Kerkük’ün Kaderi Değişir mi?

Geçtiğimiz haftalarda hem Irak hem de Türkmenler açısından önemli bir adım atıldı. Yapımı neredeyse 2 yıldan fazla süredir tamamlanmış ancak Irak’taki siyasi ve güvenlikle ilgili problemler nedeniyle açılamayan Uluslararası Kerkük Havalimanı’nın açılışı 20 Ekim 2022 tarihinde yapıldı. Hemen ardından Türk Hava Yolları (THY) da İstanbul-Kerkük arasında 27 Ekim 2022 tarihinde “charter” bir uçuş gerçekleştirdi. İki taraf arasında planlı uçuşlar da başladı. Söz konusu uçuşların, Kerkük’e yapılan ilk uluslararası uçuş olması hasebiyle de Türkiye’nin Türkmenler ve özelde Kerkük’e olan ilgi ve hassasiyetinin göstergesi oldu. Bu anlamıyla Türkiye’nin Bağdat Büyükelçisi Ali Rıza Güney ve büyükelçilik mensuplarının THY uçağını Kerkük’te karşılaması da ayrıca önemli bir mesaj niteliğindeydi. Öte yandan Türkiye ve Türkmenler arasındaki yakın ilişki ve bağlılık da düşünüldüğünde, THY’nin Kerkük’e ilk uluslararası uçuşu gerçekleştirmesinin, Irak’ta siyasi, güvenlik, ekonomik ve sosyal problemler yaşayan Türkmenler açısından da büyük bir destek ve moral olduğu görüldü. Ancak Kerkük Havalimanı’nın açılması, hükûmet çalışmalarının gölgesinde kaldı. Zira Irak’ta yaklaşık bir yıldır hükûmet kurulamıyordu. 13 Ekim’de cumhurbaşkanının seçilmesiyle birlikte hükûmet krizinin aşılması için ilk adımın atılması nedeniyle tüm gözler hükûmet kurma sürecine çevrilmiş oldu. Bu da Kerkük Havalimanı’nın açılmasının öneminin önüne geçti. Ancak söz konusu açılışın Kerkük ve Türkmenler açısından önemli olduğu kadar Irak’taki siyasi, sosyal ve ekonomik denge açısından da son derece kritik.

Zira “Irak’ın minyatürü” olarak adlandırılan Kerkük, Irak’ın en tartışmalı vilayeti olarak biliniyor. Kerkük üzerindeki siyasi baskının yanı sıra, Irak’ın gelirlerinin yaklaşık yüzde 95’ini oluşturan petrol gelirleri nedeniyle ekonomik ve sosyal bir baskı da söz konusu. Bu durum Kerkük’te yaşayan Türkmenler, Kürtler ve Araplar arasında zaman zaman gerginlik konusu olurken, Bağdat ve Erbil arasında da bir çekişme noktası. Zira tarihsel süreç içerisinde Irak’taki yönetimler tarafından Kerkük’te özellikle Türkmenler üzerine uygulanan baskı asimilasyon politikası, 2003’ten sonra Irak’ın kuzeyinde görece özerk resmî bir yönetimsel statü (Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi -IKBY) kazanan Irak’taki Kürt gruplar, ABD ile ittifak içerisinde başta Kerkük olmak üzere Irak’ın kuzeyinde Türkmenlerin yoğun olarak yaşadığı Musul, Selahaddin ve Diyala’nın bazı bölgelerinde de facto kontrol sağlamıştı. Bu bölgeler idari olarak Bağdat merkezî yönetimine bağlı olmasına rağmen, IKBY’nin etkin olduğu alanlar olarak ortaya çıkmış ve bu durum Bağdat ve Erbil arasında “ihtilaflı bölgeler” hâline gelmişti. Hatta bu durumun çözülmesi için Irak Anayasası’nda 140. madde olarak anılan bir kanun yer almış olsa da söz konusu meseleye bir çözüm getirilememişti. Kerkük ve ihtilaflı bölgelerdeki bu durum, IKBY’nin 2017’de gerçekleştirdiği “bağımsızlık referandumu”na kadar sürmüş ancak IKBY’nin böyle bir adım atması sonucu Irak merkezî hükûmeti idari olarak kendisine bağlı coğrafyalarda IKBY’nin de facto kontrolünü sonlandırmak için askerî bir operasyon yapmış ve 2 gün içerisinde söz konusu bölgelerin kontrolünü ele geçirmişti. Ancak operasyonun üzerinden yaklaşık 5 yıl geçmesine rağmen Kürt partilerin Kerkük ısrarı hiç bitmedi. Hatta Kerkük’ün gelişiminin önüne geçilmesi için havalimanının açılması bile engellenmeye çalışıldı. Nitekim Kerkük Havalimanı’nın açılmasının hemen ardından eski Irak Parlamentosu Başkanı Yardımcısı ve Mesut Barzani liderliğindeki KDP üyesi Şahavan Abdullah, ulaştırma bakanından havalimanı çalışmalarının durdurmasını talep etmiş ve yolsuzluk şüpheleriyle teknik aksaklıkları bu talebe dayanak olarak sunmuştu. Ayrıca açılışa Kürt temsilcilerin davet edilmemesi ve havalimanı tabelalarında Kürtçeye yer verilmemesi gibi sebepler nedeniyle de Kürt grupların tepki gösterdiği görüldü.

Zira kanıtlanmış petrol rezervleri açısından en fazla petrole sahip olduğu bilinen Irak petrollerinin yaklaşık yüzde 10’unu tek başına topraklarında barındıran Kerkük’te sağlanacak kontrol, Kürt gruplar açısından ileride kazanılması “hayal edilen bağımsız devletin” anahtarı olarak görülüyor. Bu nedenle de Kürt gruplar Kerkük’ün dışarıya açılmasını da istemiyor. Nitekim Kerkük’e havayoluyla en yakın ulaşım Erbil üzerinden sağlanması nedeniyle Kerkük’e geçişlerdeki idari kontrol de IKBY tarafından sağlanmış oluyordu. Bununla birlikte Kerkük çevresindeki yerleşim merkezlerinin de uluslararası ulaşım için genellikle ulaşım sorunları, güvenlik sıkıntıları, pahalılık gibi nedenlerle Bağdat yerine Erbil ya da Süleymaniye’yi tercih ettiği biliniyor. Ancak Kerkük Havalimanı’nın açılmasıyla Kerkük’ün yeni bir çekim merkezi olarak ön plana çıkması muhtemel. Ayrıca Kerkük’ün doğrudan uluslararası bağlantı sağlaması da Kerkük’ü IKBY’ye bağlı olmaktan kurtaracak.

Bu durum Kerkük’te özel statülü bir çözümü kolaylaştırabilir. Zira Irak Anayasası’nın 140. maddesi kapsamında Kerkük özel duruma sahip bir vilayet. Bu nedenle 2005’ten bu yana Irak’ın diğer vilayetlerinde olduğu gibi Kerkük’te de yapılması gereken vilayet meclisi seçimleri yapılabilmiş değil. Her ne kadar vilayet meclisleri şimdilik durdurulmuş olsa da eğer ülkenin yönetim şeklinde bir değişiklik olmazsa (federal yapıdan vazgeçilmezse) Irak’taki siyasi istikrarın sağlanmasının ardından vilayet meclisleri seçimleri yeniden gündeme gelebilir. Bu noktada Kerkük’teki sosyal ve siyasal dengenin sağlanması istikrar açısından son derece önemli. Zira 2003’ten önce vilayette özellikle Saddam Hüseyin tarafından Araplaştırma politikası uygulanırken, 2003’ten sonra da ciddi bir Kürt nüfusu vilayete yerleşmiş durumda. Öte yandan Kerkük, IŞİD’in Irak topraklarının bir kısmında kontrol sağladığı 2014’ten sonra da Irak’ın diğer vilayetlerinde ciddi bir Arap nüfus göçü aldı. Bu durum Kerkük’teki nüfus dengesinin Türkmenlerin aleyhine değişmesine yol açtı. Bu nedenle Kerkük’teki dengenin sağlanması için nüfus ağırlığına bakılmaksızın eşit yönetim paylaşımına dayalı özel statülü bir vilayet çözümü en rasyonel fikir olabilir. Zira bu konuda hâlihazırda ağır ilerlese de Kerkük’ün ana unsurları olan Türkmen, Arap ve Kürt nüfusu temsilen siyasiler arasında yürütülen ve Birleşmiş Milletlerin gözetiminde bir süreç var. Kerkük’te uluslararası havalimanının açılmasıyla şehrin refah seviyesini yükseltebilecek gelişmelerin yaşanması, uluslararası kamuoyunun da destek vereceği özel statülü bir vilayet çözümünü kolaylaştırabilir. Bu konuda Türkiye’nin de net bir desteği olacağını söylemek zor değil.

Bu makale 8 Kasım 2022 tarihinde Milliyet internet sitesinde "Kerkük’ün Kaderi Değişir mi?” başlığıyla yayımlanmıştır.