişimi talihsiz, zamansız ve hukuki zeminden yoksundur. 26'sı Kürt, 9'u Türkmen ve 6'sı Arap 41 üyeli Kerkük il meclisinin Kürt üyelerinin aldığı karar Kerkük’te yaşayan Kürt’ün, Türkmen’in Arap’ın hayatına, geleceğine, güvenliğine, özgürlüğüne, refahına, barışına, büyük darbe vuracaktır. Kerkük’ü oldubittiye getirmeye çalışanların heveslerini kursaklarında bırakırız. İster al renkli olsun ister gök renkli olsun, tarihin hiçbir döneminde Ay-yıldız ile düşmanlık kimseye bir şey kazandırmamıştır. Kerkük Türkiye için özel bir statüye sahiptir. Kerkük’te Türkmen’in de, Arap’ın da Kürt’ün de hakkı vardır”.

Türkmen milletvekilleri, Federal Mahkeme önünde karara itiraz edeceklerini açıklarken, Irak parlamentosunun bazı Arap üyeleri parlamentoyu bu kararı iptal etme yönünde bir karar vermek üzere davet etmeye başlamıştır.

Aslında, Kerkük vilayeti Irak anayasasına göre “Bir bölgeye bağlı olmayan vilayet” statüsündedir. Bu yüzden de merkezi hükümetin kararları orada geçerli ve yasal olur. Parlamento da Kerkük il meclisinin söz konusu kararını iptal etme yetkisine sahiptir. Zira 2008 yılında yürürlüğe giren iller yasasını 2010 yılında değiştiren yasa, parlamentoya bir federal bölgeye bağlı olmayan vilayetlerin il meclislerinin vereceği kararlara itiraz etme hakkını tanımıştır. İlgili il meclisi kararında ısrar ederse, parlamento bu kararı salt çoğunlukla iptal etmeye hatta ilgili il meclisini feshetme hakkına sahip olur.  Şimdi, bu adımlar atıldığı takdirde, gözler Irak parlamentosuna ve Irak federal mahkemesinin verecekleri karara çevrilecektir.